The Intercept’in ele geçirdiği “çok gizli” ibareli bir istihbarat belgesine göre Almanya-Ramstein’da konumlandırılmış Amerikan askeri üssü, Amerika’nın insansız hava aracı (İHA) programının üstün teknolojili kalbi olarak çalışıyor. Ramstein, Güneybatı Amerika’daki İHA operatörleriyle Yemen, Somali, Afganistan ve hedefteki diğer ülkelerde bulunan İHA’lar arasındaki iletişimi sağlayan bir uydu istasyonu. Temmuz 2012 tarihli bu çok gizli slaytlar, avcı ve orakçı tipi İHA’ların hava saldırılarının yönetiminde kullanılan teknik mimariye dair en ayrıntılı planı sunuyor.
Avrupa’nın Amerikan hedefli öldürme programına yönelik sert eleştirilerinin ortasında, Amerikan ve Alman yetkililer Ramstein’ın Amerikan hava operasyonlarındaki öldürücü rolünü uzunca bir süre önemsiz gösterdiler ve doğrudan üsle ilgili sorulara kaçamak cevaplar verdiler. Ancak slaytlar da gösteriyor ki Ramstein’daki tesisler Amerikan ordusu ve CIA tarafından Ortadoğu, Afganistan ve Afrika’da gerçekleştirilen öldürücü hava saldırıları için hayati önem taşımakta.
Slaytlar Amerikan hükumetinin İHA programını bilen ve cezalandırılmaktan korktuğu için kimliğini açıklamayan bir kaynak tarafından sağlandı. Kaynağa göre Ramstein, İHA’ya ne yapacağını söyleyen sinyalleri taşıyor ve İHA’ların ne gördüğünü gösteren bir ekrana sahip. “Ramstein olmadan İHA’lar işleyemez, en azından şu an işlediği gibi işleyemez” diyor kaynak.
Yeni kanıt Birleşik Devletler’le yakın diplomatik işbirliği yürüten Alman Şansölye Angela Merkel’i zor bir konuma soktu. Alman hükumeti ABD’ye araziyi kullanma hakkını, Alman yasalarını ihlal edecek faaliyetlerde bulunmama şartıyla verdi.
Amerikan hükumeti, El-Kaide ve “bağlantılı kuvvetlere” karşı düzenlenen İHA saldırılarının, ilan edilmiş savaş bölgeleri dışında dahi olsa yasal olacağını iddia etmekte. Ancak Alman yetkililer bu tür operasyonların yalnız savaş bölgesinde meşru olduğunu belirtiyor. Ayrıca, 2002 yılında yasalaşan Uluslararası Hukuku İhlal Eden Suçlar Kanunu’na göre, Almanya “suç ülke dışında işlenmiş olsa ve Almanya’yla alakası olmasa dahi” bu tür suçlara dava açabilir.
Bu, teoride Ramstein’de bulunan Amerikan personelinin, İHA pilotlarına saldırılarda kullanılmak üzere veri sağlaması halinde Alman makamlarınca yargılanabileceği anlamına geliyor.
Alman hükumeti bu tür kovuşturmaları gerçekleştirmeye gönülsüz olsa da, yükselen baskılar sonucu bunları yapmak zorunda kalabilir. Köln Üniversitesi Uluslararası Hukuk Enstitüsü’nden Björn Schiffbauer’e göre “bu apaçık cinayet”. Der Spiegel’in hukuk uzmanları ise Alman savcılarının Amerikan personelini savaş suçlusu olmakla itham edebileceğini iddia ediyor.
