İlk Naksalitler olan Hindistan Komünist Partisi (Marksist – Leninist)’nin bir hizbi olan Halk Savaşı grubu 1980 yılı Nisan ayında Kondapalli Seetharamiah’ın önderliğinde bağımsız bir parti olduğunu açıklamış ve bir üsse ihtiyaç duyarak düzenli bir ordu kurmaya karar vermişler. Aradıkları bu üssün Dandakaranya ormanı olmasına karar vermişler ve bölgede keşif yapmak ve gerilla bölgeleri kurmak amacıyla 49 kişiden oluşan 7 silahlı mangayı görevlendirmişler. Halk Savaşı Grubu’nun düzenli ordu kurma kararı almasının ardında Andhra Pradeş’te yürüttükleri ve toprak sahipleriyle doğrudan çatışmaya girmeyle sonuçlanan “Toprak İşleyenindir” kampanyası sırasında yaşadıkları deneyimler yatıyor. Parti, çalışmalarının peşi sıra yoğunlaşan polis baskısını görünce, kendilerine ait eğitimli silahlı bir güç kurmadan dayanmalarının mümkün olmadığı kararına varmışlar…
2001 Yılında Halk Savaşı Grubu, Komünist Partisi (Marksist-Leninist)’in başka bir fraksiyonu olan Parti Birliği ile ve çoğunlukla Bihar ve Jharkland bölgelerinde faaliyet gösteren Maoist Komünist Merkez’le birleşmiş ve şimdiki adını alıp, Hindistan Komünist Partisi (Maoist) olmuş.
Halk Savaşı Grubu ilk faaliyetlerine güney Bastar ve Gadchiroli’de başlamış. Başlangıçta köylüler onlardan şüphelenmişler, evlerini onlara açmamışlar, ekmek ve hatta su bile vermemişler. Polis kasıtlı olarak onların adi birer hırsız oldukları söylentisi yaymış. Korkunç bir baskı dönemi yaşanmış. 1980 Yılı Kasım ayında Gandchiroli’de polis köyde düzenlenen toplantıya ateş açmış ve manga üyelerinden Peddi Shankar’ı katletmiş. Shankar Parti’nin Dandarakanya’daki ilk şehidi olmuş. Bu ölüm travmatik bir etki yapınca, yoldaşlar Godavari’ye doğru geri çekilmişler ve daha sonra Adilabad’a dönmüşler.
Ormana geri dönmeleri 1981 yılında olmuş Tütün işlemede kullanılan tendu yapraklarına ödenen fiyatların yükseltilmesi talebiyle kabile insanlarını örgütlemeye koyulmuşlar. Köylü halkı hiç bilmedikleri bir siyaset etrafında örgütlemek greve götürmek müthiş bir başarı olmuş. Grevin başarıyla sonuçlanmasıyla birlikte köylülere ödenen fiyatlar iki katına çıkmış.
Parti’nin bir sonraki mücadelesi Ballarpur Kağıt Fabrikası’na karşı yürütülmüş. Hükümet fabrika sahiplerine çok düşük bir fiyatla 150 ton bambu toplama izni verdiğinde köylülere 1 bambu demeti için sadece 10 paise ödeniyormuş. Uzun örgütlenme çalışmaları, grev ve fabrika yetkilileriyle yapılan pazarlıklar sonucu bambu demeti fiyatı 3 katına çıkmış. Bu başarılar sonucu halk kendilerini koruyan Halk Savaşı Grubu’na katılıp katılamayacaklarını sormaya başlamış.
