Metin Yeğin: Gerilla anlatıyor, Barıştan sonra ne yapacaklar? (1)

WARNING: unbalanced footnote start tag short code found.

If this warning is irrelevant, please disable the syntax validation feature in the dashboard under General settings > Footnote start and end short codes > Check for balanced shortcodes.

Unbalanced start tag short code found before:

“* Miguel’le konuşuyordum. Başka bir gerilla kampındaydık. Uzun ve keskin bir machete ile odunları dikine kesiyordu. Odunlar fazla direnmeden ikiye ayrılıyorlardı. – 12 yıldır dağdayım. ‘Neden gerillaya katıldın?‘ diye soruyorsun. Kolombiya’yı biliyor musun, tamamen; bir yok…”

Havana’daki FARC barış delegasyonunun sözcüsü ve FARC’ın genel sekreterlerinden biri olan Ivan Marques henüz konferansın ilk günü basın toplantısında konuşuyordu. Oldukça neşeliydi.

FARC-EP’nin en üst komutanı Timo Jimenez konferansın ilk günü konuşurken, barışın imzalanmasının FARC ve Kolombiya halkı için bir zafer olduğunu söylüyordu. Artık sosyal değişimin, insan haklarının geçerli olduğu, daha demokratik bir Kolombiya için, ‘Yeni Kolombiya’ için bir başlangıç olduğunu vurguluyordu. Timo Jimenez ve bütün diğer FARC komutanlarının en çok vurguladıkları unsursa bunun kuşkusuz tarihi bir konferans olduğu. FARC-EP’nin silahlı mücadelesinin sonu, yasal politik mücadeleye dahil olmasının ilki denilebilirdi bu tarihi konferansa… FARC gerillasının, dünyanın en büyük gerilla hareketinin kimine göre barışı inşa edeceği, kimine göre kendi hayatına son verdiği FARC’ın ulusal konferansında, FARC komutanlarıyla, gerilla delegeleriyle ve gerillalarla birlikteydim. Barışı ve sonrasını konuştuk.

Havana’daki FARC barış delegasyonunun sözcüsü ve FARC’ın genel sekreterlerinden biri olan Ivan Marques henüz konferansın ilk günü basın toplantısında konuşuyordu. Oldukça neşeliydi. Bazen bir işi alan kişi, eğer sürekli onun içinde kapalı kalırsa, temel amacı onu bitirmek oluyor. Bu, barış anlaşması için de böyle sanırım. Bir süre sonra o konferansta olan kişiler, hangi taraftan olurlarsa olsunlar, başarılarını o işi bitirmek üzerine kurduklarından sürekli çözüme (!) açık oluyorlar. Bunun manası bir anlamda olumlu iken, aynı zamanda nihayetinde daha fazla kurumsallıkla işleyen devletlerin ya da uluslararası kurumların dediği oluyor. Yani her şey artık bir noktadan sonra, bunu kendi tarafıma nasıl kabul ettirebilirim çabasına dönüşüyor.

FARC-CAROUSEL

Farc’ın haftasonu düzenlenen konferansında çekilen bir kare. Fotoğraf: Reuters

İki taraf dışında, bir de bu görüşmeleri sürdüren, iki tarafın delegelerinin birlikte olduğu bir ‘taraf’ ortaya çıkıyor ve hatırlatmak gerekir ki amacı da bu işi bitirmek olan bir taraf bu. Bu sadece barış görüşmeleri için de değil, mesela sendikal müzakereler için de buna dönüşür. Burada en önemli unsur, görüşmecilerle gerçekten dinamik bir bağın diğer aktörlerle kurulabilmesi. Bu, Kolombiya müzakere sürecinde oldukça iyi işlemiş gibi görünse de, Ivan Marques’in konferans sırasındaki basın toplantısında yüzünde böyle bir ifade görüyordum. Bir işi gerçekleştirebilmenin mutluluğu. Her zaman olumlu tarafıyla bilinen ve bu yüzden belki barış görüşmecilerin başında olan Marques’e belki haksızlık yapıyorum ama ilk edindiğim izlenim buydu. Ancak burada 52 yıllık bir savaşın nihayete erdirilmesini ve samimi olarak buna inanan bir insanın duygularını hiçe saydığım söylenebilir ama günahı boynumda da olsa böyle hissettiğimi söylemeden geçemeyeceğim.

Sabahtı. Saat en fazla 6 filandı. O silahını temizliyordu. Jessi. 16 yaşında gerillaya katıldı. 28 yaşında.

