Michael Jerryson: Militan Rahiplerin Yükselişi – (II)

budistrahip

Burma: Rohingya Müslümanlarını Sürmek

Burma’da güncel şiddet olayları, 2012’de Rakhine eyaletinde Budistlerin isyanları ve Rohingya Müslümanlarına karşı yaygın şiddetleri ile başladı. Eyaletteki gerilim, bundan da önce ağırlıklı olarak Rohingya nüfusunun artması ve nüfusun çoğunluğu olan Rakhine Budistlerinin azalması sebebiyle ortaya çıktı.

Şiddet tüm ülkeye yayıldı ve 969 Hareketi adlı Birminyalı Budist ulusalcı örgütü dünyaya tanıttı. Örgütün adı Buddha’nın dokuz ulu niteliği, dharma’nın altı boyutu ve sangha’nın dokuz boyutunu ifade eder. Budist geleneklerinde  rakamlar ve kategoriler yüzyıllardan beri önemli bir yer işgal eder. Ancak, Burma’da 969 Hareketi oldukça yeni bir örgütlenmedir. 1990’larda, Birminyalı rahip UKyaw Lwin, 969’u Güney Asya Müslümanlarının 786’yı kullanışına karşı rakamsal bir karşı koyma olarak kullandı. Küresel bir olgu olmasa da, Güney ve Güneydoğu Asya Müslüman sermaye sahipleri, 786 rakamını kurumlarının Müslümanlar tarafından sahiplenilmiş olduğunu belirtmek için kullandılar. Bu ifade, Besmele (Allahın adıyla) ya da Kuran’da bir çok surenin başında kullanılan bismillah-ir-rahman-ir-rahim gibi kutsal kelimeleri yazmanın yerine geçer şekilde kullanılıyor.

Burma’da, 969 Hareketi ve Irkı ve Dini Koruma Derneği’nden (MaBa Tha) Budistler, Müslümanların, ülkelerine bir tehdit teşkil edip etmediği konusunda tartışma yürütüyorlar. Ulusu korumak için, bu Budistler, Buddha Dharma’yı korumak, müslüman nüfusu kontrol etme ve sınırlandırmak için ırk ve din ile ilgili dört yasa için lobi faaliyeti yürüttüler.  Bunların ilki, geçtiğimiz Mayıs ayında kabul edilen bir doğum kontrol yasasıdır. Tek eşlilik, din değiştirme ve dinler arası evlilikle ilgili kalan üç kanun Burma Parlementosu’ndan geçmiş Cumhurbaşkanının onayını bekliyordu.

Temmuz ayı başında, Burma, Budist kadınlarla Budist olmayan erkeklerin evlenmesini kısıtlayan ve Ağustos ayı başında da hükümet, evlilik dışı ilişkileri suç sayan ve insanların din değiştirmesini zorlaştıran kalan son iki yasayı da kabul etti.  

Bu Budist ulusalcılar, Müslümanları bir tehlike olarak görürlerken, insan hakları örgütleri, Budist ulusalcıların ve Burma hükümetinin eylemlerini Müslüman nüfus için zararlı olarak nitelendiriyor.  2011’den beri kendisine Rohingya diyen Bengal kökenli Müslümanlar toplama kamplarında yaşamaya zorlanıyorlar ve burada iş, okul ve tıbbi yardımdan mahrum bırakılıyorlar, gıdaları da sınırlı sağlanıyor. 1980’lerden beri vatandaşlık hakları yok ve son beş yıl içerisinde bir çoğu ülkeden kaçtılar, bir kısmı bu kaçış girişiminde hayatını kaybetti. Bu insan hakları saldırılarına cevaben, Birminyalı Budist rahip Pamaukkha AFP’ye verdiği röportajında, “Biz burada kimsenin ulusumuzu ve insanlarını kandırarak kendisine mülteci ya da Bengalliymiş süsü vermesini istemiyoruz. Hemen şimdi bu kişilerin geri gönderilmesi gerekiyor” dedi. Ulus olarak bahsettikleri de Birminyalı ve Budist olanlar diye belirtiyorlar. Rohingya için yer yok.

