WARNING: unbalanced footnote start tag short code found.
If this warning is irrelevant, please disable the syntax validation feature in the dashboard under General settings > Footnote start and end short codes > Check for balanced shortcodes.
Unbalanced start tag short code found before:
“* Güney Afrika’nın tarihi şiddet ve ayaklanmalarla kalbura dönmüş durumdadır. Gerici ideologlar bunu nasıl açıklamak isterlerse istesinler Güney Afrika’daki şiddet, baskı altında tutulanların, çıkarlarını rasyonel ve örgütlü bir şekilde ifade etmelerindeki beceriksizliği…”
Toprağın altındaki maden zenginliği, bankalar ve tekelci endüstri bir bütün olarak toplumsal mülkiyete dönüştürülecek; Bütün diğer endüstri alanları ve ticaret, toplumun çıkarına hizmet edecek şekilde kontrol altına alınacak;”
(Özgürlük Şartı, Halk Kongresi, Kliptown, 26 Haziran 1955)
“İhtiyatlı olmalısınız! Emek hareketleri, sadece özgürlük gününde ihanete uğradığını anlamak için özgürlük hareketlerini kaç sefer desteklemiştir? Afrika’da bunun çok sayıda örneği vardır. Eğer ANC (Afrika Ulusal Kongresi) eğer gerekenleri vermiyorsa ona, apartheid rejimine ne yapmışsanız onu yapmalısınız.”
(Nelson Mandela, COSATU (Güney Afrika Sendikalar Kongresi) Özel Ulusal Kongresi’ndeki konuşması, 1993)
***
Güney Afrika’nın tarihi şiddet ve ayaklanmalarla kalbura dönmüş durumdadır. Gerici ideologlar bunu nasıl açıklamak isterlerse istesinler Güney Afrika’daki şiddet, baskı altında tutulanların, çıkarlarını rasyonel ve örgütlü bir şekilde ifade etmelerindeki beceriksizliğin neden olduğu seyrek görülen bir fenomen değildir. Özgürlük Şartı’nın ilanıyla birlikte ırk temelli baskıya karşı savaşım; ırkçılığa, baskıya karşı ülkenin özgürlüğü için verilen mücadelenin birliği temelinde tarihsel bir perspektif kazandı. Özgürlük Şartı, belirlenmiş bir hedefe yönelen geniş bir yelpazedeki politik hareketleri birleştirerek, ülkenin özgürleştirilmesinde birleştirici ve teşvik edici bir faktör haline geldi. Sharpeville ve Soweto katliamları mücadelenin karakterinde ve yoğunluğunda dönüm noktalarını sembolize etmekte ve hatta bunlar ilerici tarihçiler tarafından Güney Afrika tarihinde derin izler bırakmış olup dönüm noktaları olarak değerlendirilmektedir.
16 Ağustos Marikana katliamının 2. yıldönümünü temsil etmekteydi. Bu olay da Güney Afrika’da baskı altında tutulanların sosyal bilinci açısından anlaşılabilir şekilde bir çeşit dönüm noktası haline dönüşmüştür. Güney Afrika’nın baskı altında tutulanları arasında kuşkuculuk ve hayal kırıklığı Apartheid sonrası dönem için bir tema haline gelmiştir. Ekonomik mahrumiyetlerden kaynaklı hoşnutsuzluklar genellikle sunulan hizmetlere yönelik protestolar ve benzeri eylemler biçimini almaktadır. Geçen yıllarla birlikte bunların yoğunluğu, sıklığı ve sosyal etkileri sürekli olarak artmaktadır. Fakat ülkedeki bir çok kişiyi uyandıran Marikana katliamı ve onun geçmişin kanlı olaylarıyla çarpıcı benzerliği olmuştur. Apartheid rejiminin düşmesinin üzerinden 20 yıl geçtikten sonra bir çok kişi ulusal kurtuluş programının ekonomik hedeflerinin vadesi gelmemiş bir konu olarak kaldığının farkına varmıştır. Eski rejimin politik üstyapısı biçimsel olarak ortadan kaldırılmış iken onun üzerinde inşa edilen ekonomik ilişkiler dokunulmadan kalmış veya neo-liberalizm tarafından empoze edilen ihtiyaçlarla daha fazla uyumlu hale gelmiştir.
