Warscapes-Carl Drott Röportajı : Rojava’da Savaşan Süryani Devrimciler

Röportaj: Carl Drott – İsveçli serbest gazeteci

Bu yazı Warscapes sitesinde yer alan  The Revolutionaries of Bethnahrin başlıklı haberden özetlenmiştir…

9nyuma8vkqrksywymwqiuvh3txor6ymhhkgrfalvhiq

Bethnahrin’in Devrimcileri

Bu makalede, Suriye ve İsveç’te, Ağustos 2013 ile Mayıs 2015 arasında yapılan görüşmeler esas alınmıştır. Basitleştirmek adına Asuriler, Keldaniler, Süryaniler, Hristiyan Kürtler ve Hristiyan Arap toplumlarından da “Süryani” ifadesi içinde söz edilmiştir.

Suriye’nin kuzeydoğusunda “Hristiyan milisler’ (sıklıkla tanımladıkları şekilde) İslam Devleti’ne karşı Kürt güçleri yanında savaşmaktadırlar. Bu gruplar spontane bir şekilde güvenlik nedeniyle harekete geçmemiş, Avrupa ve Ortadoğu politika sahnesine yirmi yıl önce Dawronoye ile ortaya çıkmış bir hareketin son canlanışıdır. Hristiyan olmalarının yanı sıra kavgalarında öncelik sadece inançları değildir.  Suriye veya Kürdistan için değil, kendi ulusları için mücadele etmektedirler. Ana dillerinde (İsa tarafından konuşulan Süryani dilinin çağdaş torunudur) insanlarını Süryani diye adlandırırlar ve ana vatanları Bethnahrin (Mezopotamya) dır.

Parçalanmış Bir Toplumun Kalıntıları

Süryanilerin Hristiyanlığı benimsemesinden sonra islami fetihle dinleri ve kültürleri marjinalize edilmiştir. Ortadoğu’da dağınık olarak yaşadıklarından çoğu Arapça’ya adapte olmuş ve dillerini unutmuştur. Kürt bölgesine yakın yaşayan bir azınlık hala kendi dilini konuşmayı sürdürmektedir. Birinci dünya savaşı sırasında Turkiye’nin sınırları içindeki bölgelerde zulüm doruk noktasına ulaşmıştır. Geleneksel olarak kurallara uymuşlar ve düşük bir politik profil göstermişlerdir. Osmanlı İmparatorluğu döneminde Süryaniler hristiyan düşmanlarla işbirliği yapmakla itham edilmişlerdir. Bu problem Osmanlı yetkililerin bir soykırım planı ile Yerli Müslüman Kürtlerin (Süryani toprakları ve mallarını almaları karşılığında) işbirliğiyle çözüme ulaşmıştır. Ermeni, Rum ve Ezidi Kürtlerle birlikte 250 binden fazla Süryani, ölmüştür. Süryaniler 1915’ten hala  “kılıç yılı” (Seyfo) diye söz ederler.

Ağır bir biçimde katliama uğramış toplum, Osmanlı İmparatorluğu dağıldıktan sonra Türkiye Cumhuriyeti’nin bir parçası olan Turabdin (Midyat) bölgesinde kalmayı başardı. Diğerleri Suriye’nin kuzeydoğusunda Turabdin bölgesinin güneyinde kalan Jezire bölgesinde kaldılar. Bu verimli topraklar daha önce Arap, Kürt ve Süryanilere ev sahipliği yaparken şimdi (en azından birkaç yıldır) sonradan gelenlerin çoğunlukta olduğu bir bölgeye dönüştü. Türk devleti sınırın kuzeyinde yeni ulus devlet birliğini tehdit ettiğini düşünerek Kürtlere düşman oldu. 1920 ve 30 lardaki Kürt yükselişini baskılama sonrası Kürtler geniş kitleler halinde sınırın diğer tarafına geçti ve Jezire bölgesinde yeni çoğunluk oldular.

On yıllarca Türkiye’deki Kürtler asimilasyon politikalarına ve zulme zayıf bir direniş sergilediler. 1970’lerin politik etkileriyle 1984 yılında seküler, sosyalist ve ulusalcı “Kürdistan İşçi Partisi” (PKK) kuruldu. Güneydoğuda yaşayan halk, devletin hedefi haline geldi. PKK’ye karşı bölgede birçok köy bombalandı ve boşaltıldı, bölgede yaşayan ailelerden yaklaşık on bin kişi “korucu” olarak askeriye hizmeti verdi. Bu ailelerin “korucu” olmayı kabul etmesi çoğunlukla kendilerini korumak için tek yol olarak koruculuğu görmeleriydi, bazılarıysa gönüllü olarak katıldı.  Bu yerel işbirlikçi ve ailelerini, PKK sistematik olarak hedef gösterdi. Güneydoğu’da yaşayan halk ya PKK’ye karşı ya da yanında taraf seçmek zorundaydı.

