Afrikalı çiftçiler, genetiği ile oynanmış tohumların artması ve küresel agro-kimyasal şirketlerinin Afrika tarım sektörünü ele geçirme hırsı yüzünden ciddi tehlikelerle karşı karşıya.
Özet
Üç roundluk küresel kimya şirketi evliliklerinin son halkası Monsanto-Bayer birleşmesiydi. Bu şirketler biyo-teknoloji, zirai tohum ve tarımsal veri alanında pazar paylarını arttırmak için güçlerini birleştiriyor ve yarışı kızıştırıyorlar.
Gıdanın üretiminde ele alınması gereken politik, sosyal, bilimsel ve çevresel bir çok faktör var ama tohum değer zincirinin kontrolü ise anahtar roldedir. Tarım politikaları, toplum odaklı zirai çiftçilik sistemlerini ve geliri güçlendirebilir, tersine zayıflatabilir de. Bu, tarım politikaları ile birlikte Afrika ülkelerinde yukarıdaki faktörlerin tümünü gözeten bir liderliğe bağlı. Bahsi geçen öncelikler arasındaki gerilim, tarım sektöründeki güçlü ticari çıkarlar ile dezavantajlı devletler arasındaki anlaşmalara odaklanıldığında kenara itiliyor.
Yatırıma muhtaç tarıma dayalı Afrika ekonomileri; güçlü arazi sahipleri ile ekonomik büyümeyi tarım sektöründe yabancı şirket yatırımına indirgeyen dar görüşlü hükümetler ve bunlar için hesap soramayan yoksul yurttaşlardan oluşuyor.
Pazar hakimi şirketler kendi çıkarlarını iklim değişikliğine ve ticari tarıma ilişkin tek çözüm gibi pazarlarken, hükümetlerin ekolojik dengeyi ve kendi gıda ihtiyaçlarını görmezden gelmesi aile çiftliklerini tehlikeye atıyor. Hem küçük aileler hem de ticari çiftlikler, mega şirketlerin dayattığı yüksek teknoloji tohumların, ilaçların ve gübrelerin politik ekonomik sonuçlarından haberdar olmalı.
Buna karşın, Afrika ekonomilerinde etkin, yerel tohumları inceleyen, çiftçilere tohumun kalitesini yükseltmeyi öğreten ve çiftçiler arasında yerel tohumları dağıtan stratejik bir harekete ihtiyaç var. Bu stratejik karşı hareketin başarısı tarım topluluklarının ne kadar bilgilendirildiğine ve hükümetleri dış kimyasal tarım metotları yerine alternatif ve çeşitli yerel gıda ağlarını tercihe zorlamak için ne kadar iyi örgütlendiklerine bağlı. Ve daha da fazlası, kimyasal üretim ile kolektif toplumsal tarımın çöküşünün sonuçlarına karşı Afrikalı köylü kadınların ne kadar aktif mücadele ettiği ile ilintili.
Giriş
Bu şirket evlilikleri gösteriyor ki yüksek teknoloji tohum ve kimyasala yatırım yapan şirketler zorlu bir dönemden geçiyor ve güçlerini birleştirmek tek çareleri görünüyor. (1)
Tarım yatırımlarına hakim olan ana akım politikalar, uygulamalar ve iş anlaşmaları ile dünyayı beslemek için optimum sayılan –biyolojik tür çeşitliliğini, tarım sektöründeki cinsiyet eşitliğini ve iklim duyarlı üretimi gözeten- çiftçilik sistemleri ters düşüyor gibi görünüyor.
Hem AB hem de ABD’deki yasal boşluklardan yararlanarak bilimsel kanıta dayalı politika üreten mekanizmaların altını oyan, çevre ve güvenlik ile ilgili düzenlemeleri görmezden gelen kimyasal tarım şirketleri daha çok kar ve pazar payı için hükümetlerle kurdukları uğursuz ittifakları derinleştiriyor, iklim değişikliği ve beklenmeyen mevsim etkileri ile mücadele adı altında kimyasala dayalı üretimi yönetimlere dayatıyorlar.
