Rapçi ve eylemci Marcel Cartier’nin Kuzey Kore izlenimleri…
Genellikle ‘Kuzey Kore’ olarak bilinen Kore Demokratik Halk Cumhuriyeti’nde (KDHC) birkaç gün geçirme fırsatı yakaladım. Ve diyebilirim ki bu deneyim, yaşamımı derinden etkiledi.
Pekin’den Kuzey Kore’ye giderken ben ve yanımdaki Batılı ziyaretçiler pek çok önyargıya sahiptik fakat Kuzey Kore’de gördüklerimiz bizleri çok şaşırttı; sizleri de şaşırtabileceğini düşünerek aşağıdaki notları aldım.
1. Amerikalılardan Nefret Edilmiyor ve Onlara İyi Davranılıyor
Koreliler çok yüksek bir sınıf bilincine sahip. ABD halkını ABD hükümetiyle bir görmüyorlar. Amerikan emperyalizmine duydukları nefreti her fırsatta belli etseler de Amerikalı olduğunuzu söylediğinizde, sohbet siyasetten ziyade Amerikan kültürü ve sporu etrafında gelişiyor. Pyongyang’daki Büyük Halk Eğitim Merkezi’nde (yakınlarınızdaki kütüphanenin epey bir fırın ekmek yemişini düşünün, çünkü 30 milyon kitaptan söz ediyoruz) en sevilen albüm Beatles’ın ‘Greatest Hits’i, ayrıca Linkin Park gençler arasında hayli popüler. NBA hayranı pek çok genç var ve lig hakkında tek bildikleri şey Dennis Rodman değil.
2. Gümrük ve Sınır Polisleri Hiç Sıkıntı Çıkarmadı
Pekin’den Pyongyang’a giderken yanımdakilerin çoğu ülkeye giriş ve gümrük işlemlerinin uzun ve sıkıcı olacağı görüşündeydi. Pasaportlarımıza hiçbir soru sorulmadan mühür basılınca herkes bakakaldı. Sadece birkaç kişinin valizi açıldı. Oraya gitmeden önce turizm firmaları Kore Savaşı ile ilgili ve üzerinde Amerikan bayrağı bulunan kitaplarla oraya gitmememiz konusunda bizi uyarmıştı. Belki de bu yerinde bir tavsiyedir ama sınır polisleri ülkeye ne soktuğunuzla pek ilgileniyor gibi görünmüyordu.
3. Pyongyang Güzel, Temiz ve Renkli
Dünyanın en güzel şehirlerinden Pyongyang gayet bakımlı. Kore Savaşı (onların deyimiyle Anavatanın Kurtuluş Savaşı) sırasındaki Amerikan bombardımanının ardından şehirde yalnızca iki binanın ayakta kaldığı düşünüldüğünde bu çok büyük bir başarı. Heykeller ve devasa binalar hayranlık uyandırıyor, insanların dinlenebileceği bir sürü geniş yeşil alan da hemen göze çarpıyor. Şehirde pek çok yeni bina inşaatı var ama eski binalara da iyi bakılmış. Geceleri Pyongyang’ın karanlığa büründüğü söyleniyor ve bir Batı şehrine göre evet, bir miktar karanlık sayılabilir ama şehir merkezinin çoğu kısmı geceleyin güzel bir şekilde aydınlatılıyor.
4. Kim Jong Tarzı Saç Kesimi Diye Bir Şey Yok
Havaalanından şehir merkezine kadar saçını Kim gibi kestirmiş tek bir kişi gördüm ve onda da açıkçası pek iyi durmuyordu!
Saç modeli hikâyesinin ardında, Güney Kore’de asparagas haberleriyle bilinen bir gazetede çıkan bir saç kesim haberinin, BBC ve Times tarafından Kuzey Kore’deki bütün üniversite öğrencileri için zorunlu hale getirildiği şeklinde aktarılması yatıyor. Bu haber doğru olmadığı gibi, KDHC’deki bütün erkeklerin sadece ‘devletin onayladığı’ berberlerdeki birkaç çeşit saç kesim modeli arasından tercih yaptığı da yalan. Burada da işler Batı’da olduğu gibi: Yani müşterinin anlatması kolay olsun diye çeşitli tarz kesimlerin yer aldığı kataloglar var ve müşteri de “7 numara gibi olsun diyor” ama bu iş New York’taki bir berberde de aynı şekilde olur; yani sadece o modele mecbur değilsiniz.