Bu dönemde Mardin’de Süryanilere karşı saldırılar da artmıştı. Bu faili bilinmeyen suikastlar dalgası dikkat çekiyordu. Devlet bu suikastaları görmezden geliyordu ve aydınlatılamıyordu. Süryaniler 1915 yılında olduğu gibi hem etnik, hem de dinsel azınlık oluşturuyordu ve ulusalcılar tekrar göçe zorlanacaklarını düşünüyorlardı. Süryaniler dokunulmazlık için Türkiye devleti yanında PKK’ye karşı savaşıyordu. Şiddetin arkasında kimin olduğundan bağımsız olarak istenilen hedefe galiba ulaşılmıştı ve birçok Süryani Almanya ve İsveç gibi Avrupa ülkelerine göç etti.

80’lerin sonunda Midyat’ta genç bir Süryani grup toplandı. Kendi insanlarının umutsuz görünen geleceklerini tartıştılar ve kendi çıkmazlarının Kürtlerle ne kadar benzediğini vurguladılar. Kendi dillerini konuşamıyor, ayrımcılığa ve zulme maruz kalıyorlardı. Süryanilerden farklı olarak onlar tekrar savaşmaya başlamıştı. Böylece gençler PKK’nin yerel ağına katılmaya karar verdiler ama tutuklandılar. En azından Miyad’ta artık böyle devam edemeyeceklerini biliyorlardı. Süryanilerin kendi anayurtlarında kalması yerine mantığa aykırı olarak Avrupa’ya göç rüzgârı devam ediyordu.

1995 yılında PKK ile çalışmaya devam etmek yerine devrimci sosyalist bir çizgide kendi örgütlülüklerini kurdular. Örgüte katılacak kişilerin herşeyi geride bırakması ve sadece mücadele için yaşaması isteniyordu. Bu öncü örgütün kitlesel bir harekete dönüşeceği ümit ediliyordu. Kendilerine kısaca Dawonoya olan “Tukoso Dawronoyo Mothonoyo d’Bethnahrin” yani “Bethnahrin Yurtsever Devrimci Örgütü” dediler.

ueath02q4p0aboa9ypzx2ruvu8ierk0vf7ac_rfiz4m

Daha Fazla Boyun Eğmek Yok (Sargon Adam ile röportaj)

“Dawronoye’nin amacı sadece ulus haklarını kazanmak değil ayrıca sosyal, politik ve kültürel bir değişim de. İdeolojisi devrimci sosyalisttir. Amaç sadece askeri mücadele ile devleti düşürmek değil ayrıca devrimci kişiler de yetiştirmektir. Uzun yıllar hristiyan geleneklerine göre yaşadık ve teslimiyet dinin gereğiydi, önce bunu yıkmalıyız”.

“Avrupa’daki birçok Dawronoye aktivisti Seyfo (1915 soykırımı) sorunu etrafında toplanmıştır. Türkiye devleti 1915 soykırımını reddetmekte ve konu hep sansüre uğramaktadır. Tüm Süryaniler Seyfo’yu bilmekte ancak bu konuda konuşmaları sansürlenmektedir. Avrupa da bile 1915 Ermeni soykırımı bilinmekte ancak Süryani soykırımı bilinmemektedir ve tüm hükümetler bunu görmezden gelmektedir. Dawronoye sokak protestoları, açlık gervleri ve meclis işgalleriyle ile soykırımı duyurmak için seslerini yükseltmeye çalışmaktadır. Vurgulamak istediği diğer konu ise Süryani ile Asuri halklarını aynı kökten geldiği ve aynı anayurdu (Bethnahrin) paylaştığıdır.”

“Dawronoye güçleri tecrübeli olan PKK tarafından eğitilmiştir. Süryani toplumu arasında geçmişten gelen Kürt karşıtı bir kanat vardır ancak soykırımda Kürtler ile yaşananlar geride bırakılmalıdır çünkü PKK’de kendileri gibi geçmişi bir kenara bırakıp halkı adına aynı hakları istemektedir. PKK normları ve yapıları değiştirmek için aktif bir biçimde çalışmıştır.”

