“Bizler hiçbir şeyi unutmadık, ne İspanyol rejimini ne de yerel yönetimi destekleriz. Katalonya’da yaşamaya başladığımızdan beri buranın iki farklı yüzünün olduğunu da yaşayarak gördük. Bunlardan birincisi; isyankar bir Katalonya, yani aşağıdan yukarıya, hakları ve geleceğini kurmak için mücadele eden yüzü. Bizler sizlere diyoruz ki; sizin mücadelenize dahil olmak sizinle bu canlılığı ve coşkuyu paylaşmak istiyoruz”
Barselona’da yaşayan mülteciler, İspanya’daki mali krizden en çok etkilenen kesimlerin başında geliyor. Çalışma izinleri yok; bu nedenle de geçimlerini sağlamak için şehrin sokaklarında işportacılık yapıyorlar.
Ağırlığı Afrika kökenli mültecilerden oluşan bu sokak satıcıları, yasal engellere ve polisin kendilerine yönelik saldırılarına karşı 3 Kasım 2015 tarihinde yaptıkları açıklama ile “Halkın Sokak Satıcıları Sendikası’nı” (Sindicato Popular de Vendedores Ambulantes) kurduklarını duyurdular.
On iki sözcüsü olan sendikanın başkanı Pepe Diop kuruluştan hemen sonra yaptığı bir açıklamada “Bir yandan çok zor yaşam ve iş koşulları altında çalışıyor diğer yandan sürekli polisin saldırılarına maruz kalıyoruz. Kaçak ve mülteci olmanın bedelini çeşitli cezalarla ve memleketlerimize geri gönderilme gibi ağır baskılarla karşı karşıya kalarak ödüyoruz” diyor.
Ve devam ediyor: “Polisler bizi yakaladığında, güç bela satın aldığımız malzemelerimize el koyuyor. Belediye Başkanı ise bize yapılan ırkçı polis saldırılarını destekler açıklamalarda bulunarak, ‘sokak satıcıları polis memurlarına taş atarak cevap veriyorlar ve kırmızı çizgiyi aşıyorlar’ deyip, bizleri hedef haline getiriyor.” Sözcü Pepe Diop, iki güçlü Polis Sendikası’nın satıcılara karşı tolerans gösterilmemeli türünden açıklamalarına rağmen, sendikanın belediye yetkilileriyle sürdürdüğü görüşmeler sonrası baskılarda nispi bir azalmanın da olduğunu sözlerine ekliyor.
Diop, sendikanın kurulmasının polis ve sokak satıcıları arasındaki sürtüşmelerin engellenmesi konusunda atılan en iyi adım olduğunu, bu şekilde Katalonya parlamentosuna, oturma ve çalışma hakkı gibi taleplerini taşıma olanaklarını yakaladıklarını belirtiyor.
“Biz ürün alıp satıyoruz; dürüst, legal ve açık bir ticaret bizim yaptığımız. Biz çalışıyoruz, sadaka da istemiyoruz. Bazı çevreler yaptığımız işin tüm şeffaflığına rağmen bizleri mafya ile ilişkilendirerek piyasaya asılsız haberler yayıyorlar. Bizler bunların amaçlarının neler olduğunu çok iyi biliyoruz” diye sözlerine devam ediyor Pepe.
Son olarak Katalonya referandumuna ilişkin yaptıkları bir açıklama ile tekrar gündeme gelen Halkın Sokak Satıcıları Sendikası’nın Almanca site Freiesicht.org için İspanyolca orijinalinden çevrilen yazıda; bir yandan yapılan Katalonya referandumunu desteklediklerini belirtiyor, diğer yandan da sisteme olan eleştirilerini ve taleplerini ortaya koyuyorlar.
Aşağıda yapılan açıklamadan bazı pasajları çevirdik:
Mültecilerin Katalonya referandumuna ilişkin görüşleri:
Son günlerde referandum sürecinde yaşanan olayları Sokak Satıcıları Sendikası olarak kınıyoruz. [Açıklamanın referandumun ardından Madrid hükümetinin estirdiği şiddet ortamı ve protestolar esnasında yapıldığı dikkate alınmalıdır; – Sendika.Org’un notu.] Her kim tarafından gelirse gelsin halkların kendi kaderini tayin etme hakkının zedelenmesine şiddetle karşı çıkıyoruz. Geçmişte de olduğu gibi kendi kaderini tayin etme mücadelesi veren halklarla dayanışmamızı sürdürüyoruz. Hiç kimse bizim düşüncemizi ve fikrimizi sormasa da, bizi mücadeleye davet etmese de, bu tarihsel sürecin dışında tutulsak da, gelişmeleri yakından izliyor ve sürece kendi kendimizi davet ederek katılıyoruz.
