WARNING: unbalanced footnote start tag short code found.
If this warning is irrelevant, please disable the syntax validation feature in the dashboard under General settings > Footnote start and end short codes > Check for balanced shortcodes.
Unbalanced start tag short code found before:
“diyerek içinde yaşadığımız koşulların kalıcı olduğunun altını çiziyor. Kalıcı kriz ve kaos koşullarının “karanlık ve zor bir yakın gelecek” projeksiyonu oluşturması direniş ve mücadele olanaklarının da yeniden ele alınmasını gerekli kılmaktadır. Korkut …”
İşçi sınıfı, halk güçleri, kadın özgürlük mücadelesi ve doğanın sermaye tarafından talan edilmesine karşı insan-insan ve insan doğa ilişkilerini değiştirmeye yönelik direnişlerin aldığı biçim, sermaye ve faşizmle mücadelede yeni olanakların önünü açmaktadır.
Konuyu anlaşılır kılmak için direniş saflarında yer alan düşünce insanlarından bazılarının mevcut duruma ilişkin analizlerine bakmakta fayda var.
Ergin Yıldızoğlu, uluslararası sermayenin basın alanındaki temsilcilerinin analizlerini ve ABD Ulusal İstihbarat Konseyi’nin raporunu karşılaştırarak “karanlık ve zor” dönem tespiti yapıyor ve anlamamız için başka bir “karanlık ve zor” dönemle karşılaştırıyor. “Financial Times, ‘Davos Man’olarak bilinen küresel elitin (finans oligarşisi -yüzde 1- de diyebiliriz) etkisinin kırıldığını düşünüyor. Foreign Policy’de Gillian Tett “Davos men çıplak” diyor. Wall Street Journal’a göre “Davos’un mesajı açık: Tüm dünya artık bir çarşı, tüm anlaşmalar, ittifaklar, ilişkiler yeni pazarlıkları bekliyor”. ABD’de, Ulusal İstihbarat Konseyi’nin (NIC), Küresel Eğilimler, İlerlemenin Paradoksları başlığıyla yayımlanan yeni raporu, “karanlık ve zor bir yakın gelecek” öngörüyor. Bunlar da bir başka “karanlık ve zor” dönemi anımsatıyor”**http://sendika17.org/2017/01/pazarliklar-savaslar-devrimler-cagi-ergin-yildizoglu-cumhuriyet/** diyerek içinde yaşadığımız koşulların kalıcı olduğunun altını çiziyor. Kalıcı kriz ve kaos koşullarının “karanlık ve zor bir yakın gelecek” projeksiyonu oluşturması direniş ve mücadele olanaklarının da yeniden ele alınmasını gerekli kılmaktadır.
Korkut Boratav bu gelişmeler ışığında Avrupa ve Latin Amerika eksenli bir değerlendirme kaleme aldı. Yeni bir sol muhalefetin gelişimini Pery Anderson’un makalesini referans alarak analiz etti. “Daralan gündemine rağmen bu sol muhalefet, Batı sosyal demokrasisi dışında gelişiyor. Anderson, Batı coğrafyasında önem taşıyan bu akımların hızlı bir panoramasını yapıyor. AB’de “çevre” ve Güney coğrafyasında yükselen sol partilere dikkat çekiyor: Podemos, Syriza, (“sol” öğeleri ağır basan) Beş Yıldız Hareketi…
“Niçin burada?” sorusunun yanıtı, üç ülkede de Marksist/komünist akımların güçlü tarihsel birikimlerinin katkılarında aranabilir. Bu örneklere, Portekiz de katılabilir. Zira orada Komünist Parti ile Sol Blok, kemer sıkma reçetelerine karşı çıkan (“aykırı”) Sosyalist Parti hükümetini dıştan desteklemektedir.
Kuzey Avrupa’da da neoliberalizme karşı muhalefeti üstlenen iki örnek var. İngiltere İşçi Partisi’nin sosyalist geleneğini yeniden sahiplenen Corbyn’in parti liderliğini kazanması ve İrlanda siyaset yelpazesinin en soluna Sinn Fein’in yerleşmesi… Buna, ABD’de sosyalist bir programla Başkanlık ön seçimlerinde Hillary Clinton’u zorlayan Sanders de eklenmelidir.
