Kolombiya’da Paramilitarizmin Sürekliliği, İktidar ve Barış İlişkilerinde Paramiliter Yapılarda Oluşan Çatlaklar
5 Nisan 2016, Jose Honorio Martinez
Geçmiş Alvaro Uribe Velez hükümetinin Kolombiya’da toplumsal çatışmaların varlığını reddetmesine benzer bir şekilde şu anki Kolombiya Hükümeti’nin Savunma Bakanı Luis Carlos Villegas’ın açıklamaları da paramilitarizmin varlığını yok saymaktadır. Belki Juan Manuel Santos hükümeti paramilitarizmi aktif bir şekilde desteklemiyor olsa da paramilitarizmin Kolombiya’nın bir gerçekliği olmadığını göstermemektedir. Paramilitarizm, 1960’lardan itibaren Kolombiya’nın hakim siyasi rejiminin, yani oligarşik devletin temel bir yapı taşı olmuştur. 2015’lerin sonunda tamamlanan Tarih Komisyonu’nun resmi raporunda Giraldo, paramilitarizmin ülkedeki kökenlerine ilişkin şunları belirtmiştir:
‘’ Devletin kontrgerilla stratejisi paramilitarizm temeli üzerinde inşa edilmiştir. Resmi olarak 1980’lerde başlayan bu süreci devlet, kırdaki toprak sahiplerinin ve tarım işletmelerinin kendilerini gerilla eylemlerine karşı korumak üzere özel ordular kurması olarak tanımlamaktadır (bu gruplar bu yaklaşım temel alınarak öz savunma güçleri diye de anılmaktadır). Bu resmi açıklama girişimine karşın paramilitarizmin gerçek kökeni, resmi belgelerin de gösterdiği üzere, ABD’nin Fort Bragg Özel Harp Okulu yetkililerinin Şubat 1962’de Kolombiya’ya özel olarak oluşturduğu Yarborough Görevi’ne kadar çekilebilir. Bu komisyonun üyelerinin bıraktığı gizli bir belgede, ulusal güvenliğin tehlikeye girmesi halinde sivillerden ve askeri personelden oluşan kontrgerilla gruplarının tertip edilmesine ilişkin talimatlar bulunmaktadır.’’
Daha 1940 ve 1950’lerde, 200.000 kadar insanın öldüğü ve milyonlarcasının da topraklarından edildiği iç savaş boyunca büyük toprak sahiplerinin oluşturduğu, kırsalda vahşet saçan özel milislerin varlığı, paramiliter güçlerin oluşturulmasından da önceye dayanmaktadır. Paramiliter stratejinin ülkenin egemen sınıfları tarafından sürdürülmesi ve neoliberal dönemde ‘’üstlendiği’’ vahşi görev (kırsal alanların tarım, maden, enerji, hayvancılık ve devasa altyapı projeleri için bölge halklarından gasp edilmesi, bölge halklarının mülksüzleştirilmesi), paramilitarizmin egemen sınıfların çıkarlarıyla nasıl da birlikte geliştiğinin ve devlet yapısının (devlet ötesi bir hal de alarak) temel bir parçası haline geldiğinin göstergesi olmuştur.
Her ne kadar paramiliter ordular artık devletten doğrudan emir almasalar da ordunun belli kesimleri ve diğer devlet kurumları onları gerilla güçlerine karşı birer müttefik olarak görebilmekte ve aralarındaki o eski organik ilişki nispeten devam etmektedir. Nitekim paramilitarizm, devletin belli kademelerine sızmış suç çetelerinden ibaret olmaktan ziyade devlet ötesi öğelerin bir devamı niteliğindedir.
İnsan hakları savunucularını, köylüleri, köhne muhafazakar partilere ve onların türevlerine muhalif olan siyasi parti ve toplumsal hareket önderleri ve üyeleri halen dahi hedef alınmakta ve katledilmektedir. Onlarca yıldır süregelen bu saldırıların yoğunluğu zaman zaman değişse de paramiliter grupların Ulusal Güvenlik Doktrini’nden sahiplendiği anti-komünist yöntem ve amaçlar hep aynı kalmıştır.