Bu süreçte çoğu çevrenin “Bunlar zaten mülteci, politikadan anlamazlar, hiçbir şey bilmezler, Katalonya vatandaşı da değiller ve seçim hakları bile yok” gibi ön yargılar taşıdığını biliyoruz. Ama böyle düşünenler yanılıyorlar. Bizler, yüzlerce yıldır İspanya’nın sömürgeci ve ırkçı politikalarına, onların yok etme savaşlarına karşı mücadele veren geleneklerden geliyoruz. Biz çok iyi biliyoruz ki dün de buradaydık, gelecekte de burada olacağız ve ne kadar bizi tehdit etseler de, hapishanelere atsalar da mücadeleye devam edeceğiz.
İçinde olduğumuz bu günlerde İspanya devletinin gerçek yüzünü görüyor ve misyonunu nasıl uyguladığını biliyoruz. Rejim Katalonya’da güç uygulayarak, otorite, şiddet ve baskılarla halka korku yaymaya çalışıyor. Ülkesini savunan insanların onurlu başkaldırısını, hiçbir direnişle karşılaşmadan, baskılarla, korkutmalarla ayaklar altına alacaklarını sanıyorlar. Onlar polis copları ile insanları değiştireceklerini sanıyorlar.
Bizler Katalonya’da yaşamaya başladığımızdan beri buranın iki farklı yüzünün olduğunu da yaşayarak gördük. Bunlardan birincisi; isyankar bir Katalonya, yani aşağıdan yukarıya, hakları ve geleceğini kurmak için mücadele eden yüzü. Bizler sizlere diyoruz ki; sizin mücadelenize dahil olmak sizinle bu canlılığı ve coşkuyu paylaşmak istiyoruz. Ve ümit ediyoruz ki bu süreç ırkçılığın ve ayrımcılığın olmadığı, katılımcı alanları da yaratır.
Bizler yasal yollardan kurulabilecek bu yeni cumhuriyetin, İspanya’dan ayrılmasıyla beraber aynı zamanda, geçmişindeki sömürgeci, ırkçı ruhundan ve geleneğinden de arınmış olmasından sevinç duyarız. Bu yeni kurulacak cumhuriyetin aşağıdan yukarıya gelişen ve sosyal-politik düzeni kapsayıcı bir topluma dönüştüren, insancıl ve eşit bir toplum olmasını istiyoruz. Çünkü yine aynı kişilerle yukarıdan aşağıya kurulacak bir Katalonya’nın bizler, aşağıdakiler ve sürgündekiler açısından bir değişiklik getireceğine inanmıyoruz.
İkincisi; aynı zamanda bizler, derimizin renginden, dilimizden, dinimizden, farklı düşüncelerimizden dolayı bize zulmeden ve bizi cezalandıran ırkçı ve sömürgeci Katalonya’yı da tanımıyoruz.
Bizler hiçbir şeyi unutmadık, her şey hafızalarımızda, bu sebepten ne İspanyol rejimini ne de yerel yönetimi destekleriz. Çünkü ikisi de bizim için ayrı şey olsa da aynı yüzü paylaşıyorlar. Birbirleri ile kimin daha fazla mülteciyi tutuklayacağını, cezaevine atacağını ve yurt dışı edecekleri konusunda yarışıyorlar. Her ikisi de bizlere insan onuruna uygun bir yaşamı zorlaştıran daha fazla yasa çıkarma, çevremize daha fazla duvarlar örme, daha fazla kurallar getirme konusunda birbirleriyle rekabet içindeler. Bizler bu sorunların ne salt legalleşme ile ne de mahkeme kararları ile çözüleceğine inanmıyoruz. Çünkü bizim bedenlerimiz onlar için tam bir illegalleştirme makinası anlamına geliyor. Bu sebeple haklarımızın sadece sokakta mücadele ile elde edileceğini biz çok iyi biliyoruz.
Son olarak, bu referandum süreciyle beraber şimdiki durumun daha da sertleşeceğine inanıyoruz. İspanyol rejimi, polisi aracılığıyla sokaktaki baskıları daha da artıracak, umut ediyoruz ki bu konuda haklı çıkmayız. Bizler edindiğimiz tecrübelerden hareketle bu baskılardan en fazla nasibini alacak olanların, en alttakiler, örgütlenmiş yapılar, fakirler ve toplumdan dışlanmış mülteciler olacağını görüyoruz.
Bu sebepten dolayı tüm legal ya da illegal mültecileri bu isyana destek vermeye çağırıyoruz.
Hepinizi direniş göstermeye, baskılara hayır demeye, izlenmelere, takiplere hayır demeye, cezaevlerine hayır demeye ve kendi kaderini tayin etmek isteyenlere karşı kullanılan kaba kuvvete, şiddete karşı çıkmaya çağırıyoruz.
Not: Şayet seçim pusulalarınızı kimse basmak istemezse, biz sizin için onları basacağımızı bildirmek isteriz. Çünkü onlar ne yaparsa yapsınlar bizi illegalleştiremezler. Bizler uzun zamandır buradayız ve korkumuzu çoktan kaybettik.
[Freiesicht.org’daki Almanca çevirisinden Saffet Soylu tarafından Sendika.Org için çevrilmiştir]