Kimya devleri tohum, gübre ve ilaç pazarının hakimiyeti için kapışıyor
“Eğer Bayer-Monsanto birleşmesi nihayete ererse, yeni birleşmiş şirket küresel ticari tohum pazarının neredeyse %30’unu, agrokimyasal pazarın da %25’ini kontrol ediyor olacak ki bu da onu dünyanın en büyük tohum ve kimyasal tedarikçisi yapar. Güney Afrika’da ise, her iki pazarın da %30’unu kontrol ediyor olacak. Zaten günümüzde de Monsanto, özel sektördeki mısır tohumunun %80’ine, soya fasülyesi ile ayçiçeği tohumunun ise %100’üne hakim iki şirketten biridir.” – Afrika Biyoçeşitlilik Merkezi
Bayer, BASF, DuPont, Dow Chemical, Monsanto ve Syngenta dünyadaki en güçlü kimyasal şirketlerden bazıları.(2) 2016 yılından beri stratejik birleşmeler ve konsolidasyonlarla pazar paylarını arttırmaya devam ediyorlar. (3) Bunlar arasında Çin Ulusal Kimya Ortaklığı,(4) Syngenta ve DuPont-Dow, patentli tohum pazarının %60’ını ve agrokimya pazarının da %64’ünü kontrol ediyor.
Henüz gündemde olan Monsanto-Bayer birleşmesindeki mürekkep kurumamışken –ki bu küresel tarımı şekillendiren üç büyük işlemin sonuncusudur ve kesinlikle tamamlanacaktır – mevzu gerçekleşip gerçekleşmemesi değil sadece ne zaman olacağıdır.(5)
Küresel tohum piyasasının değeri yaklaşık 53 milyar Amerikan dolar’ıdır ve 2020’ye kadar 113 milyara çıkması beklenmektedir.(6) Afrika’nın şu andaki pazar payı ise ancak %2’si kadardır. Tüm Afrika kıtası boyunca ekilebilir arazilerin varlığı düşünüldüğünde potansiyel kar fırsatlarının yanı sıra sürdürülebilir karlı bir üretim için aşılması gereken pek çok engel vardır. Bunlardan en önemlileri altyapı eksikliği, uzmanlık, kurumsallık ve politik mekanizmadır.
Bayer-Monsanto-BASF karması
“Her tohum aynı potansiyelle başlar. BASF Tohum Çözümleri tohumun performansını yükseltmeye odaklanır. Bugünün gelişmiş tohum zenginleştirici araçlarından, baryum aşılayıcılardan, fonksiyonel korumadan, renklendiricilerden, geleneksel tohum içeriğinden yarının keşiflerine, bizim bütünsel yaklaşımımız ekimden biçime kadar tohumun gerçek potansiyelini zenginleştirmektir.” BASF Websitesi (7)
Mayıs 2016’da Bayer bir ABD tohum şirketi olan Monsanto’yu 62 milyar Amerikan dolarına almak için teklifte bulundu. Monsanto daha yüksek bir fiyat isteyerek bu teklifi reddetti. Bayer’in Ekim 2017’de yaptığı 66 milyar dolarlık teklifi kabul gördü, öte yandan Bayer kendi kimyasal ilaç ve tohum üretimini 5.9 milyar avro karşılığında (7 milyar dolar) BASF şirketine satacağını duyurdu.(8) 21 Mart 2018’de, dünyanın en büyük kimya şirketine sattığı sebze tohumları, pestisit ve dijital tarım teknolojisi ile BASF’ı güçlendirmesinin ardından Bayer AG, Avrupa Birliği’nin de anlaşmayı onaylamasıyla Monsanto’yu satın almak için önündeki engellerden birini daha temizlemiş oldu.(9)
Hem Bayer hem de Monsanto tarım sektöründeki büyük veri projelerinin içindeler. Bayer’in Monsanto’yu satın almak istemesinin başlıca sebeplerinden biri Monsanto’nun bünyesinde en güçlü bilgi teknolojisine ve en geniş saha araştırma ağına sahip The Climate Corporation şirketini barındırmasıdır. Ayrıca Monsanto’nun bazı çok önemli Genom Değiştirme girişimlerinde de ayağı var: Mevcut iki Kümelenmiş Düzenli Aralıklı Kısa Palindromik Tekrarlar lisanslarından bir tanesini elinde bulunduruyor ve tarım-teknoloji devleri CNH ve AGCO ile giriştiği iki ortaklığı var.(10) BASF ise Bayer’in dijital tarım operasyonları ile araştırmalarının lisansını alarak Avrupa’da Bayer’in dijital tarımdaki yerini almayı ve giderek büyüyen bu alandaki yarıştan kopmamayı hedefliyor. (11)
Bu arada BASF, araştırma ve geliştirme operasyonları dahil olmak üzere Bayer’in küresel tohum ve kaynaklarının tümünü satın almak için sıraya girmiş durumda. Bu tasfiye planı kolza tohumu, pamuk, soya fasulyesi ve buğday ile Bayer’in genetiği ile oynanmış tohum araştırmalarını da kapsıyor. BASF aynı zamanda Bayer’in glufosinat varlıkları ile kimi Avrupa ülkelerinin yasaklamayı planladığı ot öldürücü glifosat’ın yerine geçecek erbisitler için kurulmuş araştırma zincirlerini de satın alacak.
