Cinsiyetçilik söz konusu olduğunda ülkelerin ‘gelişmişlik’ düzeyi farketmiyor. Tüm dünyada kadınlar patriyarkaya, kapitalizme, savaşa ve dini baskılara karşı mücadele veriyorlar. Aynı baskıya maruz kalan kadınlar, kadın özgürlüğü taleplerini yükseltirken birbirlerinin deneyimlerini de paylaşarak mücadeleyi ortaklaştırıyorlar…
ABD:
ABD’de kadınlar ırkçılık, cinsel şiddet ve polis şiddetine karşı mücadele veriyorlar. Trans kadın cinayetlerinin yaygın olduğu ülkede yasalar genelde beyazları koruyor ve siyah kadınlar beyazlara oranlara daha çok tecavüz ve cinsel şiddete uğruyor. Ferguson Hareketi ve #BlackLivesMatter hareketinin örgütleyicileri, devlet şiddeti yüzünden hayatlarını kaybetmiş siyah kadınların hikayelerini merkeze koyan ulusal eylem günü çağrısında bulundular. 21 Mayıs Perşembe günü 8 şehirde eylem yaptılar.
Kanada:
Kanada’da ırkçılık kadınları ve genç kadınları öldürüyor. Birçok Yerli kadın bilgileri ve rızaları dışında kısırlaştırıldı. Devlet görevlileri Yerli kadınlara ve genç kadınlara yönelik cinsel istismar ve şiddet olaylarında yer alıyor. Kanadalı Yerli kadınlar, temiz içme suyu, eğitim, barınma ve sağlık hakkından yeterince yararlanamıyor ve Yerli topluluklar arasında bebek ölümleri Kanadalılara göre 2 kat daha yüksek. Son 30 yılda, 1.200 ‘den fazla Yerli kadın Kanada’da kayboldu. Kanada Kayıp Yerli Kadınlar sorununa dikkat çekmek için British Columbia’nın yabanıl arazilerini bir uçtan bir uca geçen 500 km’lik esrarengiz bir yolu Gözyaşı Yolu olarak düzenledi. Kanada’da yer alan Silahlı Kızkardeşler hareketi Yerli Kadınlara özsavunma eğitimleri veriyor.
İspanya:
Kasım ayında Madrid’de yapılan toplumsal cinsiyet kaynaklı şiddete karşı düzenlenen yürüyüşe yarım milyon kişi katıldı. Yürüyüşün yapıldığı sırada ülkenin farklı yerlerinde dört kadın erkekler tarafından katledildi.
Brezilya:
Her gün 15 kadının öldürüldüğü Brezilya’da kadın katilleri için 12 ile 30 yıl hapis cezası öngören cinsiyetçilik yasası çıkarıldı. Yasayla birlikte Ceza Kanunu da değiştirilerek aile içi şiddet ve kadınlara karşı ayrımcılık da suç kapsamına alındı. Bunun yanı sıra Brezilyalı kadınlar kamusal alanda emzirme hakkı için toplu eylemler yapıyorlar.
Arjantin:
Arjantin’de kadınlar patriyarka, homofobi ve ırkçılığa karşı mücadele ediyorlar. Cinsiyetçilik konusunda her ne kadar ağır yasalar çıkarılsa da kadına yönelik şiddet hız kesmiyor. Ülkede ki en büyük kır işçileri hareketi olan Via Campesina, “Bizler ataerkilliği, ırkçılığı, cinsiyetçiliği ve homofobiyi reddediyoruz. Biz demokratik ve katılımcı toplumlar, sömürüsüz, ayrımcılığın, baskının olmadığı, kadınların ve gençlerin dışlanmadığı bir dünya için mücadele ediyoruz. Kadınlara karşı her biçimdeki aile içi, sosyal, çalışma yaşamına ait ve kurumsal şiddeti kınıyoruz. Kadın arkadaşlarınızın bayraklarını yükseltiyoruz: sosyalist dönüşüm yolunda köylü ve halk feminizmi bizim stratejik ufkumuzun bir parçasıdır,” diyorlar.
Kolombiya
Kolombiya’da yaşanan savaş sonucu 5 milyon insan kendi topraklarını terk etmek zorunda kaldı. Kendi ülkesinde göçmen durumuna düşen bu insanların yüzde 70’ini kadınlar oluşturuyor. Kadınlara yönelik cinsel şiddet savaş döneminde arttı. Özellikle de devletle birlikte çalışan kontrgerilla gruplarının saldırılarına uğradılar ve uğramaya devam ediyorlar. Özellikle kırsal kesimlerde yaşayanlar bundan zarar görüyor. Pek çok gerilla kadın eşit derecede önemli diğer görevleri yapmayı tercih etse de kendisinde askeri liderlik vasfının olmadığı gerekçesiyle yıllarca sınırlandırıldı.
