Dünyada bir çok insan Küba’nın COVİD-19 salgınına karşı uluslararası tıbbi dayanışma çabalarını etkileyici ve başka bir şeyle karşılaştırılamaz bulmaktadır. Salgınla mücadele için 2000 kadar doktor ve hemşire, İtalya’dan, Güney Afrika’ya, hatta Kübalı doktorların çalışmasını ideolojik gerekçelerle engelleyen sağcı hükümetin bulunduğu Brezilya’ya kadar dünyanın her yerindeki ülkelere gönderildi.
Avrupa’da 40’dan fazla örgüt, Küba’nın uluslararası tıp tugayının COVİD-19’a karşı küresel mücadeleye yaptığı katkılardan dolayı Nobel Barış Ödülüne aday gösterilmesini destekliyor.
Peki Küba kendi ülkesinde salgınla nasıl mücadele etti?
Küba’nın COVİD-19 istatistikleri bize ipucu vermektedir. 28 Mayıs itibarıyla 12 milyon insanın yaşadığı ülkede Dünya Sağlık Örgütü’nün de onayladığı testler ile 1.974 vaka tespit edilmiştir. 1.974 vakanın % 87’si iyileşti, sadece 19 kişi öldü. Avustralya gibi uzak ada ülkesi olan birkaç zengin ülkeden daha az ölüm gerçekleşti.
COVİD-19 Güney Amerika’yı çok sert vurdu. 27 Mayıs itibarıyla Brezilya, ABD’den sonra COVİD-19’un en hızlı yayıldığı, günlük ölüm oranın 807 kişi ile en yüksek olduğu ülke oldu. Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) Güney Amerika’nın salgının yeni üssü olduğunu açıkladı. 25 Mayıs’ta dünyadaki 5 milyon vakanın 800 bini bu kıtadaydı ve 143 bin ölüm kayıtlara geçmişti.
Peki Küba’nın başarısının sırrı nerededir? Herşeyden önce salgına anında ve hızlı cevap verdi. Sosyalist hükümet, ABD’deki Trump yönetimi ve İngiltere’deki Boris Johnson’un muhafazakar hükümetinin politikalarının tam tersi bir politika izledi.
Londra Kolej Üniversitesinde (UCL) araştırma görevlisi olan Emily Morris ile sağlık ve felaketler profesörü Illan Kelman, Ocak ayında The Conversation’da Küba’nın “koruma ve kontrol” planı hazırladığını yazdılar. Bu plan tıbbi personelin eğitimi, ilaç ve karantina koşullarının hazırlanmasını, belirti ve önlemlerin ne olacağına dair halkın bilgilendirilmesi gibi önlemleri içermekteydi.
11 Mart’ta ilk üç vaka görüldü. Tespit edilen vakaların yerleşim yerlerinde tespit edip izole etmeye dayalı önlemler halihazırda alınmıştı. Ülke çapında tıp öğrencileri harekete geçirildi, kapı kapı belirtilerden yola çıkılarak kontroller ve testler yapıldı.
Morris ve Kelman’a göre “Küba dünyanın bir çok ülkesinde olmayan avantajlara sahipti. Ücretsiz evrensel sağlık sistemi, nüfusa göre dünyanın en yüksek doktor oranına sahip olması, dünyanın en yüksek ortalama ömür süresi ve en düşük ölüm oranı gibi pozitif sağlık göstergelerine sahipti.”
“Ülkedeki doktorlarının çoğu dünyanın çeşitli ülkelerindeki sağlık sistemlerinin inşa ve destek çalışmalarında gönüllü olarak çalışmaktaydı. Bu doktorların acil durum çalışma deneyimleri çok artmıştı. Yüksek düzeyde eğitim görmüş bir nüfus, tıbbi araştırma sanayinin gelişmişliği ile donatılmış olan tam teçhizatlı ve elemanlı üç laboratuvar, virüsü tespit eden testlerin yapılmasını sağlayarak mücadeleyi güçlendirdi.
“Merkezi olarak planlanmış devlet kontrollü ekonomi ile Küba yönetimi kaynaklarını hızlıca mobilize etti. Küba’nın Ulusal Acil Durum Planlama Yapısı yerel örgütlenmeleri ülkenin her köşesine bağladı. Felaket Hazırlıklı Sistem engelli ve hamile kadınlar gibi savunmasız insanları korumaktadır. Fırtınalarda ki belirgin düşük ölüm oranları da bu sonuçların alınmasına katkı koydu. “
Küba hala yüzlerce yıllık sömürge ve yeni sömürgeciliğin yarattığı çarpık ekonomik az gelişmişliğin sonuçlarından kurtulmaya çalışan bir üçüncü dünya ülkesidir. Acı veren bu ekonomik miras büyük ve zengin emperyalist komşusu ABD tarafından uygulanan ekonomik ambargo ile sürmektedir.
