WARNING: unbalanced footnote start tag short code found.
If this warning is irrelevant, please disable the syntax validation feature in the dashboard under General settings > Footnote start and end short codes > Check for balanced shortcodes.
Unbalanced start tag short code found before:
“Kore İşçi Sendikaları Konfederasyonu, Kore Köylü Birliği ve Kadın Ulusal Birliği de dahil olmak üzere 53 örgüt eylemi düzenlemek için bir araya geldi. Farklı noktalarda gerçekleşen yürüyüşlerin akabinde kitlenin Gwanghwamun Meydanında toplanması öngörülmüştü. Hükümet …”
isyandan.org tarafından eklenen not:
Bu yazının yazılmasını takiben 14 Kasım’da yazıda da bahsi geçen kitlesel protestolar gerçekleşmiş, Seul’de emekçiler, genç işsizler, köylüler sokakları doldurmuş ve polisin sert saldırılarına rağmen sermayeye ve hükümete direnişin ve mücadelenin yükseleceği mesajını vermişlerdir. Ana akım medyanın dış haberlerinde yer bulmayan Güney Kore halkının direnişini selamlıyoruz.
Giderek yoğunlaşan baskı ortamında, Park Geun-hye hükümeti Güney Kore’de emekçi kesime yönelik son saldırı dalgasını da harekete geçiriyor. Ücretleri aşağı çekmeye ve iş güvenliğinin altını oymaya yarayacak gerici bir istihdam reformu hayata geçiriliyor. Bu plana karşı kararlı ve geniş kesimlere yayılmış bir direniş var ve işçilerle köylüler mücadeleyi sokaklara taşıyor.
İstihdam paketi, sonunda karlarını yükseltmeyi hedefleyen şirket liderlerince savunulan bir dizi önlemi ve talebi içeriyor. ‘Talep edenin tarafından bakıldığında, piyasayı daha da esnekleştirerek istihdam yaratan işletmelerin üzerindeki yükü hafifletmeliyiz’ diye açıklıyor Ekonomi Bakanı Choi Kyung-hwan. Tabi ki öngörülen bu ‘esnekliğin’ işçiler tarafından sırtlanması bekleniyor.
Planın ana hedeflerinden biri geçici işçiliği yaygınlaştırmak. Güney Kore şu andaki mevcut iş gücünün beşte birini oluşturan geçici iş gücü ile OECD ülkeleri arasında en yüksek orana sahip. Geçici işlerde çalışanların hakları ya çok az ya da hiç yok ve kalıcı işlerde çalışanların aldığı maaşın ancak üçte ikisini alabiliyorlar. Yarı zamanlı çalışanlar için ise durum çok daha kötü, onlar kalıcı işlerde çalışanların ancak yarısı kadar maaş alabiliyorlar.
İstihdam paketi işçinin geçici çalışma süresinin iki katına çıkartılarak 4 yıla kadar uzatılmasını kapsıyor. Geçici işçiliğin kullanılabileceği sektörlerin sayısı da çoğaltılacak. Bir işçinin geçici çalışma süresi dolduğunda, firmanın aynı işçiyi aynı düşük maaşla yeniden 4 sene için geçici olarak işe almasını engelleyen hiçbir şey yok.
Paketteki bir diğer düzenlemeyle de, şirketlere işçileri nesnel olmayan gerekçelerle, tamamen keyfi olarak işten çıkarma hakkı verilerek iş güvencesinin altı boşaltılıyor. Reform paketi aynı zamanda işletmelere tek taraflı olarak iş yeri mevzuatını değiştirme hakkı da tanıyor. İş dünyası, işletmelere ‘değişken piyasa koşulları karşısında esneklik sağlayabilmek amacıyla işçinin onayı olmadan çalışma koşullarını değiştirme’ hakkı veren Japonya’nın 2007 tarihli İstihdam Yasasını model olarak alıyor. Şirketlerin bakış açısına göre, Güney Kore’deki düşük sendikalaşma oranı hala çok yüksek ve ‘işçi sendikalarının grevler yoluyla dayattığı mantıksız taleplere karşı grev kırıcıların devreye sokulmasına izin verilmeli’.
