Bolivya’da Kooperatif Maden Savaşlarının Ardında Ne Var?

Bolivya’nın vahşi kooperatif maden çatışmaları, hükümet ve halk sektörleri azalan madencilik gelirlerini kontrol altına alma mücadelesi verirken kazıp çıkarmacılığın (extractivism) büyüyen çelişkilerini ve tehlikelerini açığa çıkarıyor.

Bolivya Panduro’da polis ve kooperatif madencileri arasında çıkan çatışma.

25 Ağustos’da Bolivya İçişleri Bakan yardımcısı Rodolfo Illanes iddialara göre, bir grup kooperatif madencisi tarafından alıkonuldu, işkence edildi ve ölene kadar darp edildi. Ulusu ve dünyayı şok eden bu korkunç olay birkaç hafta süren yol işgallerinden ve polisle, sonuçta beş madencinin hayatına mal olan şiddetli çatışmaların ardından meydana gelmişti. Protestolar Başkan Evo Morales ve Bolivya’nın MAS (Sosyalizme Doğru Hareket) hükümetiyle uzun zamandır politik ittifak yapan ve destekte bulunan Fencomin (Madencilik Kooperatifleri Ulusal Federasyonu) tarafından gerçekleştirilmişti.

Bu trajik olayları takiben Morales, kooperatiflerin işlettiği maden sektörünü hakimiyeti altına almak için kendi yönetimi altında 10 yıllık geçmişe sahip ayrıcalıkları ve avantajları kaldıran geniş kapsamlı kararlar yayımladı. Bir düzine kooperatif madeninin lideri, Fencomin’in eski başkanı da dahil olmak üzere tutuklandılar ve Illanes’in öldürülmesi ile bağlantılı olarak cezalandırılmayı bekliyorlar.

Fencomin ile açığa çıkan çatlaklar, Bolivya’nın “değişim süreci”nde bir dönüm noktasına gelindiğini gösteriyor. Yol işgallerine, her türden karşı karşıya gelmelere, polis baskısına ve halk mücadelelerinin artan şiddetine –özellikle madencilik ile bağlantılı olarak- aşina olan böyle bir ülkede bu çatışmanın vahşeti benzersizdir. Politik analist Pablo Stefanoni’nin belirttiği gibi 2003 yılındaki Gaz Savaşları sırasında bile yüksek rütbeli bir hükümet görevlisine karşı böylesi bir saldırı gerçekleşmemişti.

Bu vahşi çatışmayı ne açıklayabilir. Kökenleri ve onun dramatik politik sonuçları mı? Bolivya’da sıkça görüldüğü gibi olaylar ve aktörler tam olarak göründükleri gibi değildir. Batı medyasının seferberliğiyle, hakları için greve çıkan işçilere olarak niteledikleri durum gerçek hedefin uzağına düşmekteydi, zira protestocular fiilen Morales hükümetinin kooperatif işçilerini sendikalaştırma çabalarına direnç göstermekteydiler. Eşit bir şekilde durumu aydınlatmayan yaklaşım da Morales’in, çatışmaları, MAS hükümetini işlemez hale getirmeyi amaçlayan “sağ kanat kumpası” olarak yaftalamasıydı.

Çatışma ve sonuçları en iyi şekilde, özellikle Morales hükümeti altında 10 yıllık evrimi içinde Bolivya’nın kooperatif madencilik sektörünün çelişkileriyle bağlantılı olarak ve yakın dönemde, hükümet ve onun halk tabanı arasında yeni gerilimlerin doğmasına yol açan ekonomik ve politik değişiklikler bağlamında anlayabilmek mümkündür.

Kooperatif Madencileri ve MAS

Bolivya’nın güçlü kooperatif madencilik sektörü, uluslararası finans kurumlarının baskısı ve maden fiyatlarındaki feci düşüşün hükümet madenlerinin kapanmasına ve 25.000 ücretli madencinin işsiz kalmasına neden olduğu 1980’lerin mirasıdır. Daha sonra, 1990’larda madenlerin özelleştirilmesi devlet madencilik şirketi COMIBOL’un güçsüzleşmesine yol açtı ve bir zamanlar Latin Amerika’nın ve belki de dünyanın en mücadelecisi olan Bolivya’nın madenciler tarafından önderlik edilen sendikal hareketini yıktı.

