Neoliberal Kapitalizm Vahşice Saldırıyor
Parasız eğitime, sağlık hizmetlerine, toplu taşımaya, toplumsal yapılaşmaya, şirket anlaşmalarına, sendikalara…ve işçi emekçi sınıfının menfaatine olan her türlü uygulamaya karşı Amerika kıtalarının halklarına vahşice saldırıyor. Buna eş zamanlı olarak baskıcı politikalar, yargılama ve mahkumiyet kapasitesini de artırıyor. Bölgedeki kriminal hukuk sistemi cinsiyet, ırk ve sınıf düzlemindeki toplumsal, ekonomik ve politik eşitsizliklerin etkilerini dizginlemek ve denetim altına almak için kullanılıyor; bilhassa Afrika kökenli halklar için.
Yukarıdaki bağlamda Siyah Ağustos Amerika halkları tarafından bağrına basılmalı; tarihe ve günümüz direnişine odaklanan -devlet ve sermayenin saldırılarına karşı direnişin ve özgürleşmenin takvimi olarak bakılacak – bir ay olarak anılmalı. Siyah Ağustos’un kökeni, 1970 yıllarının başlarında Kaliforniya’da bulunan ceza kolonilerinden geliyor. Cezaevlerindeki bu başlangıç, politize olan Yeni Afrikalı ya da Afrika-Amerikalı mahkumların, cezaevi sistemiyle mücadele ederken, şehit düşen mahkumların politik ve militan mücadelesini anlamanın ve içselleştirmenin bir yolu olarak ortaya çıktı.
George Jackson, William Christmas, James McClain, Jonathon Jackson ve Khatari Gaulden gibi devrimcilerin ölümlerine işaret etmekteydi Siyah Ağustos. Bu devrimciler cezaevlerinde mahkum iken ve Marin County’deki Afrikalı mahkumların özgürleştirilmesi eylemi sırasında katledildiler. Yoldaş mahkumların siyasileşmesi ve özgürlük yolundaki mücadeleyi büyütmek için bir anma ayı idi Siyah Ağustos. Ağustos’un siyasi mahkumları, Siyahi Özgürlük Hareketi’nin cezaevi önderlerini temsil ediyordu.
1979’da, Siyahi Özgürlük Hareketi, Siyah Ağustos’u kurumsallaştırıp kabul ederek hareketin anma takvimine ekledi. Daha geniş bir bağlamda, Siyah Ağustos, Siyahilerin Radikal Geleneği’nin eylemlerine bir aylık bir odaklanmayı da beraberinde getiriyor. ABD’deki ve Amerika ülkelerinin diğer yerlerindeki Afrikalı halkların özgürlük mücadelesinin belirleyici dönemeçlerini de üzerinde taşıyor Ağustos.
Gelgelelim, Siyahilerin Radikal Geleneği, ulusalcı ve Pan-Afrikalı karakterine bakıldığında, Siyahi Özgürlük Hareketi’nin özgürlük güçlerinin Siyah Ağustos’a Haiti Devrimi ve Marcus Garvey’in doğum gününü başlangıç göstermesi şaşırtıcı değil. Yine de, ABD’deki radikal güçler, Haiti Devrimi ya da 1789’un İngiliz Karayip ve Martinik ayaklanmalarındaki Özgürlük Günü’nü kutlamalı, altını çizmeli ve merkezlerine almalıdırlar.
Siyah Ağustos uluslararası boyutta Afrikalı özgürlük mücadelesi için çok önemlidir. Olumlu bir şekilde, adil bir toplumu yaratabilmek için, toplumdaki baskıcı ve sömürücü ilişkileri bitirecek bir siyasetin gerekliliğini ve bunun için tüm araçların kullanımının gerekliliğini vurgular.
Siyah Ağustos, hiçbir karşı duruş kabul etmeksizin, toplumun marjinalize edilmişlerine adanmıştır ve başka türlüsü kabul edilemez. Siyah Ağustos bir cezaevinde doğmuştur ancak daha da gerilerde, Atlas Okyanusu’nun Afrika-Antil Adaları arasındaki esir gemilerinin seyrinde ya da kolonileşme köleciliğinde varlık bulmuştur belki de.
Devletin polisinin baskıcı eylemleriyle, yargısıyla, cezaevleriyle ve bunun yanı sıra yoksulluğun getirdiği yapısal şiddetle, yetersiz eğitim, evsizlik, işsizlik ve yetersiz sağlık hizmetleriyle… Afrikalı işçi sınıfı için bütün bunlar birbiriyle benzerlik gösteren deneyimlerdir ve mutlaka bu noktada altı çizilmelidir. Devletin ve sermayenin saldırıları Afrikalı kitleleri marjinalize edilmiş, adaletsiz statüsünde konumlandırmaya devam etmek için sürdürülmektedir. Siyah Ağustos ise emperyalizm karşıtı, ırkçılık karşıtı, feminist ulusötesi ağları, çeşitli çözüm strateji ve taktiklerinin üretilmesi fikrinin paylaşılmasını sağlar; buraya odaklanmayı getirir.