Giraldo bu doktrinin özünü şöyle nitelendiriyor:
‘’Ulusal Güvenlik Doktrini’nin yazılı cephanesini oluşturan Ordu Kütüphanesi’nin kitaplarında, Silahlı Kuvvetler’in resmi dergisinde yayınlanan yazılarda, yüksek kademe komutanların ve onların danışmanlarının askeri sunum ve raporlarında ve gizli kontrgerilla el kılavuzlarında; sendikacılar, topraklarında gerçekleştirilen askeri operasyonları desteklemeyen ya da bu operasyonlarda orduyla işbirliği yapmayan köylüler, sokak protestolarına katılan öğrenciler, ana akım siyasi grupların dışındaki yapıların üyeleri, insan hakları savunucuları, kurtuluş teolojisi taraftarları ya da toplumun statükoyla uyuşmayan her kesimi komünist kategorisi altında yer almaktadır.’’
Paramiliter grupların ülkenin kuzey doğusundaki 6 eyalette zor kullanarak gerçekleştirdiği iş durdurma eylemleri, savunma bakanının ülkede paramiliter kuvvet kalmadığına ilişkin iddialarını da açık bir şekilde çürütmektedir. İşin aslı Kolombiya Devleti hiçbir zaman paramilitarizmle mücadele etmemiştir. 2005’te Alvaro Uribe hükümetinin ‘’Adalet ve Barış Yasası’’ uyarınca gerçekleştirdiğini iddia ettiği paramiliter grupların ‘’terhis edilme’’ süreci temelinde paramiliter projenin modernizasyonunun inşasıdır ve bu süreç yasadışı ekonomik etkinliklerle para aklanmasını ve kırdaki halkın topraklarının gasp edilmesini meşrulaştırırken paramiliter grupların işlediği suçların cezasız kalmasını ve egemen sınıfın çıkarlarının korunmasını temin etmiştir.
Fernando Londono Hoyos benzeri gerici ve yozlaşmış odaklar Havana’da süregelen barış müzakerelerine karşı aldıkları tutum, paramiliter grupların halk önderlerine yönelik gerçekleştirdiği sistematik suikastlerle önemli paralellikler taşımaktadır.
Egemen sınıfların belli kesimlerinin ve toprak ağalarının yoğun bir şekilde desteklediği paramilitarizm Kolombiya’daki oligarşik devletin açık seçik bir gerçeğidir. Egemen sınıfların bu kesimleri, şu anda çıkarlarını hedef alan Juan Manuel Santos hükümetiyle belirgin bir çatışma içerisindedir. 2 Nisan 2016’da, toprakları gasp edilen köylülere topraklarının iade edilmesini, paramiliter gruplarla yakın ilişkiler içerisindeki siyasetçileri ve ordu yetkililerine soruşturma açılmasını içeren yasalara karşı gerçekleştirilen yürüyüş, bu kesimlerin ana akım medyada nasıl bir desteğe sahip olduklarını gözler önüne sermiştir. Paramiliter yapının varlığıyla derinden bir çıkar ilişkisine sahip olan egemen sınıflar içindeki bu kesimler için barış süreci sonrası oluşacak yeni rejim iki ana tehdit oluşturmaktadır. Bu tehditlerden ilki, silahlı çatışma sürecinin sona ermesiyle beraber bu kesimler çıkarlarının önemli bir kesimini oluşturan yasadışı ekonomik faaliyetlerin sonunun gelmesidir. Bu kesimler için ortaya çıkabilecek ikinci tehdit ise gerilla kuvvetlerinin, siyasi süreçlere dahil olabilmesiyle, yerel ve idari seviyede siyasi iktidarda belli bir söz sahibi olması ihtimalinin belirmesidir.