16 binin üzerinde askeri ve sivil personele ev sahipliği yapan Ramstein, ABD dışındaki askeri üslerin en büyüklerinden bir tanesi. 2013’ün sonlarına doğru tamamlanan Ramstein nakil merkezi, büyük bir ormanlık alanın ortasında yer alıyor ve Ramstein, Amerikan Lisesi’nin beyzbol sahasına komşu. Etrafı ağaçlardan bir at nalı ile çevrili, betonarme ve taş duvarlardan yapılma bu büyük yerleşke eğimli metal bir çatıya sahip. Binanın içindeki hava kuvvetleri filoları, çeşitli İHA tarama ve saldırı görevleri için gerekli sinyalleri koordine edebilmekte. Binanın her iki yanında altışar adet olmak üzere, uydu nakil rampası olarak bilinen, golf topu şeklinde yapılar bulunmakta.
Amerikan Hava Kuvvetleri 2010’daki Ramstein uydu istasyonu bütçe talebinde, İHA programının Almanya’da konumlandırılmış tesis olmasa, operasyonel kabiliyetini kayda değer ölçüde yitirebileceğini ve bununla birlikte halihazırda sürmekte olan ve ilerideki görevlerin ciddi şekilde etkilenebileceğini öne sürüyor. Bütçe talebine göre Global Hawk uçakları gibi avcı ve orakçı İHA’ları da bu mevkiyi Afrika ve Orta Doğu’daki operasyonları yönetmede kullanabilir. Açıkça ifade edilen şu ki Ramstein kullanılmadan İHA silahlı saldırıları desteklenemez.
Bütçe talebine göre, savaşan komutana istenilen zamanda güncel bilgi sağlayabilmesi için ilgili SATCOM nakil istasyonunun Ramstein Hava Üssü’nde konumlandırılmış olması gerekiyor. Aynı belgeye göre nakil istasyonu, “Big Safari” olarak bilinen gizli Hava Kuvvetleri programının operasyonlarını desteklemek için kullanılabilir.
Gizli slayt dosyası, ABD’de bulunan çöl askeri üslerindeki İHA kumanda merkezlerinden Ramstein’a; Afganistan, Cibuti, Katar ve Bahreyn’deki ileri karakollardan Washington ve Georgia’daki NSA merkezlerine kadar uzanan tesisler ağını ayrıntılarıyla gösteriyor. Açık olan şu ki Amerikan İHA labirentindeki birçok yol Ramstein’dan geçiyor.
Nevada’daki Creech Hava Kuvvetleri Üssü çok ayaklı Amerikan İHA savaşının merkezi konumunda. Tesiste bulunan personel, Afganistan -ki dünyada en çok hava saldırısına maruz kalan ülke- ve CIA’in son on yıldır üstü kapalı bir şekilde hava savaşı sürdürdüğü Pakistan’daki operasyonlardan sorumlu. Teşkilatın yürüttüğü savaş, yüzlerce sivil de dahil olmak üzere binlerce insanı öldürdü. Bazı İHA görevleri Georgia, Fort Gordon ve New Mexico, Clovis’teki Hava Kuvvetleri Çarpışma Üssü gibi yerlerden yönetiliyor.
Creech’deki pilotlar ve diğer kara kontrol istasyonları, emirlerini İHA’lara gönderiyorlar. Emirler transatlantik kablolar yoluyla Ramstein uydu bağlantısının sinyalleri Yemen, Somali ve hedefteki diğer ülkelerdeki İHA’lara bir uydu yoluyla sektirdiği Almanya’ya gidiyor. Ramstein, pilotun komutuyla hava aracının algılaması arasındaki gecikmeyi en aza indiren bir konumda bulunuyor. Fazla gecikme -ki fazladan uydu komutalarından kaynaklanabilir- hızlı manevraları imkansız hale getirir. İHA’daki video görüntüleri ABD’ye gerçek zamanlı olarak gönderilemiyor. Ramstein’ın elverdiği hız ve hassas kontrole sahip bir kurulum olmasaydı, pilotlar kelimenin tam anlamıyla görmeden uçuyor olurlardı.