Meksika:
Toplumsal cinsiyet, her zaman Zapatista devriminin merkezi olmuştur. Özerk örgütlenme ve kadın özgürlüğünün direnişin merkezi haline getirilmesinden önce kadınların durumu sömürülme, ötekileştirme, zorunlu evlilik, fiziki şiddet ve ayrımcılıkla hatırlanıyor. Bu yüzden, Subcomandante Marcos ayaklanmanın 1994’te değil de, 1993’te Kadın Özgürlük Yasası’nın kabullenilmesiyle başladığını söylüyor. Bu yasa, toplumsal cinsiyet eşitliği için bir çerçeve sunuyor ve isyan bölgelerinde kadınların bireysel özerklik, kurtuluş ve onurunu güvence altına alıyor. Bugün kadınlar, yönetimin tüm düzeylerinde katılımcılar ve kendi ekonomik bağımsızlıklarını güvence altına almak için kendi kooperatif ve ekonomik yapılarını oluşturuyorlar. Zapatista gerilla güçlerinde kadınlar hala rütbelerin büyük bir kısmını oluşturuyorlar ve askeri komuta zincirinde yüksek kademelerde bulunuyorlar.
Honduras
Kadınlar [her yerde] hayatlarını, kültürlerini ve topraklarını savunarak her çeşit ölüm modeline karşı her geçen gün güçleniyorlar. Onlar sahilde inşa edilen duvarları yıkıyorlar, eylemlere, toplantılara katılıyorlar. Sadece çocuk doğuran olarak değil fikirleriyle ve idealleriyle kadın hareketini yükseltiyorlar.
Güney Afrika:
Güney Afrika’da apartheid rejiminin ırkçı ve ayrımcı yasalarına karşı itaatsizlik eylemlerini ilk kadınlar başlattı. Güçlü karşı duruşlarıyla cinsiyetçilikle mücadele ANC programına alındı. Anayasa oluşturma komisyonlarında etkin olarak yer alan kadınlar %50 cinsiyet kotasını getirdiler. Buna rağmen Güney Afrikalı kadınlara yönelik sistematik şiddet, sömürü ve taciz hız kesmedi. Kadına yönelik şiddet ve tecavüz oranların en yüksek olduğu ülkelerden biri olan Güney Afrika’da erkek egemen sisteme karşı kadınları güçlendirmek isteyen Kadın Öz Savunma Ağı, ülke çapında binlerce kadına şiddete ve tacize karşı kendilerini korumaları için öz savunma tekniklerini öğretiyor.
Afganistan:
Afganistan’da savaşın ve radikal islamcı grup Taliban’ın baskısı altında kadınlar sokağa çıkamıyor, yasağa karşı gelenlerin yüzlerine kezzap atılıyor, burunları ve kulakları kesiliyor, sokak ortasında recm ediliyor. Afganistan’da 2 kadın, 9 yaşında bir kız çocuğu ve 4 erkeğin jilet tel ile idam edilmesi üzerine, Kasım 2015’de düzenlenen büyük yürüyüşle ülke çapında tırmanan şiddetin durdurulması çağrısıyla on binden fazla kişi yürüdü. “Yaşadıklarımız artık yeter” dediler.
Hindistan:
Hindistan’da resmi verilere göre her 18 saatte bir tecavüz vakası yaşanıyor. Son olarak otobüste genç bir kadının toplu tecavüze uğrayarak öldürülmesi üzerine onbinler sokağa dökülmüş, günlerce süren protesto eylemlerinde kadınlar adalet istemişti. Hindistan’da kast teşkilatı ve erkek şiddetine, tecavüzüne karşı kadınlar adalet sağlamak için kadın öz savunma birliklerini kurdular. Bu özsavunma gruplarından biri olan Gulabi Çetesi üyeleri parlak pembe renkli geleneksel sari kıyafetlerini giyiyorlar ve şiddetten ziyade gözdağı vermek için bambu sopalar taşıyorlar.
Yine Hindistan’da ki kadınlar toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin meydana getirdiği umutsuzluğu kırmak, köylerdeki yoğun sömürü sistemini yıkmak, güvenlik güçlerinin cinsel saldırılarına karşı intikam almak gibi sebeplerle gerilla olmak istiyorlar. Büyük iş projeleri, devlet zoruyla köylülerin tehcir edilmesi, devletten zulüm görme korkusu gibi nedenler daha fazla kadının Maoist harekete katılmasına neden oluyor.