Madencilik sektöründeki büyük alt üst oluşların etkilerini yatıştırmak için artarda gelen neoliberal hükümetlerin cesaretlendirmesiyle kooperatif madencilik sektörü gelişme gösterdi. Bu informel, özyönetimsel birlikler aracılığıyla eski madenciler yüzyılların sömürüsünün ardından terkedilen, maden açısından zengin yüzey atık alanlarını kazarak ve rafine edilmemiş ürünleri –özellikle kalay, gümüş, çinko ve altın- özel işletmecilere satarak mütevazi bir geçim kaynağı elde edebildiler.

Geçtiğimiz yıllarda uzay roketi maden fiyatlarının artmasına bağlı olarak kooperatif madenciliği çarpıcı bir şekilde gelişti. Bugün, 2005’teki 500 sayısı ile karşılaştırıldığında Bolivya’da, 1.600’den fazla madencilik kooperatifi bulunmaktadır. Ülkenin 120 bin kooperatif madencisi, toplam maden ihracının sadece % 30’unu gerçekleştirmelerine rağmen madencilik işgücünün % 90’ınını temsil ederek devlet ve özel sektördeki meslektaşlarını büyük ölçüde geçmektedir.

Hala, birkaç taneden daha fazla kooperatif zanaatçılık ve eşitlikçi köklerinden uzaklaşarak hiyerarşik girişimciler haline gelmekte ve Bolivya’nın hızla büyüyen yerli burjuva saflarına katılarak üyelerinin küçük bir kesimin zenginliklerini büyütmektedir. Madencilik işlerinin büyük bölümü, son derecede belirsiz koşullarda, herhangi bir menfaat olmaksızın geçici, düşük ücretli iş gücü tarafından sağlanmaktadır. Bazı kooperatifler aynı zamanda, karlarını artırmak için imtiyaz ve menfaatlerinin kullanılması karşılığında imtiyazlarını sermaye, teknoloji ve garanti edilmiş pazarlar sağlayan yerli ve ulus aşırı firmalara kiralamakta ya da onlarla taşeronluk sözleşmeleri yapmaktadır.

Politik olarak Fencomin 2003 Gaz Savaşları’nın ve dönemin diğer anti-neoliberal mücadelelerinin önemli bir lideriydi. Morales’le ilişkisi, kooperatif madencilerinin, Morales’in başkanlığa gidiş yolunu döşeyen halk seçimleri dahil bir dizi sürecin gerçekleşmesini garanti altına almak için hareketlendikleri 2005 yılındaki anayasal kriz sürecinde, dönemin başkanı Carlos Mesa’nın istifasının ardından pekişti.

Bir Fencomin lideri olan ve Morales’in ilk madencilik bakanı, Bolivya’nın halka ait maden sektöründe bugüne kadar devam eden keskin bir çatışmanın belirginleştiği Huanuni’de 2006 yılındaki, kooperatif madencileri ile devlet madencileri arasında, arkasında 16 ölü bırakan kanlı bir karşılaşmanın ardından değiştirildi. 2008 yılında Fencomin, Bolivya’nın maden zenginliğinin devletten yadigar kalan mirası olduğunun açıklandığı bir zamanda birden fazla madencilik sahasında (devlet, özel ve kooperatif) imtiyaz elde ederek Bolivya’nın yeni anayasasının yazılmasında önemli bir rol oynadı.

Tarihsel olarak Morales hükümeti kooperatif maden sektörünü desteklemiş, güçlendirmiş ve imtiyazlandırmıştır. Geçen on yılda maden kooperatiflerine bağışlanan ruhsatlandırılmış alanlar % 500’den fazla artmıştır. Kooperatif madencileri devlet ve özel sektörün ödediği % 8 lisans ücreti ve % 37,5 vergi ile kıyaslandığında –sadece % 2,5-5 arasında lisans ücreti ödeyerek ve herhangi bir vergi ödemeden- uygun vergi tarifelerinden yararlanmıştır. Madencilik kooperatifleri aynı zamanda iş ve çevre düzenlemelerinden de etkili bir şekilde muaf tutulmuştur.