Gizli belgedeki bir diyagram sürecin nasıl işlediğini anlatıyor. Ramstein’in uydu bağlantı istasyonu birçok ülkede mevzilenen hava araçlarıyla pilotlar arasındaki iletişimi yönlendiriyor. İHA’lardan Ramstein’a gelen görüntüler ABD’de ve dünyada bulunan çeşitli istihbarat merkezlerine ve askeri tesislere naklediliyor. Bir başka diyagram Creech’teki pilotların Ramstein’a ve sonra -İHA’ların kullanıldığı yerde doğrudan kontrol edilmesine imkan veren- Avcı Temel Uydu Bağlantısı’na nasıl bağlandıklarını gösteriyor.
Bütün bunlar -ki konum, büyük miktarda ekipmana güvenli bir şekilde ev sahipliği yapmak için hazırlanmış binalar, uydu bağlantılarını işletmek için gerekli personel vb.- Ramstein’ı ABD’nin İHA savaşındaki kritik fonksiyonu yerine getirmeye en uygun yer yapıyor.
2013 Mayıs’ında Almanya’nın önde gelen gazetelerinden Süddeutsche Zeitung ve Alman Televizyonu ARD, skandalı ifşa edip üssün hava saldırıları için kullanıldığını iddia ettikten sonra Almanya’da büyük bir tartışma başladı. Rapor, meclisin soruşturma başlatmasına ve ABD’ye Ramstein’da tam olarak ne yaptığını açıklamasına yönelik çağrı yapmasına önayak oldu. Buna cevaben, ABD ve Alman hükumetleri raporu yalanladı ve Alman hükumeti Ramstein’ın öldürücü saldırılardaki rolüne yönelik bir kanıt olmadığını iddia etti.
Bir ay sonra 2013 Haziran’ında Berlin’deki bir konuşmasında Başkan Obama Ramstein’ın İHA savaşındaki rolüne yer verdi. ABD hava saldırılarına imkan veren Ramstein’daki uydu nakil tesisine değinmedi. Onun yerine, gazetecilerin iddia etmediği bir şeye itiraz etti Obama: “Terör karşıtı faaliyetlerimizin bir parçası olarak… Almanya’yı İHA kalkış noktası olarak kullanmıyoruz” dedi.
Bu yazıdaki sorulara cevaben, Pentagon sözcüsü James Brindle önceki hükümet demeçlerindeki hassas dili sürdürdü. “Almanya’yla sağlam askeri ve sivil işbirliğimizi devam ettiriyor ve üslerimizi ABD ve Alman hükümetleri arasındaki anlaşmalara uyumlu olarak yönetiyoruz.” dedi. “Ramstein Hava Üssü’ndeki Hava ve Uzay Operasyonları Merkezi operasyonel seviye planlama, tarama ile Avrupa ve Afrika boyunca tayin edilen hava görevlerini değerlendirme faaliyetleri yürütmektedir ancak doğrudan uçuş ve herhangi bir insanlı veya insansız hava aracını kontrol etmemektedir.”
Alman hükumeti de benzer söylemlerde bulunarak, hiçbir İHA pilotunun Ramstein’da bulunmadığını ve hiçbir İHA’nın bu üsden havalanmadığını belirtti. Geçen sene hükümet sözcüsü Steffen Seibert “Amerikan hükümeti de bu tür silahlı ve uzaktan kumandalı uçakların Almanya’daki Amerikan üslerince uçurulmadığı ya da kontrol edilmediğini onayladı” dedi. 2013 yılında Alman parlamentosu Bundestag’ın vekilleri federal hükümete yazılı sorular yöneltti. Yasama mensupları “Federal hükümetin bilgisine, Afrika’daki Amerikan İHA saldırılarının Ramstein’da bulunan İHA’lara özel bir uydu nakil istasyonu olmadan gerçekleştirilmiş olamayacağı doğru mudur?” diye sordu.
