“Yükselen Piyasalar” ve Sınıf Mücadelesi

xx

OECD ve İMF raporları dünya ekonomisinin önümüzdeki 50 yılının genel olarak “durgunluk” tarafından karakterize olacağını ortaya koymaktadır. Bu ekonomik göstergelerin yaratacağı sonuçları önceden tahmin eden dünya egemen güçleri kendi raporlarında da yansıttıkları kent savaşlarına hazırlık yapmaktadırlar.

Burjuva iktisadının G-7 olarak tanımladığı gelişmiş ülkelerden sonra gelen G-20 içinde yer alan; Dünya’nın “gelişmekte olan ülkeleri” arasındaki en önemli “yükselen piyasalar” olan Türkiye, Hindistan, Brezilya, Güney Afrika ve Güney Kore’de sınıf hareketinde eş zamanlı gelişmeler yaşanmaktadır.

2013 yılında Gezi Parkı Direnişinden sonra Metal işçilerinin 2015 yılında işbirlikçi gangster sarı sendika Türk-Metal’e karşı ayaklandıkları, fiili direniş ve işgalle mücadele ettikleri bu dönemde benzer özelliklere sahip diğer ülkelerde olanlara bakmakta fayda var.

Büyük bir yolsuzluk dalgasının ardından 2013 yılında dünya tarihinin en yüksek katılımlı genel grevinin gerçekleştiği Hindistan, aynı zamanda bir numaralı iç güvenlik sorunu olarak adlandırdığı Hindistan Komünist Partisi (Maoist)‘in başını çektiği devrimci süreci bastırmakla uğraşmaktadır.

İstanbul Gezi Direnişi döneminde “Aşk bitti, burası artık Türkiye” diyerek harekete geçen Brezilya emekçileri, Dünya kupası protestoları, ulaşıma yapılan zamları protesto hareketi ile 2015’de öğrenci protestoları ve öğretmenler grevine yapılan polis saldırısı İşçi Partisi hükümetinin geldiği sınırları göstermektedir. Brezilya’daki İşçi Partisi hükümetinin sınırları, Latin Amerika’da 2005 yılında ortaya çıkan merkez sol eğilimli hükümetler dalgasının da gidebileceği son noktayı göstermesi açısından önemlidir.

Güney Afrika’da 1994 seçimleriyle hükümet olan ANC neo-liberal politikalara gösterdiği uyum sonucu Marakana’daki madenci grevinde işçilerin üzerine ateş açma noktasına gelmiştir. ANC’den ayrılan bir kesim Ekonomik-Özgürlük Savaşçıları‘nı kurmuş, sendika konfederasyonu COSATU’dan ihraç edilen metal işçileri sendikası NUMSA, COSATU’da kalmak için hukuki mücadele sürdürürken diğer yanda da sınıf mücadelesini sürdürebilecek bir sol cephe oluşumu için adımlar atmaya başlamıştır.

Güney Kore’de hükümetin kamu emeklilik sistemini kaldırma girişimine karşı KTUC’un bir günlük genel grevi uyarıcı bir rol oynamıştır. KTUC’un militan tarihi ve mücadelesi işçi sınıfının direnişi için oldukça önemli bir deneyim oluşturmaktadır.

Bu ülkelerin ortak yanları;

Kafa ve kol emeğinin birlikte olduğu, sınıfın güvencesiz eğitimli bölümleri ile klasik bölümlerinin bir arada var olması, otomotivi de kapsayan metal sektörü başta olmak üzere sanayi işçilerinin önemli oranda yer aldığı ülkeler olması,

On yıllardan beri uygulanan neo-liberal politikaların geniş emekçi yığınların yaşamlarını çekilmez hale getirmesi,

Yolsuzlukların ayyuka çıkması,

Asgari ücret ve kamu emekliliğinin bir mücadele alanı haline dönüşmesi,

İşçi hareketlerinin ve toplumsal hareketlerin militanlaşmasıdır.

“Yükselen Piyasaların” hayatımıza değen tarafları egemen medya tarafından gösterilmektedir. Sınıf mücadelesi giderek sertleşirken her birinin deneyimlerinden öğrenmek mücadelenin geleceği açısından önem taşımaktadır.

Haber: isyandan.org

Hiç Yorum Yapılmamış

  1. Pingback: Emperyalist-Kapitalist Zincir, Bölgesel Zayıf Halkalar, Devrim ve Karşı-Devrim

Yorum Bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.