Heather Gies: Reagan’dan Obama’ya, Honduras’ta Gözaltında Kayıplar (II)

honduras-military-police_oct2013-ks

Devlet Terörü Geri Geliyor: Post-Darbe Korku Taktikleri ve Zorla Kaybedilmeler

2009’dan sonra demokratik seçimle gelmiş Başkan Manuel Zelaya’ya karşı bir askeri darbe geçekleştirilmiş ve devrik başkan başka bir röportajında”Derhal Şimdi Demokrasi!” diyerek, “Tabur 316″nın hala Honduras’ta değişik isimler altında hala mevcut ve “korku üretmek için işkencede” diye sözlerine devam etmiştir.

“Şu an (darbeden sonra) muazzam bir ölü militan hareketi hortlamakta ve insan hakları savunucularına, sendikacılara, partililere, direnişçi eylemcilere, her türlü görüşten gazetecilere ve avukatlara yönelik cinayetler yapılmaktadır.” California Santa Cruz Üniversitesi Tarih Profesörlerinden Dana Frank TeleSur’a “Darbeden önceki son yirmi (20) yılda bu tür cinayetlerin varlığı çok nadirdi. Fakat dramatik olarak, darbenin ardından bu durum sona erdi “Tabur 316 terörüne bağlanan post darbe bağlantıları çok elle tutulur haldeydi ve işkenceleri, cinayetleri ve kaybolmaları içeren insan hakları ihlallerindeki artış bizzat Tabur 316’nın darbe rejimine bir hizmeti şeklindeydi.

Tabur 316’ya bizzat komutanlık yapan, Amerikan Okulu mezunu Billy Joya, darbe rejiminin bir sözcüsü, danışmanı ve adeta darbeci başkan Roberto Micheletti’nin sanal bir kopyası gibiydi. Honduras İnsan Hakları Örgütüne (COFADEH) göre diğer bir çok Tabur 316 ajanı emekli olduktan sonra hükümet danışmanı haline gelmiştir.

“Sıkı çalışmak, sıkı içmek: Honduras’ta şiddette ve Kurtuluş” İsimli kitabın yazarı Pine, yönetim sponsorluğundaki bir sürü kaybolma, işkence ve hunharca işlenmiş cinayetlerin, darbeden sonra 1980’ler dönemindekileri bile aştığını söylemektedir.

1980’lerin korku kampanyalarına çok benzer şekilde bir devinimle COFADEH, 2010 yılında binlerce cinayet ve ölümlü gözaltını raporlamış, Tabur 316 ajanlarının komutanının ağzından, yerel tutuklamalarda ele geçirerek katlettiği Candelario Reyes’in kaybolmasına dair, ‘böyle bir komünist köpeğin ölümü diğer direnişçi eylemcilere en iyi örnektir’ sözünü tarihe not düşmüştür.

Frank “80’leri referans alan ve devamlılığını kanıtlayan çok fazla noktayı görebilirsiniz” demiş ve “Bu terördür, tekrar eden, yükselişteki terör” diye sözlerini sürdürmüştür.

1980’lerin terör yöntemlerime bakıldığından stratejik olarak, korkuyla politik sindirmelerin varlığı hemen görülür. 2012’de COFADEH üyesi insan hakları savunucusu Dina Meza seri olarak işlenen ölümlü gözaltılar ve  yazılı mesaj içeren video kayıtlarından oluşan cinsel şiddet uygulamalarına, 1980’lerde Tabur 316 komutanı olan komando Alvarez Martinez yönetimindeki insan hakları ihlallerine dikkat çeker. Uluslararası inceleme komisyonu, bu video kayıtlarının birçok gazeteci ve eylemcinin ölümü sonucunda darbe hazırlayıcı olarak kullanıldığını ifade etmişlerdir.

İnsan hakları uzmanı ve Amerikan yabancılar dairesi sorumlusu Frank’e göre, en açık ve en dikkat çekici örneklerin, darbe hazırlayıcı stratejilerde kesinlikle Tabur 316’nın yöntemleri olduğunu ve polis kuvvetlerinde yapılandırılmış TIGRES isimli özel kuvvetlerin ve uluslararası ajan kurumu FUSINA kuvvetleri olduğunu söyleyerek, asker, polis, askeri polis, devlet özel güvenlik birimleri ve silahlı kuvvetler yönetimindeki diğer devlet resmi yöneticileri olduğunu vurgulamaktadır.

FUSINA ‘School of the Americas’ mezunu, Tabur 15 komutanı Alman Kolonel melezi Alfaro tarafından yönetilmekte olup, askeri birliği Aguan Vadisi Bölgesinde yapılanmış ve onlarca ihtilalci faili ve direnişçi eylemcinin sonunu hazırlamakta görevli olmuştur. FBI, DEA ve Amerikan Donanmasında eğitilmiş FUSINA grubu askeri birlikler içinde sadece ajanlık faaliyetleriyle kök salmış stratejilerin ötesinde, Amerikancı bir düzeni oturtma zekasına da sahipti.

COFADEH, Tabur 316’nın politik kaçırmalarını,cinayetlerini ve “kriminal davranışlarını” ‘ham diriliş’ olarak adlandırılmıştır.

Gelişen bu yeni düzen ve askeri güç korku ve politik baskı üretimine dayalı dizayn edilmiş, Honduras’ta çok derin bir sosyal ve politik etki yaratmaktaydı.