Halkın mücadelelere katılmasından cesaret alan Parti, köylülerin her işine karışan, kendilerinin izin vermediği sürece orman ürünlerini işleten köylülerin evlerini yakan, hatta köylü kadınları cinsel olarak istismar eden toprak ağalarından oluşan Orman Bakanlığı’nı doğrudan hedef almaya karar vermiş. Halkı orman alanlarına el koyup kendilerinin işlemesine teşvik etmiş. Orman Bakanlığı buna misilleme olarak, orman alanlarında kurulan yeni köyleri yakmış. 1986’da Bijapur’da 60 köyün boşaltılması anlamına gelen Milli Park ilanı kararı almış. Parti Milli Park altyapısının yapıldığı şantiyelere müdahale ederek onları yıkmış ve köy boşaltmaları durdurulmuş. Orman Bakanlığı bölgeye girememiş hatta bazı yetkililer köylüler tarafından yakalanarak ağaçlara bağlanmış ve dövülmüş. Sonunda Orman Bakanlığı bölgeden gitmiş. 1986 ile 2000 yılları arasında Parti, 1.214 km karelik orman arazisini köylüler arasında yeniden dağıtmış. Parti yetkilileri şimdilerde Dandakaranya bölgesinde topraksız köylü kalmadığını söylüyorlar.
Ancak Orman Bakanlığı’nın bölgeden çıkması, polislerin gelişinin de bir habercisi olmuş. Polis birçok kıyım gerçekleştirmiş. Polisin sahte ‘karşılaşmaları’, Halk Savaşı Grubu’nun pusuları. Toprağın yeniden dağıtılması başka sorumluluklar getirmiş; sulama, tarımsal verimlilik ve ormanlık arazinin keyfi biçimde temizlenmesiyle çoğalan nüfus problemi gibi… Sonuçta, ‘toplu yapılan işler’ ile ‘askeri işler’ in birbirinden ayrılmasına karar verilmiş.
Bugün Dandakaranya, Janatana Sarkar (halk yönetimleri) denilen gelişkin bir yapıyla idare ediliyor. İdari yapıyı düzenleyen ilkelerin ilham kaynağı Çin ve Vietnam’da yürütülen ulusal kurtuluş mücadelesi. Her Janatana Sarkar toplam nüfusu 500 ile 5000 arasında değişen köyler grubunca seçiliyor. Her halk yönetimine bağlı 9 bölge var. Krişi (tarım), Vyapar-Udyog (ticaret ve sanayi), Arthik (ekonomi), Nyay (adalet), Rakşa (savunma), Hospital (sağlık), Jan Sampark (halkla ilişkiler), School-Riti Rivaj (eğitim ve kültür) ve Cangıl (orman). Bir grup halk yönetimi, bir Alan Komitesi’ne bağlı. Üç Alan Komitesi bir Bölge ediyor. Dandakaranya’da 10 Bölge var.
Parti’nin Orman Bakanlığı’na karşı kampanyasından faydalanan ilk kişiler Mukhiya’lar (köy ağaları) olmuş. Köy ağaları mümkün olduğunca çok toprak almak için tüm güçlerini seferber etmişler. Daha sonra köylüler yakınmaya, sorunları Parti’ye iletmeye başlamış. Parti’de dikkatini kabile toplumu içindeki hakkaniyet, sınıf ve adaletsizlik gibi sorunlara yöneltir olmuş. Parti’nin etkisi genişlerken büyük toprak sahiplerinin etkisi sönmeye başlamış. Halk giderek sorunlarını Mukhiya’lardan ziyade Parti’ye getirir olmuş. Eski sömürü biçimlerine karşı çıkılır olmuş. Mesela yağmurların ilk yağdığı günde insanlar kendi topraklarından önce Mukhiya’ların toprağını işleme geleneğinden vazgeçmişler. Mahus veya başka orman ürünlerinden ilk gün toplananları Mukhiya’lara vermemeye başlamışlar.
Bunun üzerine bölgedeki en büyük toprak sahiplerinden Mahendra Karma 1990 yılında bir grup Mukhiya ile toprak sahiplerini bir araya getirip Jan Jagran Abhiyan (Halkın Uyanışı Kampanyası) adı verilen bir kampanyaya girişmiş. Onların ‘halkı uyandırma’ usulleri; ormanı tarayarak insanları öldürmek, evleri yakmak ve kadınlara tecavüz etmekle görevli 300 kişilik bir avcı grubu kurmaktan ibaretmiş. O zamanın Madya Pradeş hükümeti onlara polis desteği sağlamış. Maharaşta’da ‘Demokratik Cephe’ adıyla buna benzer bir kampanyayla saldırıya geçilmiş. Halk Savaşı Grubu tüm bu saldırılara, en tanınmış toprak sahiplerinden birkaçını öldürerek karşılık vermiş. Birkaç ay içinde Jan Jagran Abhiyan sönüp gitmiş.
