Uganda’lılar Toprak Gasbına ve ABD Destekli Diktatörlüğe Direniyor

Uganda’daki nüfusun yüzde 84’ü kırsalda yaşayan geçimlik çiftçilerdir. Bu çiftçiler, büyük toprak gasplarına ve ABD müttefiki General Yomeri Mıseveni’nin yaşam kuralları girişimlerine karşı direniyorlar. Ann Garrison, şimdilerde Uganda’nın kırsalında yaşayan Amerikalı eylemci Phil Wilmot’la konuştu.

Ann Garrison: Kuzey Uganda’ya nasıl geldiğinizi ve neler yaşadığınızı anlatabilir misiniz?

Phil Wilmot: 2009’da Uganda Christian Üniversitesi’ne başladım ve kuzey Uganda’dan gelen Suzan Abong Wilmot’a aşık oldum. Daha sonra evlendik ve Lango bölgesindeki büyük bir kasaba olan Lira’ya yerleştik. İki çocuğumuz var. Buradaki topluluğa sadece yasal evlilik kurumu ile dahil olmadım, aynı zamanda yaşamımı sürdürmek için geleneksel yolu benimsemeye çalıştım. Lango’da yerfıstığı, simsim, meyve, tatlı patates vb. gibi tipik bitkileri yetiştiriyoruz.

Dolayısıyla Uganda’da kalma kararımın siyasi bir nedeni yoktu; aşkla ilgisi vardı. Fakat burada yaşarken, 31 yıldır iktidarda kalan diktatör Yoweri Museveni’nin neler yaptığını gördüm ve karımla birlikte eylemci olduk. Buradaki polisin acımasızlığını ve aşırı vergiler ve aşırı yoksulluk da dahil olmak üzere yerel pazarlarda gerileyen vergi rejimini görebiliyorduk. Fakat yoksulluk ne toprak ve doğal kaynakların yokluğu ne de Ugandalıların tembel ya da az çalıştıkları için ortaya çıkmıyor. Hayır. Sorun sadece tek bir adamın ülkenin tüm servetini kendisi için kullanmak istemesinden çıkmaktadır.

AG: Bize bu adamdan bahseder misiniz?

PW: General Yoweri Museveni 1986’da silahla iktidara geldi ve silahla iktidarda kalıyor. O, Batı dünyasına, Küresel Kuzey’e ve özellikle Amerika Birleşik Devletleri’ne büyük bir müttefik. ABD’nin Museveni’ye her yıl verdiği yüz milyonlarca dolarlık güvenlik yardımı özellikle insanları topraklarından tahliye etmekte ve hatta Demokratik Kongo Cumhuriyeti, Güney Sudan ve Somali gibi diğer ülkelerde savaş çıkartmak için kullanılıyor. Asıl olarak ABD’nin talimatları ile “Teröre Karşı Savaş” Afrika kıtasında sağlanmış oluyor.

AG: Peki ya toprakların gasp edilmesi ne anlama geliyor?

PW: Toprağa el koymak, diktatörlüğün  sadece kuzey Uganda’da değil, Uganda’nın tamamı ve Afrika’nın pek çok yerinde görünen olgulardan biridir. Çokuluslu bir şirket, yabancı bir yatırımcı veya hatta büyük bir yerli yatırımcı, belki de Parlamento üyesi, belki Museveni’nin kendisi gözlerini bir araziye veya bir maden ocağına diktiğinde hükümet veya Afrika’daki diğer hükümetlerle orada yaşayan insanları zorla tahliye ediyorlar.

AG: Buna karşı nasıl örgütlendiniz?

PW: 2012’de Uganda Dayanışması bu tahliyelere ve arazi el koymalarına direnmek için başladı. Kuzey Uganda’da Nil Nehri ile sınırlanan Amuru adlı bir bölgede başladık. Bu bölge, petrol açısından zengin ve verimli bir alandır. Birkaç yıl boyunca orada bulunan toplulukla birlikte arazi gaspçılarını ve çok uluslu şirketleri göndermek için çalıştık. Bunlardan biri şeker kamışı topraklarına göz diken Madhvani Grubu’ydu, ancak bir takım petrol şirketleri de vardı. Petrol şirketleri genellikle “araştırma” yapan ve özellikle arazi araştırması yapan karanlık paravan şirketlerin arkasından çalışıyorlar. İronik bir şekilde, bazen Uganda Yaban Hayatı Kurumu ile petrol sondajı veya başka bir kaynak çıkarma biçimi ile arazi için anlaşma yapılabiliyor. Bu çok yaygındır ve Uganda’da arazilerini bu kara kaptanlarından koruyabilen bir takım topluluklarla birlikte çalıştık.

İlgili resim

AG: Madhvani Grubunu gerçekten durdurdunuz mu? Kuzey Uganda’da yıllarca arazi gasplarıyla ilgili birçok şey okumuştum ve Madhvani Grubu daima birincil suçlulardan biri olarak görülüyor.