Verimli tohumlara erişimde sıkıntılar
“İyi bir hasat verimli tohumla başlar. İçeriği zengin kaliteli tohuma erişimdeki sıkıntılar küçük çiftçilerin karşılaştığı zorluklardan biridir. Küçük üreticilerin tohuma erişimini yükseltmek küresel gıda egemenliği sorunun çözümünde hayati öneme sahiptir.” Tohum Erişim Endeksi Raporu (13)
Afrika’da tarım sektöründe ve tarımla geçinen toplumlarda yaşanılan sıkıntılar nelerdir? Bu şirket evlilikleri Afrika kıtasını tamamen ithal girdiye bağlı, inorganik, iklime duyarsız ve yerel köylü üretimine karşı yıkıcı bir tarım formuna mahkum edecek güce sahip olabilir mi? Tarım toplulukları tarım teknolojilerinin bu şekildeki hakimiyetine karşı sessiz kalmayı veya işbirliğine girmeyi göze alabilirler mi? Birinin varlığı diğerini tehdit mi ediyor? Tarım toplulukları kendi arka bahçelerinde bu tarım devleri ile yapılan işbirliğinden kar elde edebilirler mi?
Cevap karmaşık ve liderlerin konuya açıklık getirmesine muhtaç. Bir taraftan sürdürülebilir tarım açısından verimli tohumlara erişim hem büyük hem de küçük üreticiler için gerekli. Tohumun kalitesini geliştirecek uygulamalar ve çiftçileri yerel bilgi ile desteklenecek bu gelişimin bir parçası yapmak kritik öneme sahip.
Öte yandan değer zinciri ürün piyasasında çok özel tohum talepleri doğuyor ve çoğunlukla bu tohumlar finans, teminat, pestisit ve gübrenin yanı sıra bir çeşit pazar garantisini de beraberinde getiriyor. Yani aslında global pazarı besleyerek yüksek teknoloji tohuma kapı aralamak bilerek ya da istemeyerek yerel tohum üretimine ve tohum egemenliğine kapıyı kapatmak demek.
Yerel ve güçlü bir tohum sektörünün inşası
Çiftçilik sistemlerinin ötesine geçip hem kadınlar hem de erkekler için yerel ve sosyal sermayenin güçlendirilmesi dahil olmak üzere gıda ağlarının yerelleştirilmesi konusunu tartışmaya açmalıyız. Tarım topluluklarının güçlendirilmesi bütün farklılıklarıyla beraber çiftçilerin üretim, gıda ve tarım hakkında beraber karar verebilecekleri bir mekanizmayı gerektiriyor.
Bir çok Afrikalı hükümet büyük ölçekli üretimi ve teknolojik tarıma yönelik yatırımları destekleyen ticari tarım politikalarını benimsiyor. Kapsamlı Afrika Tarım Geliştirme Programı, “zirai dönüşüm, zenginlik yaratımı, gıda güvenliği, beslenme, ekonomik büyüme ve refah için yürütülen politikaların temelidir.” (13) Zirai tohum politikası söz konusu olduğunda ise bu uygulamalar daha çok hibrid, genetiği ile oynanmış tohumu tercih eden büyük ölçekli ticari üreticilerin çıkarlarına hizmet etmektedir.
