Nijerya: Ijawlar 500 Yıldan Uzun Zamandır Köleciliğin Pençesinde

Kölecilik, tüm dünyada az gelişmişliğin en vahşi ve kötü biçimlerinden biridir. Nijerya’nın en büyük 4. etnik grubu olan Ijaw halkı, halen dahi (1480’den günümüze) köleciliğin pençesindedir. İşte bu koşullar, ljawların Nijer Deltası’ndaki kurtuluş mücadelesinin neden Marksist ve devrimci bir tona büründüğünü göstermektedir. 536 yıllık bir esaret, her türden grubun çatışma temelli bir felsefeyi sahiplenmesi için yeterli bir süredir.

2005’te MEND (Nijer Deltası Kurtuluş Hareketi) , şimdi ise Nijer Deltası İntikamcıları baskıya karşı mücadele verirken intikamcı sayılmakta. Ama APC, politik hamlelerinde ve ideolojik olarak PDP ve kendi partisinin söz dinlemeyen bazı unsurlarına karşı intikam dolu bir yol izlemekte (senato başkanı Bukola Saraki’in yargılanması gibi). PDP ise küllerinden yeniden doğup siyaset alanındaki eski konumunu elde etme arayışında. Bankalar çalışanlarını işten çıkarmakta, hükümetle Boko Haram arasındaki çıkar mücadelesi silahlı çatışmalar düzeyinde devam etmekte. NDDC’ye (Nijer Deltası Kalkınma Komisyonu) ayrılan bütçe ise durmadan düşmekte, Fulani çobanlarının “izinli” saldırıları devam etmekte, MASSOB, IPOB ve IBM liderliğindeki Biafra Cumhuriyeti yeniden diriltilmeye çalışılmakta ve buna benzer diğer tanınma çabaları da sürmekte.

Nijerya’da neredeyse her şey, ters bir ilerleme içerisindedir. Profesör J.P. Clark’ın şiirsel sınıflandırmasına göre tüm Nijeryalılar 1967-1970 yılları arasında gerçekleşen iç savaşın kurbanıdır. Görünüşe göre tüm Nijeryalılar bilinçli ya da bilinçsiz bir şekilde, pozitif ya da negatif boyutta “intikamcılar”dır. Fakat bu “intikamcılık” yalnız petrol tesislerine dek genişlediği zaman kınanmaktadır.

1472 yılında köle ticareti tüm dünya çapında oldukça kazançlı bir “işti” (vurgu çevirmene ait). 1823’te ortaya çıkan bir kurumun yoğun çabalarıyla 1833’te Britanya’da köleleri özgürleştirmek üzere bir yasa çıkarıldı. Geçmişte bu çabalar William Wilberforce ve bir grup kölelik karşıtı insanın 1793’te İngiliz parlementosunu işgal etmesiyle yoğunlaşmıştı. William Wilberforce ve grubunun gerçekleştirdiği benzer 8 eylemin sonunda, 1807’de köleliğin kaldırıldığı bir yasa onaylandı. Fakat kölelerin gerçek anlamda özgürleşmeye başlaması, 1 Ağustos 1834 tarihini bulacaktı. Nitekim 1865 yılında kölelik resmi olarak sona erdi. Bu tüm dünya için, özellikle de köle ticaretinin yoğun bir şekilde hedef aldığı Ijaw halkı için önemli bir gelişmeydi.

Herkes köleliğin sona erdiğini neşeyle düşünürken Ijaw halkı kendini Nijerya’da kaçınılmaz ve karmaşık bir köleci döngünün içinde bulmuştu. İşin aslı şudur ki Ijaw halkının köleleştirilmesinin temeli ilk olarak Portekiz İmparatorluğu’nun 1472’de Forcados’a gelmesiyle ve sonrasında 1479’da İngilizlerin kölecilik “serüveninde” (vurgu çevirmene ait) Portekiz’e katılmasıyla atılmıştır.

