Güney Afrika Ulusal Metal İşçileri Birliği (NUMSA), Afrika Ulusal Kongresi’ndeki (ANC) gelişmelere karşı eleştirel bir ses olduğunu söylemesinden bu yana Birleşik Cephe yolda görünüyor.
Numsa, Güney Afrika Sendikalar Kongresi’nden (Cosatu) ayrılmıştı ve Zwelinzima Vavi meşhur serseri mayına dönüştü.
Şu anda tanık olduğumuz sürecin düşükle sonuçlanan bir hamilelik mi yoksa politik havayı sarsacak bir ejderha mı olduğunu söylemek güç. Birleşik Cephe’nin başlatılmasında ne yaşanırsa yaşansın, bu inisiyatifin ardındaki kişilerin amaçları oldukça açık: İsim seçimleri eski güçlü hatıraları yeniden canladırmak için.
Birleşik Cephe, ilk defa Johannesburg’da 23 Ocak 1983’te apartayd karşıtı bir rahip olan Allan Boesak tarafından açıkça tartışılmıştır, ancak fikir, Soweto gençlik ayaklanmasını takiben 1970’lerin sonlarından beri fikir aşamasındaydı. Boesak’ın çağrısı, apartayda son vermek için ilerici sivil toplum örgütlerini tek bir çatı örgütünde toplamaktı. 20 Ağustos 1983’te 565 örgütün temsilcileri ile Birleşik Demokratik Cephe (United Democratic Front – UDF) kuruldu ve bunu takiben yaklaşık 10.000 kişinin katılımıyla bir eylem gerçekleştirildi.
Zamanın tehlikeli atmosferinde, sistemi böylesine tehdit eden bir gündemle bu kadar ciddi bir kalabalığı bir araya getirebilmek, yalnızca UDF’nin ardındakilerin desteğini değil aynı zamanda ve daha da önemlisi katılanların kararlılığını göstermesi açısından önemlidir. UDF yalnızca bu fikri ortaya atanların bireysel politik dehaları yüzünden popüler değildi, aynı zamanda toplumdaki koşullar sıradan insanların baskıya karşı birleşmesi ihtiyacını doğurmuştu.
1976’dan sonra Güney Afrika’da ezilenler kavgaya hazırdı. Siyah bilinç hareketi, Afrikalı gençlerce de benimsendi.
1973’teki uluslararası petrol krizi, uzun süredir devam eden sürdürülebilir ekonomik büyümeye bir son verdi ve Güney Afrika için, özellikle de en yoksulları olan siyahi halk için ciddi sonuçlar doğurdu.
1977’de Steve Biko’nun katledilmesi, ezilenlere açık bir mesaj veriyordu ki yalnızca birleşik eylemle apartayd’ı işlemez hale getirebilirlerdi. Sürgünde bulunan ANC liderleri bu durumun farkına vararak UDF’ye açık bir destek verdiler.
Her ne kadar cepheyi oluşturan sivil toplum bileşenlerinin büyük bir kısmı kendilerini partinin bir uzantısı olarak görmeseler de ANC, UDF’yi kendi iç kitle seferberlik organı olarak gördü.
Bu bileşenleri apartaydı yenmek gibi kolektif bir amaç bir araya getirmişti. 1983’te ülkede kriz hali hakimdi.
Apartaydı alaşağı etmek için bir çok faktör bir araya geldi, ancak onu mezara gönderebilecek itici gücün ardında UDF vardı. Güney Afrika’da politikanın durumundan rahatsız olan bir çok kişi, bugün Birleşik Cephe’nin başlamasıyla UDF’nin ruhunu geri getirmeyi umut ediyor.
İsimde bir sihir yok; asıl sorun sıradan insanların sorunun farkına varmasını sağlayacak ve ortak bir amaç için ortak bir düşmana karşı örgütleyecek olan mevcut koşuların çözümlenmesidir.
UDF deneyimi, gerçek bir kriz durumunda, krizin sebebi ve düşmanın kim olduğunun bilindiği durumda insanları harekete geçirmenin kolay olduğunu öğretiyor.
Yeni bir Birleşik Cephe kuruluşuna emek verenler, bir krizin ve amaçlarınında açık olduğunu söyleyebilirler. Fakat kolay cevaplar daha karmaşık olan durumun gizlenmesine neden olabilir.