ANC hükümetinin eleştirisi sağ ve sol kesimden yapılmaktadır. Siyah olmayanların büyük bir çoğunluğu, özellikle beyazlar ve Demokratik İttifak (DA) etrafında toplanan yükselen siyah orta sınıf yolsuzluk ve kötü yönetime vurgu yapmaktadırlar. Söylemeye gerek yok ki bunlar, güya siyahlar ülkeyi yönetmeye hazır değildir ya da bu mesele için hep birlikte yönetelim türünden bilinçaltından gelen ırkçı mesajları içeren yüzeysel eleştirilerdir. Ne ölçüde utanç verici olduğu bir yana eleştiriler gerçekten sorunun özünü oluşturmamaktadır. Bunlar daha çok Güney Afrika’daki beyazların üstesinden gelemeyecekleri görünen miraslarıdır. DA’ya göre bu faktörler mevcut hükümetin ekonomik politikalarını dayandırdığı neo-liberal gelişme modeli değil, işlerin bugünkü durumu ile müreffeh Güney Afrika’ya uzanan yolun arasında duran engellerdir. İlla da bir bağ aranacaksa, DA, ANC hükümetini bu politikaları ısrarlı bir şekilde uygulamadaki beceriksizliği nedeniyle itham etmektedir. DA, ANC hükümetine, sağlık sistemi ve önemli miktarda kamu sermayesinin yer aldığı diğer sektörlerde dahil olmak üzere devlet mülkiyetindeki şirketlerin özelleştirilmesine dair daha saldırgan bir politika önermektedir. Konu Güney Afrika’nın ezilmişleri olduğunda ANC/DA karşıtlığı bize ABD’deki demokratlar/cumhuriyetçiler ve Birleşik Krallık’taki işçi partisi/muhafazakarlar arasındaki politik ve ideolojik farklılıkları hatırlatmaktadır. Ekonomik gelişmenin karakteri söz konusu olduğunda her iki parti, sadece sorunların yorumunda ve bu gelişme modelini uygulamak için radikal ekonomik politikaların nasıl olması gerektiği konusunda ayrışarak neo-liberal modelin temel bir hat olmasında birbirlerine yanaşmaktadır.
Tezat olarak, ulusal kurtuluşun görevlerine yaklaşımdaki hatalar sol cenahtaki birçok kişi tarafından sosyal eşitsizliklere gem vurma ve bunu alt etmek için gerekli olan ekonomik büyümeyi sağlamadaki hatanın asıl nedeni olarak görülmektedir. Militan sol ve ANC arasındaki ayrım hattı 1955 tarihli Özgürlük Şartı’nda savunulduğu gibi toprakların ve üretimin temel araçlarının ulusallaştırılması konsepti etrafında dönmektedir. Marikana katliamı militan işçi hareketi ile ANC hükümeti arasındaki çatlağı somutlaştırmıştır. Apartheid rejiminin düşmesinden beri ilk kez, işçi hareketinin geniş kesimleri üçlü ittifakla ilişkileri kesme tehdidini hayata geçirmişlerdir. [1] Marikana katliamı sonrasında ANC hükümetiyle yolları ayırma ve işçi sınıfı ile hakları ellerinden alınanları post-apartheid rejim tarafından ilan edilen kamusal planlar için kritik öneme sahip bir program etrafında birleştirme beceresi gösteren iki büyük ölçekli hareket ortaya çıkmıştır:
- Güney Afrika Metal İşçileri Ulusal Sendikası (NUMSA)
- Ekonomik Özgürlük Savaşçıları (EFF)
Devam edecek…
Kaynak: http://www.revolutionarydemocracy.org/rdv20n2/SouthAfr.htm
Notlar:
1- Afrika Ulusal Kongresi (ANC), Güney Afrika İşçi Sendikaları Kongresi (COSATU) ve Güney Afrika Komünist Partisi (SACP) üçlü ittifakdır. Her kurumun kendi anayasası, programı ve üyeleri bulunsa da sözde Milli Demokratik Devrim (NDR) adlı siyasi programda mutabık kalmışlardır.
Pingback: Raul Martinez: Güney Afrika’da Ulusal Kurtuluş Hareketi’nin Yeniden Ortaya Çıkışı-2