Kanada kuruluşunun 150. yıldönümünü kutluyor, gerçekleştirilen sayısız etkinlik ve ulusal basın yayın organının da seferber edilmesi sayesinde tüm Kanada ayakta. Kanadalılar bir yandan yıl boyu süren kutlamaların keyfini çıkarırken yerliler resmi anlatıya meydan okuyorlar.
Kanada, 1867’de 4 eyaletin birleştirilmesi yoluyla resmi olarak kuruldu. New Brunswick, Nova Scotia, Ontario ve Quebec. Kuruluşunu izleyen 150 yılda, Kanada topraklarına 6 yeni eyalet ve 3 bölge daha dahil oldu.
Kanada Devlet Başkanı Justin Trudeau, 1 Temmuz Kanada Günü’nde Kanada ulusunun çeşitliliği ve birliğini vurgulamasının yanı sıra Kanada tarihinde yer alan yanlışlara da değindi. Trudeau, ‘’Kanada’nın 150. yıldönümünü kutladığımız bu günün, çoğu Kanadalı için bir kutlama anlamına gelmediğini kabul etmeliyiz. Bu ülkedeki yerli halklar yüzyıllar boyunca ezildiler.’’ açıklamasında bulundu. Açıklama Kanada hükümeti ile yerli halklar arasında daha fazla uzlaşı ve karşılıklı diyalog gerçekleştirilmesi çağrısında bulunularak devam etti.
Yerli egemenliği ve çevrecilik konularında mücadele yürüten ‘’Atıllığa Son’’ hareketinin Kri lideri Tanya Kappo bu çok kültürlü özrün güzel ama yetersiz olduğunu dile getirdi. Tanya Kappo’ya göre, hükümet yerlileri dinlememekte ve ‘’Siz haklısınız, bu işi nasıl beraber çözebiliriz?’’ demektense ‘’Siz haklısınız, ama işin dışındasınız ve biz bu işi böyle çözeceğiz’’ demektedir.
Kappo, bu yılki kutlamaların çoğu yerlinin kendi dışlanma (bazı yerlilerin yerli soykırımı olarak adlandırdıkları) hikayelerini nasıl içselleştirdiklerini teşvik ettiğinden bahsetmektedir. Sagkeeng İlk Ulus üyesi ve Carleton Üniversitesi (Ottawa) siyaset bilimleri öğrencisi Ashley Courchene ise, yerli halklara bu halkların halen yüzleştikleri sayısız sorunu tekrar tekrar anımsatması dolayısıyla bu kutlama sürecini bir tür ‘’psikolojik taciz’’ olarak tanımlamaktadır.
‘’Bazı yerli liderlerin İngilizleri çatal dilli olarak adlandırmasının bir nedeni var. Bu ikiyüzlülük Kanada’da hep devam etmiştir. Kimse Trudeau’nun dediklerini derinlemesine düşünmüyor.’’
Courchene, Ottawa’da gerçekleşen Haziran ve Temmuz protestolarına yakından tanıklık etme fırsatına erişmişti. Polisle çatıştıktan sonra, grup Kanada Günü kutlamalarının yapılacağı yere çadır kurmuştu. Trudeau ve eşi, protestocuların taleplerini dinlemek üzere çadıra davet edilmişlerdi.
Courchene, Trudeau’nun çadırda kaldığı 30 dakika boyunca hiçbir şey duymadığını söylüyor. Courchene’e göre, Trudeau bir yerlinin Thomas Hobbes hakkında bir şey bilmesine hiçbir şeye şaşırmadığı kadar şaşırmıştı. Çadırdaki protestocular endişelerini dile getirirken Courchene yetersiz kalan karşılıklı diyaloğa odaklanmıştı. ‘’Ona şu anda burada olmamızın tek nedeninin atalarımız olduğunu söyledim. O ise bana ‘sizle görüşmeye gelen ilk başkan benim’ dedi.’’
‘’Kendini tebrik eden bir ağızla söylemişti bunu. Trudeau sonra çadırı terk etti ve basın orada bitiverdi.’’ Courchene bu olayın nasıl da devlet başkanının yurttaşlarına ilgi gösterdiğini vurgulamaya çaba eden bir yöne çekildiğini söyledi.
Courchene’e göre Trudeau o gün oraya Kanada’nın elçisi olarak gelmişti, başkanı olarak değil. Çadır, Kanada Devleti’ne bir alternatif ve yerli egemenliğinin bir sembolü olarak kuruldu. Trudeau protestoculara saygı gösterilmesini söylemiş olsa da polis ikinci bir çadırın kurulmasına engel oldu.
2017’de Haziran ve Temmuz protestolarına benzer birçok protesto gerçekleşmiş olsa da Resistance 150 hareketinin arkasındaki Kappo’ya göre Kanada’nın sömürgeci yapıları ve zihniyetini sarsmak için protestolardan fazlasına ihtiyaç var. ‘’Resistance 150 doğrudan devlet karşıtı olmasa da her gün bana bir Kri kelimesi öğretmesi dolayısıyla bana bir birikim sağlıyor. Yerliler Kanada 150’yi kutlayamıyor belki ama hala halklarının varlığını kutlayabilirler.’’
‘’Kendim için. Ninemin ‘Bana kelimeler, deyimler öğretin’ sözleri aklıma geliyor.’’ diyor Courchene. Ninesi; Kanada’nın asimilasyoncu, ‘’kızılderiliyi çocukken öldüreceksin’’ sloganıyla hareket eden, hristiyan toplulukları tarafından idare edilen okullardan ötürü anadilini sonraki nesillere öğretirken tedirgindi.
Hem Kappo hem de Courchene, ne kadar zorlayıcı olursa olsun bu yılın yerliler için motive edici bir yıl olduğunu dile getiriyorlar. ‘’Annem bazen bizi kazlara benzetiyor. Kazlar uçarken bir arada hareket ederler, hem de herhangi bir yönlendirme olmadan.’’ diyor Courchene. ‘’Bu süreç boyunca hepimiz bir arada hareket etmemiz ve bir şeyler yapmamız gerektiğinin farkına vardık.’’
Yerlilerin devlet okullarında maruz kaldıkları sorunları dile getirmelerine yardımcı olacak Gerçek ve Uzlaşı Komisyonu’nun nihayete erdiği dönem de bu süreci manidar kılmakta. Kappo, önümüzdeki 2 yılda hükümetin söyleminin ne kadar samimi olacağınını merak ederken Courchene şöyle diyor:
‘’İster Kanada 150 ister Kanada 155 olsun, bizim için önemli olan kendi topraklarımız üzerinde hukuki yetkiye sahip olmamız. Ve bu mücadele hiçbir zaman durmayacaktır.’’