ANC’nin (Afrika Ulusal Kongresi) hakimiyeti altında ki, Güney Afrika Cumhuriyeti rejimine, en iyi demokratik hizmeti, Brezilya İşçi Partisi gibi sendika tabanlı bir parti verebilir. Zwelinzima Vavi’nin Birleşik Cephe Lobisi’nin böyle bir parti haline dönüşmesinin zamanıdır şimdi…
Politika da tıpkı hayat gibidir bazen aniden bir alternatif gelişerek yolu açar ve bazende hemen ardından kapatır. Bir şey onu kapana kıstırmadıkça varolan anlar ve fırsatlar, hayret verici düzeyde değişim gösterebilir.
İşte bu tür bir fırsatın penceresi Zwelinzima Vavi için açılarak, Güney Afrika Sendikalar Kongresi’nden (COSATU) kovulan Güney Afrika Metal İşçileri Sendikası (NUMSA) ve alternatif politik bir lobi oluşturan diğer sekiz COSATU iştiraki, Birleşik Cephe’nin (UF) yolunu açtı.
Bu grup, geçen ay yapılan COSATU özel konferansında, NUMSA’nın üyeliğinin yenilenmesi ve genel sekreterliğe Vavi’nin geri getirilmesi önerilerinin reddedilmesi sonucunda, politik formasyon açısından, tam olarak şekillenmemiş, tam açılımı yapılmamış ve yapısal olarak kendini ortaya koymamış olsa da şimdi yeniden devam kararı aldı.
Eğer grup yasal bir partiye dönüşürse, bu durum Güney Afrika’nın yönetiminde 1994’ten beri bulunan ANC açısından dramatik bir durum olmakla birlikte, Güney Afrika siyasetini radikal bir biçimde sarsabilir. Sendikal hareket tabanlı bir partinin gelmesi, Güney Afrika’nın uyuşuk politik düzenine, yepyeni bir nefesle enerji katacak bir potansiyeli barındırmaktadır.
Bu tür bir gelişim, Güney Afrika siyasetine ciddi bir yarış getireceği gibi, yönetimdeki ANC’nin rahat tavırlarını sarsacak, koalisyonların yolunu açacak ve ülke siyasetini yerel düzeyde etkileyecektir.
Güney Afrika’nın demokratik sistemi, sendika tabanlı bir parti olan Brezilya İşçi Partisi gibi gerçek bir demokratik sisteme dönüşebilir ve ANC gerçek bir sol zemine yerleşerek, varolan merkez sol ile ittifak kurarak merkez sağı baskılayabileceği gibi, sol popülist Ekonomik Savaşçı özneleri de etkileyerek, radikal sol-sosyalist akımlara uzanabilir.
Küresel olarak, 2007-2009 dönemi ve Euro bölgesi finansal krizi özellikle sanayileşmiş ülkelerde sol görüşlü yeni siyasi partilerin sayısında artışa neden olmuştur. Şimdi iktidarda olan ve Radikal Sol Koalisyon’un kısaltması olan SYRIZA, 2013 yılı Temmuz ayında kurulmuştur.
Alman Sol Partisi (German Die Linke) 2007 de kurulmuş olup, 2014’te Thuringia Eyaleti’nde seçimle yönetime gelmiştir. Bu partilerin tamamı, eski-tip komünist partiler ile geleneksel merkezi sol partiler arasında yön tutturmaya çalışarak, zamana uygun olarak durumunu korumaya çalışan partilerdir.
Fakat Brezilya İşçi Partisi (PT) farklı bir dönemde olmasına rağmen, gelişmekte olan dünyadaki en başarılı sendika tabanlı siyasi partilerden biridir ve Vavi grubuna örnek olmalıdır.
Brezilya İşçi Partisi’nin başarısı pragmatizme dayalı olmuştur: Onlar, orta sınıf kesimleriyle dahi alışverişi artıran ittifaklar kurmuş sendikal tabanlı siyasi bir parti olarak, sosyal adalete dayalı bir ekonomiyi teşvik etmeye odaklanarak, daha iyi bir demokrasi kurmaya ve tüm ırkları kapsamaya gayret etmekteler.
Öyle görünüyor ki; Birleşik Cephe (UF) hemen bir siyasi partiye dönüşmeyi isteyenlerle, Birleşik Cephe’nin sivil lobi grubu olarak devam etmesini ya da öncelikle sosyal bir hareket olmasını ve sonrasında bir parti’ye evrilmesini isteyenler arasında bölünüyor. Bununla birlikte, gerçek fırsat Birleşik Cephe (UF)’nin derhal siyasi bir partiye dönüşerek 2016 yerel seçimlerine girmesidir.
