Rohini Hensman: Sri Lanka’daki İç Savaşta Sosyalistlerin Rolü (I)

Lanka Sama Samaja Partisi logosu

Lanka Sama Samaja Partisi logosu

Sri Lanka’da 26 yıl süren iç savaşın tüyler ürperten finali, savaş bölgesinde sıkışan sivillerin kötü durumu için oldukça endişe uyandırdı ve uluslararası dikkatleri üzerine çekti. 70.000’nin üzerinde kaza kurbanının olduğu iddia edilirken pek çok kişi ilk kez bir çatışmadan haberdar oldu. Ama herkes savaşın nedenlerini açıklamak yerine önceden alınacak tedbirlerle zirvedeki katliama engel olmaya ve gelecekte demokratikleşmeyi ilerletmek için şimdi yapılabilecekler ile ilgili belirsizliklerin üzerine gitmeli. Bu sosyalistlerin kritik rolünü eleştirmek için özellikle önemli çünkü onların yerine alternatif olarak oluşturulan etnik milliyetçilik kök saldı ve destekçilerini artırdı.

Bağımsızlık ve sonrası

1948 Yılında Britanya’dan bağımsızlığını almadan önce o zamanlar Seylan’da denilen Sri Lanka’da sosyalist politika güçlüydü. Dördüncü Enternasyonal ile sıkı ilişkide bulunan, seçim siyaseti yapan ve sendikal örgütlenmeye giren Lanka Sama Samaja Partisi (LSSP) 1935 yılında, Troçkistlerce kuruldu. Parti içindeki Stalinist azınlık kovulduktan sonra Seylan Komünist Partisi (CCP) oldu. 1940 yılında, LSSP liderleri tutuklanınca ve parti basın-yayın organları ele geçirilince ve onların toplantılar düzenlemesi yasaklanınca parti  Seylan devriminin sadece Hindistan Devrimi’nin bir parçası olarak gelişebileceğine karar verdi ve LSSP örgütçülerini Hindistan’daki Trotskistlerle birlikte çalışmaya gönderdi. 1945 yılında, parti liderleri hapishaneden tahliye edildiler ve LSSP’yi yeniden canlandırdılar. Seylan’da kapitalizmin Hindistan’a göre çok daha zayıf olduğu göz önüne alındığında, Sol, Seylan’ın bağımsızlık hareketine uygun olarak önemli bir rol oynadı.

Post-Bağımsızlık, sendikal örgütlenmeler, kadın kurtuluş hareketinin faaliyetleri, sosyal güvenlik ve sosyal yardım programları için düzenlenen kampanyalar hatırı sayılır bir başarı ile devam etti. Sonuçta Sri Lanka; hem bebek, 5 yaş altı ve anne ölüm oranlarının düşüklüğü hem de erkekler ve kadınlar arasında ki son derece yüksek okuryazarlık oranları ile tüm Üçüncü Dünya ülkelerindeki insani gelişim endeksinin en yüksek düzeylerinden birine vardı. Hindistan’la karşılaştırıldığında son derece dikkat çekicidir. Bugün bile, neoliberal politikalar ve yıllardır süren iç savaşa rağmen, insani kalkınma endeksleri Hindistan’ın çok daha yüksektir.

Sri Lanka’nın dil çeşitliliği, kast ve dinsel topluluk üyelerinden oluşan çok etnisiteli ve çok kültürlü bir sol yapısı oldu. Onlar işçi sınıfının bir bölümüne yapılan bir saldırının tüm işçilere yapılmış bir saldırı olduğuna inandılar. Bu nedenle, iktidardaki Birleşik Ulusal Parti (UNP) zamanında Bağımsızlıktan güç alarak Tamil çay plantasyonlarındaki işçilere  (Hindistan’dan Britanya tarafından getirilen ve Tamilce konuşan toplumun en ezilen kesimi olan sözleşmeli çalışan işçilerin torunları) vatandaşlık ve oy hakkı üzerinden bir saldırı başlatıldığında Sol onları savundu. UNP egemen bir sınıfın partisi olarak utanmazca ve plantasyondaki işçilere yapılan saldırının basit bir saldırı olduğu gerekçesiyle: Onlar, 1947 seçimlerinde Seylan Hindistan Kongresi’ndeki (ki Seylan Hindistan Kongresi / CIC, daha sonra Seylan İşçi Kongresi / CWC oldu) güçlü adayların getirdiği destekle ve bir azınlık hükümeti için UNP’yi kınayan 14’den fazla Sol adayla ve 7 seçim bölgesinde UNP’ye karşı çoğunluğun oyunu aldılar. Gelecekte seçimlerde UNP’nin salt çoğunluğu güvenceye almasına yardımcı olacağından Plantasyon işçileri seçmen listelerinden ihraç edildi. Nüfusun geri kalanından tecrit edilen plantasyonlardaki göçmen azınlık savunmasız bırakıldı ve muhalefet alenen tahrik edilmeden onlara kolayca saldırıldı.