PW: Madhvani geçtiğimiz günlerde Amuru’da şeker kamışı projeleri geliştirmeye yönelik tüm çabalarından geri adım attıklarını açıkladı. Çevrenin orada iş yapmak için “çok düşman” olduğunu söylediler. Bu büyük bir zaferdi ancak savaşlar bitmedi, çünkü halen arazileri almak isteyen yabancı yatırımcılar ve çok uluslu şirketler var.

Amuru halkı kendilerini özgürleştirdikleri için bu saygıyı hak ediyor. Uganda Dayanışması yerel halka eğitim, orgütlenme ve zaman zaman kaynak sağlanmasının yanı sıra kendilerini ulusal ve uluslararası planda savunmaları  konusunda destekleyici bir rol oynamaktadır.

AG: Bu kırsal nüfus, geçen hafta parlamentoda güvenlik güçleriyle kavga eden muhalefet milletvekilleriyle ortak olarak ne paylaşıyor?

PW: Ülkede iki önemli konu yaşanmakta. Bunlardan biri, Parlamento’da,  Museveni, başkanlık yaş sınırlarını anayasadan çıkararak kendi gücünü sağlamaya çalışmasından dolayı bazen fiziksel direniş yaşanıyor. Museveni şimdi 73 yaşında ve şu anki yaş sınırı 75’tir. Bu, ülke genelinde ve kırsal bölgelerdeki kasabalarda ayaklanma yarattı ve diktatörlüğe karşı Ugandanları görmek cesaret verici oldu.

Diğer büyük mesele ise neoliberal olan bir dizi toprak reformudur. Başka şeylerin yanı sıra, toprağa gerçekten de elkonulana kadar rahatını bozmayan insanların mazur görülmemesi gerektiğini söylemeye çalışıyorlar. Dolayısıyla, bir defalık toprağa el koyma vakaları üzerinde çalışmak yerine mücadeleyi kamulaştırmaya çalışıyoruz.  Bölgedeki insanları toprak reformlarına karşı durmaya ve toprak gasplarına karşı bir araya getirmeye çalışıyoruz. Burada gerçek bir hukuk devleti yoktur, bu nedenle en iyi yasalar yürürlüğe girmiş olsa dahi arazi gaspları devam edecektir.

AG: Son bir soru. Uganda Dayanışması Facebook sayfasında, eşiniz Suzan’ın, Museveni’nin başkanlık yaş sınırını ortadan kaldıran değişikliği, protesto edenlere müdahale edildiği sırada, 5 Ekim’de tutuklandığını biliyorum. Serbest bırakıldı mi?

PW:  Beş gün boyunca, ofisimize iki defa polis baskını düzenlendi. On bir kişi Suzan da dahil olmak üzere sahte suçlamalarla tutuklandı. Çoğu, 48 saatten fazla bir süredir polis tarafından yasadışı olarak tutuluyordu ve nihayetinde yerel ve uluslararası düzeyde uygulanan baskılar nedeniyle serbest bırakıldı ancak hikayenin sonu henüz bitmedi. Bu hafta bir duruşması olması gerekiyor ve muhtemelen kefeletle serbest bırakılana dek hapishaneye gidecekler. Yargı sistemi, sonunda ceza almasalar bile Museveni rejiminin, onu eleştiren kişileri durdurmak için kullandığı bir araçtır. 2014’te, tutukluların yüzde 80’ninin bulunduğu Lira Central Cezaevi’nde kısa bir süre kaldık. Bazıları, suçlarından hüküm giymeden beş yıldan fazla bir süredir oradalar, davaları her ay ertelenmiş ve kefaletle serbest bırakılmıyorlardı.

Suzan’ı ve yoldaşlarını desteklemek isteyenler, www.firefund.net/solidarityuganda adresindeki crowdfunding kampanyamızı kullanarak bunu yapabilirler. Bu, ülke çapında Ugandalıların siyasi uyanış anıdır ve bizler bu mücadelenin potansiyelini en üst düzeye çıkarmak zorundayız.

* PHIL WILMOT, bir çiftçi ve ayrıca Dayanışma Uganda’sı örgütleyicilerindendir. Toprak gaspı ve diktatörlüğü durdurmak için örgütlenme konusundaki yorumları, https://wagingnonviolence.org/author/philwilmot/ ve https://sojo.net/biography/phil-wilmot    sitelerinde okunabilir. Ayrıca “Uganda Kıyafetinde Bir Kurt: Uganda Cezaevi’nde Beyaz Bir Adamın İkilemi” yazarıdır. Phil Whilmot’a, atphil@wagingnonviolence.org adresinden ulaşılabilir.

Kaynak: https://www.pambazuka.org/democracy-governance/ugandans-resist-land-grabbing-and-us-backed-dictatorship

Yorum Bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.