İran:
İran’da kadınların yüzlerine asit atılıyor, kadınlar bıçaklanıyor ve aile içerisinde namus cinayeti altında katlediliyor. 26 yaşındaki Ferinaz Xosrowani, 4 Mayıs’ta çalıştığı otelde İran İstihbarat Birimi’nden kişilerin tecavüz girişiminden kurtulmak için otelin 4.katından atlayarak hayatını kaybetti. Ferinaz’ın ölümü Kürt halkını sokağa döktü.
Yemen:
Yemen’de kadınlar eğitim, siyasi mücadele, sokağa çıkma konusunda zorluklar yaşıyorlar ve güvenlikten yoksun savaş koşullarında yaşıyorlar. Artan muhafazakarlık ve dini kıskaçta yer alan kadınların hak ve eşitlik için verilen mücadeledeki rolleri de giderek azaldı…
Filistin:
Filistinli kadınlar, hem İsrail şiddetine hem de aile içi şiddete maruz kalmaktadır. Bu da mücadelenin karakterinin, hem İsrail karşıtı direnişi hem de kadınların özgürlük mücadelesini kapsamasını gerektirdiğini göstermektedir.
Rojava:
Ortadoğu’da dinin ve savaşın etkisiyle şiddet ve katliam artık neredeyse kadınların günlük yaşamının bir parçası haline geldi. Kadına yönelik şiddet sistematik bir biçimde uygulanıyor ve taciz, tecavüz, şiddet, katliam ve her türlü saldırı erkek egemen sistemin ne kadar pervasızlaştığını gösteriyor. Erkeğin ordudaki hâkimiyetiyle şekillenen toplumlarda kadınların ikincil kalması sağlanıyor. Rojava’da kadınlar silahlanmaktan başka çarelerinin kalmadığını söylüyorlar ve kapitalizme, patriyarkaya, emperyalist işgale ve IŞİD çetelerine karşı savaşacaklarını belirtiyorlar.
Direnişin Talepleri:
- Kadınların ölmeden ve korkusuzca yaşayabilme hakkının güvence altına alınmasını istiyorlar.
- Kadınlar erkek saldırganlara karşı verdikleri özsavunmanın meşru savunma olarak görülmesini istiyorlar.
- Kadınlar saldırganların davranışını doğrulayan ve suçu kadında bulan sosyal algının katliamlardaki rolüne dikkat çekiyorlar ve bu algının değişmesi için “kadının beyanı esastır” ilkesinin her düzlemde kabul edilmesi için çalışıyorlar.
- Kadınlar, saldırganlara ağır cezaların verilmesini ve caydırıcı nitelik taşıması bakımından yasaların yeniden düzenlemesini talep ediyorlar.
- Şiddet karşıtı hareket, ilişkiler, cinsellik ve toplumsal cinsiyet eşitliği konularının algılanışını geliştirecek eğitim önlemleri alınması gerektiğini söylüyorlar.
- Tüm örgütlenmelerde karar alma süreçlerinde yer almak, kadınların aktif olarak yer alacağı eş başkanlık, eşit temsiliyet mekanizmaların hayata geçirilmesini istiyorlar.
- Çocuk bakım emeği, yaşlı bakım emeği ve ev içi emeğin toplumsallaşmasını talep ediyorlar.
- Benim bedenim benim kararım diyen kadınlar kamusal alanda emzirme, istediği zaman çocuk doğurma ve kürtaj hakkı mücadelesi veriyorlar.
- Kadınlar eğitim hakkı, çalışma hakkı ve eş değer işe eşit ücret talep ediyorlar.
- Çocuk yaştaki evliliklerin önlenmesini, bu konuda suç işleyenlere ağır cezalar verilmesini istiyorlar.
- Devletin kolluk güçlerinin işlediği kadına yönelik cinsel suçların izlenmesini ve rapor edilmesini, bu suça bulaşanların rütbesine bakılmadan görevden uzaklaştırılmasını istiyorlar. Devletin kolluk güçlerini denetleyecek bağımsız kuruluşların oluşturulmasını istiyorlar.
- Kalıcı bir barışa ulaşmak ve cinsiyet eşitliğini sağlamak için barış görüşmelerinde kadınların yer almasını, savaş süresinde zarar gören kadınlar için özel komisyonların kurulmasını istiyorlar.
- Kadınların her türden erkek egemen sisteme başkaldırması, kadınları güçlendirmesi ve kadın hakları için mücadelede öncü olması için öz örgütlenmelerine devam edeceklerini söylüyorlar.