Afrika’da Yeşil Bir Devrim İçin Birlik (AGRA) kendi websitesinde yaptığı işi, Afrikalı tohum şirketlerine yatırım yaparak tohum üretimini arttırmak olarak tanımlamıştır. Soru hangi tür tohumların üretimine öncelik verildiğidir, öncelik ihracat pazarı için midir, küçük üreticiler bu tohumları alacak ve geliştirecek güce sahip midir? Bazı raporlar (15) AGRA’nın GDO’lu tohum dağıttığını, yerel tohumları ve ekimini engellediğini ve küçük aile çiftliklerinin hayatını zorlaştırdığını iddia etmektedir.
Tohum Erişim Endeksi, dört bölgede dünyanın önde gelen tahıl ve sebze tohumu şirketlerini, gelişmekte olan ülkelerdeki küçük üreticilere verimli tohum ulaştırmak için uyguladıkları politika ve uygulamaları üzerinden değerlendirip sıraladı. (16) Dünya genelinde 2.5 milyar insan 500 milyon civarındaki küçük çiftliklerde çalışıyor ve sadece Afrika’da kıtanın gıda ihtiyacının %70’i küçük ölçekli üreticiler tarafından sağlanıyor. Üretimi yükseltmek, besin değerini arttırmak ve iklim değişikliğine adapte olmak için bu üreticilerin yüksek verimli tohumlara ulaşabilmesi gerekiyor. Şu anda özel sektör küçük üreticilere ulaşmada minör bir rol oynuyor – Sahra altı Afrika’daki küçük üreticilerin ancak %2.5’i tohum şirketlerinden alım yapabiliyor. Şurası kesin ki verimli ve organik tohumlara ihtiyaç var.
Ticari tarım aşağıdaki konulara da öncelik vermeli:
Zirai sektördeki prensipler
Toprağın, tohumun, bioçeşitliliğin ve bilginin mülkiyetinde ve kontrolünde yerellik üzerinde temellenen ve yerelden beslenen bir üretim mekanizmasının korunması.
Hem yerel çiftçiyi hem de yerel tohum firmalarını gözeten bir politikanın oluşturulması yönünde çalışan kararlı bir politik liderlik.
Kıtadaki zirai ekosistemler için agroekoloji, tohum çeşitliliği ve toprağın ıslahı hayati önem taşıdığından, çevre sağlığını ve üreticilerin geçimini garanti altına alacak düzenlemelerin ve standartların konulması.
Tohum sorunun gereklilikleri
Çiftçilerin sağlıksız kimyasallara muhtaç kalmaması ve yerel tohum ağlarının güçlenmesi için yerel tohum kalitesinin, bilgisinin ve mekanizmaların geliştirilmesine kaynak ayrılması
Çiftçilerin çoğunun ve özellikle de kadınların tohumu kendi toplulukları içinden temin ettikleri düşünüldüğünde, çiftçileri verimli tohumları seçme, üretme ve dağıtma sürecinin bir parçası haline getirebilmek için çiftliklerde yerel tohum üretimini destekleyen yasal düzenlemelerin yapılması.
Asıl işlevi yerel kullanım için tohum sağlama olan, yerel olarak idare edilen ve genelde enformel kurumlar olan toplum tohum bankalarının desteklenmesi. Bu bankaları işleten üreticiler daha çok büyük mahsullerle ilgileniyorlar ve bazen küçük miktarlardaki bazen de yüzlerce kilogramı bulan az kullanılmış ürün çeşitlerini ihmal edebiliyorlar.