Devlet ve araçları tarafından Birleşik Devletler’in, Kanada’nın, Brezilya’nın, Jamaika, Kolombiya ve diğer yerlerin Afrikalı halklarına yöneltilen şiddete odaklanıldığında görülecektir: Pan-Afrikan hatırası olarak bizlere kalan Siyah Ağustos – radikal ve devrimci güçlerin ideolojik açıklığa, sürekliliğe, örgütlülüğe, öz-eleştiri ve birliğe; birlikte eylemliliğe ivme kazandıracağı ve bunları bir üst aşamaya getireceği koşulların en elverişli olduğu dönemdir.
Toplumun devrimci dönüşümünü arzulayan örgütler ve Afrika halkları saflarında stratejik ve işleyen bir birlik, bugün, daha önce hiç olmadığı kadar etkileyicidir ve gerekli görülmektedir. Baskı altındaki koşullara karşı bölgede boylu boyunca yükselen Afrikalı muhalefetine bakıldığında, kapitalizmin egemenliğindeki merkezi rolünden -ırkçılık, ataerkillik, cinsiyetçilik kadar- bahsedilmemesi ise sıkıntılıdır.
‘Siyah Ağustos’ ise katledilen mahkum, devrimci, Marksist lider, Kara Panter Komutanı George Jackson’ın bizlere bıraktığı mirasa ve anısına parçalanamaz şekilde bağlıdır.
Jackson’ın “Blood in My Eye” kitabında, Jackson şunu belirtmiştir: “Modern kapitalist bir endüstri toplumunda devrim ancak, varolan mülkiyet ilişkilerinin düşürülmesi ve mülkiyet ilişkilerini doğrudan ya da dolaylı olarak destekleyen her türlü kurumunun yok edilmesiyle mümkündür. Aynı zamanda, mülkiyet ilişkilerini destekleyen devleti ve bundan çıkarı olanların arkasında duran bu yapıyı destekleyen her kim ise ve hangi sınıftan olursa olsun bastırılmalıdır. Bundan daha aşağısı bir reformdan ibaret olacaktır.”
Siyah Ağustos, bu nedenle anti-kapitalist ve anti-emperyalist olamayan Afrikalı toplumsal hareketin her türlüsüne de yol gösterecek en doğru panzehirdir.
Birleşmiş Milletler tarafından ilan edilen ‘Uluslararası Afrika Kökenli Halklar Yılı’ ise radikal ve devrimci Afrikalıların, Amerika ülkelerinde Siyah Ağustos’u kurumsallaştırıp yayması için kaçırılmaz bir fırsat sunuyor. Siyah Ağustos’un bölge çapındaki destekleyicileri, bu BM yılını bir fırsata çevirip, çevresindeki halkları, anıtsal bir değer ile devrimci gelenek ve Afrikan özgürleşmesinin can bulduğu Ağustos ayı etrafında örgütlemek ve eğitmek için kullanmalı.
Siyah Ağustos’un meşrulaşarak Amerika ülkelerinde kurumsallaşması, Afrikan özgürlüğüne yaklaşımın örgütlenmesine vurgu yapılarak sağlanmalıdır. Hareketin inşasını sağlayacak bu örgütlü yaklaşım ise aşağıdaki meyilleri yükseltecektir:
1. İşçi ve emekçi sınıflarıyla birlikte ya da arasında sürekli örgütlenmeyi sağlayacak kitle örgütlerinin oluşturulması ya da bu örgütlere dahil olunması noktasında aktivistlerin hareketini;
2. Sistematik baskı altında maaş için mücadele verenler aracılığıyla program, proje ve kuruluşların bir araç olarak tesis edilmesi
3. Üyelerin karar verici güç ve lider olduğu örgütlülükte, öz-kurtuluş ya da öz-örgütlülük kültürünü yaratmak ve bu şekilde “işçi ve emekçi sınıflarının kurtuluşu sınıfın kendisi tarafından kazanılmalıdır” savını içselleştirmek
4. Halkın kendi öz-örgütlülüğünü sağlayacak kapasiteyi geliştireceği şekilde, halkı gerekli bilgi, tavır ve yetilerle donatmak
Mumia Abu Jamal fikrini şu şekilde ifade etmiştir “Siyah Ağustos, Amerika ülkeleri direniş tarihinde pek çok şeye işaret eder.” Mumia’nın bu tespitinin önemi şudur ki; Afrikalı olmayan fakat baskılanan halkların beklentisi de Siyah Ağustos’u kucaklamaktadır. Bu önemli ay; ırkçılık karşıtı, enternasyonalist, feminist, anti-emperyalist ve anti-kapitalist olan Siyahi Radikal Geleneği’nin safındadır.
Siyah Ağustos, gemileri kaldıran, yükselen bir deniz gibidir. Ne de olsa, Haiti Devrimi Güney Amerika’nın özgürlüğüne kavuşmasını sağlamış ve hem Amerika kıtalarında hem de dünyanın geri kalanında köleliğin yok olacağının işaretçisi olmuştur.