“Birçok kişi Dawronoye hareketinin PKK’nin bir kanadı olduğunu düşünmekte ancak Dawronoye her zaman kendi kararlarını, kendi veren bir örgüttür. Örgüt PKK’den çok şey öğrenmiştir.”

Sargon, “Dawronoye kendi finansal bağımsızlığını üye aidatları ve kampanyalarla sağlamaktadır” diyor.

Dağ Gerillaları

“Avrupa politik eylemler için bir aşama iken, Süryaniler önemli miktarlarda fon sağlayınca Dawronoye Bethnahrin’e geri dönmeye ve silahlı kanadıyla Türkiye devleti ile savaşmaya karar verdi. 1995 yılında Türkiye’nin güneydoğusu hala yoğun bir askeri güvenlik altındaydı ve ilk grup Suriye üzerinden Irak’a geçti.”

“Türkiye kuzey Irak ile çatışma halindeydi ve örgüt Orta Doğu’da özellikle Irak’da değişiklikler olacağını ve buna hazırlanması gerektiğini düşündü. Midyat’ta dört-beş bin insanımız vardı ancak Irak’da bu sayı 1,2 milyon kişiydi.”

“Kuzey Irak’da şartlar daha müsaitti ancak çok karışıktı. Bu bölgede Kürtler 1990-91 Körfez Savaşı’nda Saddam Hüseyin’in baskıcı hükümetine karşı Amerika ve müttefiklerinin desteğiyle ayaklanmıştı. Kürtler bu savaşla otonomi kazandı ve ilerleyen yıllarda kendi bölgesel hükümetlerini kurdular. Hükümet Celal Talabani PUK (Yurtsever Kurdistan Birliği) ve Barzani KDP (Kürdistan Demokratik Parti) arasında yarı yarıya paylaşıldı. PUK, PKK ve İran’a yakınken KDP Türkiye ile yakın bir işbirliği içine girdi. PUK-KDP anlaşması 1998’de son buldu ve PKK’ye karşı savaş devam etti.”

Jakob “Dawronoye ilk Türkiye sınırında ve Süryani nüfusun bulunduğu Badınan bölgesinde resmi olarak kuruldu. Bu bölge anı zamanda KDP’nin kalbiydi ve kısa sürede Kandil Dağları’na sürüldüler. PKK’nin askeri kanadı içinde eğitim aldılar ve sayıları azdı” diyor.

gvdijcq-vay9bq1gb6lrmqnala9aoecgkdzcaocv8rigvrped2mqa3tssznsiptc6svh2wff2zupu2mj2jooo0_0

Hayal Edilen ve Gerçek Bethnahrin

2000 yılında Dawronoye Bethnahrin Özgürlük Partisi (GHB) olarak ilk kongresini yaptı. Badinan bölgesinden sonra Musul ve Nineveh’de yaşayan Süryaniler ile çalışma yürütüldü. Gerilla sayısı 150’ye ulaştı ve bu sayının 35’i Avrupa’da yaşayan Türkiye kökenli Süryanilerdendi ve “devrimci karakter”i onlar geliştiriyorlardı.

Yeni Ortadoğu İçin Yeni Politikalar

2003 yılı baharında Amerika işgali gerçekleşince Dawronoye yeni bölgede politik bir güç olmak iddiasıyla kuzeyden Kürt hücum güçlerine katıldı. PUK ile birlikte Kerkük’e geçildi. Rejimin bazı binaları ele geçirildi. Irak askeri gücü daha onlar gelmeden şehri terk etmişti. Dawronoye PKK ile işbirliğini bırakarak demobilize olmaya ve politik yollarla haklarını aramaya karar verdi ve silah bıraktı. Dawronoye kendi tv kanalı Suroyo TV’yi kurdu.

Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne girme çabaları mücadelede yeni bir arena açılmasını sağladı. AB lobisi için 2004 yılında Avrupa Süryani Birliği (ESU) kuruldu ve yeni organizasyon diplomatik bir alana kaydı.

Avrupa Birliği reformları yavaşladı ama Recep Tayyip Erdoğan hükümeti Türkiye’yi demokrasi ve çoğulculuk adına yeni bir yola soktu. 2005 yılında Süryani bahar festivali Akitu ilk kez Midyat’’ta düzenlendi. Dawronoye daha birkaç yıl öncesine kadar Türkiye ordusuyla savaşıyordu. Jakob bunun iki taraf için de bir aldatmaca olduğu görüşünde.

Jakob “Türkiye bizi kontrol altına almak istiyordu bizse Türkiye nasıl tepki veriyoru test etmek…” diyor.