Resmi cevap “federal hükümet bu konuda güvenilir bilgiye sahip değildir” şeklinde oldu. Uydu tesisine ve onun amacına yönelik ısrarlı sorulara hükümetin yanıtı şu şekilde oldu: “Federal hükümet uydu sisteminin kurulumu ve ne zaman işletilmeye başlandığı hakkında bilgi sahibi değildir.
Der Spiegel tarafından Intercept’e sağlanan hükümet içi haberleşmelerde bazı Alman yetkililerin hükümetin Almanya’daki tesislerinin hava saldırıları ile ne gibi bir bağlantısı olduğu hakkında ABD’nin üzerine gitmesi için nasıl uğraştıklarını ve başarısız olduklarını gösteriyor. 2013 Temmuz tarihli bir belgeye göre üst düzey bir Dış İlişkiler Büro yetkilisi, Emily Haber, Almanya’daki ABD tesislerininin hava saldırılarında oynadığı rol hakkında net bir yanıt talep edilmesini savunuyor. Haber “Federal İdare ve Savunma Bakanlığı meclisten ve kamuoyundan gelen baskılara dahil olmamayı tercih etmiştir” yanıtıyla susturuldu. Görünen o ki gayrıresmi ABD-Alman anlaşması “soru sorma, anlatma” anlayışını benimsemektedir.
Her iki hükümetin yaptığı resmi açıklamaların hepsi değilse de çoğu teknik olarak doğru olabilir; ancak şu da bir gerçek ki bu üs olmadan Birleşik Devletler’in süregelen hava savaşını sürdürmesi çok zor. Slayt dosyası dünyanın birçok yerinde hava saldırıları gerçekleştirmek için kullanılan karmaşık bir sistemi gösteren bir dizi oku içeriyor. Sonunda tüm oklar Ramstein’ı gösteriyor. Kaynak “Her şey iletişimin merkezleri olan Ramstein ve Creech’e bağlı” diyor. Şu ana kadar açığa çıkmamış bir bağlantı istasyonunun var olma ihtimalini bir kenara koyarsak, bu bölgelerde Ramstein’a bağlı olarak gerçekleştirilmeyen operasyonlar yalnızca bir kara kontrol istasyonuna bağlı görüş çizgisi bulunan uçaklarla yapılan operasyonlardır.
Almanya’daki muhalif politikacılar gibi İnsan Hakları grupları da uzunca bir süre Ramstein’ın Amerikan İHA savaşında doğrudan bir rol oynadığından şüphelendiler. Uzunca bir süre Alman hükumetine, Amerikan silahlı kuvvetlerinin Alman topraklarında İHA programını gerçekleştirmesine izin vermeme çağrısı yaptılar.
Birleşik Hava Operasyonları Merkezi eski amiri Korgeneral David Deptula İHA programına yönelik bu tür eleştirileri programdan zarar gören teröristlerce sunulan yanlış bilgilerden etkilenmekle itham etti.
Deptula, 2001 yılında başlayan ABD silahlı hava programını denetledi. The Intercept ile yaptığı bir röportajda İHA’ların kullanımını savundu. Deptula “Uzaktan yönlendirilen hava operasyonları güç uygulamanın gerçekten en kesin ve hassas yolu” diyor. “Almanlar terörizmle mücadele eden milletler topluluğunun durumsal farkındalığını arttıran, etkili bir şekilde bilgiler sunan operasyonları neden durdurmak istesin ki?”
Yemen ve başka yerlerdeki hava saldırılarının kurbanlarını temsil eden uluslararası bir insan hakları organizasyonunun yasal yöneticisi olan Kat Craig İHA programını eleştirenlerin terörist örgütlerin propagandasıyla manipüle edildiği fikrinin, hava saldırılarının mağdurlarına yönelik saldırgan bir ifade değilse komik olduğunu söyledi.
Açık Toplum Vakfı tarafından bu ay yayınlanan yeni bir rapor Yemen’de gerçekleşen 9 tane İHA saldırısını inceliyor ve birkaç çocuk ve bir hamile kadın da dahil 26 sivilin öldürüldüğünü tespit ediyor.