İstihdam reform paketinin bir diğer tartışmalı tarafı ise 55 yaşına gelen işçilerin maaşlarının kesilmesi için şirketlerin önünü açmakla kalmayıp bu yönde teşvik eden çan eğrisi maaş sistemi. Hükümet bu uygulamayı yüksek genç işsizlik oranına bir çözüm olarak sunuyor. Buna göre tecrübeli işçilerin maaşlarından kesilen fon ile işletmeler genç insanlara iş verebilecek. Bu yaklaşım tutarsız. Bir şirket ihtiyacı kadar çalışan istihdam eder. Bir kesimin maaşını kesmek otomatik olarak bir diğeri için yeni pozisyon açmaz. Dahası, şirket tarafından bakıldığında, genç işçileri istihdam etmenin avantajı onları düşük maaşlarla çalışmaya başlatabilmektir. Tecrübeli işçilerin maaşlarını kesmek şirketlerin genç insanları istihdam etmesine yönelik motivasyonu daha da kırar.
Şirketler nakit içerisinde yüzüyor ancak harcama konusunda tutuklar. Hükümet, şirketlerin vergi oranlarını %3 değerinde düşürmesine karşın yatırımı teşvik etme konusunda başarılı olamadı. Bunun yerine şirketler nakit rezervlerini korumayı tercih etti. Kore borsasında 1.835 şirketin toplam nakit rezervi 845 trilyon Güney Kore wonuna yani 730 milyar dolara tekabül ediyor. Bu 2008’e kıyasla %159 oranında bir artış demek. Dahası, geçen dört sene içerisinde, Koreli şirketler deniz aşırı hesaplarda biriktirdikleri nakit miktarını da üçe katladılar. Dolayısıyla şirketlerin nakit rezervlerini arttırmanın şirketleri genç insanları istihdam etmeye sevk edeceğine inanmak için bir sebep yok.
Bu arada hükümet emeklilik hakkı kazanma yaşını 70’e çekme niyetinde olduğunu açıkladı. Şu anda yaşlı yurttaşların zaten yarısı yoksulluk sınırının altında yaşıyor ve söz konusu olan plan bu oranı daha da yükseltecek. İşini koruyacak kadar şanslı olanlar daha az maaşlarla çalışmak zorunda kalacaklar, geri kalanlar ise hayatta kalabilmek için çocuklarının bakımına ihtiyaç duyacak. Yeni emeklilik yaşı, hükümet genç işçilere alan açmak istediğini söylerken aslında yaşlı işçilerin işlerinde daha uzun süre tutunmak zorunda kalmalarına neden olacak.
Sözüm ona genç işçiler için duyulan endişe aslında istihdam paketinden gerçekten kar edecek olanları ört bas etmeye yönelik bir maske. Şirketler tecrübeli işçilerin maaşlarının kesilmesi ve geçici işçiliğin yaygınlaştırılması ile inanılmaz büyük karlar elde edecekler. Genç işçi ile tecrübeliyi karşı karşıya getirmek işçilerin politik verileri birleştirmesini önlemek adına kullanılan eski neoliberal numaralardan bir tanesi. Şirketlerin desteklediği bu plan genç işçiler için daha fazla geçici iş ve daralan fırsatlar demek.
Eğitim gençlerin hayatında çok önemli bir rol oynuyor ve Ekonomi Bakanı Choi’nin bu konuyla ilgili de planları var. Bakan, istihdam reformunun hayata geçirilmesinin ardından eğitim sistemini de yeniden yapılandırma niyetinde olduklarını açıkladı. Choi’ye göre ‘okullar piyasanın talep ettiği niteliklerde insan yetiştirmeli’. Bu da bilinçli, çok yönlü yurttaşları yetiştirmeye yönelik eğitimi çöpe atan eski neoliberal numaralardan biri. Bunun yerine eğitim piyasa için insan yetiştirmeye indirgeniyor. Sonuçta şirketlerin kar etmesine hizmet etmiyorsa bilginin ne yararı var?