Suriye’de Değişen Oyun

Dawronoya Suriye’nin özellikle Cezire bölgesinde başından beri faaliyette, ancak rejimin istihbarat örgütünün de gözü Dawronoya’nın üzerinde ve çoğunlukla faaliyetleri sıkı biçimde takip ediliyordu. Devlete karşı açık ajitasyon kırmızı çizgi olsa da kültürel faaliyetler, Türkiye ve Irak’a karşı politik mücadele tolere ediliyordu. Bu anlaşma 2012 baharında beklenmedik bir şekilde son buldu ve Dawronoye’nin Süryani Birlik Partisi (SUP), Akitu kutlamalarını, Beşar Esad rejimine karşı olduğunu deklere etmek için bir fırsat olarak kullandı. Birkaç gün sonra birçok eylemci sabahın erken saatlerinde tutuklandı, bu tutuklamalara karşı yapılan eylemde ise daha fazla eylemci tutuklandı. İşkenceden sonra serbest bırakıldılar. Rejim güçleri ülkenin diğer bölgelerine göre bu alanda daha baskıcıydı ama yakın bir gelecekte kontrolü kaybetti.

Birkaç ay sonra İnsani Koruma Birimi (YPG) Cezire bölgesinin büyük bir kısmında kontrolü ele geçirdi. YPG Demokratik Birlik Partisi (PYD) kontrolü altında hareket ederken Stokholm’de Suriye Konsolosluğu’na yürüyen SUP’ tan isyancılar “Suriye Devrimi şehitlerine” hitaben “Esad’ın terörist rejimi” başlıklı bir basın metni yayınlayarak ihtiyatla üçüncü bir yol oluşturmaya çalıştılar. Dawronoye müttefiki PYD (PKK hareketinin Suriye dalı) ile tekrar silahlı güce katıldı.

1990’ lardan Irak, Türkiye ve Avrupa’dan kıdemli gerillalar geldiler ve askeri eğitim vermeye başladılar. 2013 yılında Sutoro diye adlandırılan polis gücü Cezire bölgesinde üç istasyon açtı ve Süryani Askeri Meclisi (MFS) adında ki askeri bir güç kendini on-line bir video ile duyurdu. MSF rejime karşı askeri bir hareket planlarken isyancı ve cihatçı grup koalisyonu saldırıya geçti. MSF ve YPG birlikte mücadele etti bu mücadeleye Sutoro ve Asayiş (Kürt polis gücü) de katıldı. Dawronoye eski müttefiği ile birlikte hareket ediyordu ve finansal fonunu diaspora bağışları ile yine kendisi topluyordu.

Saldırıların başlamasıyla PYD yerel mücadele ağını örmek için diğer parti ve sivil toplum örgütlerine çağrı yaptı. Çoğu, çağrıyı PYD’nin baskın güç olacağını düşünerek reddetti ancak SUP başından sonuna sürece aktif bir biçimde katıldı. Hedefin, farklı etnik ve dini grupların barışçıl bir birlikteliği olarak duyurusu yapıldı. İlk toplantı Midyat sınırında yapıldı ve Kürt sözcüleri Seyfo’da bulunan insanlarının rolü için özür diledi. 2014 Haziran’ında Cezire Kantonu özerkliği Süryanice, Arapça ve Kürtçe olmak üzere üç dilde ilan edildi, SUP hükümette ve yasama meclisinde yer aldı.

mhtnx6_1wil048jyjxl_plbdmds6bxniddsu4iu0x-m

Bethnahrin’in Geleceği

Dawronoye yıllar içinde hızlıca değişen politik çevreye adapte olmayı öğrendi ve birçok kez fırsatları değerlendirmek için stratejisini değiştirdi. Birçok kez hayal kırıklığına uğradı ama Dawronoye eylemcileri belki şimdi bir şans bulmuştur. Dawronoye’nin ana amacı insanlarının kendi topraklarında yaşaması. Maalesef kendi özerkliklerini ilan edecekleri bir ülke ya da yer yok. Bu nedenle baskı altına alınmadan çoğunluk nüfusla yaşayacak bir yol bulmalılar. PKK hareketi, dağıtılmış demokrasi sistemi altında yaşanacak çok kültürlü bir mozaik vizyon sundu

Jakop, “Kürtler bizden bir adım ötede fakat Süryaniler’in nereden nereye geldiğine bakacak olursanız büyük bir başarı diye düşünüyorum” diyor.  Dawronoye henüz PKK gibi kitlesel bir hareket oluşturamadı ancak sivil toplum örgütleri ağı ile gerekli altyapı mevcut.

Etiketler: , ,

Yorum Bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.