Craig “şunu kolaylıkla söyleyebiliriz ki bu saldırıları gerçekleştirenler sıklıkla kimi vurduklarını bariz bir şekilde bilmiyorlar.” diyor. “Bu yanlış savaş dizginlenmiyor çünkü kamuoyunun gözünden uzak tutuluyor.”
Alman hükümeti şu ana kadar Ramstein’ın rolüyle ilgili sorulardan kaçmayı başarmış olsa da ülkenin yargı sistemi bu seçeneğe sahip olmayabilir.
İki ilişkili olay Alman hukuk sistemine takıldı. 2010’da bir Alman vatandaşı Pakistan’daki bir Amerikan İHA saldırısında öldürüldü. İki yıl sonra, bir federal savcı, Bünyamin Erdoğan’ın saldırı sonucu ölümünün Alman uluslararası ceza hukuku çerçevesinde bir savaş suçu sayılıp sayılmayacağını incelemek üzere soruşturma başlattı.
Müfettişlerin İHA’dan atılan füzeyle öldürülen Erdoğan’ın o sırada uluslararası hukuk tarafından korunan bir sivil olmadığına karar vermesinden sonra dava düştü. Onun yerine müfettişler, Erdoğan’ın silahlı bir çatışmaya dahil olan silahlı, organize bir örgütün üyesi olduğunu öne sürdüler. Uluslararası hukukun Alman yorumlarına göre Pakistan, belli bölgelerinde bilinen militanları barındıran bir savaş bölgesiydi.
Alman mahkemeleri hedefteki diğer ülkelerin, örneğin Yemen ve Somali’nin savaş bölgeleri olarak nitelenip nitelenmeyeceğine karar vermedi. Geçtiğimiz Ekim ayında akrabaları 2012 yılında ABD’nin İHA saldırıları sonucu öldürülen Yemenli bir adam Alman hükümetine bir dava açtı. Adamın kayınbiraderi, El-Kaide karşıtı vaazlarıyla bilinen bir imam olan Faysal bin Ali Cabir ve yeğeni saldırıda yaşamını yitirdi.
Cabir saldırının Ramstein’daki uydu nakil tesisi olmadan gerçekleşemeyeceğini iddia etti. Cabir “Almanya ve Ramstein’ın yardımı olmasaydı, kayınbiraderim ve yeğenim gibi insanlar bugün hala yaşıyor olacaktı. Bu oldukça basit: Almanya olmadan Amerikan İHA’ları uçamazdı” diye konuştu. “Alman halkına ve meclisine ülkelerinde ne olduğunun tam olarak anlatılmasını ve hükumetin Ramstein’ın ABD’nin ülkemdeki yasadışı ve yıkıcı İHA savaşına yardım etmesi için kullanılmasına bir son vermesini istemek için buradayım.” Cabir’in hukuki ekibinin bir üyesi hükumetin ABD’nin sivil ölümlere sebep olan İHA savaşındaki sorumluluğunu itiraf etmesi gerektiğini söyleyerek Almanya’yı kuvvetlerin statüsü anlaşmasının arkasına saklanmakla itham etti.
Davaya cevaben, davalı olarak adlandırılan hükumet adına Alman savunma bakanlığı bir cevap gönderdi. 20 Temmuz tarihli dosyada “Davalı haberi olmadığını öne sürerek hava üssünde kullanılan uydu nakil istasyonunun Yemen’deki İHA’ların saha verilerini Amerika’ya veya başka İHA’lara taşıdığını ve hava üssünün Yemen’deki İHA’ları işletmek için gerekli veri transferi için önemli bir merkez olduğunu reddetmektedir” yazıyordu. Davanın Almanya’nın Ramstein’daki nakil istasyonunun insansız hava saldırılarına imkan vermesini engellemesi talebine gelecek olursak; Alman hükümeti bağımsız ülkelere karşı kendisinin küresel bir kamu savcısı gibi davranmasının ve kendi egemenlik bölgesi dışında yapıldığı iddia edilen ihlalleri cezalandırmasının beklenmemesi gerektiğini ifade etti.
