Küba’nın Güney Afrika ırkçı rejiminin bozguna uğratılmasında oynadığı rol Batı’da çok az bilinmektedir. Kasım ayı Küba Hükümetinin Angola Hükümetine yardım etmek için Angola’ya asker gönderme kararı vermesinin 30. yıl dönümüdür. Angola’nın güneyinde bulunan Cuito Cuanavale kentinde Irkçı Güney Afrika’nın müdahalesi ile başlayan büyük çatışma bu savaşın en kritik dönemini oluşturmaktadır. Bu çatışma İkinci Paylaşım savaşından beri Afrika kıtasında meydana gelen en büyük askeri çatışmaydı. Bir tarafta Güney Batı Afrika Halk Örgütü (SWAPO), Angola ordusu ve Küba diğer tarafta Güney Afrika Ordusu, Angola’nın Tam Bağımsızlık Hareketi (UNITA) ve Güney Afrika’nın kontrolünde olan Güney Afrika Bölge Güçleri vardı.
Batı akademik çevrelerinde çok önemsenmeyen Cuito Cuanavale çatışması Güney Afrika’nın ırkçı rejimine karşı bir dönüm noktası oluşturmuştur. Bu savaştan sonra Siyah Afrika ve özelliklede Güney Afrika mücadelesi meşru bir statü kazandı ve Aparteid rejiminin çöküşünün başlangıcı oldu. Güney Afrika ordusunun bozgunu sonucu bölgedeki güç dengelerini değişmesinden dolayı bu çatışma Aparteid saldırısına karşı Afrika’nın Stalingradı olarak değerlendirildi. Bu yenilgi sonrası Güney Afrika Aparteid rejimi bölgedeki hegomanyasını kaybetti ve Namibya’nın bağımsızlığına giden yol açıldı. Küba temel destek, planlama ve askeri malzeme sağlayarak çatışmada çok kritik bir rol oynadı.
Küba 1960’lar da Angola Halk Kurtuluş Hareketi (MPLA) ile ilişkiye geçtiğinden beri Angola’daki sürece müdahale etmeye başladı. MPLA Portekiz sömürgeciliğine karşı savaşan ana kurtuluş hareketi idi. Portekiz’in 1975’de Angola’dan çekilmesi üzerine MPLA’yı durdurmak için ABD UNITA’yı desteklemeye başladı. Ardından Güney Afrika Ordusunun Angola’ya girmesi üzerine Küba adını Küba’da 1843’te gerçekleşen bir köle isyanından alan Carlota Operasyonu ile MPLA’ya askeri destek sağladı.
Küba’nın Angola’daki bütün askeri hizmetleri Güney Afrika ordusunun Angola’dan çıkarılmasını hedefleyen tamamıyla gönüllü bir çalışmaydı. Güney Afrika ordusunun bozgunu Afrika’daki anti-sömürgeci mücadelede çok büyük bir gelişim sağladı. Güney Afrika’da yayınlanan siyah bir gazetede haber “Siyah Afrika’nın mücadelesi Küba’nın Afrika’daki başarısı ile zirveye tırmanıyor. Siyah Afrika topyekün kurtuluş rüyasını gerçekleşip gerçekleşmeyeceğini test ediyor.” diye verildi.
Küba’nın Angola’ya SSCB’nin isteği üzerine müdahale ettiğine dair yaygın bilgiyi, Economist dergisi 2002 yılında yayınladığı bir makale ile yalanladı. Bu makalede Küba’nın müdahale kararını kendi inisiyatifi ile verdiği söyleniyordu.
1987 yılında Angola’nın güneyindeki Cuito Cuanavale askeri üssü ve çevresinde çatışmalar yoğunlaştı. Bu bölge güneyi savunmak için çok stratejik bir bölgeydi. Küba Angola Ordusunun kritik günler yaşaması üzerine Angola’ya ciddi düzeyde askeri yardımda bulundu. 40.000’ini ana çatışma bölgesinde olmak üzere 50.000 gönüllü asker gönderdi.
Cuito Cuanavale’nin düşüşü sadece askeri bir yenilgi olmayacak aynı zamanda MPLA hükümetinin düşüşü anlamına da gelecekti. Güney Afrika Ordusu Küba müdahalesinden sonra çekilmek zorunda kaldı ve Küba ve Angola birlikleri Namibya sınırına doğru yürüyüşe geçti. Bu bozgun dünya kamuoyunda Güney Afrikayı ” Ezen bir küçük düşürme” olarak görüldü. Bu bozgunun ardından Namibya bağımsızlığını kazandı. Nelson Mandela Havana’da 1991 yılında yaptığı bir konuşmada Küba’nın rolünün altını çizen bir konuşma yaptı. “Güney Afrika Ordusunun Angola’da Cuito Cuanaval’daki bozgunu Güney Afrika’da mücadele eden siyah halkı da derinden etkileyen bir kilometre taşı oldu” dedi.
Küba’nın müdahalesi işgal etme, sömürgeleştirme ve başka halkları ezmeyi amaçlayan müdahalelerle; özgürlük , kurtuluş ve adalet için savaşanlar arasındaki farkı tüm dünyaya göstermiştir.
Kaynak: Morning Star
Ülkede Özgür Gündem, 2005