Bugün birçok Güney Afrikalı ülkenin gidişatından memnun değil. Bunun bir sebebi, yoksulluk, işsizlik ve eşitsizliğe karşı savaşın kazanılmamış olmasıysa, diğer bir sebebi de kamu hizmetlerinin çok düşük kalitede olmasıdır.
Eskom’un (Güney Afrika elektrik sağlayıcısı) yük azaltımı da ulusal ruh halini düşürüyor. Eğitimli kesimin ise ülkenin uluslararası değerlendirmelerdeki düşük performansı ile canı sıkkın.
Parlamentodaki kaos da birçoklarının öfkesini derinleştiriyor.
Bunların ulusal bir kriz oluşturduğunu belirtmek yanlış olmayacaktır, ancak sorun bu krizin – düşmanın – belirgin olmaması.
Irkçı beyazlar, içinde bulunduğumuz durumun, siyahilerin yönetememesinden kaynaklandığını söylüyor. Siyahlar ise beyazların zenginliklerini siyahlarla paylaşmayı reddettiği için bu durumda olduğumuzu söylüyorlar.
ANC oylarının %10 düşüşünde önemli bir fonksiyonu olan Gauteng seçmenlerine göre sorun, e-seçimler ya da utanç kaynağı bir Cumhurbaşkanı’na sahip olmalarıdır.
İşçi sınıfı liderlerine göre asıl sorumlu ve düşman siyah yada beyaz sermayedir.
Seçmen kitlesinin %60’ını oluşuran ANC seçmenlerine göre sorun yok zaten ANC partisi “ülkeyi ileri götürüyor”.
Yeni Birleşik Cephe’yi örgütleyenler ise asıl meseleyle karşı karşıyalar. Birbirinden kopuk grupları bir politik program çerçevesinde koordine edip nasıl uyumlu bir güce dönüştürecekler?
Eğer Birleşik Cephe, seçimlere katılacak bir politik parti oluşturmayı düşünüyorsa, farklı çıkarları olan grupları ve insanları bağdaştırabilecek esneklikte ideolojik bir çerçeve oluşturmanın zorlukları ile karşı karşıya kalacak.
Eğer fikir yalnızca kriz üzerine düşüncelerini tartışmak için oluşturulacak amorf bir sivil toplum örgütü oluşturmaksa, Birleşik Cephe örgütleyicileri şunu unutmamalı ki STK’lar hükümeti yönetemezler.
Politik bir parti olarak Birleşik Cephe, ANC için oy verenleri, partilerinin, 1980’lerde ki apartayd gibi bir düşmana dönüştüğü ve oy sandığında yenilmesi gerektiğine ikna etmelidirler. ANC tarafından yönetilen hükümetin 21 senedir bedava ev, içme suyu ve sosyal yardım verdiği siyah seçmeni nasıl ikna edecekler?
Birleşik Cephe örgütleyicilerinin, Güney Afrika’daki çoğunluğun ülkenin krizde olduğunu düşündükleri ve kuruluş konferansının ardından fantazilere kapılma hatalarından kaçınmaları gerekiyor.
İlk hataya düşerlerse Birleşik Cephe’nin sonu Mamphela Ramphele gibi olabilir: çaresizlik içinde herşeyin ortada olduğunu düşünerek, Güney Afrikalıların bunu göremeyecek kadar kör olduğunu düşünmek. Eğer ikinci hataya düşerlerse Mbhazima Shilowa ve Mosiuoa Lekota gibi mahkemelerde yıllarını geçirecekler.
Güney Afrika bugün 1980’lerdeki kriz hissiyatını veriyor. Birleşik Cephe çağrısının yapıldığı zamanlardaki gibi. ANC’nin tam olarak yönetemediği, fakat krizi kontrol etmek için biraz uğraştığı hissediliyor. Kimse ANC’nin işsizliği nasıl bitireceğini bildiğini düşünmüyor. Nkandla yolsuzluğa karşı ciddi bir eylem önermiyor. Hükümet bir skandaldan diğerine koşuyor. Güney Afrika bazen hükümetsiz bir ülke hissi veriyor. Bir kriz olduğu aşikar.
Birleşik Cephe çağrısı yapanlar için zorluk, krizi hisseden ancak sebebi üzerinde ortaklaşamayan Güney Afrikalıları “düşman” konusunda ikna etmek. Yeni cephede, “birliğin kaynağı ne olacak” sorusu ise hala yanıtlanmayı bekliyor.