United African Company adlı şirketin sahibi Taubman George Goldie, Forcados’u talana giriştiğinde yıl 1877’ydi. Fransa ve diğer Batılı güçler de Delta bölgesinde tekelleşebilmek adına vahşi bir rekabete girişmişlerdi. Tüm İngiliz tüccarlar, daha etkin bir ticari strateji için 1881’de Ulusal Afrika Şirketi (National Africa Company)’ni oluşturdular. Kar dolu Delta bölgesinde birbirlerini boğazlama yarışı içerisindeyken bu çatışmalı durumdan sıyrılabilmek uğruna İngiltere, Fransa, Portekiz, Almanya, İtalya ve Belçika 1885’te Afrika’yı bölüşme kararı aldılar. 413 yıllık yağmanın ardından Portekiz 1885’te Forcados’u terk etti. İngiltere ise 20 yıl sonra Lagos’a yerleşmek için Forcados’u bırakıyordu (1886-1906). İşte bu dönemlerde bir çağlık “deneyimlerinin” (vurgu çevirmene ait) de yardımıyla İngiliz haritacıları Afrika’nın haritasını ve Ijaw halkının köleliğini tasarlamışlardır.

Ijaw halkı, farklı sömürgeciler tarafından farklı zamanlarda farklı şekillerde köleleştirilmiştir. Ama kuşkusuz bunlar arasında hafızalarda en çok yer edeni eğitimdeki köleliktir. 2 Ocak 1955’te United African Company Burutu’da, HND programıyla mühendislerin yetiştirileceği bir teknik okul kurdu. Sonuç ise tam bir rezaletti. Okulun 10 yıllık tarihi süresince yalnızca 4 Ijaw öğrencisi kabul gördü. Belki de bu durum, Delta Eyaleti Valisi James Ibori’nin eline Ijaw bölgesinde kayda değer bir enstitünün kurulmaması konusunda koz vermiştir.

Sürekli bir olanaksızlık içinde yaşayan Ijawlar, sömürge dönemlerinde dahi daha iyi muamele görebilmek adına mücadele etmişlerdir. Nijerya’nın son İngiliz valisi James Robertson (1960’ta İngiltere’ye dönmüştür) 1957’de Ijaw halkının yaşadığı sorunlara ilişkin Sir Henry Wilkins Komisyonu’nu kurmuştur. Komisyonun bildirilerinden biri de Ijaw bölgesinin zorlu coğrafi koşullarla dolu ve kalkınma sorunlarının olduğu özel bir bölge olduğu ve Ijawlardan oluşan bir hükümet tarafından yönetilmesi gerektiğini söylemekteydi. Komisyon başkanı eğer gücü dahilinde olsa Ijawlar için ayrı bir bölge önerisinde bulunabilecek bir durumdaydı.

Sir Henry Wilkins Komisyonu’ndan yıllar sonra Ijaw halkı daha da yoksul ve kötü bir durumdadır. Bir ülkenin bağımsızlık statüsü, ulusun yaşadığı zorlukları ve sorunları karşılayabilecek bir arzu ve kabiliyete sahip olmalıdır. Sudan, Gana, Gine, Endonezya, Kuzey Vietnam, Cezayir ve Güney Amerika ülkelerinin Nijerya’dan her açıdan farklı bir gelişim süreci izlediği çok derinlikli bir araştırma yapılmaksızın da göze çarpabilmektedir. Ijaw halkının Nijerya Hükümeti’nden umutla beklediği o kalkınma desteği hayali defalarca kez suya düşmüştür. Ijaw halkı yeni bir kölelik dönemi içerisine itilmiştir.

Forcados ve Burutu’da yıllarca Ijaw halkını sömüren beyaz adam, Ijaw halkına herhangi bir bedel ödemek zorunda kalmamıştır. Royal Niger adlı şirket, Lagos’a taşınmadan önce 19 yıl boyunca (1886-1905) Forcados ve Burutu’daydı. Bu şirket Forcados ve Burutu’da kaldırım dışında başka hiçbir şey yapmamıştır. Ijaw halkının Forcados’ta övünebileceği yapılar ise 1475’te yapılan bir köle zindanı, 1472’de yapılan bir yel değirmeni, 1887’de yapılan bir hapishane, 1890’da yapılan bir hastane, 1887’de yapılan bir gemi kızağı, 1887’de yapılan bir liman, 1472’de yapılan ve kölelerin dağıtıldığı bir rıhtım ve 1887’de yapılan ve Batı Afrika’nın ilk African Banking Corporation Bankası’dır. Acaba Muhammadu Buhari ve APC hükümeti bu “gelişmiş” (vurgu çevirmene ait) bölge hakkında neler düşünmekteler?