Muhafazakar Birminyalı rahip ve rahibeler (genellikle erkek rahiplere göre çok daha muhafazakarlar) için Müslümanlar Budist çoğunluk için finansal ve demografik olarak tehlike teşkil ediyor. 2013 Şubat’ında bir dharma sohbetinde, Birminyalı 969 Hareketi’nin önde gelen rahiplerinden U Wirathu şöyle diyor: “Müslümanların sahip olduğu bir dükkana para harcarsan, bu para Budist-Birminyalı bir kadını zorla İslam dinini kabul ettirmeye harcanacaktır. Ve ondan doğan çocuklar Bengalli Müslüman olacaklardır ve Budist ulusumuz için son derece büyük bir tehlikeye dönüşecek sonunda da ırkımızı ve dinimizi yok edeceklerdir. Bir kere nüfusları bizi aştığında, bizleri ezecekler, ülkemizi ele geçirecekler ve bir İslam devletine dönüştüreceklerdir.”

U Wirathu bu görüşlerini desteklemek için kutsal kitaplara yada belgelere atıf yapması gerekmiyor. Birmanyalı Budistler onu kutsal kitaplardan bağımsız bir dini otorite olarak görüyor. U Wirathu’ya göre, Burma’da Müslüman karşıtı bir şiddet söz konusu değil; aksine bir Müslüman istilasını engellemek için büyüyen bir uğraş var. Geleneklerinde kimin rahip olup olmadığını karar veren tek otorite olan Birminyalı sangha, ne U Wirathu’yu ne de 969 Hareketi ve MaBa Tha örgütündeki diğer kişileri rahiplikten men etmedi.

“Küresel Budizmi Korumak İçin” Yeni Bölgesel İşbirlikleri

Küreselleşmiş dünyada, muhafazakar Sri Lankalılar, Taylandlılar ve Birminyalı Budistler, Budizmi koruma bayrağı altında bir araya geldiler. Bu üç ülkedeki Budistler farklılaşan nüfus yapısı ile giderek azalmaktadırlar. Muhafazakar Budistler, bunun sebebini Müslümanların, Budistlere göre daha geniş ailelere sahip olmaları şeklinde ortaya koyuyor. Aynı zamanda dinler arası evliliklere de dikkat çekiyorlar: Güney ve Güneydoğu Asya’da bir Müslüman ve Budist evlendiğinde genellikle Budist, İslam’a geçiyor. Bu genellikle dini ve sosyal baskı sebebiyle. Budist inancı terk etmenin bir sonucu yok, ancak Müslümanlar din değiştirmeyi cehennemle karşılanacak bir kafirlik olarak nitelendiriyor. Bu gibi farklılıklar, bu eğilimleri engellemek için yasalar koymaya çalışan 969 Hareketi ve BBS tarafından elbette fark ediliyor. Demografideki değişim, şiddeti ya da Budist korkuları doğrulamıyor ancak Muhafazakar Budistlerin bakışlarına önemli bir katkı sunuyor.

Burası çok dinli bir ülke değil. Singala devleti. — Kirama Wimalajothi Thera, Bodu Bala Sena kurucu ortaklarından

U Wirathu ve diğer rahipler, Müslümanların, kendi ülkelerinde ve diğerlerinde Budistleri devirmeyi amaçlayan, Suudi Arabistan’dan Endonezya’ya uzanan bir küresel finans ağının bir parçası olduklarına inanıyorlar. Bu görüş, şu anda 969 Hareketi ile işbirliği yapan Sri Lankalı BBS hareketinin üyeleri tarafından da destekleniyor. 2014 senesinin başında, 969 merkezlerine bir ziyaretten sonra, U Wirathu’yu, Sri Lanka’nın başkenti Colombo’ya davet ettiler. Eylül 2014’te, binlerce Sinhala Budistine seslendi ve resmi olarak Bodu Bala Sena ile tanıştı. Davet edilmesi ve U Wirathu’nun Müslüman karşıtı söylemleri ile ilgili uluslararası bir protesto yaşandı. Savunmalarında, BBS kurucularından birisi olan Budist rahip Kirama Wimalajothi Thera  “Burası çok dinli bir ülke değil. Bir Sinhala ülkesi” dedi. Altı ay sonra, U Wirathu  küresel anlamda Budizmi İslam ve diğer tehlikelerden korumak için uluslararası bir Budist birliğini büyütmek amacıyla yeniden Sri Lanka’ya geldi.