Yakın zamana kadar Morales, ulusal ve yabancı madencilik şirketlerinin sektörün çıkar ve ayrıcalıklarına arka kapıdan girişlerine izin vererek kooperatiflerin daha önceden var olan özel akdi düzenlemelerine gözlerini kapatmıştır. Morales hükümeti aynı zamanda geçmişteki neoliberal rejimlerden miras kalan madencilik yasasına göre yasal, fakat 2009 anayasası ile uyumsuz olan yeni anlaşmalara da onay verdi ve kooperatif sektörünün ulusallaştırılmaya yönelik sürekli direnişine de saygı gösterdi.

Karşılık olarak Fencomin, güçlü mobilizasyon kapasitesinin desteği ile araştırmacı sivil toplum kuruluşu CEDİP gibi eleştirmenler tarafından “damarlar için oy” olarak adlandırılan, Morales ve MAS için kararlı bir seçim desteği sundu. Liderlerinin birkaç yüksek makamdaki bakanlık pozisyonları ve aynı zamanda seçilmiş MAS delegeleri olarak ulusal Kongrede ellerinde bulundurduğu 7 sandalye ile  kooperatif sektörü, MAS partisine ve hükümete tamamen entegre olmuş durumdalar.

Dikkate değer tartışmaların ardından, madencilik çalışmalarını engelleyebilecek herhangi bir faaliyeti kriminalize edecek denli kooperatif sektörünün “istisna rejimini” konsolide edeceği anlaşılan yeni madencilik yasası, 2014 başkanlık seçimleri sürecinde kabul edildi. Mevcut krizin tohumları da Bolivya kongresi, Morales’in Fencomin’e söz verdiği kooperatiflerin haklarını özel firmalarla ilişkilerinde koruyacak ve genişletecek yasal düzenlemeleri kanuna katamadığı zaman atılmış oldu. 2014 yılında ve ardından 2016 referandumunda sektörün Morales’e sabit desteği bu eksikliklerin mümkün olan en yakın fırsatta tazmin edileceği beklentisine dayanıyordu.

Mevcut Kriz

2016’nın başlangıcında iki olay Bolivya’nın ekonomik ve politik görünümünü radikal bir şekilde değiştirdi: maden fiyatlarındaki keskin düşüş ve Morales’in dördüncü dönem başkanlık referandumu teklifinin başarısızlığa uğraması.

Kooperatif sektörünün ekonomik durumunun artan bir şekilde endişe verici olduğunu ve Morales’in politik olarak kırılgan olduğunu fark eden Fencomin kendisine 2014 yılında söz verilenleri yeniden elde etmek için seçmenlerini harekete geçirdi.

Protestolar ilk olarak Morales’in telekomünikasyon ve diğer hizmet sektörlerindeki kooperatif işçilerini sendikalaştırma girişimi ile parladığında –bu önlem özel olarak madencilik sektörünü dışarıda bıraksa da Fencomin tarafından provokasyon olarak görüldü- sektörün talepleri kısa zamanda 10 maddeli bir gündeme genişledi. Sendikalaşmaya direnişe ek olarak Fencomin kooperatif madenciliği imtiyazlarının, koruma altındaki yerli bölgelere ve ulusal parklara genişletilmesi, maden hanedanlıklarının kooperatiflerin ayrıcalıklı çıkarlarına bırakılması, daha ötesi çevresel kısıtlamaların gevşetilmesi ve kooperatiflerin yerli ve yabancı firmalarla pazarlık yaptıkları mevcut ve gelecekteki sözleşmelerin tanınması çağrısında bulundu.