Bu panoramayı biraz daha genişletelim. Geleneksel sosyalist, devrimci akımların tarihsel olarak güçlü olduğu Güney Amerika’ya taşıyalım. Orada “sol dalga”nın yükselmesi, Avrupa’dakinden öncedir. 21’nci yüzyılın ilk on beş yılında Latin Amerika’nın büyük bir bölümü “sol” iktidarlarla yeniden tanıştı. Bu iktidarların da büyük çoğunluğu sosyalist programlar yerine, neoliberal bölüşüm politikalarını ve ABD’ye teslimiyeti değiştirmeyi hedeflemekle yetindi. Bu “pembe dalga” 2015’ten itibaren son buldu.
Genişletilmiş panoramanın sonucu açıktır: Neoliberalizme karşı çıkan sol akımlara hayat hakkı tanınamaz, ezilmelidir; muhalefeti neo-faşizm üstleniyorsa, uzlaşma, işbirliği aranabilir. **http://sendika16.org/2017/03/neo-fasizm-ve-duzen-disi-sol-korkut-boratav-ileri-haber/**
Düzen içinden gelen muhalefetin sınırlarının sonuna gelindiğini ve giderek yeni faşist güçlerin yükselişi ile uzlaşılmak zorunda kalınacağını söylüyor.
Diğer yandan dünya sistemi analizi ile tanınan İ. Wallerstein şöyle ifade ediyor: “Kaotik ve kafa karıştıran bir geçiş süreci içinde yaşıyoruz. Bunun kolektif stratejimiz açısından iki etkisi var. Kısa vadede (diyelim ki üç yıl), kısa vadede yaşadığımızı aklımızdan çıkarmamalıyız. Hepimiz hayatta kalmayı umuyoruz. Hepimizin yemeğe ve başımızı sokacak yere ihtiyacı var. Güç kazanmayı umut eden herhangi bir hareketin, acı çekenlerin acılarını en aza indirecek her şeyi destekleyerek, insanların hayatta kalmasına yardım etmesi gerekiyor.
Fakat orta vadede (diyelim ki 20-40 yıl), acıları azaltmak hiçbir şeyi değiştirmeyecek. Davos’un ruhunu temsil edenlerle mücadelemize konsantre olmak zorundayız. Bunun hiçbir geri adımı yok. Kapitalizmin inşa edilebilecek hiçbir “reforme edilmiş” versiyonu yok.
Bu yüzden Direniş’in “nasıl”ı çok net. Kolektif olarak ne olup bittiği konusunda daha net olmamız, daha kesin ahlaki tercihler yapmamız ve daha akıllıca politik stratejiler geliştirmemiz gerekiyor. Bunların birleşimini ortaya çıkarmalıyız. Başka bir dünyanın mümkün olduğunu biliyoruz, evet, ama bu dünyanın kaçınılmaz olmadığının da bilincinde olmalıyız.” **Immanuel Wallerstein: Direniş? Evet! neden ve Nasıl?/**
Özetle Wallerstein, başka bir dünya mümkün sloganı ile karakterize olan hareket ve muhalefetin tarihsel sınırlarına dayandığının bilincinde olmalıyız diyor. Tahayyül ettiğimiz dünya ve toplumsal ilişkilerin kendiliğinden gelmeyeceğini belirtiyor.
Şimdi bu analizler ışığında 2016 değerlendirmesinden sonra son üç ayda dünyada neler yaşandı biraz bakalım…
Güney/Güney Doğu Asya ve Avustralya
Hindistan’da Hindistan Komünist Partisi (Maoist) halka ve Keşmir direnişine yönelik baskıların artırılmasını protesto etti, Hindistan devletinin içeride ve dışarıda saldırganlığını kınayarak, silahlı direnişi yaygınlaştırmayı sürdürdü. Devletin baskı güçlerine karşı genişletilmiş bir saldırı dalgası başlattı.
