Röportaj: Ömür Şahin Keyif
Orta Amerika ülkesi Nikaragua’da nisanda sosyal güvenlik reformu tasarısına karşı başlayan eylemler devam ediyor. Devlet Başkanı Daniel Ortega tasarıyı geri çekse de protestolar sağ muhalefetin kışkırtıcı eylemleriyle büyüdü. Sokakta silahlı çetelerin, siyasi arenada sağcı liberal partilerle iş çevrelerinin başını çektiği muhalefet, başkanlık süresi 2021’de dolacak Ortega’nın görevden çekilmesini istiyor. Hükümetle muhalefet arasındaki görüşmelerden bir sonuç alınabilmiş değil. Ülkede yaşananları Tortilla con Sal medya kolektifinin koordinatörü Stephen Sefton’a sorduk. Tortilla con Sal, 10 yıldır haberleri anti-emperyalist bir bakış açısıyla veriyor. Amaçları, “NATO propagandası yapan medya kaynaklarının etkisini azaltmak”. Kolektifin Koordinatörü Sefton aslında İrlandalı. Londra’da inşaat işinde çalışırken, “Reagan’a ve Thatcher’a karşı anti-empertalist dayanışma göstermek” için 1986’da Nikaragua’ya gelmiş. Burada gönüllü olarak derslik inşalarında çalışmış. 1994’ten beri ise kalıcı olarak Nikaragua’da yaşıyor.
»Protestolara neden olan sosyal güvenlik reformuna neden ihtiyaç duyuldu?
Sosyal güvenlik sistemi her yıl ciddi miktarda açık veriyor. Nikaragua 2007-2011 arası IMF programlarına tabiyken, IMF’nin önerisi, hizmetleri azaltmak ve hizmete erişen kişi sayısını düşürmekti. Hükümet buna direndi. Sandinista Ulusal Kurtuluş Cephesi’nin (FSLN) iktidara geldiği 2007’de 500 bin kişi sosyal güvenlik hizmeti alabiliyorken, bu yılın başında sisteme 1 milyon kişi entegreydi. Ayrıca hizmetler geliştirildi. Fakat bu, mali açık sorununu daha da kötü hale getirdi.
»Fakat sokaktakiler ödemelerin artışını protesto ettiklerini söylüyorlar.
Özel sektörün karşısında hükümetin sosyal güvenlik önerisi şu oldu: Hizmetleri kısmayalım, hizmet alan sayısını azaltmayalım; fakat katkı payını yükseltelim. İşçiler ücretlerinin yüzde 6,25’ini pirim olarak veriyor, hükümet bu oranın yüzde 7’ye çıkarılmasını ve daha geniş kapsamlı sağlık hizmeti verilmesini önerdi. Bu esnada, işverenin payının 3,25, hükümetin katkısının ise 1,25 artması öngörüldü. Hükümet ayrıca, emeklilik ücretinin yüzde 5 azaltılmasını istedi ama aynı zamanda emeklilere aktif çalışanlara verilen sosyal güvenlik haklarının aynısını vermeyi teklif etti. Emekliler Örgütü kabul etti. 1 Temmuz’da yürürlüğe girmesi öngörülen planın tartışılması, meclise gitmesi, değişikliklerin yapılması gerekiyordu. Fakat birden bire protestolar başladı. Protestocular, öneriyi anlayamadı bile. Sağcı muhalefetin yayın organlarındaki başlıkları doğru kabul ettiler.
»Protestolar nasıl başladı?
Sağcı muhalefetin medyası reformu tamamen yanlış tanıttı. Öğrenciler 18 Nisan’da barışçıl protestolara giriştiler. Sandinist gençliğin onlara saldırması da polisin sert şekilde düzen sağlamaya çalışması da yanlıştı. Fakat 24 saat içinde muhalefet destekçisi aşırılıkçı aktivistler, ellerinde silahlarla eylemlere hakim oldular, öğrencileri şiddete teşvik ettiler, eylemleri istismar ettiler. 19 Nisan’dan 21’ine kadar protestolar aşırı derecede şiddetli hale geldi. Protestoların ilk kurbanları öğrenciler değildi. Ölen ilk kişi Sandinist bir polis memuru, hükümet destekçisi ve olaylarla ilgisi olmayan bir market çalışanıydı. Bu eylemler ne barışçıl ne de sosyal güvenlik sistemiyle alakalı.
Suç örgütleri fonluyor
»Ortega nasıl tepki verdi bu duruma?
21 Nisan’da diyalog çağrısı yaptı, 22 Nisan’da reform önerisini geri çekti. Fakat şiddet devam etti. Diyalog başladı, polisin sokaklardan tamamen çekilmesini istediler. Ortega kabul etti. Diyalog için 16 Mayıs’ta görüşüleceği açıklandı, ama tam da o gün şiddet arttı. Şiddet muhaliflerin büyük olasılıkla organize suç örgütleri tarafından fonlanan paramiliter güçlerinden kaynaklanıyor. Muhalefet çeteleri yangını söndürmek için gelen itfaiyeye de saldırdı. Nisandan beri çeteler, 30 kadar okula, hastanelere ve ambulanslara saldırdı, hükümet ve belediye binalarına zarar verdi. Çok sayıda sıradan insanı öldürdüler. Şu andaki durum o kadar tehlikeli ki her gece, bir saldırı ihtimaline karşı hazırlık yapıyoruz. Sağ kanat yenildiğinin farkında fakat çaresizce şiddeti yoğunlaştırıyor.
»Protestocuların bileşenleri neler?