Halkın sorunlarını Parti’ye getirmesiyle birlikte kadınlar da yaşadıkları sorunlarla ilgili yardım talep etmişler. Parti ilk olarak kadınların evlendikten sonra gömleklerini çıkarıp çıplak göğüsleriyle kalması geleneği ile ilgili bir kampanya düzenlemiş. Kadın sorunlarıyla ilgilenmesi için 1986 yılında Adivasi Mahila Sangathan’ı kurmuş ki bu örgütlenme şimdilerde 90 bin üyesi olan Krantikari Adivasi Mahila Sangathan (KAMS)’a dönüşmüş. KAMS, adivasilerin mecburi evlilik, kadın kaçırma, adet gören kadınların köy dışında kulübelerde tutulması, çift evlilik ve ev içi şiddet gibi geleneklerine karşı kampanyalar düzenlemiş. Bu mücadelelerin hepsi kazanılmasa da ufak başarılar elde edilmiş. Dandakaranya’da bugün bile kadınların tohum ekmesine izin verilmiyor. Parti toplantılarında bu geleneğin adil olmadığı ve uygulanmaması gerektiği konusunda erkekler hem fikir oluyorlar. Pratikte bu gelenek hala sürdürülüyorken Parti Janatana Sarkar’a ait olan ortak topraklarda kadınların ekim yapmasına karar veriyor. Kadınlar ortak topraklarda tohum ekiyor, sebze yetiştiriyor bentler inşa ediyorlar.
Kadın gerillalar Parti’ye katılmalarının asıl sebebinin evden kaçma isteği olduğunu söylüyorlar. Kadınlar her şekilde kontrol altındalar. Bazı köylerde genç kadınların ağaca çıkmaları bile yasaklanmış. İzinsiz olarak çıkarlarsa 500 rupi ceza ödemek zorundalar. Bir erkek kadına vurduğunda eğer kadın da karşılık vermek için erkeğe vurmaya kalkarsa köye bir keçi vermek zorunda. Kadınların erkeklerin vurduğu avlara yaklaşmasına bile izin verilmiyor. Etlerin en iyi parçalarını erkekler yiyor, kadınların yumurta yemesine bile izin verilmiyor.
Bastar’da polis baskısı yoğunlaşırken KAMS’lı kadınlar yüzler, binler halinde toplanıp polise fiziksel olarak karşı koyuyorlar. KAMS’ın varlığı geleneksel tutumları kökten değiştirmiş ve cins ayrımcılığını körükleyen pek çok geleneği ortadan kaldırmış. Kadınlar için Parti’ye bilhassa Halkın Kurtuluşu Gerilla Ordusu’na katılmak kendi geleneklerinin boğucu etkisinden kurtulmanın da bir yolu olmuş.
2005 Yılında Chhattisgarh’daki Hindistan Halk Partisi (BJP) hükümeti entegre çelik tesisi kurulması için; (koşulları tamamen gizli tutulan) 70 milyar rupilik Essar Steel ile 100 milyar rupilik Tata Steel ile olmak üzere iki mutabakat anlaşması imzalamış, daha sonra da ‘Hindistan’daki en büyük iç güvenlik tehdidinin Maoistler olduğunu’ açıklamıştı. Başbakanın bu açıklaması madencilik şirketlerinin hisse değerlerinin tavan yapmasını sağlamış. Ayrıca medyada, Maoistlerin kolay bir av olacağı mesajı verilmiş. Haziran 2005’te Mahendra Marma, Kutroo köyünde Mukhiya’larla gizli bir toplantı düzenleyip Salwa Judum’un (Arındırma Avı’nın) başladığını ilan etmiş.