Tayland Budistleri de, 969 Hareketi ve MaBa Tha’ya desteğini sunmuştur. Tayland Budisti rahipleri Burma’da MaBaTha toplantılarına katılmış ve örgütün mesajlarını yayınlamasına destek olabilmek için fon sağlamıştır. Bir çok Taylandlı ülkesinin Rohingya mülteci botlarını kabul etmemesini savunmaktadır; hatta aksine Tayland hükümetinin onları denize dökmesi gerektiğini düşünmektedir. Bu durumun etik tartışması yapıldığında, Bangkok Post muhabiri Sanitsuda Ekachai’ya ifadeleri “Biz nazik insanlarız, ancak Müslümanlar çok agresifler ve çok fazla çocukları var. Güney’deki gerilimi kızıştıracak, milli güvenliğimizi tehlikeye sokacak kişiler” oldu.

Asyalı bir çok Budistin görüşleri, Batı’nın dinde çoğulculuk görüşü ile çakışabilir. Asya’daki bir çok Budist için buddha dharma bir “din” değil. Bu ayrım, vardıklarında nasıl Budist “olduklarını” anlatan Tayvanlı göçmenlerin ABD’ye yansımasında örneklendiriliyor. Tayvan’da bunun için bir tanımlama yoktu. Bir çok Asyalı Budist için, tehlikede olan dinleri değil, kimlikleri ve yaşam biçimleri. Batılı Budistler ile Asyalı Budistlerin buddha dharma üzerindeki görüş ayrılıkları Burma’daki güncel krizde öne çıkmıştır.

4 Kasım 2014’te ABD Budist Öğretmenler Ağı, Başkan Barack Obama’ya, Burma’daki ASEAN zirvesine katılmasından bir hafta önce bir açık mektup yayımladılar. Mektuplarında, Obama’nın Burma ve tüm Asya’da yükselen anti-Müslüman şiddete karşı konuşmasını ve konuşmalarında Burma’daki Müslümanlar ve Rohingya’larla ilgili kaygısını dile getirmesini talep ettiler. Bu mektup ABD’deki 381 Budist öğretmen tarafından imzalandı.

Bu yaklaşım, Birminyalı Budist rahipler ve kolektif bir şekilde Birminyalı sangha tarafından dile getirilen görüşler ile açıkça uyumsuzdur. Her ne kadar önemli oranda Birminyalı Budist rahip, Batılı Budistlerin çoğulcu bir toplum görüşü ile uyumlu olarak çalışsa da, uğraşları popüler Budist kültürü ya da güncel Burma yasal reformlarında hakim değil.

Herhangi bir toplumda olduğu gibi, fark edilen kayıp ve öngörülen kayıp genellikle çoğunluktakiler için endişe vericidir. Bu tarz dönüşümler, çoğunluğun ayrıcalıklarını korumak için muhafazakar tepki ve arzuları tetikler.  969 Hareketi ve Bodu Bala Sen gibi gruplar için, uluslararası toplumun, kaygılarını anlamaması durumu endişe vericidir ve yalnızca problemi kızıştırır. Bu çatışmalara katılan Budistlerle aynı fikirde olunmadığı zaman –  Batılılar ve özellikle Batılı Budistler açıkça onaylamadıklarını belirtmişlerdir – bu gerilimin içerisindeki tüm tarafların kaygılarını dinlemek ve anlamak oldukça önemli hale gelmektedir. İnsanlar seslerinin daha az duyulduğunu hissettiklerinde, seslerini duyurmak için daha çok uğraşacaklardır. Yükselen küreselleşme döneminde, dünya yalnızca daha da küçülüyor ve dinleme ihtiyacı büyüyor.

Yazının ilk bölümüne buradan ulaşabilirsiniz…

Kaynak:http://www.lionsroar.com/the-rise-of-militant-monks/#

Yorum Bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.