Michael Jerryson: Militan Rahiplerin Yükselişi – (I)

Michael Jerryson, kıdemli Budistlerin uluslararası topluluğun da tepkilerine rağmen şiddet ve tahammülsüzlüğü aktif bir şekilde teşvik ettiği Güney ve Güneydoğu Asya’da, Budistler ve Müslümanlar arasında yükselen gerilimi anlatıyor.  

budistrahip

Burma’daki güncel gelişmeler, dünyanın dikkatini Güney ve Güneydoğu Asy’da Budistler ve Müslümanlar arasında sürmekte olan çatışmaya çekti. Fakat, medya Sri Lanka, güney Tayland ve Burma’daki Budist-Müslümanlar arasındaki gerilimin temelde benzer olduklarını gösterse de, bu üç bölgedeki anlaşmazlık buralara özgü bölgesel koşullar ve politikalardan kaynaklanıyor. Dahası, her bir çatışma, önemli tarihi bir sebepten kaynaklanıyor. Ancak, küreselleşme ile bu çatışmalar çakışmaya başlıyor.

Sri Lanka: İç savaştan ortaya çıkıyor

Sri Lanka yakın zamanda, Sri Lanka hükümeti ile Tamil Eelam Kurtuluş Kaplanları (Liberation Tigers of Tamil Eelam – LTTE) arasında süren 26 yıllık (1983-2009) bir iç savaştan çıktı. LTTE’nin bağımsızlık için sürdürdüğü iç savaş bittiğinde bu savaşın dini temelli ve sembolik olduğu topluma kanıksatıldı. Çünkü LTTE üyelerinin büyük bir kısmı Tamil Hindu’suydu ve Sri Lanka hükümeti ile ordusu halihazırda olduğu gibi ağırlıklı olarak Budistlerden oluşuyordu.

İç savaş süresince, Budistler ve Budist rahiplerin, devlete daha güçlü ve daha saldırgan bir tutum almaları yönünde baskı yapmalarının erken dönem örneği 1980’ler de saflarında Budist rahipler olan Janatha Vimukthi Peramuna (Halk Kurtuluş Cephesi) oldu. Politik baskının yanında Tamil politikacıları tehdit ettikleri ve suikast girişimlerinde bulundukları biliniyor.

Budist militanların iç savaş üzerine görüşleri topluma nüfuz etti. Kuzeybatı Üniversitesi’nde uzun yıllar öğretmenlik yapan, meşhur Sri Lankalı rahip-bilim insanı Walpola Rahula, savaş sonrası hükümetin Tamillerle anlaşmasını önlemek için savaş üzerine Budist ulusalcı görüşünü “Sangha hayatını ortaya koymak için hazırdır” diye açıklıyordu. Bu Sri Lankalılara göre, ülkeleri hayatta kalmış en eski Theravada Budist geleneğini destekliyor. Vatanından kopuş, Budist oluşumdan kopuşdur.

1997’de, saygıdeğer Piyadassi Maha Thera, Budist bilim insanı Tessa Bartholomeusz’a “Kendinizi korumalısınız. Bunlar zor sorular. Eğer birisi annemi öldürmeye giderse, onu durdururum. Bu da öldürmeye zorlandığım bir koşul olarak nitelendirilebilir” açıklamasını yapıyordu.  Piyadassi için “anne” ifadesi açıkça Theravada Budizminin ana vatanını işaret etmektedir: yani Sri Lanka’ya. Hipotezi, insanları Budist ulusal vizyonu yanında yer almaları için tasarlanmıştı.

İç savaş süresince, Janatha Vimukthi Peramuna’dan daha da ulusalcı bir örgüt oluştu. 2004’te Budist rahipler, Jathika Hela Urumaya’yı (Ulusal Miras Partisi) kurdular ve hükümeti LTTE’yi yok etmeye çağırdılar. Hükümetin Jathika Hela Urumaya’yı dinleyip dinlemediği belirsiz ancak vahşi askeri müdahalelerine bakılırsa bu öneriyle çok da ters düşmedikleri anlaşılıyor.