5. Kuzey Koreliler Bol Bol Gülüyor, Gülümsüyor ve Espri Yapıyor
Kendi kendinize büyük ihtimalle “O, dostlar alışverişte görsün diye değil mi?” diye soruyorsunuz. Korelilerle o kadar kahkahaya boğulduktan sonra bunların hepsi numaraysa eğer, bütün Korelilerin çok iyi birer oyuncu olduğunu söyleyebilirim. Bir tek bu da değil, arabayla yanlarından hızla geçerken de hemen sizi fark edip birden yalandan gülmeye başlıyor olmalılar! Koreliler, Kanadalılar ve buz hokeyinden askerden arındırılmış bölgeye kadar her konuda bir sürü fıkra anlatıyor ve espri yapıyor.
İki örnek:
– “Kanadalılar neden arkaları dönük sevişir? – Hokey maçını izleyebilmek için
– Amerikalının biri KDHC askerine sınırın öte tarafından bir sigara uzatır. Asker sigarayı içer, adam da Amerikalılardan nefret ediyorsa uzattıkları sigarayı neden içtiğini sorar. Asker de “ABD yansın da nasıl yanarsa yansın” yanıtını verir.
6. Tek Bir İdeoloji Olması Herkesin Aynı Olması Demek Değil
Bireycilikle bireyselliğin aynı şey olmadığının güzel bir göstergesi. Kuzey Kore’de insanların birbiriyle etkileşimine baktığınızda ‘açık’ Batı toplumlarındaki kadar geniş bir karakter çeşitliliğiyle karşılaşıyorsunuz. İnsanların ilgi alanları spordan kültüre farklılık gösteriyor ve istedikleri şeyi beğenip, istedikleri şeyi beğenmiyorlar.
7. İnsanların Kılık Kıyafeti Gayet Düzgün
Köylük yerlerde bile Korelilerin üstlerine başlarına özen gösterdiği hemen anlaşılıyor. Gittiğim hiçbir yerde insanların üzerinde hırpani ya da eski püskü kıyafetler görmedim. Sıklıkla yanlış bildiğimiz üzere, kadın erkek herkes aynı kıyafeti de giymiyor. Kadınlar gerek takım elbise, gerekse de geleneksel Kore giysilerinde canlı renkleri çok seviyor, açık pembe de buna dahil. Erkekler ise genelde kravat, gömlek ve ceket giyiyor ama yerine göre eşofmanla dolaşan da pek çok kişi görmek mümkün.
8. Çocuklar Yedi Yaşında İngilizce Öğrenmeye Başlıyor
Genel olarak insanlar özellikle de gençler gayet düzgün İngilizce konuşuyor. Gençler eskiden lisede İngilizce öğrenmeye başlarken, şimdi üçüncü sınıfta İngilizce derslerine başlıyorlar. Çocukların büyük bir kısmı (çok fazla yabancı görmedikleri için) utangaç olsa da pek çoğuyla el sıkışıp birkaç kelime İngilizce konuşabildim. Lise öğrencileri ise daha çok Çince ve Almanca’ya yöneliyorlar.
9. Yakın Gelecekte Turizm Patlaması Yaşanacak
Gelecekte önem kazanacak sektörlerden birisi de turizm olarak görünüyor. Pyongyang Havaalanı’nın her yerinde inşaat ve genişletme çalışmaları sürüyor. Koreliler dış dünyaya açılmaya hevesli ama Çin ile de aynı yolu izlememeye kararlılar (Batı uygarlığının en kötü yönlerinin istilası altındaki Pekin’i gördükten sonra bu temkinleri kolayca anlaşılabiliyor.) Havayolu firması değerlendirme şirketi SkyTrax’in sadece 1 yıldız layık gördüğü Air Koryo’dan daha kötü en az 10 havayoluyla uçtuğumu rahatlıkla söyleyebilirim. Pekin ile Pyongyang arasında Rus yapımı uçaklardan oluşan yeni bir filoları var ve uçuş boyunca eğlence programları izletiyor (Akıllı Rakun gerçekten gülünçtü) ve (çok lezzetli değil ama yenilebilir) bir hamburger ve kahve, çay, bira, meyve suyu gibi çeşitli içecekler veriyorlar. Yani genel olarak değerlendirildiğinde en azından üç yıldızı hak ediyorlar!