Maden karşıtı eleştirmen Eduardo Gudynas, kendisini Bolivya’nın ilerici, devrimci solunun bir parçası olarak gören bir sektör tarafından böylesine keskin, anti-popüler bir gündemin geliştirilmesinin, sektörün çelişkilerine ve Morales hükümetinin altında biriken güce bir tanıklık olduğuna dikkat çekiyor. Kendi açısından ekonomik soğuma ve gelirlerde can sıkıcı düşüşlerle karşı karşıya kalan hükümet daha fazla imtiyazlara direnmeye kararlıydı.

Illanes’in katline yönelik halkın geniş nefreti –göstericiler her ne kadar polis tarafından zalim bir şekilde bastırılmış olsa da- Morales’e bir fırsat doğurdu ve kooperatif madencilik sektörü üzerindeki devlet kontrolünü güçlendirecek bir kararname çıkardı. Trajediden sonraki günlerde Morales, madencilik kooperatiflerini detaylı yıllık denetimlere tabi tutarak ve iş gücü korumalarını (sendikalaşma ve karlar dahil) ortaklar dışında bütün kooperatif maden işçilerine genişleterek hem atıl kooperatif imtiyazlarını hem de özel alt sözleşmelerine ve kiralama düzenlemelerine tabi olanları devlete geri veren biri dizi kararnameler çıkarttı.

Diğer kararlar Fencomin’in mali desteğini kesti, kooperatif madencilik temsilcilerini Comibol yönetim kurulundan dışladı ve eylemlerde ve yürüyüşlerde dinamit kullanımını –madenciler tarafından organize edilen protesto eylemlerinde uzun zamandır en çok kullanılan madde- yasakladı. Son düzenleme, ender ittifak gösterilerinden biri olarak, devlet ve kooperatif madencilerinin öfkesini benzer bir şekilde kısa zamanda provoke edecekti. “Dinamitin sayesinde” diyordu COB (Bolivya İşçiler Merkezi, ulusal sendika federasyonu) lideri Guido Mitma, “Evo başkan oldu.”

Ekonomik ve Politik Sonuçlar

Morales hükümeti bu yeni politika değişiklikleriyle neyi başarmak istiyor ve bunların ekonomik ve politik sonuçları ne olabilir? Hükümet, önlemleri, 2006’daki hidrokarbonların “ulusallaştırılması”na benzer olarak madencilik sektörünün kontrolünün ulus aşırı güçlerden zorla alımını sağlayan anti emperyalist, devrimci bir program olarak sundu. Ek olarak, Sosyal Hareketler Bakan Yardımcısı Alfredo Rada’ya göre, iş gücü korumalarının 100 bin civarındaki kooperatif madencilerine genişletilmesi geçtiğimiz 10 yılda işçilerin haklarında yapılan en önemli gelişmedir.

Diğer yandan Bolivyalı sosyolog Henry Oporto “merhametsiz” kararnamelerin, kooperatif sektörünün hazır olmadığı bir “şok tedavi” anlamına gelebileceği uyarısında bulunmaktadır. İddiasına göre yeni politikalar, “medya linci” tarafından ateşlenen ve sektörü Bolivya’nın bütün madencilik problemleri nedeniyle sorumlu tutmayı amaçlayan, bizzat hükümetin besleyip büyüttüğü şımarık bir seçmenler topluluğuna dönük politik bir misilleme faaliyetidir.

Oporto eğer bunlar katı bir şekilde uygulanırsa, bu önlemlerin kooperatif maden sektörünü, hızla yerinden etmeye yol açacağı ve Potosi gibi, ekonomik olarak aktif nüfusunun % 40’ının kooperatif madenciliğine bağlı olan toplulukların altını oyarak imha edebileceği konusunda uyarmaktadır. Ne devlet ne de özel madencilik sektörü geniş kooperatif maden işgücünü absorbe edebilecek durumda değildir. Diğer bir deyişle, çözüm problemden daha büyük olabilir.

