Elif Görgü: Bolivya’nın Kesik Damarları ve Madenci Krizi

Latin Amerika’nın, damarları en derin kesilmiş ülkelerinden Bolivya’da kapitalist krizin yaması kooperatifler, maden işçilerini kendi haklarına karşı ayaklandırıyor.

Kim bu kooperatifçiler?

Bolivya’daki maden kooperatifleri aslında Devlet Başkanı Evo Morales ve partisi Sosyalizm Hareketinin (MAS) iktidarıyla güçlenmiş işletmeler ve siyasi olarak da Morales’in müttefikleri ve oy tabanı olarak tanınıyorlar. Küçük ve orta ölçekli işletmeler boyutunda olan Kooperatifler yine küçük ölçekte maden ocakları işletiyorlar, üretimin de yüzde 20-27’sini gerçekleştiriyor. Bolivya’da madenciliğin yüzde 70 kadarı özel şirketlerin elinde, çok küçük bir kısmını da devlet işletiyor.

Maden Kooperatifleri devletten önemli destek alıyor. Çok az vergi veriyorlar ve sendikal yükümlülükleri yok. Sosyal Hareketlerle Koordinasyondan Sorumlu Bakan Yardımcısı Alfredo Rada’nın, 2014 yılında yaptığı bir açıklamasına (rebelion.org) göre, kooparatif madenlerinde çalıştırılan işçiler ‘gönüllü çalışanlar’ olarak adlandırılıyor, sözleşmeleri yok, güvenceleri yok, bir bölümü çocuk işçi, ve bu çalışanların sadece yüzde 16’sına sigorta yapılmış durumda. Kooparatiflerin çıkışlarındaki ‘demokratik yönetim’ iddiasından da çoktan uzaklaşılmış. Rada, iki dönemlik iktidarlarında bu duruma neden engel olmadıklarını ise açıklamamış.

bolivya

Ne talep ediyorlar?

Maden Kooperatifleri’nin son eylemlerindeki tek talepleri ise ‘sendikalaşma’ kararının geri çekilmesi değildi. Bolivya medyasına göre talepler arasında, Kooperatiflere düşük özel elektrik tarifesi uygulanması, çokuluslu maden şirketleriyle ortaklık kurmalarının önündeki engellerin kaldırılması, kendilerinin seçeceği ve Kooperatiflere özel bir ‘bakan yardımcısı’nın olması ve çevre koruma yasalarından muaf tutulmak. Bu arada maden kooperatiflerinin özel şirketlerle çok sayıda anlaşması bulunuyor. Ancak bu konuda daha fazla imkan istiyorlar.

Öte yandan siyasi etkileri hükümette de görülüyor. Morales’in de siyasi partisi olan Sosyalizm Hareketi (MAS) partisinden aday olarak seçimlere giren ve kazanan kooperatifçi milletvekilleri ve senato üyeleri bulunuyor.

‘Emekçi kılığındaki  patronlar’

Ülke genelinde yüzlerce maden kooperatifi mevcut ve bunların üst örgütü olan Maden Kooperatifleri Ulusal Federasyonu (FENCOMIN) bu kooperatifleri yönetiyor.

Kooperatiflerin 120 bin kadar ‘üyesi’ var, bunların yaklaşık 10 bininin ‘Kooperatif ortakları’ yani yöneticileri oluşturuyor. Aileleriyle birlikte ‘Kooperatifçiler’ oldukça önemli bir toplumsal kesimi oluşturuyorlar.

Sosyolog Esteban Ticona BBC’ye verdiği röportajında maden kooperatiflerini şöyle nitelendiriyor: “Ülkeyi kandırıyorlar, (Kooperatifçiler) emekçi kılığına girmiş iş adamlarıdırlar, devletten oldukça çok ayrıcalık gördüler. Perşembe gecesi meydana gelen olay bu ayrıcalıkların sömürülmesidir, çünkü şimdi daha fazlasını istiyorlar”

‘İşçileri kendi çıkarlarına karşı örgütlüyorlar’

Bolivya Komünist Partisi’nin 26 Ağustos tarihli bildirisi de oldukça sert eleştiriler içeriyor. Açıklamada “maden kooperatifi elitleri”nin, neoliberal model tarafından yaratıldığını ve bugünkü neoliberal hükümetin sosyal tabanını oluşturdukları belirtilerek, “orta ölçekli şirket çıkarlarını savundukları; çok uluslu maden şirketlerinin, eski burjuva devletin yeniden örgütlenmiş hali olan mevcut hükümetin müttefikleri oldukları” savunuyor.