Salwa Judum, Jan Jagran Abhiyan’dan farklı olarak bir mıntıka temizliği hareketiydi; insanları köylerinden kovalayıp yol kenarındaki kamplara tıkmayı, orada polisin gölgesinde denetim altında yaşatmayı hedefliyordu. Askeri açıdan buna “Stratejic Hamleting” adı verilmiş. Bu stratejiyi geliştiren 1950’de Britanyalıların Malaya’da komünistlere karşı savaştayken general olan Sir Harold Briggs imiş. Briggs planı Hint Ordusu’nda çok tutulmuş ve Nagaland, Mizoram ve Telangana’da kullanılmış. Chhattisgarh’ın BJP’li başbakanı Raman Singh, kendi hükümeti söz konusu olduğunda, kamplara geçmek istemeyen köylülerin Maoist sayılacağını ilan etmiş. Böylece Bastar’da, sıradan bir köylünün salt evinde yaşayıp sade bir hayat sürmesi bile tehlikeli terörist faaliyetlerle bulunmakla eş anlamlı hale gelmiş.
Salwa Judum, Haziran 2005’te Ambeli adlı bir köyde köy Mukhiya’larıyla yapılan bir toplantıda açıklanmış. Haziran ile Aralık 2005 tarihleri arasında güney Dantewada’ya giden yüzlerce köy yakılıp yıkılmış, insanlar öldürülmüş, kadınlara tecavüz edilmiş ve her köşe başı yağmalanmış. Operasyonların merkezi, Essar Steel’in yeni tesisine tahsis edilen Bailadila yakınındaki Bijapur ve Bhairamgarh bloklarıymış. Buraların aynı zamanda Janatana Sarkar’ların bilhassa yağmur suyu toplama yapıları kurmakta çok etkili çalışmalar yürüttükleri Maoistlerin kalesi olması tesadüf değilmiş elbette. Janatana Sarkar’lar Salwa Judum’un saldırıların özel hedefi olmuş. Yüzlerce insan en vahşi yöntemlerle katledilmiş. Bazısı gönüllü olarak, bazısı korkudan yaklaşık 60 bin kişi kamplara taşınmış. Bunlardan 3 bin kadarı 1500 rupilik aylıkla özel polis memuru olarak işe alınmışlar.
Salwa Judum’un bir diğer hedefi de KAMS’lı kadınlar olmuş. Salwa Judum’un ana sloganlarından biri “İki karı alacağız! Alacağız!” şeklindeymiş ve KAMS’ın kadın üyelerinin bir çoğuna tecavüz edilip, kadınların cinsel organlarının vahşice kesildiği pek çok saldırı düzenlemişler. Vahşete tanık olan çok sayıda kadın Halkın Kurtuluşu Gerilla Ordusu’na katılmış. Şimdilerde gerilla kadrosunun yüzde 45’ini kadınlar oluşturuyor. Gerçi Parti’nin politbürosunda tek bir kadın yok. Merkez Komite’deyse iki kadın bulunuyor. KAMS içindeki kadın gerillaların bazılarının saçları kısa. Kısa saçlı olmaları demek Maoist olmaları demek ve polis tarafından başka gerekçe aramadan görüldükleri yerde öldürülebilir olmaları demek aynı zamanda.
Salwa Judum ilk ilan edildiğinde Parti’nin köy kademesinde bulunan ve toplantıya katılan eylemcileri dövülüp polise teslim edilmiş. Sonra özel polisler, NAGA taburu toplanıp, Tadimendri’ye yönelmişler. Oradaki gerilla mangasının ateş açması sonrası geri püskürtülmüşler. Ancak bu olay ‘Naksalitler toplantıya gelip ateş açtılar ve yüzlerce insanı öldürdüler’ şeklinde medyada haber olmuş. Aynı gün Salwa Judum’un adamları teslim olmayı reddettikleri için 22 defa yakılan Kotrapal köyüne gelmişler. Kotrapal’a vardıklarında gerilla mangasıyla karşılaşmışlar ve Salwa Judum’lu 3 kundakçı orada öldürülmüş, 12’si esir alınmış ve geri kalanlarda kaçmışlar. Bu olay da Naksalitlerin onlarca yoksul Adivasiyi öldürdüğü şeklinde ana akım medyada yer almış. Her iki haber içinde Parti yalanlama açıklaması yayınlasa da bunun pek haber değeri olmamış. Esir alınan 12 kişi Alan Komitesi tarafından toplanan Jan Adalat (Halk Mahkemesi) ‘ne çıkarılmış.