Çoğu öğrenci hükümetin duruşuna şüphe ile yaklaşıyor. Kendilerine ‘uygunsuzlar’ diyen bir öğrenci grubu Choi’ye gönderdikleri mektupta kendilerini şu şekilde ifade ediyor:
Normal (kadrolu) işçilerin korunuyor olmasına öfkeli değiliz. Bizler, geçici işçiler normal işçilerin yararlandığı haklardan yararlanamadıkları için öfkeliyiz.
Park Geun-hye hükümeti yaşlanan işçilerin verimliliklerinin düştüğü gerekçesiyle işletmelerin yaşlı işçilerin maaşlarını kesmesi gerektiğini savunuyor. Yine aynı gerekçe ile, şirketlerin performansları düşen işçileri istediği gibi işten çıkarma konusunda serbest olması gerektiği öne sürülüyor. Bu savın temeli nedir? Bu savı destekleyecek hiçbir kanıt yok, üstelik tecrübeli işçiler genelde bulundukları pozisyonlarda çok daha fazla uzmanlık geliştirirler.
Hükümetin ve şirketlerin iddiasına göre üretkenlik işçilerin korunması uğruna feda ediliyor. Ancak buna karşılık, 2007-2012 yılları arasındaki dönemde ücretler %2.3 oranında düşerken iş verimliliği yaklaşık %10 oranında arttı. Peki burada kim neyi kaybediyor? Ücretlerdeki düşüşle emek sömürüsü artarken iş verimliliği ikiye katlandı. Şirket liderlerinin asıl şikayet ettiği şey işçi istismarının onların istediği hızda yükselmemesi.
Hükümet yalnızca istihdam reformunu öne sürmedi. Bir yadan öğretmenler sendikası ile kamu çalışanları sendikasını, aynı zamanda da işçi odaklı Birleşik İlerici Parti’yi uydurma suçlara dayanarak yasa dışı ilan etti. Polis defalarca sendika ofislerini bastı, kayıtlara el koydu ve sendika yetkililerini tutukladı. Şirketler greve çıkan işçileri ‘kar kaybı’ gerekçesiyle mahkemeye veriyor, mahkemeler de şirketler lehine karar çıkartıyor. Bu cezai uygulamalara dair son örneklerden birisi de Seul yüksek mahkemesinin 139 işçiyi, ‘izinsiz grev’ nedeniyle Ssangyong Motor Şirketine toplam 2.8 milyon dolar ödemeye mahkum ettiği dava oldu. Bu tutar her bir işçi için 20.000 dolardan fazla bir miktara denk geliyor.
‘İktidarda olanlar, işçiler üzerinde, mücadelenin her şeyi kaybetmekle sonuçlanabileceğine dair korku yarattılar’ diye açıklıyor Kore İşçi Sendikaları Konfederasyonu (KCTU) Başkanı Han Sang-kyun. “Sahte zararlar için istenen astronomik para cezaları ve hacizler, hapis cezaları, işten çıkartmalar, demokratik sendikaların ortadan kaldırılması – bunlar savaşmayı göze alanlara uygulanan cezalandırma yöntemleri. Hükümetin adaletsiz bir şekilde sermayeden yana tavır aldığı bu çarpık düzende, işçilerin hakları gasp ediliyor. ”
Han yaşadıkları üzerine bunları anlatıyor, kendisi Ssangyong Motor’un üretim tesisinde gerçekleşen oturma eylemi-grevdeki rolü nedeniyle 3 sene hapsedilmişti. Şimdi de binayı terk ettiği anda kendisini tutuklamak için hazır bekleyen yüzlerce polisin kuşatması altındaki ofisinden çıkması yasaklanmış durumda.
Kore İşçi Sendikaları Konfederasyonu’nun gözünü korkutmak amacıyla, 6 Kasım’da, 200 polis konfederasyon üyesi Kore Kamu ve Ulaşım İşçileri Sendikası’nın merkez ofisini bastı. Polis dosyalar ve bir bilgisayar sabit sürücüsüne el koydu, sonrasında da diğer sendikaların da ofislerini aramaya çalıştı. On iki sendika üyesi hakkında tutuklama kararı çıkarıldı.