Ancak bu cevap Almanya’daki hukuk bilimcileri memnun etmedi. Hukuk bilimciler eğer Ramstein’daki ABD personeli, hükumetin hukuk dışı cinayet olarak nitelediği faaliyetlerde bulunmuşsa, hükumetin bu cinayetlerden -en azından Alman toprakları içinde- muaf tutulamayacağını öne sürüyor. NATO Güçler Statüsü Anlaşması Alman otoritelere açıkça Amerikan ordusu üyelerinin bir suça karıştığı şüphesinin soruşturulması hakkı veriyor.
Şu ana kadar Alman savcılar böyle bir girişimde bulunmaya pek ilgi göstermediler. Alman hükümetinin pozisyonu şuna indirgenmiş durumda: ABD’ye herhangi bir anlaşma ya da yasayı ihlal edip etmediklerini sorduk ve Amerikalılar hayır dedi. Konu kapanmıştır.
Alman hükumetine dava açan örgütlerden biri olan Avrupa Anayasa ve İnsan Hakları Merkezi’nin başındaki isim Wolfgang Kaleck “Amerika, Ramstein ve İHA’lar arasında olan şey farklı konumlardaki bir iş bölümü” diyor. “Alman hükumeti zorlu sorular sormuyor çünkü belli ki gerçekte ne olduğunu bilmek istemiyorlar.”
Almanya başından beri Amerikan İHA savaşında belirgin bir şekilde yer aldı.
2000 yılında, CIA’in -Usame Bin Ladin saldırısını planlarken- değerli hedeflerin izini sürmeyi denemek için silahsız avcı uçaklarını kullanmaya başladığı yıl, Amerikan Hava Kuvvetleri silahlı İHA’ları kontrol etmek için bir girişim başlattı.
Bu denetim projesi boyunca CIA ve Amerikan ordusuyla gerçekleştirilen bilimsel çalışma İHA’ları dünyanın öbür ucundan yönetecek ve bugüne dek sürecek bir sistemin prototipini tasarladı.
“Ayrık operasyonlar” olarak adlandırılan yöntem hava aracının kendisi Afganistan’ın komşusu Özbekistan’daki bir hava alanından havalanırken, İHA pilotlarının Ramstein’dan yönetmesini sağladı. Burada İHA’lar Bin Ladin’in yaşadığı tahmin edilen Kandahar’a yakın bir kompleksten canlı kayıt alabiliyordu. “Avcı: İHA devriminin gizli kökenleri” kitabının yazarı “Ramstein’ı seçtiler çünkü çok güvenli bir bölgeden Afganistan’ı kapsayan bir uyduya erişebilirlerdi” diyor. “Ve bu işe yaradı.”
Ayrık operasyonların başarılı gelişimi yetkili makamlara Bin Ladin’e suikast düzenlemeleri için baskı yapan Amerikan istihbarat çevrelerince memnuniyetle karşılandı ki bu görevlerini başarmayı kolaylaştıracaktı.
Ama Ramstein’dan yönlendirilen bir İHA’nın cehennem füzesiyle Bin Ladin’e suikast yapma planı çalıya takıldı. Whittle “bir savunma bakanlığı avukatı ABD Güçler Statüsü Anlaşması uyarınca Alman hükumetine açıklama yapılmadan ve izinleri alınmadan tetiğin çekilemeyeceğini gündeme getirdi” diyor. Şansölye Gerard Shroeder’in Alman hükümetinin teklifi reddetmesinden ya da Bin Ladin’i öldürmek için var olan hazırlığın ve planın sızmasından korkan CIA çizim masasından kalktı. Whittle The Intercept’e “o zamanları hatırlarsanız, Usama Bin Ladin’e suikast fikri 11 Eylül’den sonra olandan daha farklı bir duyguya sahipti” diye konuştu. “Kamuoyunca çok bilinmiyordu. CIA için hedefli bir cinayet işleme fikri tamamen farklıydı ve çekinceler çoktu.”