Barınma hala çözülmüş bir sorun değildir. Kübalılar çok kalabalık evlerde yaşamaya zorlanmaya devam ediyor. Enerji ve ulaşım gibi altyapı gelişmektedir. ABD ambargosu kaynakların en üst seviyede kullanılmasını zorunlu kılmaktadır. Turizm Küba ekonomisinde yüksek bir orana sahiptir. Giderek de artan oranda dış kaynak sağlamaktadır. Bu nedenle COVİD-19 salgını Küba’ya çok büyük bir mali bedel ödetmiştir.
Morris ve Kelman’a göre 20 Mart’ta 21 vaka tespit edilmiştir. Hükümet turistlerin ülkeye gelişini yasaklaşmış, savunmasız insanları izole etmiş, evden çalışma için düzenleme yapmış, öncelikli işlerde çalışanların görevlendirilmesini yeniden düzenlemiş, çalışanlar korunmuş ve sosyal yardımlar sağlamıştır.
“Yayınların gösterdiği gibi Küba hükümeti salgın sürecine adapte olarak sürece cevap verdi. Örneğin yüz maskesi kullanımı ve fiziksel mesafe, toplu ulaşım araçlarının kullanılmasını azaltınca kamu hizmetleri ertelendi. Kamu ve özel kişilere ait araçlar ve sürücüler araçlarını hastaların nakledilmesine ve temel sektörlerde çalışanlara tahsis ettiler. Dükkanlardaki kalabalığı azaltmak, dağıtım sistemini yeniden düzenlemek için internet üzerinden alışverişe geçildi. Fiziksel mesafe zorlaması mesafeli olmaya riayet edilmemesine karşı önlem olarak atılmış bir adımdı” dediler.
Fransa’daki, Grenoble Alpes Üniversitesi’nde Latin Amerika Çalışmaları yapan Janice Argaillot The Conservation’da 5 Mayıs’ta yayınlanan yazısında, Küba’nın salgınla mücadelede başarısının, en büyük etmenlerinden birinin etkin olarak yapılan kamu sağlığı bilgilendirmeleri ve eğitimleri olduğunu yazdı.
Argaillot “Küba halkı bu salgına çok hazır biçimde yakalanmıştı. Küba Halkı bir kaç gün içinde düzinelerce vakanın tespit edilmesinden dolayı ( 24 Mart’ta 48, 26 Mart’ta 57, 29 Mart’ta 119, 1 Nisan’da 186, 14 Nisan’da 814 vaka) virüsün adada zaten var olduğunu biliyordu. Bu zaman süresinde 24 ölüm oldu. Hastalık belirtileri taşıyan yaklaşık 2.500 kişi ise hastaneye kaldırıldı” bilgisini paylaştı.
Argaillot “İlk vakalar ‘ithal edilmişti’, Kübalılar hükümetlerin dış seyahatleri yasaklamasının nedenini çok iyi anladılar” diye yazdı.
” Küba ekonomisi büyük ölçüde turizm bağlıdır. Bu sanayi Küba’ya 2018 yılında 3 milyar dolar gelir sağladı.
” Başbakan Manuel Marrero adada halen karantina altında olan 32.500 turist olduğunu söyledi. Devlet Başkanı Diaz Canel okulların bir ay süre ile kapatıldığını, çocukların evlerinde güvence içinde olma sorumluluğunun ailelerde olduğunu, Kübalıların özellikle kamu marketlerindeki temel ihtiyaç malzemesi sıralarından yakından bildiği sosyal mesafeye saygı gösterilmesi gerektiğini” söyledi.
Salgın ve atılan adımlara ilişkin bilgilendirme coranavirüsün yayılmasını önledi. Herkes bu görünmez ve sonu görünmeyen düşmana karşı mücadelede bir rol oynadı.
“Yurttaşlar ve serbest çalışanlar terzilik yaparak bez maske yaptılar. Çünkü tıbbi maske eksikliği vardı. Mahalle sakinleri olası bir izolasyon için sosyal mesafeyi pratik gerçekliğe dönüştürdüler. ”
Argaillot “Kübalıların durumun ciddiyetini kavradıklarını, gıda krizi korkusunu güçlü bir şekilde yaşadıklarını” yazıyor. Kübalıların akıllarına Küba’nın ana ekonomik partneri ve yardım kaynağı olan eski Sovyetler Birliği’nin yıkıldığı zamanlarda yaşanan “Özel Dönem”in zorlukları geldi.
Mahalle temelli Devrimi Savunma Komiteleri ülke çapında semptomların göründüğü uygulamalar ve hükümetin verdiği girdilerin halka ulaştırılmasında önemli bir rol oynadı.
“Bu gezegende yaşayan bir çok kimse için öngörülemeyen bir krizdi. Fakat Kübalılar hem fırtınaların neden olduğu hem de devrime tepki olarak Donald Trump’ın iktidara geldiğinden beri sertleştirilen ABD’nin uyguladığı mali ve politik ambargodan dolayı şiddet dalgası altında yaşamaya alışıktılar.”
“Bu nedenle kapitalist ülkelerde süpermarketlerde tuvalet kağıdı yokluğunda ortaya çıkan kavga görüntülerine Küba’da rastlanmadı. On yıllardan beri karne ile yaşadıkları için gündelik temel ihtiyaçların nasıl karşılanacağı konusunda deneyime sahiptiler.”