– Köylüyüz. Ailem çok yoksuldu. (Gülüyordu) Hâlâ çok yoksul. Kahve yetiştiriyorlar.

jennsi

-Barıştan sonra ne yapacaksın? Okula gitmek istiyor musun?

-Evet ama büyük şehirleri sevmiyorum.

Silahı kucağından bırakıp, yanındaki ajandayı eline aldı. İçinde kabul edilen barış anlaşması maddeleri vardı. Kırsal reform bölümünü bana okudu.

-Bunun için çalışacağım. Yeni bir Kolombiya için…

Ajandayı bırakıp silahını geri alıp temizlemeye devam etti.

***

Miguel’le konuşuyordum. Başka bir gerilla kampındaydık. Uzun ve keskin bir machete ile odunları dikine kesiyordu. Odunlar fazla direnmeden ikiye ayrılıyorlardı.

– 12 yıldır dağdayım. ‘Neden gerillaya katıldın?‘ diye soruyorsun. Kolombiya’yı biliyor musun, tamamen; bir yoksulluk öyküsüdür bu. Aynı zamanda paramiliterlerin baskısı, zulmü ve işkencesi karşısında ya onlara boyun eğip öleceksin ya da gerillaya katılacaksın. Ben gerillaya katıldım.

İndian’dı (‘yerli’ diyecektim ama onlar kendilerine ‘Indian’ diyor ve denilmesini istiyor), 15 kardeşten birisiydi. Bütün kardeşlerden sadece o katılmıştı. Okuma yazma bilmiyordu katıldığında. Şimdi gerilla okulunda ders veriyordu.

Fotoğraf: Davit Graaf

Fotoğraf: Davit Graaf

– Barıştan sonra bir yandan üniversiteye başlayacağım. Öte yandan barışın kabul edilen maddelerinden biri olan kırsal reformun yaşama geçirilmesi için çalışmak istiyorum. Çünkü benim ailem de köylü ve çok yoksul. Bu yoksulluğu ortadan kaldırmak için kırsal reformu – toprak reformunu yaşama geçirmeliyiz. Bu zaten barışın kabul edilen en önemli maddelerinden biri.

– Hükümetin barış için verdiği sözleri tutacağına inanıyor musun?

– Eğer tutmazsa biz yeniden silahlı mücadeleye başlarız. Silahlı mücadele sadece bir yöntemdir. Esas olan politik mücadeledir. 52 yıl savaştan sonra halk çok yoruldu. Savaşçılar, gerillalar da öyle. Sen hiçbir zaman gerillayı, zorla ya da propaganda ile yerinde tutamazsın. Gerilla olmak için kuşkusuz çok fazla istek lazım. Bu yüzden şimdi barışı imzalıyoruz ama aynı zamanda bizim arkadaşlarımıza, partiye ya da sosyal hareketlere karşı, onları öldürür ya da kaçırırlarsa biz yeniden silahlı mücadeleye döneriz. Hükümet paramiliterleri dağıtacağına söz verdi. Buna uymazsa biz yeniden silahlı mücadeleye başlarız.

Kolombiya’da henüz geçen hafta 10’dan fazla halk lideri, çevreci, politikacı öldürüldü. Hatta Union Patriòtica’nın, yani FARC’ın legal kanadının lideri de buna dahildi. Bu yüzden basın toplantılarında bu durum FARC liderlerine sürekli soruldu. Onlarsa sürekli olarak buna cevap vermekten kaçındılar. FARC’ın Genel Sekreteri Gomes dün bu soruya “Biz bütün çatışmaların tarafı değiliz. Şu anda sadece bu çatışmaların iki aktörü, hükümet ve biz barış için bir araya geldik. Biz bu çatışmayı durdurmaya çalışıyoruz” diye cevap veriyordu.

İlk günlerdeki basın toplantıları gösteriyordu ki FARC liderleri, ülkedeki barış anlaşmasının oylanacağı referanduma sadece 5-6 gün kala pek fazla konuşmama kararı almışlardı. Siz en az 50 kamera karşısında, her soruya sadece iki cümle ile cevap veren solcu gördünüz mü? Neredeyse hiç birine gerçekten cevap vermedi Gomes. Zaten özellikle bazıları tarafından, FARC’ın yasal kanadının dahil olduğu, Union Patriótica’nın liderinin öldürülmesi, tam anlamıyla barış anlaşmasına karşı bir provokasyon için yapılmış olan açık bir eylemdi.

***

Miguel ile barışı ve sonrasını konuşuyorduk…

– Sence nasıl olacak barış? Mesela 12 yıldır sürekli silahla berabersin ve bir sabah kalktığında artık silahın olmayacak.