Bir siyasi parti olarak Birleşik Cephe (UF)’nin başarısı elbette zamanlamaya bağlı olacaktır. Şu an zamanlama açısından mükemmeldir. Şimdilerde ANC, Başkan Jacob Zuma’nın kişisel ve kamusal hatalarıyla, hükümetin başarısız olmasının hayal kırıklığı içinde ve partinin sıradan destekçileri için artan ekonomik güçlüklerin aksine ANC liderlerinin zenginliklerinin arttığı göstergeler ile zor günler geçiriyor.
Gelecek yıl yapılacak olan yerel yönetim seçimlerine katılacak olan bir UF, Julius Malema’nın Ekonomik Özgürlük Savaşçıları için de bir alternatif olarak kendini sunma fırsatı yakalayacak. Eğer Birleşik Cephe (UF) şu an bir siyasi parti formuna dönüşmez ve 2016 seçimlerine girmezse, J.Malema’nın savaşçılarının gölgesinde kalacaktır.
Şu an Güney Afrika sol siyasetinde bir boşluk bulunuyor ve bir çok ANC destekçisi kendilerine bir sığınak arıyor.
Aynı zamanda Ekonomik Özgürlük Savaşçıları (EFF) seçmenlerinin güvenliği için kendisini konumlandırıyor. Bununla birlikte EFF gerçekten büyük bir desteğe sahip olsa da ANC karşıtı bir taktiği dışarıda tutarsak, gerçekte siyah gençlerin ve siyah yetişkinlerin desteğini alacağı bile kuşkulu.
Eğer EFF, kendi pozisyonuyla ilgili zamanlamayı iyi yönetebilirse, solda yetkin bir parti olmayı başararak ANC’den boşalacak her boşlukta sol adına yer alacaktır ve işte o zaman boşluğu dolduran siyasi bir partiye karşı meydan okumak, UF için çok zor olacaktır.
Güney Afrika Komünist Partisi’nin (SACP) şu an genç kanadın baskısı altında sıkıştığının ve bağımsız bir parti olarak bir çok şubesi seçimlerde sağlam duran ve bundan sonra kolayca yerinden edilemeyecek olan EFF’ye bir adım daha yaklaştığının farkındayız.
EFF göreceli başarısını aslında tüm şubelerden, örgütlerden ve ANC Gençlik Birliği’ne bağlı kaynaklardan devraldı çünkü sıfırdan yapı kurmaya, bölüm oluşturmaya ve üye bulmaya çalışan küçük partilere kıyasla neredeyse hemen bir makinaya dönüştü.
UF tarafından oluşturulacak bir parti büyük kaynakları elinde tutan bir sendikadan daha donanımlı olacaktır ki bu maddi, yapısal ve örgütsel olarak siyasi bir makinaya hazır olmak demektir…
1994 Yılından bu yana yaşanan, tüm ciddi siyasi düzenlemelerde, ANC’nin sağ kanadı çoğunlukla beyaz muhalefet partileriyle yakın ilişki içinde oldu. Şimdi siyahi bir politik partinin varlığı, siyahi muhalefetten Inkatha Özgürlük Partisi gibi bir çıkışa veya ANC’den kopan Halk Kongresi (COPE) gibi yeni bir kırılmaya evrilebilir ki bunların hepsi ANC sağcıları tarafından kurulmuştur.
ANC solcularının şekillendirdiği “Siyah Bilinç” (BC) ve “Pan Afrikancı Azania” (PAC) gibi partiler, çoğunlukla çok küçük, mantıksız politikaları olan ve oldukça eski-stil olarak algılanıyorlar ve onlar asla kitle desteği alamıyorlar. ANC dışındaki yeni sol partiler ise kendi katı siyasi çizgileri ve sıradan siyahi Güney Afrikalıların gündelik sorunlarından uzak olmaları nedeniyle asla başarılı olamıyorlar.
1994’ten beri sol-akımlı yeni siyasi partilerin hatalarından ders çıkaran UF, İşçi ve Sosyalist Partisi (WASP) gibi fazla ideolojik veya popülist olmadan– EFF gibi – halkın ekmek ve tereyağ ilişkisine odaklanmalıdır.
Marksist-Leninist “devrimi” tahrik edecek bir savaşı ya da “proleterce” bir zaferi garanti etmek mantıksal ya da pratiksel olarak kabaca imkansızdır. Ayrıca böyle bir mesajın işlerin az ve güvencesiz olduğu, hayli demokratik, geleneksel ve inanç kurumları altında yürütülen kamu hizmetlerinin etkisiz ve bozuk olduğu, ailelerin, bireylerin ve toplulukların parçalanmasının ortasında artan çocuk sayısıyla kıt kanaat geçinmek için mücadele eden siyahi halka hitap etmesi pek de mümkün görünmüyor…