Filipinlerde Dutarte’nin ateşkese yanaşmaması ve FKP-YHO’na karşı saldırıya geçmesine FKP-YHO direnişle cevap verdi. Hem kentsel alanda hem kırsal alanda direnişin ve savaşın yeni biçimleri hayata geçirilirken, FKP Moro Halkının kendi kaderini tayin hakkı için silahlı direnişten başka bir yol olmadığını vurguladı ve Moro Halkını direnişe davet etti. Madencilik faaliyetleri yürüten bir şirketin korumasını üstlenen orduya yönelik gerçekleştirdiği cezalandırma eylemi ile 7 askeri öldürdü. Kent Yoksulları Ulusal İttifakı boş evleri işgal etti.
Japonya, Okinawa’da bulunan Amerikan üslerine yönelik 20 yılı aşan direnişin kırılması için direnişin başını çektiklerini düşündükleri militanları sürekli gözaltına alıp tutuklama terörü ile sindirmeye çalışmakta… Avustralya’da işgalin 229. Yılı, Direnişin 229.Yılı eyleminde, “Tüm Aborjin Tutsaklar Serbest Bırakılsın” , “Yas Günü- Avustralya Bayrağını Yakın- Soykırımın Kutlanmasına Hayır- Çalınmış Topraklarda Adalet” talebiyle Melbourne’de 50.000 kişi yürüdü.
Latin Amerika
Merkez sol hükümetlerin tarihsel sınırına ulaşması, Bolivya’da madencilik alanındaki kooperatifler başta olmak üzere hükümetle sert çatışmaların ortaya çıkmasına, Kolombiya’da ise FARC’la yapılan anlaşma sonucu FARC silahsızlanırken, paramiliter faşist güçlerin ordunun sessiz desteği ile kitle örgütleri militanlarına yönelik saldırılarını artırmasına ve ELN’nin daha temkinli barış görüşmeleri sürdürmesine neden oldu. ELN barış görüşmelerini ateşkes ilan etmeden sürdürme kararı aldı. Kentlerde ortaya çıkan Kolombiya Devrimci Halk Hareketi FARC’la hükümet arasındaki anlaşmaya ağır eleştiri yöneltip kent ağırlıklı bir direniş örgütlemeye başladı. FARC’ın boşalttığı bölgelere ordudan önce faşist-paramiliterlerin gelmesi üzerine ELN bölge halkının daveti ile faşist-paramiliterlere karşı halkı savunmaya başladı. Arjantin’de Macri’nin seçilmesi ve Brezilya meclis darbesi sonrası halk hareketi yeniden direniş ekseninde biçimlenmektedir. İki ülkede genel grevler mücadelenin yeni bir aşamaya geçtiğinin işaretleri olarak ortaya çıktı. Şili’de bakır madenlerinde çalışan işçilerin uzun süreli grevi, Mapuçe halkının direnişi, Şili halkının direniş potansiyelinin sürdüğünü göstermektedir. Peru’da Peru Komünist Partisi (Aydınlık Yol) uzun yıllardan sonra istikrarlı bir devrimci eylem çizgisi ortaya koymaya başladı. Orduya yönelik saldırılarında yeni taktikler de kullanmaktadır. Meksika’nın Villa de las Rosas, Venustiano Carranza, Socoltenango ve Tzimol bölgesinde yaşayan şeker kamışı üreticisi köylüler ve komünal çiftliklerde çalışanlar topraklarını savunmak için öz-savunma grubu oluşturdular.
Avrupa
İrlanda’da Sinn Fein’in gücünü artırması süreci yaşanırken, Kuzey İrlanda’da Kutsal Cuma anlaşmasına karşı olan cumhuriyetçi devrimciler silahlı direnişi IRA ve İrlanda Gönüllüleri örgütleriyle yeniden örgütlemeye başladılar. Birleşik İrlanda mücadelesi yeni bir döneme girdi.
Donbas ve Lugansk’ta süren direniş geçtiğimiz Ocak ayının sonundan itibaren Kiev cuntasının artan saldırılarına hedef oldu. ABD ve AB destekli Ukrayna Ordusu, Donbas’ın başkentindeki okulları, hastaneleri, su ve doğalgaz alt yapıları ile konutları bombaladı. Buradaki yeni bir gelişme Rusya’nın artan etkisine bağlanan uluslararası savaşçılardan oluşan İnterunit’in kendisini feshetmesiydi.