İç savaştan hemen sonra, iki Budist rahip Jathika Hela Urumaya’dan ayrıldı ve Bodu Bala Sena (Budist Güç Cephesi) adında yeni bir örgüt kurdular. Bir yıl içerisinde, Bodu Bala Sena, yeni bir ulusal tehdit olarak müslümanlara odaklandı. 2014 yılında Bodu Bala Sena (BBS) kurucuları ile röportaj yaptığımda, kuruculardan Gnanasara Thero, Aluthgama sahil kentinde Budistlerin Müslümanlara karşı ayaklanmasını tetikleyen duygusal bir konuşma yapalı yalnızca iki hafta olmuştu. Gnanasara Thero’nun iş arkadaşı Dilanthe Withanage, BBS’in Budist-Müslümanlar arasındaki gerilim hakkındaki görüşlerini şöyle aktardı:

“Sinhala Budistleri iki ana politik partisi olduğu için Sinhalalar bölünmüş durumdadır. Sonuç olarak, Müslümanlar her zaman bir partiyi destekliyor ve ardından ülke yönetimine katılıyorlar. Müslümanlar her zaman bunu yapıyor – azınlık olmanın faydalarından yararlanıyorlar… Bizler Sinhalaların birleşmesini ve bir Sinhala hükümeti istiyoruz. Korunma istiyoruz; son 2.300 yıldır Thervada Budizmini biz koruyoruz. Bugün Theravada Budizmi Batıda ve Sri Lanka’da var. Fakat bu böyle gitmez.”

Withanage ve diğer BBS üyeleri, her ne kadar Sinhala Budistleri %8’lik Müslüman nüfusa göre %69’luk bir çoğunluğa sahip olsalar da, Sri Lanka Budizminin küresel bir azınlık olduğunu düşünüyorlar. İslami ülkelerin dünya çapında müslümanların ve Batılı ülkelerin de hıristiyan nüfusun her zaman yanında olduğunu söylüyorlar ve “Sri Lanka’lı Budistlere kim yardım ediyor?” diye soruyorlar. Bu yüzden, BBS hayatta kalabilmesi için Buddha Dharma’yı korumak yönünde hareket ettiğini belirtiyor.

Tayland: Savaşan Krallıkların Mirası

Sri-Lanka’daki Budist-Müslüman gerilimi, daha kapsamlı bir ulusal gündem ve iç savaştan kaynaklanırken, Tayland’da Budist ve Müslümanlar arasındaki ilişkiler daha uzun ve yoğun bir geçmişe dayanıyor. En güneydeki üç ili içine alan bölge bir zamanlar, şu anda güneyli bir çok Budistin gururla hatırladığı, Langkasuka adında bir Budist krallıktı. Ancak, daha sonra Patani İslam Krallığı’na dönüştü.  Güney Tayland’ın güncel demografisi bu geçmişi yansıtmaktadır: ülkenin %90’ı Tayland Budisti iken, en güneydeki iller %85’ten fazla bir oranda Malay Müslümanıdır. Yüzyıllar boyunca, Malay Müslümanları Tayland’da politik özerkliklerini yeniden kazanmak için mücadele ettiler. Merkezi hükümet zayıfladığında, güney Tayland direnişi alevlendi. 2004 Ocak ayından itibaren, bölgede olağanüstü hal ilan edildi. Şiddet her tarafa yayılmış durumda ve halk sürekli korku içinde yaşıyor.

Tayland hükümeti Budist tapınaklarını militarize etti, askeri rahiplere gizli yetki verdi ve ayaklanmayı bastırmak için Budist tapınaklarında vahşi yönergeler ve sorgu yöntemlerini yürüttü.

