Herkesin Tanya olarak tanıdığı Haydee Tamara Bunke Bider, Arjantin’de doğmuş, Alman Demokratik Cumhuriyeti’nde yetişmiş, Küba’da yeni bir düzen inşasında yer almış ve Bolivya dağlarında idealleri uğruna toprağa düşmüş bir kadın gerilladır. Bolivya dağlarında ölümsüzleşen bir kadın gerilla olarak değil de Che’nin sevgilisi olarak tanıtılmıştır ana akım medya tarafından…
1937 yılında Arjantin’de dünyaya gelen Haydee Tamara Bunke Bider, Nazi faşizminin yenilgisi sonrasında ailesiyle birlikte Almanya Demokratik Cumhuriyeti için Almanya’ya tekrar döner. Komünist yeraltı faaliyetinde yer almış anne-babası tarafından yetiştirilir ve 18 yaşında Alman Birleşik Sosyalist Partisi üyesi olur. Küba devrimi sonrasında çalışmak için Küba’ya yerleşir.
Küba’da Eğitim Bakanlığı, Küba Halklarla Dostluk Enstitüsü ve Küba Kadın Federasyonu’nun yürütme kurulunda çalışan Tanya, Che ile onun bir delegasyonun başında Demokratik Almanya Cumhuriyeti’ne yaptığı gezi sırasında tanışır ve Che’nin birliğine katılır. Birliğe katıldıktan sonra kod adı olarak Aralık 1941’de faşistler tarafından tutsak alınan ve işkence edilen Sovyet gerilla Zoya Kosmodemskaya’ya hayranlığından Tanya adını alır.
Marie Elena Capote, Granma Enternasyonal’in özel sayısında yazdığı bir yazıda Tanya’yı şöyle anlatıyor: “Neredeyse her zaman askeri bir üniforma giyerdi… Hafif Arjantin aksanlı mükemmel İspanyolcası dışında, bir Latin Amerika kadınından çok daha fazla Avrupalı bir kadın imajını yansıtıyordu.”
Tanya’nın bu imajı ve aldığı eğitimle kazandığı kültürel zenginlik, onun birçok farklı işte çalışmasına olanak sağlamıştır. Arjantin’de doğduğundan akıcı şekilde İspanyolca konuşuyordu ve gizli çalışmaları için bir çok kimlik uydurabiliyordu. Küba’da Tamara Bunke, Avrupa’da Haydee Bidel Gonzales, Berlin’de Marta Iriarte ve Bolivya’da Laura Gutierrez Bauer olarak biliniyordu. Tanya kısa zamanda Küba Kadın Federasyonu’ndaki en önemli militanlardan biri oldu ve kendisine verilen her görevi yerine getirdi, ufak tefek ya da önemsiz görünen görevleri bile.
Zorlu bir eğitimden sonra Tanya, Bolivya egemen sınıfının ve ordusunun temsilcileriyle ilişkiler geliştirmek ve gerilla cephesi için uygun koşulları yaratma görevine gittiğinde yıl 1964’tü. Başarılı çalışmalarının sonucu olarak, 1966 başında Küba Komünist Partisi’ne kabul edildi. Tanya artık, yeni savaşçıların siyasi eğitimi ve mevzilendirilmesi işlerinden sorumlu olarak gerilla güçleriyle doğrudan çalışmaya başladı.
Latin Amerika devriminin kıvılcımını ateşleyecek özel çalışma grubuna seçildiğinden dolayı mutlu ve gururluydu Tanya. Eğitimi için ayrılan sürenin kısalığına karşın, her şeyi çok iyi öğrendiği söylenir kimi yazılarda. Buenos Aires’ten gelen birisi olarak, Bolivya gibi bir ülkede, uzun zaman yalnız başına kalmıştı. Orası, herhangi bir kapitalist ülke gibi, çelişkilerle doluydu. Duygusallığı, içinde bulunduğu tecrit durumunun sonucuydu.
Onun birliğindeki gerillalar, 31 Ağustos 1967’de bir grup köylü tarafından ihbar edilip Vado Del Yeso’nun nehir kıyısında Bolivyalı askerler tarafından pusuya düşürülerek öldürülmüştü. Tanya o sırada 29 yaşındaydı. Çalılıkların arasından çıkıp suya girdiğinde bir asker onu göğsünden vurdu, mermi akciğerine gelmişti. Yanındaki Perulu doktor yoldaşı Negro ile birlikte suya düştü. Tanya’nın vurulduğunu gören Negro, onu kurtarmaya çalıştı ve onu yakalayarak akıntıda sürüklenmeye başladı. Kıyıya ulaştıklarında Negro, Tanya’nın ölmüş olduğunu fark etti. 7 gün sonra, 6 Eylül 1967 günü, aramalara devam eden askerler Tanya’nın cesedini ve sırt çantasını kıyıda buldular. Ertesi gün ceset Pando Alayı’na götürüldü ve sonra bulunduğu yere gömüldü.
Tanya, tüm dünya kadınları için, devrimci mücadeleye kadınların katılmasının önemini gösteren bir örnektir. Latin Amerika’da kadınların durumuna hâlâ feodal gözle bakan gelenekler varlığını sürdürürken, o önemli bir rol oynayarak, kadınların ufkunu daraltan bu sınırları aşıp geçmeyi başarmıştı. Tanya, Latin Amerika’nın kurtuluşu için kahramanca öldü ve devrimci kadınlar için bir örnek oldu.
Tanya bir şiirinde “Artık gitmeli miyim, solan çiçekler gibi?/ Yeryüzünde benden hiçbir şey kalmayacak/ ve adım unutulacak mı bir gün?” diye yazmıştı. 1997 Yılı Haziran ayında Tanya’nın kemikleri, Che’nin kemiklerinin bulunduğu yerden yaklaşık bir kilometre uzakta bulundu. 31 yıllık bekleyişten sonra annesi Nadya Bunke, “Bir gün Tanya’yı gömeceğimi biliyordum” dedi. Nereye gömülmesini istediği sorulduğunda ise hiç tereddüt etmeden Che ve yoldaşlarıyla beraber Küba’ya gömülmesi gerektiğini söyledi. Nadya Bunke, kızının cenazesinin üstüne hangi bayrağın konulması gerektiği sorulduğunda ise “Komünist Partisi’nin bir üyesi olarak uğrunda savaştığı ve öldüğü Küba’nın bayrağı” dedi.
Santa Clara halkı, Che’ye ve onun komutasındaki diğer dokuz gerillaya saygılarını gösterdikleri kütüphane girişine çiçekler bıraktı. Tanya’nın cenazesi Comandante Che Guevera’nın Santa Clara’daki anıtına konulduğunda Küba halkından coşkulu bir sevgi gördü.
Başkan Yardımcısı ve Küba ordusu komutanı Raul Castro, Haydee Tamara Bunke (Tanya) ve Bolivya’da ölen diğer dokuz savaşçının cenaze törenine katıldı. Bu kahramanların cenazeleri de Che ve diğer yedi şehit devrimci ile aynı yere, yan yana konuldu.