Mevcut hükümetin paramilitarizmin ve onun devletin belli bir kesiminin içerisindeki varlığını reddederken takındığı tavırda, egemen sınıflar içerisindeki liberal, ilerici ve modern kesimlerin o ikili niteliği daha belirgin bir şekilde görülebilir. Kolombiya tarihi boyunca, bu kesimlerin, toprak ağaları ve onların işbirlikçileriyle mücadele etmek zorunda kaldığı her durumda bu çelişki gözler önüne serilmiştir. Lopez Pumajero ve Lleras Restrepo hükümetleri, toprak ve tarım reformunu destekleyecekleri yerde toprak ağalarının ve tarım şirketlerinin baskılarına boyun eğerek küçük çiftçilere ve kırsal nüfusun büyük bir bölümüne yönelik gerçekleştirilen katliamlara ve yağmalara destek çıkmışlardır.
Kolombiya oligarşisinin ilerici unsurları bütünlüklü ve tutarlı bir yapıya ya da siyasi tutuma sahip değillerdir ve onların barış sürecinin gerçek anlamda sonuçlanabilmesi adına gerçekleştirilmesi gereken adımları atmadaki isteksizlikleri, oligarşinin gerici kesimlerinin fanatizmi tırmandırmasına ve ülkeyi pre-modern siyasi koşullara çekmesine imkan tanımaktadır. Kapitalizmin artan bir şekilde ürettiği krizlerle birlikte, oligarşinin gerici unsurları yarattıkları korku ortamından faydalanarak ‘’Kastro-Çavizm’’ kartını kullanmakta, talan ettikleri toprakları korumak ve Alvaro Uribe dönemine dönüş için feryatlar koparmaktalardır.
Peki neden Kolombiya oligarşisinin ilerici unsurları ya kendilerini ilerici olarak tanıtan kesimler temel demokratik reformlar için adım atmamaktalardır? Kolombiya’da paramilitarzmin varlığını yok saymak, çok açık bir gerçeğe karşı gözlerini yummakla aynı şeydir. Ki yine aynı paramilitarizm, ordu ve istihbaratta varolan unsurlarını kullanarak hükümetin 2014’te gerçekleştirdiği seçim kampanyasını sekteye uğratmaya girişmiştir. Oligarşinin ilerici kesimleri tüm ülkeyi bir yalana inandırmaya çalışırlarken kendilerine de kandırmaktalar ve oligarşik devletten geriye kalanların da sonunu hazırlamaktalardır.
Paramilitarizmin varlığı ve ülke genelinde iyiden iyiye güçlenmiş olması, sol siyasetlerin ve toplumsal hareketlerin siyasal haklarını özgür bir şekilde kullanabilmeleri önünde büyük bir tehdit olarak durmaktadır ve Kolombiya’da kalıcı bir barış ortamının yaratılmasında paramiliter yapıların ve ilişkilerin yok edilmesi gerekmektedir.
Kara Kartallar Adlı Paramiliter Çetenin Bastığı Bir El İlanı:
‘’Gerillalar, idam fermanınızı okuyun. Zamanınız doldu. Ya defolun ya da geberin.
Siz orospu çocukları, sizin aileleriniz ve yakınlarınız artık hedefimizdesiniz.
Kastro-Çavizme hizmet eden gazeteciler, sizin tüm iletişim araçları içerisinde, hain Santos’un ülkeyi narko-teröristlere teslim ettiği barış sürecinin ajanları olarak cirit attığınızı biliyoruz.
Yurtsever Yürüyüş Cauca’nın tüm üyeleri, FARC’ın danışmanları olarak hizmet veren Cauca Üniversitesi profesörleri ve narko-teröristler adına seçimlere katılan gizli FARC ajanları (Cauca’daki seçimlerde yer alan 7 kişinin kimliğini açığa çıkardık), hepiniz hedefimizdesiniz.
ASOINCA, ASPU, CIMA, ACIN, RUTA PACIFICA DE LAS MUJERES, ACIT, COCOCAUCA, JUNTA PATRIOTICA’nın liderleri,
siz orospu çocuklarına Cauca’yı terk etmeniz için bir hafta zaman veriyoruz. Hepinizi sıçan gebertir gibi geberteceğiz.
Yeni bir ülke için,
KARA KARTALLAR’’
Yazının birinci bölümüne buradan, ikinci bölümüne buradan ulaşabilirsiniz.
Kaynak: http://www.farc-epeace.org/index.php/background/item/1181-three-perspectives-on-the-contemporary-nature-of-the-paramilitary-phenomenon-in-colombia