Oporto sektörün biçimlendirilmesinin yoğun hükümet yardımı ile birlikte cezalandırma yerine aşama aşama gerçekleştirilmesi gerektiğini belirtmektedir. Bugüne kadar hükümet madencilik kooperatiflerini daha çok ekipman ve makine için olmak üzere 28 milyon dolarlık kredi ile desteklemiştir, ama bu da ihtiyacın sadece bir bölümünü karşılamıştır.

CEDİB’den Pablo Villegas’a göre kooperatif sektörü, gerçek amacı ekonomik olan politik süreçte ekonomik krizlere yanıt olarak, hükümetin madencilik sektöründen gelen fazlalıktaki hissesinin artırmasını sağlamak için şamar oğlanı haline getirilmiştir. Özel firmalarla birleşen “hatalı” kooperatifler (eğer bu bir izin değilse hükümetin bilgisi dahilindedir) imtiyazlarını kaybedecekler. Hükümet şimdi daha iyi şartlarla, örneğin artırılmış vergiler ve işletme paylarıyla aynı ulus aşırı firmalarla doğrudan sözleşme yapmayı ummaktadır. Amaç takdire şayandır, fakat mevcut ekonomik koşullar altında uygulanabilir olup olmadığı ortada durmaktadır.

Programın devrimci ufku üzerine Villegas şimdilik sadece 31 sözleşmenin iptalinin hükümet tarafından planlandığını, bunların içinde Morales tarafından gerçekleştirilen 6’sının da bulunduğuna dikkat çekmektedir. Bunların bazıları görünüşe bakılırsa artık daha fazla operasyonel değildir. Hala risk listesinde Cerro Rico Potosi’deki yedi madencilik kooperatifiyle olan sözleşmeleri 7 bin civarında işçiyi ve üyeyi kapsayan ABD merkezli Coeur Madencilik Şirketinin yan kuruluşu olan Manquiri gibi yüksek profilli hedefler de bulunmaktadır.

Politik olarak Morales ve kooperatif sektörü arasında bir uzlaşma gündem dışı değildir ve bu uygulamaların yavaşlatılmasına hatta yeni kararların bir parça hafifletilmesine de yol açabilir. Fencomin’nin yeni seçilen liderliği Morales’le diyalogu yeniden açmış olup uzlaşmacı bir ton takınarak sektörün Bolivya’nın “değişim süreci” ne olan bağlılığının devam ettiğine vurgu yapmıştır. Sektör yeni bir politik parti oluşumu önerisinde bulunmuş olsa da 2019 başkanlık seçimlerinde bunun MAS adayıyla yarışıp yarışmayacağı belli değildir. Fencomin’e bağlı bazı önde gelen kurumlar yakın zamanda Morales’in dördüncü dönem başkanlığına onay verdikleri açıklamasında bulunmuşlardır.

Açık bir şekilde açıklamak gerekirse Bolivya’nın kooperatif maden savaşlarının açığa çıkardığı şey altın çağının sona erdiği bir dönemde, kazıp çıkarmacılığa dayanan bir ekonominin çelişkilerinin ve tehlikelerinin büyümekte olduğu ve hükümetle popüler sektörlerin azalan maden artıklarını kontrol altına almada mücadele ettikleridir. Gudnays’in işaret ettiği gibi gerçek tartışma sömürü, çevresel yıkım, artan şiddet ve hatta şimdi adam kaçırma ve suikastlar dahil olmak üzere kazıp çıkarmacılığın yerel topluluklara ve halklara olan artan sosyal maliyetleri üzerine olmalıdır. Ne yazık ki, görünen gelecekte bu, Bolivya’nın ekonomik ve politik görünümünü belirlemeye devam edecek olan gerçeklik ve zorlu bir iştir.

Yazar: Emily Achtenberg
Emily Achtenberg şehir plancısı olup NACLA’nın Yardımcı Editörü ve Latin Amerika’nın sosyal hareketleri ve ilerici hükümetleriyle ilgili İsyan Dalgaları bloğunun yazarıdır.  
Kaynak: http://nacla.org/blog/2016/11/23/what%E2%80%99s-behind-bolivia%E2%80%99s-cooperative-mining-wars

Yorum Bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.