10. Koreliler Ülkelerinin Sorunlarını Tartışmaya Hevesli
Halk ülkenin sorunları konusunda çok açık fikirli ve hayatın zorluklarından bahsetmeye çekinmiyor. Örneğin 1980’lere kadar Güney Kore’den çok daha yüksek hayat standartlarına sahip bir halkın, (Küba’daki ‘Özel Dönem’e benzeyen) kuraklık, açlık ve sel gibi sorunların yanı sıra ülkenin ticaret yaptığı ülkelerin çoğunun yok olması gibi bir durumla karşı karşıya kaldığı, ‘Çetin Yürüyüş’ dönemi sırasında belinin büküldüğünü söylüyorlar. Kore Savaşı’na dair de çok şey okuyorlar ve Güney Kore ile ilişkilerin düzelmesinden, hatta birleşmeden yanalar. Ancak bu birleşmenin kolaylaşması adına sosyalist ilkelerinden taviz vermeye de kesinlikle niyetli değiller.
11. Bira Yumuşak İçki Olarak Görülüyor, Küçük Çaplı Bira İmalatı Çok Yaygın
Ülkedeki neredeyse her bölgenin o bölgenin ihtiyacını karşılayan kendi bira imalatı var. Ülke çapında beğeni toplayan farklı bira türleri arasından da tercih yapılabiliyor; çoğu yemek yanında birayla servis ediliyor. Pyongyang Maratonu’nun başlayıp bittiği Kim İl Sung Stadyumu’nda KDHC takımlarının gösteri maçlarını izlerken birasını yudumlayan pek çok insanla karşılaşabilirsiniz. Yankee Stadyumu’nu saldırgan olmayan bir kalabalıkla hayal edin.
12. KDHC Hakkında Yapılan Tabloid Haberlerin Çoğu Tamamen Yalan
KDHC hakkında yapılan ve tabloid gazetelerden alınan haberlerin çoğu yalan. Pyongyang’da olduğum süre boyunca –bir kısmı ilk kez Pyongyang Maratonu’na davet edilen amatör koşucular olmak üzere– yaklaşık 100 kadar Amerikalı ile birlikteydik. Bir çift, geçen sene Güney Kore’yi ziyaret ettikten sonra buraya gelmeye karar verdiklerini ama Kim Jong Un’un aralarında eski kız arkadaşının da bulunduğu birkaç kişiyi porno film çektikleri için öldürttüğü haberlerinden çekindiklerini söylediler. Bu çift Pyongyang’da bir operaya gidiyor ve oturduklarında öldüğü söylenen kadının da tam karşılarında oturduğunu görüyorlar. Gerçek bir zombi olsa gerek!
Daha yakın tarihte Batı medyasında Güney Kore’deki tabloid gazetelerini kaynak göstererek çıkan ve stadyumlarda toplu infazların olduğu ya da Kim Jong Un’un amcasının aç köpeklere parçalatıldığı haberleri de, buraya sık sık gelen ve ülkenin durumundan haberdar Batılılar tarafından yalanlanıyor. Bunları ülkedeki siyasi eğitim kamplarının ya da cezaevlerinin varlığını inkâr etmek için söylemiyorum ama ülkeye karşı dört bir yandan yürütülen karalama kampanyasının Kore halkının sorunlarına bir çare olmadığı da aşikâr.