Duruşmaya 4000 kişi katılmış ve onlar hikayeyi dinledikten sonra 2’sinin ölüme mahkum edilmesine karar vermişler. 1 Kişi kaçmayı başarmış diğerleri ise sıkı bir uyarının ardından serbest bırakılmış.
Salwa Judum ile her tarafa polis karakolu ve kamp açılmış. Burada ki amaç Maoistlerin bölgeye yeniden gelmesini engellemek için bir güvenlik koridoru oluşturmakmış. Maoistlerin bu kadar kalabalık sayıdaki güvenlik görevlisini karşılarına alamayacağına inanılıyormuş. Maoistler ise bu güvenlik koridorunu kıramazlarsa 25 yıldır birlikte mücadele ettikleri halkın güvenini kaybedeceklerini biliyorlarmış. Bunun için güvenlik koridorunun tam kalbine bir dizi baskın eylemi gerçekleştirmeye karar vermişler.
26 Ocak 2006’da Halkın Kurtuluşu Gerilla ordusu, Gangalur polis kampını basıp 7 kişiyi öldürmüşler. 17 Temmuz 2006’da Erabor’daki Salwa Judum kampına baskın düzenlenmişler. Bu baskında 20 kişi ölmüş 150 kişi ise yaralanmış. 13 Aralık 2006’da Basaguda ‘yardım’ kampına baskın düzenleyip, 3 güvenlik görevlisi ve 1 polis memurunu öldürmüşler. 15 Mart 2007’de baskın eylemlerinin en ağırı gelmiş. 120 Kişilik Halkın Kurtuluşu Gerilla Ordusu gerillası, genç kadınlar canlı kalkan olarak içeride tutulurken 80 Chhattisgarh polisinin kalacağı bir kışlaya çevrilen kadın yurdu Rani Bodili Kanya Aşram’a baskın düzenlemişler. Gerillalar yurda girmişler kadınların kaldığı binayı kordona alarak barakaları basmışlar. Bu baskında 55 polis öldürülmüş, kadınlarsa yara almadan oradan kurtarılmış. Rani Bodili baskını bütün ülkelerde feveranla karşılanmış. İnsan Hakları kuruluşları Maoistleri şiddet eylemlerinin yanısıra eğitime karşı tavır almakla ve okullara saldırmakla suçlamışlar. Oysa Dandakaranya’da Rani Bodili baskını bir efsaneye dönüşmüş ve baskınla ilgili şiirler, şarkılar ve oyunlar yazılmış…
Maoistlerin baskını sayesinde güvenlik koridoru kırılmış ve halk nefes almaya başlamış. Polisler Salwa Judum kamplarına geri dönmüşler ancak şimdi yeniden güvenlik koridoru oluşturmak ve arama operasyonlarını yürütmek üzere 300 kişilik yada 1000 kişilik ekipler halinde genellikle de gecenin karanlığında çıkmaktalar. Güvenlik görevlileri ve onların aileleri dışında Salwa Judum kamplarında kalan aileler kademe kademe köylerine geri dönmüşler. Maoistler onlara kucak açmış ve pişmanlık duyan güvenlik görevlilerinin de geri dönebileceğini bildirmişler. Gençler akın akın Halkın Kurtuluşu Gerilla Ordusu’na katılmaya başlamışlar. Böylelikle daha önce müfrezeler ve bölükler halinde örgütlenen Halkın Kurtuluşu Gerilla Ordusu hızla taburlar kurmaya yönelmiş. Bu tamamen gönüllü bir ordu ve kimseye tek kuruş para ödenmiyor.