“Bu elitler ücretli maden işçilerini canlı kalkan olarak kullanıyorlar, onlara kendi haklarına karşı eylem yaptırıyorlar ve devletin polis güçleriyle çatışmaya zorluyorlar, bunu sömürülen sınıfın ve Bolivya halkının çıkarlarına karşı olarak yaptırıyorlar” denilen açıklamada,

“Ölenler ücretli işçilerdir, çok uluslu şirketlerin müttefikleri olan bu orta sınıf madenci elitleri asla değildir” vurgusu da yapılıyor. Açıklama, Bolivya işçi sendikalarına maden işçilerinin haklarını savunma çağrısıyla son buluyor.

bolivya1

Kendi kendilerine dönüşmediler

Ancak burada ‘emekçilerden patronlara’ dönüşümün bir grup kooperatifçinin ‘kişisel iradesi’nin değil, ekonomik sistemin bir gereği olduğunun altını çizmek gerekiyor. Bugün kooperatifçileri dünyanın her iki ucunda da popüler bir argüman olan ‘hükümete darbe girişimi’ ile suçlayan Devlet Başkanı Evo Morales’in, ‘Dönüşüm Dönemi’ denilen siyasi iktidar dönemi, kapitalist ekonomik, toplumsal ilişkileri değiştirmediği için tekellere alternatif gösterilerek ortaya çıkan kooperatifler de kapitalist sisteme uyum sağlamak zorunda kalıyor, ayrıcalıklı küçük kapitalist işletmelere dönüşüyor, ekonomik ve siyasi kararlara yönelik tepkilerini de bu özellikleri belirliyor.

Maden kooperatiflerinin kısa tarihi

ABD merkezli 1929 aşırı üretim krizi, ‘arka bahçe’ Latin Amerika’yı ve ham madde üreticisi olan ülkeleri de etkiledi. Bolivya’da çoğu çok uluslu şirketlere ait madenler birer birer kapanırken, on binlerce madenci işsiz kaldı.

1930-40 yıllarında bu madencilerin sendikaları işçilerin hissedarlar olduğu maden kooperatiflerine dönüştürüldü. Yasalara göre kooperatiflerin ‘kâr amacı gütmeyen’ işletmeler olması gerekiyordu, ancak yıllar içinde eskinin işçileri, yeni kooperatif yöneticileri ve küçük patronlar haline geldiler, kooperatifler de küçük ve orta ölçekli kapitalist işletmelere dönüştü.

Madenlerin  devletleştirilmesi dönemi

1952 yılında Victor Paz Entenssoro hükümeti madenleri devletleştirdi ve Bolivya Maden Kooporasyonu (COMIBOL) kuruldu. Devlet madenciliği güçlendi, Kooperatifler zayıfladı.

1985 yılında, yine Entenssoro’nun iktidarında, 21060 sayılı Kararname yayımlandı ve “iş piyasasına esneklik” getirildi, devlet madenlerinden bir yılda 20 bin işçi atıldı. Bu işçilerin önemli bir kısmı maden kooperatiflerine üye oldu. “Yeniden yerelleşme” adı altında kooperatifler güçlendirildi.

Ardından Devlet Başkanı olan Maden Patronu Gonzalo Sanchez de Losada, COMIBOL’un etkisine son verdi, çok uluslu şirketler madenciliğe döndü. Bu dönemde kooperatifler özelleştirme karşıtı mücadeleye katıldılar. Bu arada 1990 yılında 454 olan maden Kooperatifi sayısı, 2005 yılında 778’e yükselmişti.

Değişim dönemi, mülkiyeti değiştirmedi

2006 yılında başta yerli halkların doğal kaynakların özelleştirilmesine karşı kitlesel ayaklanmalarının ardından ilk defa bir yerli, Evo Morales, adı Sosyalizm Hareketi (MAS) olan bir siyasi partiyle iktidara geldi. Döneme ‘değişim dönemi’ denildi, Latin Amerika’daki ‘sol, ilerici hükümetler’e bir yenisinin eklendiği yorumları yapıldı. Ancak bugün madenlerdeki özel mülkiyet olduğu gibi duruyor. Bolivya hükümeti de, Venezuela, Ekvador örnekleri gibi, sosyalizm diyen ancak kapitalizmin temelini oluşturan özel mülkiyet ve emek sömürüsünü ortadan kaldırmayan hükümetler zincirine eklendi. Kooperatiflere destek de arttı.

Bolivya neresi?

Resmi adıyla Çokuluslu Bolivya Devleti, bir Güney Amerika ülkesi. Yaklaşık 11 milyonluk nüfusu çok sayıda yerli topluluktan oluşuyor. Ülkenin 33 resmi dili bulunuyor. Asgari ücretin 238 dolar olduğu ülkede, ekonomi önemli oranda kalay, gümüş, demir, bakır ve altın madenciliği ile doğal gaz üretimine dayanıyor. Dünyanın en büyük açık gümüş madeni San Cristobal, Bolivya’da bulunuyor. Tarım sektöründe ise Bolivya dünyanın 8. soya üreticisi. Koka yaprağı üretiminde ise dünya 3’üncüsü. Geleneksel olarak Latin Amerika’da çiğnenerek kullanılan koka yaprağının üretimi yasal.Devlet Başkanı Evo Morales bu konudaki ünlü sözü şöyle: “Kokadan iki kötü şey yapılıyor, kokain ve kola kola, ikisini de biz yapmıyoruz…”

Kaynak: www.evrensel.net
Etiketler:

Yorum Bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.