– Hayatımın yarısı silahsız diğer yarısı sürekli silahla birlikte geçti. Şimdi yeniden silahsız bir dönem başlıyor ama bunun manası mücadele etmemek değil. Burada zaman sürekli uçakların saldırısıyla, helikopterlerin saldırısıyla geçiyordu. Orada da saldıracaklar, öldürecekler bunu biliyoruz ama silahsız da olsa yine ölüm tehlikesiyle birlikte mücadeleye devam edeceğiz. Nasıl silahla birlikte yaşamaya alışmışsam, yeniden silahsız yaşamaya da alışırım ama mücadeleye devam ederek.

– Guatemala’da URNG’li komutan Thomas bana “Biz savaştan önce diyelim ki futbol oynuyorduk ama barıştan sonra basketbol oynamak gerekiyordu ve her şey bize değişik geldi. Her şeye yeniden başlamak gerekiyordu” diye anlatıyordu.

– Bence de tamamen öyle. Ancak bunu denemeliyiz. Bunu örgütlenerek aşabileceğimizi düşünüyorum…

gerilla-futbol

– Peki, 12 yıldır yine hiç para düşünmeden yaşıyorsun yani hayatında hiç para yok…

– Evet, burada ne giyecek için ne de yemek için hiç paraya ihtiyacım yok. Hepsini, hep birlikte, hareket çözüyor. Yani hasta olduğumda burada bizim doktorlarımız var onlar bakar, bir şeye ihtiyacım olduğunda hareket karşılar. Tamamen sosyal bir durumdur bu. Barıştan sonra eğer hareketten ayrılırsam nasıl yaşayacağımı, nereden para kazanacağımı düşünmeye başlayacağım. O zaman aile, çocuk, ev sorunları başlayacak ama ben hareketle beraber barıştan sonra yine bu şekilde, kolektif bir şekilde yaşamımı devam ettirmek istiyorum.

metin-yegin

-Sizin, FARC’ın içinde hiç bu barış sürecine karşı çıkan var mı? Güney’de bir grubun çok kalabalık olmasa da silahlarını vermeyeceklerini söylediklerini biliyorum; 300 kişiden biraz daha fazla oldukları söyleniyordu.

– Yok, hiçbir arkadaşımız barış sürecine karşı çıkmıyor ama birçok arkadaşın endişesi var. Paramiliter saldırılar karşısında, sosyal dönüşümün gerçekleşip gerçekleşmeyeceği konusunda. Kimse barışa karşı çıkmıyor ama bu tür endişelerini dile getiren arkadaşlar var.

Çok aniden dehşetli bir yağmur başladı. Yağmur ormanları böyle zamanda, yeşilden daha fazla yeşil oluyordu. Miguel bir yandan konuşurken bir yandan odunları yarmayı sürdürüyordu. Yerde topraktan yapılmış fırınlar, herkesin yemeklerini pişirmek için odun bekliyordu. ‘Aç çocuk gibi’ besliyorlardı fırınları. Yemekte her zamanki gibi pilav vardı. Biraz önce bir dana kesmişlerdi. Bacakları bir kazanda kaynıyordu. Pilavın üstüne mercimek, et parçaları ve kızarmış muz konuyordu. Çok doyurucuydu.

yemek

Kolombiya’da FARC-EP örgütlenmesi, geniş anlamda, PCC-İsyancı Komünist Parti, Bolivarcı Cephe, Bolivarcı Milisler ve FARC’tan oluşur. Bana göre anlaşmadan sonra özellikle milisler çok rol oynayacaktı. Bolivarcı Milisler de silahlıydı ve barış sürecinde, eğer FARC bazı silahları teslim etmeyecekse, bunlar milislerdeki silahlar olacaktı.

***

Sofi ve Jorge iki gerilla sevgili. Jorge gerillaya katılalı 10 yıl olmuştu, Sofi yeni sayılır, 4 yıl. Onları gördüğümde kampın arka köşelerinde, birbirlerine sarılarak yatıyorlardı. – ‘Aşık bu su kuşları’ diyordu Metin Altıok.­– Sofi konuşurken de hiç ayrılmıyordu Jorge’nin üstünden. İlginç bir röportaj oluyordu. Konuşup konuşmamakta kararsızdım önce. İnsanlar öpüşmelerinin bölünerek soru sorulmasını pek sevmezler. Fakat bir aşk hikayesini de anlatmasam olmazdı. Eh ne yapayım, benim de elimde Romeo ile Juliet yok. Gerilla aşkları var. İşgal fabrikası işçileri, Topraksızlar filan… Jorge ile Sofi ise öpüşmelerine ara verip konuştu benle.

sevgililler

– Barışa inanıyor musunuz?