Meclis’teki Sol, Vatandaş Eylemleri’nin ırkçı, işçi sınıfı karşıtı ve demokrasiye bir saldırı olduğunu savundu. Oylamanın faturası açıklandı: CIC ve Sol onlara karşı oy kullanırken, Seylan Tamil Kongresi’nin (ACTC) çoğu milletvekili, Tamil elitini temsil edenler onlara oy verdiler. Ancak, SJV Chelvanayakam’ın liderliğindeki partinin bir bölümü tek Tamilce konuşan topluluğun haklarına yapılan bu saldırıya, bir hain olarak liderini kınayan ACTC soluna diğerleri üzerinden gelecek saldırıların eşlik edeceğini ön görmüştü. Onlar, Ilankai Tamil Arasu Katchi veya Lanka Tamil Kraliyet Parti’si gibi Tamillerce bilinen Federal Partisi’yi (FP) kurdu. Bu partinin programı, siyasi hakları için mücadele eden, ezilen Tamil işçilerine hiçbir şey sunmuyordu; Tamillerin bağımsızlık istediği Kuzeydeki ve Doğudaki alanlara, hatta plantasyon işçilerinin yoğunlaştığı alanlara bile dokunulmadı. Tamiller sınıf, kast ve konum olarak ulusal rüyanın dışında bırakıldılar.

Colvin R. de Silva

Colvin R. de Silva

Bir sonraki savaş alanı dil oldu. 1944 yılında, okul derslerinin, kamu hizmeti sınavlarının ve yasal işlemlerin Sinhala ve Tamil resmi dillerinin her ikisiyle birlikte yapılması ezici bir çoğunluk tarafından Seylan Yasama Konseyi’nde oylandı. Ancak 1956 yılında, Sri Lanka Özgürlük Partisi’ni (SLFP) kurmak için UNP’den ayrılan S. W. R. D. Bandaranaike ve Mahajana Eksath Peramuna (MEP veya Birleşik Halk Cephesi) koalisyonu “Sadece Sinhala” sloganı üzerinden seçim mücadelesi verdi ve mutlak çoğunluğu kazandı. Budist rahipler de dahil olmak üzere Sinhalese küçük burjuvazinin büyük bir kısmı, Tamiller için azaltılan istihdam olanakları ile birlikte Sinhaleselere iş imkanlarının sağlanacağı inancını gündem yaparak kazandılar. Sonunda sadece ana akım partiler değil, Sol partiden ayrılan Philip Gunawardena’nın Viplavakari (Devrimci) LSSP’si bile Azınlık partileri ve Sol’un geri kalanının karşı çıktığı tasarıya oy verdi. LSSP lideri Colvin R. de Silva büyük öngörüsüyle “Sadece Sinhala” buluşunun “iki küçük yarıktan devletin kan akıtmasına” yol açacağını gözlemlemişti.

1957 yılında, FP’nin protestoları için karşılık verilerek, Bandaranaike, Bandaranaike-Chelvanayakam (BC) Paktı’nı imzaladı ve Tamil dilini mevcut yönetimler üzerinde sınırlı yetkilere sahip bölgesel meclislerin olduğu Kuzey ve Doğu İlleri yönetimlerinde ve ulusal azınlığın dili olarak kabul etti. Bir yıl sonra, Budist rahiplerin kararlı ajitasyonlarına cevaben Bandaranaike Pakt’ı fesh etti. Tamiller Jaffna’da araç numarası plakaları üzerinde İngilizce harflerin yerine geçen Sinhala harflerini dışarıdan ayakkabı boyasıyla boyayarak protesto ettiler. Bunu Colombo dahil olmak üzere ülkenin diğer bölgelerindeki Sinhaleseli haydutlar tarafından yapılan Tamillere karşı cinayetler ve bir eğlencenin kundaklanması izledi. İlk başta Bandaranaike, müdahalede bulunmayı reddetti ancak zamanla öfke kontrolden çıkıp şiddet korkusu artınca acil durum ilan ederek yetkilerini Genel Valiye devretti. Ayaklanmalar durduğunda, Sinhaleseli çetelerin kurşuna dizilmeleri talep edildi ve bu nedenle Bandaranaike, halkın rağbet etmediği Sinhaleseli milliyetçilerden kurtulmak istedi. Ona boyun eğen sağın başarısızlığı hala devam ediyor. 1959 yılında, bir Budist rahipler örgütü olan Eksath Bhikku Peramuna, Bandaranaike’yi öldürdü.

Sol’un azınlık karşıtı yasayı bozguna uğratmak için Meclis içinde yeterli gücü bulunmasa da o tabandan örgütlenerek oluşturduğu gücü buraya kanalize etmiştir. Sol, 1953 yılında bir ziyaretinde Dünya Bankası heyetinin tavsiye ettiği pirinç sübvansiyonların geri çekilmesi de dahil olmak üzere, sosyal kesintilere karşı protesto etmek için bir hartal (genel grev) örgütlemişti. Bu sübvansiyonların eski halinde kalmasına ve başbakan istifasına yol açan büyük bir başarı oldu. Tabandan örgütsel gücünü genişletmek için devam etmekle siyasal iktidara ulaşmak arasında bir seçimle karşı karşıya kaldı ancak Sol partilerin liderleri sonuncuyu seçti.

Yazar: Rohini Hensman
Kaynak:http://platypus1917.org/2009/07/01/the-role-of-socialists-in-the-civil-war-in-sri-lanka/
Etiketler: , ,

Yorum Bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.