Lina Longtoe’nun önderliğinde kurulan Yerli Halklar Birliği, Vermont Abenaki Sanatçılar Derneği Direktörü Vera Longtoe-Sheehan’ı Amerikan Yerli Sanatı’nın sömürgecilikten kurtuluşu hakkındaki konuşması için ağırladı.
Longtoe-Sheehan, öğrencilere kendisi ve birçok Amerikan Yerlisinin karşılaştığı sorunları anlatan bir konuşma yaparak gerçek Amerikan Yerlisinin sanatı üretebiliyor ve satabiliyor olma sorunsalı üzerinde durdu.
Longtoe ve Longtoe Sheehan’ın mensup olduğu Abenaki kabilesi gibi pek çok yerli topluluk yıllardır sanat ürünlerini 1990 yılında çıkarılan “Kızılderili Sanatı ve Eserleri Yasası” sebebiyle gerçek Amerikan Yerlisi Sanatı olarak yasal yollardan satamıyorlardı.
Ailelerin keyfi biçimde ayrılmasından ülke-çapında soy arıtımı programlarına dek uygulanan hak ihlalleri içerisinde bu yasa en başarılı olanlardan bir tanesiydi. Abenaki toplumu bütün bunlar yaşanırken gururlarına sahip çıktı.
Longtoe-Sheehan “Hiç teslim olmadık, hiç pes etmedik ancak yapmak durumunda olduğumuz şey göz göre göre saklanmaktı” şeklinde konuştu.
Bu durumun bir kısmı yerli olmayan topluluklar tarafından içine sürüklendikleri zulüm sebebiyle, diğer bir kısmı kabul edilme sorunuyla alakalıydı. Longtoe ve Longtoe-Sheehan’ın dile getirdiği gibi, kabileleri topraklarından hiçbir zaman vazgeçmemiş veya Birleşik Devletler’le herhangi bir anlaşma imzalamamış olması sebebiyle hukukun gözünde ulusal olarak tanınmamışlar, 2011’e kadar kabile yasal olarak var olmamıştı.
Bu durum, “Kızılderili Sanatı ve Eserleri Yasası” şeklinde sözü geçen yasa sebebiyle büyük bir sıkıntı yaratmıştı. Çünkü Amerikan Yerlisi olarak sanatını icra etmek isteyen her birey, kalıtsal özelliklerini kanıtlayan kimlik kartlarına sahip olmak zorundaydı.
Longtoe bir e-mailde “Kızılderili Sanatı ve Eserleri Yasası dahilinde, Yerli sanatçıların kendilerini Amerikan Yerlisi şeklinde tanımlayıp eserlerini Yerli yapımı olarak icra etmesi yasadışıydı. Ülke içerisinde başka herhangi bir topluluk böyle zorunluluklara tabi tutulmamakta” diye yazmıştı.
Abenakilerin imzaladığı bir anlaşma olmadığı için, “Kızılderili Sanatı ve Eserleri Yasası” gereğince yerli olduklarını kanıtlayan bir kartları yoktu ve bu sebeple sanat ürünlerini satma durumunda 250.000 dolar gibi yüksek para cezaları ve olası tutuklanmalarla karşı karşıyaydılar.
Yerli kültüründe sanat önemli bir gelenek olduğu için, bu uğurda savaşmış olmak, zaferle sonuçlanmışsa da bu zafer biraz acı tatlı bir his bırakmıştı.
Longtoe “Güncel politik iklime bakıp Müslüman vatandaşlarımızın kayıtlı olacağı kartları bulundurmalarının zorunlu olması hakkında konuştuğumuzda, aslında burada olup biteni konuşuyoruz. İnsanlar ‘Hayır, bu asla gerçekleştirilmez’ gibi konuşuyor ancak gerçekte bu yıllardır uygulanıyor” diye konuştu.
Longtoe-Sheehan aynı zamanda Amerikan Yerlisi müzeleri konusunun üzerinde de durdu.
Longtoe-Sheehan konuşmasında “ABD tarihi tarihle, gerçekte ancak Avrupalılar geldiğinde uğraşmak zorunda kaldı” diye konuştu. Değişik Amerikan Yerlisi müzeleri üzerinden örneklerle düşüncelerini açıkladı.
Birinci tarz müzeler genellikle Amerikan Yerli topluluğuna danışmadan yaratılan müzelerdi. Bu müzeler tahmini olarak düzenlenmişlerdi ve Yerli kültürüyle çokça çelişki barındırıyordu.
Longote-Sheehan müzelerin tozlu raflarında bulunan kutsal parçalara istinaden “Bu müzelerde, orada olmaması gereken parçalar bulunmakta” dedi.
İkinci tip müzeler ise kabilenin yönettiği ve yerli insanların; kendi hikayelerinde sömürgecilikten kurtulmuş sesini yaratmaya yardımcı olan doğrudan kendilerinin oluşturduğu müzelerdi.
Longtoe, Longtoe-Sheehan’ı gururla bir “Dijital Savaşçı” olarak tanımlamaktaydı ve Eckerd’da verdiği konuşma 8 Nisan 2016’dan, 31 Aralık 2018’e kadar sürecek gezici sergisinin yalnızca bir parçasıydı.
Yerli Halklar Birliği, şimdiye kadar iki etkinlik düzenledi bir üçüncüsü ise yolda. önümüzdeki günlerde EC Feministler ve Kadın Merkezi ile birlikte, Kanada’daki Ulusal Kolektiften Tara Kappo’nun katılımı ile kayıp ve katledilmiş yerli kadınların konuşulacağı bir etkinlik düzenleyecek. Yine birkaç hafta içerisinde “Vatan: Yerli Direnişin 4 Portresi” adlı bir belgesel gösterimi yapılması planlanıyor.
CPS etkinliklerinin yanı sıra, Longtoe bütün öğrencileri her Pazar 19:30’da yapılan buluşmalara katılmaları için davet etti.
Longtoe, “Kültürümle gurur duyuyorum. İnsanları tolerans konusunda eğitmeyi denemek ve onlara yardım etmek istiyorum… Ki yerli halklar korku içinde değil, gururla yetişebilsin. Bana göre bu herkesin hakkıdır” diyerek konuşmasını bitirdi.