– İyimser olmalı, dedi Jorge. O sırada Sofi ondan gözlerini ayırmıyordu. Silahlı mücadele sadece araçlardan biridir. Politik mücadelenin bir çok yolu vardır. Şimdi biz mücadeleden vazgeçmiyoruz. Mücadeleye devam edeceğiz ama başka yöntemlerle.

Sofi ona bakmaya devam ediyordu. Şuraya yazıyorum. Silah bıraktıktan en fazla 4-5 ay sonra Sofi ve Jorge’nin çocuklarına altın takmaya gitmeli.

– Peki, hükümet sözünü tutmazsa?

– Hükümet çatışmayı sürdüremediği için barışı kabul etti. Uymazsa kurallarına, biz de yeniden silaha sarılırız.

Biraz olanlardan söz etmek istedim.

– Ama Guatemala ve El Salvador’da durum öncekinden daha kötü ve gerilla hiçbir zaman bir daha başlayamadı…

Şaşkın baktı Jorge. Sofi üstünden biraz daha kenara çekildi. Bana baktı. Vazgeçtim;

-Fakat Kolombiya farklı, dedim.

Evet’ dediler birlikte. Bıraktığımda öpüşüyorlardı. Aslında bunu sadece moralleri düzelsin diye söylemedim. Kolombiya’da FARC üç kez neredeyse yok olma durumuna geldi ve sonra yeniden başladı. Hatta neredeyse yok olacakları süreç yine böyle bir barış süreci ile başlamıştı.

***

Martinez katılalı 13 yıl olmuştu.

–  Gerillaya niye katıldın?

– Önce Milistim, sonra katıldım.

Çeşitli sayılar vardı FARC’a ilişkin. Her tarafın farklı verdiği sayılar. Gerilla sayısı 4 bin ila 9 bin arasında değişiyordu. Milislerle birlikte 20.000 kişiden 50.000 kişiye ulaşabildiği de söylenebiliyordu.

FARC’a katılmadan önce milis olursun, diyordu Martinez.

Kampın içinde, onun yerinde konuşuyorduk. Kamptaki bütün yerler gibi, dört direğin etrafına sarılmış, yaklaşık 3 metreye 3 metre, genellikle naylon çuval bezi ve üstü cibinlikle kapalı bir yatak. Tavan olarak kullanılan siyah naylon, hemen üstünden başlamıyor. İki metre kadar daha yukarda. Bu, ‘oda’nın serin olabilmesi için çok önemli. Benim de böyle bir yerim var. Beklerim…

kolombiya-2

– Gerillaya neden katıldın? Ailen koka çiftçisi mi?

– Yok, Indian’ım ben.

Bunu öyle bir söyledi ki sanki Indianların normalde katılması gerekiyor demek gibi bir şeydi. Gezi isyanı sırasında bir arkadaşım anlatmıştı. 14-15 yaşında bir çocuk taş atarken ona sormuş, ‘Sen niye katılıyorsun?’ diye. Çocuk şaşırmış ‘Ben Kürdüm’ demişti.

– Barıştan sonra dönecek misin ailenin yanına?

– Bilmiyorum. 4-5 yıldır haber alamıyorum onlardan.

– Kardeşlerin var mı?

– Var var. Biri Kolombiya ordusunda asker. (Güldü) Gerillaya değil, orduya katıldı.

– Bir gün karşı karşıya gelip, çatışabileceğinizi düşündün mü?

Sesini çıkarmadı Martinez. Başka şeyler konuşmaya başladık.

FARC üyesi Martinez'in kardeşi de Kolombiya ordusuyla savaşmış.

FARC üyesi Martinez’in bir kardeşi Kolombiya ordusuyla savaşmış.

– Kolombiya’da indianlar, 80 ayrı dil konuşur…

– Sizin konuştuğunuz dil hangisi?

– Kobeguaje…

– Barıştan sonra ne yapacaksın? Çalışacak mısın?

– Yok, okumak istiyorum.

– Ne okumak istiyorsun?

– Fizik ya da Matematik.

Jaıbo Martinez. İndian. 28 yaşında. 13 yıl olmuş gerillada. Barışta, fizik ya da matematik okuyacak…

***

Kampa geç dönmüştük. Uzaktan Barış’ı kutlama sesleri geliyordu. Konferans olduğu yerde büyük bir konser vardı. Kamptaki gerillalar girişin orada toplanmışlardı. Ay vardı her yeri aydınlatan. Kumandan Carlos, koca bir fiber soğutucunun başında oturuyordu. İçi bira doluydu. Tabii ki davet ettiler. Oturduk. Yarın ne olacağı belli değildi ama bugün Barış vardı. Bugünü kaçırmamak gerekiyordu. Kadın ve erkek gerillalardı. Kolombiya parçaları çalıyordu, uzaktan cumbaria. Dans etmeye davet ettiler. Dans etmem için 10 kadar bira içmem gerekiyordu. Söyledim. Güldüler.