CIA kara kontrol istasyonunu okyanusta bir gemiye ya da Avrupa’da başka bir noktaya taşımayı planladı. Fakat bütün bu senaryoların riskleri ve teknik karmaşıklıkları vardı. Sonunda, CIA pilotları Langley’deki CIA merkezindeki bir kara kontrol istasyonuna yerleştirmeye ve sonra fiber optik su altı kablolarını Amerika’daki pilotlar ve kontrol ettikleri İHA’lar arasında yıldırım hızında iletişimi sağlamak için kullanmaya karar verdi. Almanya’ya uzanan bir kablo Bin Ladin’i ve diğer terör şüphelilerini avlayan uçaklarla pilotları bağlayacaktı. Bu kablo ABD’den Afganistan’daki uyduları bağlanabilecek güçlü bir uyduya sahip Ramstein’a uzanacaktı. Ancak kilit nokta şu ki İHA’ları silah olarak kullanacak asıl emir Amerikan toprağından gelecekti Alman toprağından değil, böylece ABD görev için Almanlardan izin alma zorunluluğundan kurtulacaktı. Sistem “uzaktan ayrık operasyonlar” olarak adlandırıldı.
2009’da göreve gelmesinden hemen sonra başkan Obama Somali ve Yemen’de yeni cepheler açılmasını içeren bir genişleme için yetki verdi. Ancak Amerikan ordusu uydu kapsamında bir boşluk keşfetti. Bu yüzden, 2009 başlarında “Pentagon’un müşterek karargahından acil bir çağrı” sonrası ticari bir uydu tedarikçisi olan Intelsat, Galaxy-26 uydusunu ABD’den Hint okyanusu üzerindeki bir yörüngeye kaydırdı. Amerikan İHA operatörleri tarafından Ramstein’daki uydu nakil istasyonu kullanılarak gerçekleştirilebilmiş olan Galaxy-26’yı yeniden konumlandırma operasyonu Amerikan İHA programının genişlemesine imkan verdi.
Yemen Afganistan ve Irak’ta operasyonlar yönetmiş olan eski İHA sensör operatörü Brandon Bryan Ramstein olmasaydı ABD’nin bölgede Ortadoğu ve Afrika’daki uydulara erişebilecek başka bir üs bulmak ya da Amerikan personelini hedeflenen bölgelerin çok daha yakınına konumlandırmak zorunda kalacağını söyledi. İHA programının açık muhalifi haline gelen Bryant The Intercept’e “(Amerika içinden) operasyonlar düzenlemektense görüş hattı şeyleri, daha fazla doğrudan konuşlanmalar, daha fazla oraya gönderilen insanla daha fazla şeyler yapabilirlerdi” diye konuştu. Bryant ABD’yi perdenin arkasından, kullanılmaya devam edilirse yalnızca İHA savaşını devam ettirecek olan uydular ve bilgi teknolojileri gibi karanlık işler çevirmekle suçluyor.
Bard Koleji İHA Çalışmaları Merkezi yönetici yardımcısı Dan Gettinger “Ramstein İHA iletişiminin odak noktası” diyor. “Eğer iletişim altyapısı olmasaydı, İHA yalnızca uzaktan kumandalı bir uçak, aslında bir oyuncak olurdu. Bu iletişim altyapısı İHA operasyonları için İHA’ların taşıdığı silahlardan daha önemli.”