Yunanistan’da işgal evlerine yönelik hükümetin tutumu devam etmektedir. En son göçmenlerin kaldığı bir işgal evi daha, zorla tahliye edildi. Bu binalarda kalan göçmenler sınırdışı edilmek üzere tutuklandılar. Yunanistan’da çok uzun yıllardır marksist devrimcilerin 17 Kasım Devrimci Örgütü, Devrimci Halk Mücadelesi gibi örgütlerin sürdürdüğü şehir gerillası direnişi, aralarına 2008 sonrası katılan anarşist komünistlerin şehir gerilla pratiği ile sürmektedir. Almanya ve Fransa’da emperyalist kurumlara gönderilen bombalı mektuplar ve cezaevi direnişleri mücadelenin sürekliliği ve kararlılığı açısından önemlidir.
Kuzey Amerika
Trump’ta temsil edilen yeni faşist dalgaya karşı anti-faşist direnişte yükselişe geçti. Anti-faşist direniş faşist hareketin anladığı dilden konuşarak sokakta, kamu yaşantısında faşistlere meşruluk verecek bütün etkinlikleri dağıtmaktadır. Yerli Halklar Başkaldırıyor etkinliği yerli direnişinin yeni aşamasının bir biçimi olarak ortaya çıkıyor. Standing Rock’ta başlayan direniş daha örgütlü ve kalıcı olma yolunda adımlar atıyor.
Afrika
Kenya’da tıbbi ve zehirli atıkların yakılarak imha edildiği çöp yakma tesisini basan Masai kabilesinden 100 kadar eylemci fırını ve ardından şirket araçlarını ateşe verdi. 2014 yılında da kabile halkı düşüklere sebep olduğu gerekçesi ile tesise saldırmış, ardından tesisle ile ilgili soruşturma başlatılmıştı. Nijerya’da militan örgütler uluslararası tekellere ya üretimi durdurmalarını yada sonuçlarına katlanmaları uyarısını yaptılar. Güney Afrika’da Metal işçileri Ulusal Sendikası NUMSA bir yandan yeni bir işçi partisi çalışması yürütürken diğer yandan üyelerinin hakları ve yaşam koşullarının düzeltilmesi için mücadeleyi sürdürüyor.
Önasya
Devrimci Basil el-A’rac entellektüel birikimi ile devrimci faaliyet arasındaki organik ilişkinin bir örneği olarak işgal güçlerine direndi. A’rac Filistin direnişinin yeni aşamasının önemli figürlerinden biri olarak ortaya çıktı. Bahreyn’de tutuklu devrimcilerin idam edilmesi direnişi yeniden tetikledi.
Sonuç yerine
Uzun zamandır çıkış reçetesi bulunamayan dünya ölçeğinde süren krizin sosyal ve politik sonuçları giderek daha belirgin hale gelmeye başladı. isyandan.org’ta daha önce yaptığımız değerlendirme ve analiz yazılarında direniş ve saflaşmanın giderek daha belirgin bir hal aldığını görmeye çalışmıştık. Yukarıda yaptığımız alıntılarda yaşanılan gerçekliğin, giderek çok daha büyük bir kesimi, devrimci dönüşümleri hedefleyen bir mücadele pratiğine doğru ittiğini görüyoruz.
Öte yandan emperyalistlerin yeşeren her başkaldırıyı cezalandırma ve ezme örneklerini de giderek daha sık görüyoruz. Bunun havuç örneği Yunanistan’da Syriza iken, sopa örneği Tamil Direnişinin soykırımla cezalandırılmasıdır.
Direniş bir çok yerde öz savunma örgütlenmeleriyle iç içe geçerek büyümekte, mafya- paramiliterler-faşist partiler ve politik partilerden oluşan yeni faşist saldırganlığa karşı öz savunma ve öz yönetim örgütlenmeleri boy vermekte, yaygınlaşmaktadır. Kadın özgürlük hareketi küresel grev ile kadının ekonomik, sosyal ve politik konumunu örgütlü bir mücadele gücüne dönüştürdü.
Ağır ağır “bir başka dünya mümkündür” ve “ayaklanma mümkündür”den devrimin güncelliğine dair pratik bir algı, düşünüş ve davranış biçimi daha görünür olmaktadır.
Pingback: İsyandan – 2017: Direniş, Mücadele ve Örgütlenme