Onlar dans etmeye başladı. Kadın ve erkek gerillalar. Hepsinin askeri pantolonları vardı ve uzun lastik çizmeleri. Uzun çizmeler onların dansını engelleyemiyordu. Hızlı, kısa adımlarla yapılan bir Kolombiya salsasıydı bu. Birbirlerine sarılıp tekrar ayrıldıklarında, dans eden çizmeler bile garip gelmiyordu. Kumandan Carlos birası bitene, soğutucudan çıkartıp bir bira atıyordu. Dedim ya büyük bir soğutucuydu. Komünün biralarıydı. Gülüyorlardı. Şakalaşıyorlardı. Yanımdaki gerilla 14 yıldır FARC’taydı.

– Barıştan sonra ne yapacaksın?

– Mücadeleye devam, bu sefer silahsız…

– Normal bir günü anlatır mısın?

– Sabah kalktığımızda toplanır, günün programını konuşuruz. İşler paylaşılır, onları yaparız. Eğitim çalışmalarına katılırız.

k4-Bir yere saldırılacağı gün farklı mı olur?

– Tabii o zaman beşe on kala kalkarız sabah. Herkes kendi hazırlıklarını yapar…

– Çok arkadaşını kaybettin mi?

– Tabii, çok.

– Hiç hatırlıyor musunuz onları?

– Hatırlamaz olur muyuz… Onları fiziki olarak kaybettik ama her zaman bizimle onlar. Bir sürü zaman anarız onları. İşte hatırlıyor musun birlikte dans etmiştik orada. Ne güzel dans ediyordu ya da ne kadar komikti filan. Onların hiçbirini unutamayız ki.

– Peki, baskıları, yaşadıklarınızı unutabilecek misiniz?

– Barış unutmak demek değil ki. Sadece başka bir araçla yola devam etmek.

Ay bulutların arasına girip girip çıkıyordu. Uzakta devrimci sözlerle Kolombiya salsaları çalıyordu. Barış ne getirecek pek kimse bilmiyordu ama bu akşam yemekte Barış vardı. Gerilla bu akşam Barış’a dans ediyordu.

***

Nancy ile konuşuyorduk. 14 yıldır gerilladaydı. Videoda seyrettiğiniz gerilla. Otomatik tüfeği dizlerinin üstüne uzanmıştı. Arkamızda küçük bir dere akıyordu.

– Şimdi bir barış süreci var ve hükümet bazı sözler verdi. Eğer hükümet bu sözleri tutmazsa ne yapacaksınız?

– Hükümet bu sözleri tutmazsa mı? Bu durumda, yani hükümet sözlerini tutmadığında, geleneksel olarak bir barış pratiği yok zaten ama biz silahlı mücadeleyi bıraktıktan sonra, bunu yaparsa, başka silahlar buluruz… Yani biz mesela her şeyi bırakıp evlerimize dönmüyoruz. Biz 50 yıldan fazla silahlı mücadelede etmişiz, bunu yok sayamaz… Eğer hükümet, legal harekete, mesela Union Patriótica’ya saldırırsa, biz de silahlarımıza geri döneriz. Kendimizi savunmak için…

'I love you' yazan t-shirtüyle Nancy.

‘I love you’ yazan t-shirtüyle Nancy.

– Peki, sen gelecek için ne istiyorsun?

– Gelecek için benim istediğim, politik mücadeleyi sürdürmek ve sosyal değişimin sağlanması için mücadeleye devam etmek.

– Kolombiya’nın değişebileceğine inanıyor musun?

– Umarım değişecek.

– Dünyanın değişebileceğine inanıyor musun?

– (Gülüyordu) Bunu ben tek başıma yapamam. Kolektif olarak, hepimiz yapabiliriz ancak.

– Kazanacağız değil mi?

– Bence evet, kazanacağız…

Bir gün sonra yemek yapıyordu Nancy. Silahını kenara asmıştı. Üstünde ise ‘I Love you’ yazan bir tişört vardı. Yemekte de et parçalarıyla dolu pilav ve kızarmış muz…

Kaynak: http://www.gazeteduvar.com.tr/yazarlar/2016/09/27/gerilla-baristan-sonra-ne-yapacak/

Yorum Bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.