13. Koreliler Sizi de Aralarına Almakta Hiç Çekinmiyorlar
Kim İl Sung’un doğum gününde tüm yurtta iki gün tatil ilan ediliyor ve Pyongyang’da pek çok etkinlik düzenleniyor. Bu etkinliklerden bazıları kamuya açık olarak düzenleniyor, örneğin yüzlerce insanın toplanıp sevilen Kore şarkları eşliğinde dans ettiği “kitle dansları”. Bu sırada parklarda öğle yemeği yenirken çocuklar dondurma alıyor ve ev yapımı sojuyu fazla kaçıran sarhoş nineler dans ediyor. Ama otoriter her devlette olduğu gibi, bütün bunlara katılım zorunlu! Bu etkinliklerde çekimserlik şansınız yok ve kendileri doğru dans etmese dahi kolunuzdan tutup size her bir dans adımını öğretmeye kararlı pek çok insanla karşılaşabilirsiniz.
Takdir edilmeli
Kısacası Kuzey Koreliler tanıştığım en sıcak, en içten insanlar arasında yer alıyor. Ülkeye “işçi cenneti” demek aptalca olur çünkü çok derin ekonomik sıkıntılarla uğraşıyorlar.
Her toplumda olduğu gibi buranın da iyi ve kötü yönleri var. Ancak yüzyıllarca süren imparatorluk hâkimiyeti, Kore Savaşı’nda nüfusunun neredeyse dörtte birini kaybetmiş olması ve sürekli savaş durumunda dahi sosyal sistemlerini sürdürmeyi başarabilmeleri kesinlikle takdir edilmeli. Üniversitede ücretsiz olarak verilen eğitimin başarısı, evsiz diye bir şeyin olmaması ve başı dik, onurlu halkı, ülke hakkında daha sağlıklı bir bilgi edinilmesini sağlayacak ögeler olabilir.
KDHC hakkında Batı burjuva medyasında yürütülen karalama kampanyasının, bizim propaganda aygıtlarımızın ve beyin yıkama tekniklerimizin onlarınkinden çok daha gelişkin ve etkili olduğunu ispat ettiğini söylemeden geçemeyeceğim. KDHC’de gördüğüm son derece sıradan olayları hayretle aktarmam bu ülkeye dair ne kadar ciddi boyutta bir bilgi eksiğimiz olduğunu tek başına göstermekte.
Kore’nin yaşadığı sorunlar, onların açısından, sona ermesi kaçınılmaz bir tek kutupluluktan bağımsız kalmayı isteyen her devleti yutmaya niyetli büyük güçler karşısında özgürlüğünü kazanmaya çalışan ezilen bir halkın açısından hiç aktarılmadı.
Nükleer silahları unutmayalım
Oh, nükleer silahları unutuyordum neredeyse! Kuzey Kore ordusu her yıl New York açıklarında Manhattan’ın nasıl bombardımana tutulacağının ve batı kısmını zaten kontrol altında tuttukları ülkenin tamamının nasıl işgal edileceğinin tatbikatını yapsalar, Amerikalıların nükleer bir caydırıcı imal etme yoluna başvurması tuhaf karşılanır mıydı? Koreliler savaşa susamamışlar, kafayı orduyla bozdukları falan da yok. Ancak Libya’nın da hali ortadayken –haklı olarak– ülkelerinin bağımsızlığını korumanın tek yolunun Songon (“askeri öncelikli” politika) ve nükleer silahların varlığı olduğunu düşünüyorlar. Bu silahları kullanmaya mecbur bırakılmazlarsa kullanmayacaklarına da bütün dünya emin olabilir.
Gelecek senelerde umarım Güney Kore ve Batı ülkeleriyle kültürel ve insani ilişkileri devam eder. Pekin’e geri dönerken hepimiz beklediğimizden bu kadar farklı bir ülkeyle karşılaştığımız için şaşkınlık duyuyorduk. Onlar da –benim gibi– Korelilerle ilişkiye geçmekten insani olarak çok memnundu. Batılıların ülkeye girişi güneydeki komşularına göre daha rahat olsa da, Korelilerin bizim hakkımızda bildiklerinin bizim onlar hakkında bildiklerimizden bu kadar fazla olması da ironik bir durum. Bunun önümüzdeki yıllarda değişmesi gerekiyor.