Bu bulgular, 2008’de yayınlanmış Kalkınma için Zirai Bilgi, Bilim ve Teknolojinin Değerlendirilmesi başlıklı raporda yer alan bulgu ve önerilerle uyum göstermektedir. (19)
Çiftçilere sorulduğunda
“Bu araştırma bizim aile çiftliği olan üyelerimizden onlarca yıldır duymakta olduğumuz firma konsolidasyonunun pazarı nasıl domine edeceği endişesinin altını çizmektedir. Dört ya da beş firma çiftçilerin üretim için aldıkları girdilerin fiyatlarını belirlemektedir. Oysa ki aile çiftlikleri adil fiyatları, ne ekeceklerine kendilerinin karar verebileceği ve firmaları daha yenilikçi olmaya teşvik edecek türden bir pazar ortamını hak ediyorlar. Bayer-Monsanto birleşmesi ise bu faktörleri yanlış yöne doğru çekecektir. Bizim araştırmamız ortaya koyuyor ki çiftçiler bu birleşmenin engellenmesini istemektedir.” Roger Johnson, Ulusal Çiftçiler Sendikası Başkanı, ABD
Çitfçilerin oluşturduğu bir koalisyon 26 Ocak-12 Şubat 2018 tarihleri arasında, Bayer –Monsanto birleşmesi üzerine 48 eyaletten 957 çiftçinin katıldığı bir anket düzenledi. Ankete katılan çiftçiler toplamda 2 milyon akrelik alanda ve her çeşit zirai üretimde faaliyet gösteriyorlardı.
• Ankete katılan çiftçilerin yüzde 91.9’u birleşmeden sonra şirketin diğer ürünleri silecek ve bir ürünü dayatacak şekilde pazarı domine edeceği konusunda endişeli (Yüzde 79.6’sı çok endişeli/yüzde 12.3’ü endişeli)
• Çiftçilerin yüzde 91.7’si Bayer/Monsanto’nun zirai üretim verilerinin kontrolünü ele geçireceği konusunda endişeli (Yüzde 79.5’i çok endişeli, yüzde 12.2’si endişeli)
• Ankete katılan çiftçilerin yüzde 89’u bu birleşmenin kimyasa dayalı üretimi dayatan baskıyı arttıracağı yönünde. (Yüzde 77.1’i çok endişeli, %11.9’u endişeli)
Anket sonuçları aynı zamanda gösteriyor ki; birleşmiş olan şirketin zirai üretim verilerini kontrol edeceğine, fiyatları yükselteceğine, kalite, seçim ve tohum çeşitliliğini yok edeceğine, iklim değişikliğine karşı kritik öneme sahip bölgesel adaptasyonu olan tohumlara erişimi düşüreceğine dair çiftçilerin ciddi endişeleri var.
Çiftçiler koalisyonunun yaptığı anket ile Konkurrenz Grup tarafından hazırlanmış beyaz bülten, ABD Adalet Bakanlığı Antitiröst Bölümünün neden Bayer’in yasal düzenleme önerilerini kabul etmemesi gerektiğini gösteriyor. Anket sonuçlarına ve diğer bulgulara dayanarak beyaz bülten, bu düzenlemelerin tohum, pestisit endüstrilerindeki rekabeti ıslah etmeyeceğini ortaya koyuyor.
“Bu birleşme tohum tedarikindeki tekelleşmeyi kuvvetlendirecek ki bu da pazardaki tohum çeşitliliğini düşürerek arazilerimizde daha az biyoçeşitliliğe fiyatlarda ise artışa sebep olacak.” diyor Organik Tohum Birliği’nden Kiki Hubbard. “Geçtiğimiz 20 sene içerisinde, mahsul fiyatları artmamasına rağmen tohum fiyatları dörde katlandı. Tarih bize gösteriyor ki bu denli büyük birleşmeler teşvikten çok yeniliklerin önünü kesiyor. Ve bu ölçekteki birleşmeler ne, nerede ve nasıl ürettiklerinden bağımsız olarak bütün çiftçileri etkiliyor.”
Afrikalı çiftçilere uyarı
Kenya Küçük Ölçekli Çiftçiler Forumundan Justus Lavi Mwololo şöyle diyor: “Çiftçiler olarak, kendi önceliklerimizi ortaya koymalıyız.”
Amerika’da yapılmış olan bu anket Afrikalı çiftçilere ve hükümetlere uyarı niteliğinde olmalı. Çiftçi kadınlar ve erkekler gelecek nesiller için tarım, gıda ve doğal kaynakların kullanımına ilişkin kararları beraber vermeli ve kendi önceliklerini belirlemeliler. Bilgi birikimini ve kendi yerel ekonomilerini sahiplenmek ve sürdürülebilirliği inşa etmek, toprağa ve ekolojiye güçlü şekilde bağlı bu tarım topluluklarının işi olmalı.
*Nidhi Tandon Kaklınma İçin Bilgi Ağı’nın kurucusu ve yönetisidir.