İşçiler kuşatılmış durumda ancak bu yine de şirketlere yetmiyor. Güney Kore şirketleri istihdam reformunu kazanılmış işçi haklarının geriletilmesinde sadece bir aşama olarak görüyorlar. Kore İşveren Federasyonu, Kore Ticaret ve Sanayi Odası ve iş dünyasından diğer üç grubun ortak imzasını taşıyan açıklamada, istihdam paketinin ‘iş gücü piyasasını esnekleştirmede yetersiz kaldığı’ ve ‘toplumun ihtiyaç duyduğu reforma yaklaşamadığı’ ifade edilmiştir. Yani işçiler daha fazla saldırı olmasını bekleyebilir. Bahsi geçen açıklamada ‘Şirketler emek piyasasını esnekleştirmek için çaba sarf etmeye devam edecektir’ uyarısı yapılmıştır.
Direniş yükselişe geçti, Seul’de 14 Kasım’da 100.000 militan işçinin katılmasının öngörüldüğü kitlesel protestolar planlanıyor.**Bahsi geçen kitlesel eylem on binlerin katılımıyla gerçekleşmiştir. Gösterilerde hükümetin iş yasası reformuna tepkili olan sendikalar ve işçiler sokakları doldururken polis saldırısı gerçekleşti, en az 30 kişi yaralandı./**Kore İşçi Sendikaları Konfederasyonu, Kore Köylü Birliği ve Kadın Ulusal Birliği de dahil olmak üzere 53 örgüt eylemi düzenlemek için bir araya geldi. Farklı noktalarda gerçekleşen yürüyüşlerin akabinde kitlenin Gwanghwamun Meydanında toplanması öngörülmüştü.
Her ne kadar gösterilerin ana sebebi istihdam reform planı olsa da, hükümete yönelik şikayetler bununla kısıtlı kalmıyor. Eylemi düzenleyen koalisyon gösteriler ile ilgili geniş bir talep listesi sundu, listenin kapsayıcı teması ise baskılara son verilmesi ve daha halk odaklı bir toplumsal yapılanmaya yönelinmesi.
ABD Tarım Bakanlığının dikkat çektiği üzere ABD ihracatçıları için pazar engellerini ortadan kaldırması planlanan Trans-Pasifik İşbirliği anlaşmasının imzalanmasına öfkeli olan köylülerin de direnişe geçmesi bekleniyor. Bu anlaşma, bir çoğu iflasa sürüklenecek olan Koreli köylülerin gözden çıkarılması pahasına imzalandı. Kore Köylü Birliği Başkanı Kim Yeong-ho, Park Geun-hye hükümetini ‘sömürü düzenini kalıcı hale getirmekle’ suçladı. Kim Yeong-ho sözlerine şu şekilde devam etti:
Demokrasiyi geriletmeye çalışıyorlar… İşte bu nedenle 14 Kasım’da sokaklara çıkıyoruz- işçiler, köylüler, gençler ve öğrenciler adına olanları ifşa etmek ve tehlike çanlarının çaldığını göstermek için.
Kore İşçi Sendikaları Konfederasyonu Başkanı Han Sang-kyun, sendikanın bu mücadelede her şeyi göze aldığını söylüyor. Hükümetin istihdam reformunu hayata geçirmesi durumunda ‘genel greve çıkmaya hazırız. Ve bu sefer, bu sadece tek günlük bir grev olmayacak. Üretimi, ulaşımı, taşımacılığı durdurmaktan, demir yolu ve metro işçilerinin greve çıkmasından ve ülkeyi tümüyle felç etmekten bahsediyoruz ki böylece hükümet emekçilerin öfkesini ensesinde hissedebilsin. Buna hazırlanıyoruz .’ diye ekliyor Han Sang-kyun.
Güney Kore’de mücadele hız kazanırken, Batılı ana akım medya bunu görmezden geliyor. Ama bu bizim de aynı yolu izlememizi gerektirmez. Kore Halkı gerektiğinde onlarla dayanışmamıza ihtiyaç duyuyor.
Pingback: Güney Kore: On binler Hükümet Karşıtı Protestolara Katıldı