Tata Steel ile Essar Steel’in finansör oldukları Salwa Judum, Chhattisgarh eyalet hükümetiyle Kongre Partisi’nin ortak operasyonuydu. Mutabakat anlaşmaları da düşünüldüğünde bu operasyonun başarısızlıkla sonuçlanması kabul edilemezdi. Hükümet yeni bir planı devreye soktu ve Yeşil Av Harekatı’yla ortaya çıktı. Salwa Judum’un yetkilileri ve memurlarına şimdi Koya Komandoları adı veriliyor. Harekete geçen güçler arasında Chhattisgarh Silahlı Gücü, Merkezi Yedek Polis Gücü, Sınır Güvenliği Gücü, Hint-Tibet Sınır Polisi, Merkezi Sanayi Güvenlik Gücü, Tazılar, Akrepler, Kobralar bulunmakta.
12 Ekim 2009’da Tata Steel kuracağı tesis ile ilgili yapılması zorunlu olan Çevre Etki Değerlendirme toplantısını yöre insanlarının katılımıyla Lohandiguda’da yapacağını duyurmuş. Ancak toplantı, yoğun güvenlik önlemleri altında birkaç mil uzaklıktaki Jagdalpur Collectorate’nin içindeki küçük bir salonda yapılmış. Hükümet ciplerinin koruduğu bir konvoyla bu toplantıya 50 civarında parayla satın alınmış kabile temsilcisi getirilmiş. Toplantı sonrası yetkililer kendileriyle işbirliği yapan Lohandiguda halkını kutlamışlar. Yerel gazetelerde ise projeye uygun kamulaştırma ile ilgili yalan haberler çıkarılmış.
Lohandiguda hiçbir zaman Naksalit bölgesi olarak kullanılmasa da köy evlerinin duvarlarında “Naksallar gelsin bizi kurtarsın” yazılı grafitiler görünmeye başlamış. Sonrasında bölgedeki bazı insanlar gerillalara katılmaya karar vermiş. Birkaç ay sonra köy heyeti başkanı Vimal Meşram Pazar yerinde vurularak öldürülmüş. Köylüler onun Tata Steel’in bir adamı olduğunu ve insanları topraklarından vazgeçirerek tazminat bedelini kabul etmeye zorladığını düşünüyorlar.
Başbakan, insanların Hindistan uğruna köyleri bırakıp kentlere taşınmasını söylüyor. Kente taşınacak 500 milyon göçmenin ucuz emek olarak kullanılacağının farkında olarak. Ayrıca hükümetin maden ve çelik devleriyle imzaladığı mutabakat anlaşmalarını gerçekleştirebilmesi için bölgenin Maoistlerden temizlenmesi gerekiyor. Dantewada’da ‘kendiliğinden kurulmuş halk milisleri’ kisvesi altında vahşice temizleme operasyonu yürütülüyor. Diğer yandan Maoistlere karşı başlatılan sürek avı, Yeşil Av Harekatı’nın baş yürütücüsü P. Chidambaram gibiler hayatlarına madencilik korporasyonların temsilcisi olarak devam ediyorlar. Madencilik şirketlerinin bu ‘savaş’ a şiddetle ihtiyaçları var. Bu tür şirketler şiddetin doğuracağı etkiyle insanların, yaşam alanlarını boşaltacağını ve şirketlerin dayattığı koşullara boyun eğeceğini düşünüyorlar.
Ancak yanılıyorlar. Maoistler kaybedecek hiçbir şeyi olmayan ülkenin en yoksulları ve onlar “canımızı alabilirsiniz ama topraklarımızı asla” diyorlar. Maoistler pusu kurup, baskın düzenleyerek eylemler yapıyorlar. Onlar iş makinalarına sabotaj eylemleri düzenleyerek tahrip ediyorlar. Onlar kendi topraklarında, açlık çekmeden yaşamak istiyorlar. Silaha sarılan yoksul halkların mücadelesi sertleşerek sürüyor.
Pingback: İsyandan – Hindistan: Güvenlik Güçleri Maoistlerin Etkin Olduğu Bölgelerde Jamnu-Keşmir’den Daha Fazla Kayıp Veriyor
Pingback: Hindistan: HKP(Maoist) Zorla Boşaltma Politikasına Direniş Kampanyasıyla Cevap Veriyor
Pingback: Hindistan: Maoistler Salwa Judum’a Karşı Misilleme Yapacaklarını Duyurdular