Barışçıl öğrenci eylemlerinin katılımcıları genelde özel üniversitelerdendi. Aralarında çok az devlet okulu öğrencisi vardı. Fakat barikatları daha sonra çeteler kurdu, belediye binalarına ya da polislere çeteler saldırdı. Şiddet eylemlerinde siyasi muhalefetin aşırılıkçıları ve organize suç örgütlerinin parayla tuttuğu kişiler var. Nisan’da muhalefet suçlulara polise saldırmaları için 10 dolar ödüyordu, şimdi ise barikatlar için günde 30-40 dolar ödeniyor. Çok açık ki silahlı muhalefet çeteleri, sağcı iş sektörü, organize suç örgütleri, Katolik Kilisesi ve ABD’li sağcı siyasetçilerce destekleniyor, fonlanıyor ve örgütleniyor.
»Organize suç örgütlerinin bu eylemlerdeki rolü ne?
Nikaragua hükümeti, Orta Amerika’da, organize suç ve uyuşturucu kaçakçılığıyla mücadelede en başarılı hükümet. B3-4 haftadır Mara’ların (Honduras ve El Salvador’daki çeteler) Nikaragua’daki saldırılarda yer aldığına dair haberler var. Bu eylemleri finanse etmek için Kolombiya’dan da para geldiğine eminim. Ev yapımı havanların tanesi 3 dolara mal oluyor, son birkaç haftadır bunlardan binlerce ateşlediler. Bu maliyeti kim karşılayabilir? Bu spontan bir protesto değil, çok iyi örgütlenmiş bir operasyon.
Sivil Birlik içinde ticaret sektörü, zengin tarım üreticileri, tarım işçisi örgütleri (bazıları manipüle edildiklerini düşünüp çekildiler), eski Sandinistler, anaakım liberal partiler bulunuyor. Taleplerinin hiçbiri sosyal değil. Daha fazla işçi hakkı, daha iyi sağlık sistemi, daha iyi eğitim demiyorlar. Tek istedikleri Ortega’nın gitmesi. Eski Sandinistlerden oluşan MRS (Sandinist Yenilenme Hareketi), en az 2003’ten beri ABD’den para alıyor. MRS Başkanı Ana Margarita, geçen sene ABD’ye giderek, Miami’de yaşayan Castro karşıtı Kübalıların önde gelen temsilcilerinden Ileana Ros-Lehtinen’le görüştü. Daha sonra Nica yasası çıkarıldı. Bu yasa, ABD’nin yönetiminde bulunduğu uluslararası finans kurumlarının kredilerine Nikaragua’nın ulaşamamasını öngörüyor. Bu protestolar sosyal güvenlik yasasına karşı değil, bu ABD’nin ve bir ölçüde Avrupa Birliği’nin desteklediği rejim değişikliği inisiyatifi.
‘ABD, bağımsız kanal istemiyor’
»Ortega’nın kanal projesi, ABD’yi rahatsız etmişti, bu meselenin protestolarla ilişkisi ne?
Nikaragua’nın stratejik konumu, onun hem doğal varlığı hem de laneti. 19’uncu yüzyılın diplomasi tarihini ABD, Britanya ve diğer Avrupalı güçlerin Orta Amerika üzerindeki idare çabası belirledi. Bunun önemli nedenlerinden biri bölgenin konumuydu, Nikaragua özelinde ise kanal imkânıydı. ABD okyanuslar arası kanal üzerinde kendisinden başka hakim istemiyor. 2015’ten bu yana ABD, Nikaragua hükümetine karşı propaganda savaşını şiddetlendirdi. Bence o tarihte Nikaragua’da Çin ve Nikaragua’nın sahip olduğu bir kanala müsamaha göstermeyeceğine karar verdi. Trump yönetimindeki ABD hükümeti ve neoconlar, her yerde ABD egemenliğini garantilemek istiyorlar. Kendilerinin idare etmediği ve Panama Kanalı’na rakip bir kanalın fısıltısını bile duymak istemiyorlar.
»Kaosun kanalla alakası var diyebilir miyiz?
Kanal bu durumun küçük bir parçası. Ana sebep Nikaragua’daki sosyalist, katılımcı, demokratik model. Öncelik kâr değil, insanın refahı. ABD ve müttefikleri işte buna müsamaha gösteremiyorlar, Venezuela, Nikaragua, Küba’ya saldırmalarının, Bolivya’ya saldıracak olmalarının nedeni bu. Venezuela’daki arkadaşlarım Nikaragua’da yaşananların Venezuela’dakilerin karbon kopyası olduğunu söylüyor.
»Ortega’nın başkan yardımcısı olarak eşi Rosario Murillo’yu göstermesi tepki çekmişti. Nasıl değerlendiriyorsunuz?
Murillo ve Ortega Nikaragua’daki en popüler kişiler. Son anketlerden birinde, Ortega’ya destek oranı yüzde 79, Murillo’ya destek ise yüzde 78. Murillo da bir Sandinist. FSLN içinde 2000’de kadınlar lehine demokratikleşmenin mimarlarından. Nikaragua halkının Murillo’nun başkan yardımcılığı konusunda kaygılı olduğunu söylemek yanlış. Tabi bu muhalefetin anlattığı hikâyelerden biri.
»Son durum nedir?
Ediyor.153 yerel yönetimden 30’unda barikat var. Bu barikatlar, günlük ekonomik yaşantıyı sekteye uğratıyor. Sıradan insanların büyük çoğunluğu, hükümeti destekleseler de desteklemeseler de protestolardan bıktılar. Polise yönelik saldırılar sürüyor. Hükümet hâlâ orduyu görevlendirmedi ve öyle görünüyor ki bunu yapmaları gerekmeyecek.