Pine bu durumu şöyle özetliyor: “USAID ve NED-FUNDED (pro-democracy adıyla anılan Amerikan kontrgerilla eğitim ve fonlama sistematiğini kısaltıyor) yumuşak gücün kombinasyonundan oluşan programlar, polis içindeki ölüm timler, asker ve şimdi de askeri polis başarılı bir şekilde post-ihtilal direniş hareketini paramparça etmeyi başarıyordu. İşte bu durum ülkedeki neoliberal akımın yola çıkışıdır.”

Benzer Terör Taktiklerinin Farklı Bir Sunumu

1980’ler ve darbe ön stratejilerinde açık bir devamlılığın varlığı ile birlikte çok önemli farklar da vardır.

Honduras’ta solun küçük silahlanmış fraksiyonlarına rağmen, komşu ülkelerde yükselen devrimci yapılara kıyasla, ‘Tabur 316’nın şiddeti kontrgerilla adına çok yüksek bir güçtü. Frank’ın söylediği üzere; post-darbe direnişi doğası gereği, çok daha vahşi ölümler ve kaçırarak yok etmeler manasına gelmekle birlikte, aşırı solun şüphe uyandıran devrimcileri üzerinde 1980’lerin ataklarından çok daha baskın sonuçlar doğurmuştur.

Şimdilerde, silahlı komünist grupların üzerine özel bir iddialı yüklenme olmamasına rağmen, post-darbe hazırlıkları, tarihi kontrgerilla taktiklerini ve Amerika’nın aşırı şiddet içeren rejimi üzerinden farklı koşullarda geri dönmektedir.

Frank bu konu hakkında, “Şimdilerde bahane uyuşturucu trafiği” demektedir. “Uyuşturucu savaşları Amerikan yönetiminin ulusal güvenlik bahanesinin meşruiyetinden yola çıkarak Honduras’ta güvenlik güçlerine bir çerçeve oluşturmuş ve onlar için bir gelir kapısı açmıştır.”

Ve nihayet Amerikan yerel üssünün kalmasının amacı aslında aşırı sol gruplardan kurtulma ve onları konsolide amaçlarını olduğu gibi yerinde tutarak, taktiksel bağlamda yerel şartlara uyum sağlanmasından başka bir şey değildir.

Frank ayrıca “Birçok demokratik merkezi seçim atmosferinin daha büyümesi, hatta merkez-sol hükümetler tüm Latin Amerika’da var olmasına rağmen, Amerika daima şüphe altındadır zira, asla ve asla hiçbiri Amerika’ya hürmet göstermeyecektir” demektedir. “Amerika Birleşik Devletleri Honduras’taki gücünü kalıcı bir hissiyatla bitirmek istemektedir aslında ve bu nedenle ardında bir iz bırakarak Latin Amerika’daki en uzun esaretine son vermeyi de istemektedir.”

Şu an uygulamada olan Amerikan yöntemi ise göçler yoluyla farklı halkların karışmasının pompalanması ve bu yolla ülke destekli ölüm timlerine farklı bir yoldan, kapitalist patlamalarla sponsor olmak biçiminde gelişerek, toprak, emek, yerlilik ve  Latin kökenlilik üzerinden ayrıştırmalar biçiminde kendini göstermektedir.

Pine, “Neo-liberal başkentin ortaklaştırılması ve tekelin yaratılmasıyla doğacak konsolidasyon, Honduraslı ve Amerikan politikacılarının temel ortaklaşma noktasını örmekten öte otuz yıldır alınan yolun sonucu olmaktadır” demektedir.”Honduraslılar bugün sadece ölümlere yol açan terörden çekmenin ötesinde, otuz yıllık neo-liberal politikaların yarattığı çok daha ağır diğer ölüm yollarına karşı tamamen savunmasız kalmışlardır.”

Honduras İnsan Hakları Örgütü (COFADEH): Adalet Aramak, Gerçekler ve İnsan Haklarına Saygı

COFADEH direktörü Bertha Oliva, eşi Tomas Nativi’yi, Tabur 316’nın kaçırmalarından birinde yitirmiştir. Nativi, 1981’de evinden maskeli ajanlarca kaçırılmış ve kendisinden bir daha haber alınamamıştır.

Nativi’nin kaçırılmasından sonra yıllar geçmiş, Oliva yalnız olmadığını görmüş ve bir sürü aile üyesinin kaçırılması olayları benzer acı tecrübeleri getirmiştir. 1982’de bu biçimde ki 12 aile üyesi tarafından COFADEH kurulmuş ve bu sayede bazı kayıp aile üyelerinin canlı olarak eve dönüşü sağlanmıştır. Tabur 316’nın yaptığı olayların büyüklüğü düşünüldüğünde 1980’lerde COFADEH’in başarılı olması mümkün değildi.

1980’lerden sonra, COFADEH yapısal olarak sadece kayıp aileleri için adaleti ve Honduras için gerçeği aramanın ötesinde, kurbanların savunması ve insan hakları ihlallerine karşı bir savunma halini almış, her konuyu dokümante ederek, insan hakları konusunda farkındalığın artırılmasına katkılar sağlamıştır.

COFADEH Oluşumu kendi kelimeleriyle “Kaya Hareketi” olarak anılıp, sessiz kalmaya karşı çıkarak şöyle demektedir: “Kurbanların yaşam hakları ve bunların sürdürülmesi, başka hakların alınmasına kuvveti yaratacaktır.”

COFADEH İlk darbeden bu yana insan hakları ihlalleri ve savunuculuğundan kayıpların arşivinin tutulması  yönünden de anahtar rol oynamaktadır.

Yazının ilk bölümüne buradan ulaşabilirsiniz…

Kaynak:http://upsidedownworld.org/main/honduras-archives-46/5335-from-reagan-to-obama-forced-disappearances-in-honduras
Etiketler: , ,

Yorum Bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.