Mevcut çatışma bu çerçeveye dayanıyor. Son on bir senede, merkezi Tayland hükümeti birkaç askeri darbe yaşadı. Bu zayıflamış merkezi yönetim ile eşzamanlı olarak, Thai Malay Müslümanları, taban örgütlenmesi ile bir direniş başlattı. 1960’ların başlangıcında Patani Birleşik Kurtuluş Örgütü (Pattani United Liberation Organization-PULO) ve Ulusal Devrim Cephesi (Barisan Revolusi Nasional-BRN) gibi örgütler silahlı direniş başlattılar ve ardından Tayland hükümeti ile anlaşmaya çalıştılar. Bu örgütler, Müslümanların Budist heykellere boyun eğmesine, Thai soyisimler almasına ve Malay mirasının, Bahasa Melayu dilinin terk edilmesine karşı çıktılar. Malay Müslümanlarının örgütleri, bu bölgesel uygulamalarda değişiklik ve sınırlı bir özerklik talep ettiler. Tayland hükümeti bu taleplerinin bir kısmını kabul ederken, değişiklikler çok da uzun sürmedi.  Thai hükümeti ile anlaşmaya çalışan dini lider ve bilim insanı Hajji Sulong gibi Malay Müslümanı elçiler kayboldular ve daha sonra ölü bulundular. Bu deneyimler sonucunda Malay Müslüman toplumu, Tayland hükümetine ve anlaşma vaatlerine karşı derin bir güvensizlik geliştirdi. Bu güvensizlik barış görüşmelerinde arabulucuk yapan güney komşusu Malezya tarafından da paylaşılıyordu.

2004’te şiddet olayları patladığında, Tayland hükümeti ile anlaşmak için hiçbir girişimde bulunulmadı. Aralıklı bombalamalar, rasgele atışlar ve isyancıların halka açık alanlarda kafa kesme infazları sonucu binlerce kişi hayatını kaybetti. Ancak son on bir senedir bu şiddetle ilgili hiçbir örgüt sorumluluk almadı ya da politik bir talep yayınlamadı. Buna cevaben Tayland hükümeti de Budist tapınaklarını militarize etti, gizli askeri rahipleri yetkilendirdi ve isyanı bastırmak için genellikle Budist tapınaklarda vahşi yönergeler ve sorgulama tekniklerini yürüttü . Bu eylemler yalnızca Budistlerle Müslümanlar arasındaki ilişkileri daha da kötüleştirdi.

Budist askeri rahipler (tahanphra), eğitim sırasında hem rahip hem de asker olarak görev yapabilecek şekilde seçiliyorlar. Atanma töreninden sonra, askeri rahipler, sıradan bir rahip olarak görev yaparken,  gizli olarak silahlandılar ve ordudan aylık maaş alıyorlar. Askeri  rahipler,  güney Tayland’da Budizm’in ve Langkasuka Budist krallığının mirasının hayatta kalabilmesi için yaptıkları işi zorunlu olarak görüyor.

Çatışma bölgesindeki bir Budist tapınağında karşılaştığım bir askeri rahip, Smith&Wesson marka silahını bana göstermek için safran cübbesini sıyırdı. Askeri rahiplerin neden var olduğunu sorduğumda verdiği cevap şu oldu:

“Tayland’ın üç güney bölgesinde bulunan askeri rahipler, Budizmi çürümeden koruyan gardiyanlar gibi. Eğer wat’a (tapınağa) göz kulak olacak bir asker yoksa, wat ıssızlaşır ve korunaksız kalır. Biz dini korumak, insanları cesaretlendirmek ve yerel Taylandlıların maneviyatını artırmak için buradayız. Bu ulus hayatta kalıyorsa, din sayesinde… İnsanları eğitecek ve yol gösterecek Budizm olmazsa, bencil insanlarla dolu bir kaos devletine dönüşürüz.”

Bu rahip ve bölgedeki diğer birçok Budist, askeri rahiplerin güney Tayland’da Budizmi korumak için çok önemli olduğunu ve Müslümanlar, güney Tayland’dan Budistleri uzaklaştırırlarsa, düzen ve maneviyatın da uzaklaştırılmış olacağına inanıyorlar…

devam edecek…

Kaynak:http://www.lionsroar.com/the-rise-of-militant-monks/#

Bir Yorum

  1. Pingback: Michael Jerryson: Militan Rahiplerin Yükselişi – (II)

Yorum Bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.