Çok gizli slaytlar Ramstein’ın İHA savaşında nasıl gizli bir hale geldiğini gösteriyor. İHA’ya monte edilmiş bir jeolokasyon cihazının bir uyduya ve Ramstein’daki istasyona geri bildirimde bulunduğu sistem ayrıntılarıyla tanımlanıyor. The Intercept’in ilk olarak Şubat 2014’te naklettiği GILGAMESH platformu İHA’nın altında bulunan bir aygıtı kullanıyor. Bu aygıt yerlerini saptamak ve “bul, sabitle, yok et” görevlerinde kullanmak için hedefteki kişilerin kişisel telefonlarını kendisine bağlattığı sahte bir telefon kulesi olarak işliyor.
Slaytlar GILGAMESH operasyonlarının Cibuti’de ABD’nin Somali ve Yemen’e kalkan İHA filosunu konumlandırdığı bir üssün de dahil olduğu bazı yerlerde operasyonların sona erdiğini gösteriyor. Slaytlar İHA’ların Ramstein aracılığıyla verileri kara kontrol istasyonlarına gönderen bir toplama platformuyla nasıl teçhizatlandırıldığını da gösteriyor.
Ramstein Almanya’da bulunan tek önemli Amerikan askeri tesisi değil. ABD bir saat ötede Almanya Wiesbaden’da Avrupa Teknik Merkezi (ETC) isimli ayrı bir kilit tesise sahip. Daha önce NSA itirafçısı Edward Snowden tarafından sunulan gizli bir belgeye göre ETC, NSA’nın elemanlarına, savaşçılara, Avrupa, Afrika ve Ortadoğu’daki yabancı ortaklarına iletişim bağlantısı, SIGINT toplama ve veri akış servisleri sağlayan bu bölgedeki temel iletişim merkezi.
The Intercept’in ele geçirdiği çok gizli İHA mimari slayt gösteriminde ETC’nin Afganistan’daki Bagram hava üssüyle uydu bağlantılarına aynı zamanda İHA operasyonlarına destek veren çok sayıda GILGAMESH operatörünün konuşlandığı Georgia’daki NSA terörle mücadele tesisleriyle fiber optik bağlantılara sahip olduğu görülüyor.
Amerika İHA’larının küresel kapsamını genişlettikçe, Ramstein yeni savaş cephelerinde çok önemli bir rol oynuyor. Geçtiğimiz Haziran ayında Hava Kuvvetleri büyük bir uydu tedarikçisiyle “küresel uydu filomuzu İHA’lara iletişim yeteneği sağlamak için geliştirdik” diye övünerek sözleşme imzaladı. Sözleşme Almanya’da konuşlu ABD’nin Afrika kumandasının operasyonlarını destekleyecek. Sözleşme “iş Almanya, Ramstein Hava Üssü’nde ve Afrika’nın batı kısmında görülecek” şeklinde duyuruldu.
2011 yılında Hava Kuvvetleri Sigonella İtalya’daki Amerikan askeri üssünde Ramstein uydu tesisine benzer bir merkez inşa etmek için 15 milyon dolar talep etti. 2014’ün Kasım’ına kadar bir Amerikan askeri sözleşme belgesine göre proje hala talep öncesi aşamadaydı ve inşaat henüz tamamlanmamıştı. Hava Kuvvetleri’nin istasyonun finanse edilmesi talebinin altında Ramstein’ın halihazırdaki tüm İHA operasyonlarının merkezinde bulunması yatıyor. Teklif edilen İtalya bölgesinin tek noktanın sekteye uğramasına engel olmak için Ramstein bölgesine yedek olarak işleyeceği öne sürülüyor.
Ryan Devereaux, Laura Poitras, ve Josh Begley tarafından ek bilgiler sunuldu. Margot Williams, Sheelagh McNeill, Alleen Brown, Andrea Jones, Sharon Weinberger, ve Henrik Moltke bu makaleye katkıda bulundu.
Pingback: Almanya: Binler ABD’nin İnsansız Hava Aracı Üssü Ramstein’in Kapatılması İçin Yürüdü