Ijaw halkının sömürgeci dönemde de ne hastanesi, ne okulu, ne elektriği ne de suyu vardı. 15 Şubat 1970’te Kainji barajının inşası tamamlanmıştı. Mart 1970’te Nijer Baraj İdaresi ve Nijerya Elektrik Şirketi NEPA’yı oluşturmak üzere bir araya getirildi. Ijaw halkı bir kez daha umutlanmıştı, artık sürekli bir enerji kaynakları olacaktı. Ama 1972’den 2006’ya değin geçen sürede Ijaw halkı ulusal şebekeye dahil edilmedi.

Nijerya Federal Hükümeti, NDCC’ye (Nijer Deltası Kalkınma Komisyonu) 2016 yılı için sadece 41 milyon Nijerya Nairası ayırmıştır. Ülkede ortalığı birbirine katan Fulani çobanları için herhangi bir askeri önleme gerek duymayan devlet; kendi topraklarındaki petrol kaynaklarından yoksun Ijawları, Itserikileri, Urhoboları, Isokoları ve diğer halkları askeri güçleriyle taciz etmektedir. Nijer Deltası halklarının sorunlarını, Nijer Deltası İntikamcıları’nın irdelemesi ve umarsız Nijerya Federal Hükümeti’ni, son dönemlerde verdiği sinyalleri de dikkate alarak masaya oturtması gerekmektedir. Ve bunun da sağlanması için Buhari’nin ilan ettiği 2 haftalık ateşkesin ardından gerçekleştirilen petrol rafinerisi saldırısının Nijer Deltası İntikamcıları tarafından zorunlu bir eylem olduğu açıklanmalıdır.

NDA, şüphesiz ki Buhari’yi NPC lideri ve Kuzey Bölgesi başbakanı Ahmadu Bello’nun reenkarnasyonu olarak görmektedir. Uthman Dan Fodio’nun  torunu Ahmadu Bello, 12 Ekim 1960 yılında Parrot adlı gazeteye şöyle bir demeçte bulunmuştur: “Nijerya dediğimiz bu yeni ülke, büyük büyük dedemiz Uthman Dan Fodio’nun ülkesidir. Her tür iktidar değişikliğine karşı dikkatli olmalıyız. Bizim için kuzeyin azınlıkları gönüllü birer alet, güney ise fethedilmiş bir bölgedir. Onların asla kendi kendilerini yönetmelerine izin veremeyiz.” Buhari’ye olan tüm bu öfkeye rağmen Nijer Deltası İntikamcıları, Federal Hükümet’ten gelen sinyali dikkatli bir şekilde değerlendirmeli ve müzakereden kaçınmamalıdır.

Akoyoromo, Burutu Yerel Yönetim Bölgesi’ndeki Ogulagha ve Güney Batı Yerel Yönetim Bölgesi’ndeki Ogbe-Ijoh toplulukları; gözünü kan bürümüş, şizofrenik ve dikkat çekme arayışındaki etnik “kahramanlar” tarafından istihbarat edinen ve yönlendirilen Nijerya Savunma Akademisi (Nijerya silahlı kuvvetleri) tarafından daha fazla hedef alınmadan Nijer Deltası İntikamcıları, Federal Hükümet ile müzakere yürütmelidir. Nijer Deltası İntikamcıları, Carl Jung Üniversitesi’nde doktoralarını gerçekleştiren bu etnik “kahramanların”; Akayoromo, Ogulagha ve Ogbe-Ijoh gibi masum toplulukları hedef göstermelerine imkan ve alan tanımamalıdır. Nijerya Federal Hükümeti’nin ağır ve sömürücü baskısı yıllar içinde arsızca artmıştır. Federal Hükümet’in bu tavırlarının sürmesi ve Ijawlara yönelik gerçekleşen türlü sömürü ve baskıyı görmezden gelerek hareket etmesi şüphesiz ki yeni sorunları da beraberinde getirecektir.

Yazar: Ekanpou Enewaridideke
Kaynak:  http://www.vanguardngr.com/2016/06/over-five-centuries-Ijaw-still-enslaved/

Yorum Bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.