Dünyanın en büyük bakır madeni Escondida’da 9 Şubat’ta başlayan grev sermayenin, devletin ve medyanın saldırısı altında. Escondida madeninin en büyük ortağı BHP Billiton, yasada tanınan grevde 15 gün sonra geçici işçi çalıştırma ‘hakkını’ 30 güne kadar kullanmayacağını açıkladı. Ancak bu aslında daha önce bakır madenlerinde grev kırıcıların devreye sokulmasının ardından çıkan çatışmaları önlemek ve taviz vermeden grevi kırmak için kullanılan bir strateji. Şirket, grevin hem diğer önemli madenlere sıçramasını önlemek hem de Atacama Çölündeki maden önünde zor koşullar altında grevi sürdüren işçileri caydırmak için 40 bin ton bakır üretimini gözden çıkarmayı yeğledi. Şili’nin iki numaralı madeni Anglo American ile Collahuasi’deki maden işçileri bu grevi dikkatle izliyor. BHP’nin beklentisi 30 günün ardından işçilerin bireysel olarak grevi bırakacağı, böylelikle de grevin ve sendikanın taleplerinin bastırılacağı yönünde. Öte yandan sendika sözcüsü Carlos Allendes işçilerin grev konusundaki kararlılığının sürdüğünü açıkladı. Escondida madenindeki 2.500 işçinin direnişi yabancı şirketlere peşkeş çekilmiş bakır madenlerindeki emek sömürüsüne ve ülke genelindeki neoliberal saldırıya karşı önemli bir kalkışma. İşte bu nedenle ortalama bir bakır madeninin yıllık üretimine tekabül eden 40 bin ton bakır bile grevi taviz vermeksizin bitirmek için sermayenin gözden çıkarabileceği bir bedel.
isyandan.org
Şili’deki dünyanın en büyük bakır madeni Escondida’nın çalışanı 2 bin 500 maden işçisi, tüm Şili emekçileri için mücadele ediyor.
Başından beri, ve hâlâ, Escondida maden işçilerinin grevi büyük medya kuruluşları ve hükümet tarafından tepkiyle karşılandı, grevin aylık ekonomik göstergeyi ve genel olarak ekonomik büyümeyi yüzde 1 oranında etkileyeceği söylendi. Medya da, hükümet de, maden birlikleri de, ülkenin ekonomisi ve bakır madenciliğinin mevcut durumundan Escondida işçilerininin grevini ve aşırı taleplerini sorumlu tutuyorlar.
Bu strateji o kadar arsızca ki, kimi medya kuruluşları da yayımladı, bir sözleşme maddesine göre kontrolü dışındaki koşullar nedeniyle bir tedarikçi yükümlülüklerini yerine getiremediğinde, Escondina madenindeki sevkiyat kesintilerini “mücbir sebep” olarak kullanabilir.
GREVİN NEDENİ İŞÇİLER DEĞİL ŞİRKET
Açık ki bu olayda mücbir sebep bulunmamaktadır: Grev şirketin kontrolü dışındaki bir koşul değildir. Tam tersi (Escondida madeninin en büyük ortağı) BHP Billiton şirketi ve Maden Konseyi tarafından genel olarak tüm maden işçilerine karşı özellikle yaratılan bir durumdur. Aylar önce (Codelco Maden Şirketi Patronu) Nelson Pizarro’nun “Tek bir peso dahi vermeyeceğiz” arsız söylemiyle başlayan bir dalaveredir.
Bakır madeni işçilerini -Codelco’dakiler de dahil- ve genel olarak madencilik sektörünü kriz nedeniyle, bakır fiyatlarındaki düşüş, Çin, Trump vs. gibi sebeplerle kesintiler konusunda uyaran Maden Konseyi ile birlikte düzenlenmiştir.
Zamanı geldi ve çok uluslu maden şirketleri bakır işçilerinin kemerleri sıkmaları gerektiğini söylediler. Escondida Madeni, en önemli maden, grevin patladığı maden, Codelco ve diğer madenlerde yaşanacakların habercisi oldu.
TÜM İŞÇİLER ADINA MÜCADELE EDİYORLAR
Eğer Escondida maden işçileri yenilgiye uğrarlarsa, küçük madenlerdeki işçileri yenmek ve tüm maden sektöründeki sendikaları frenlemek daha kolay olacak.
Escondida madenindeki 1 No’lu Sendika ve işçiler sadece kendi talepleri için değil, tüm maden işçilerinin hatta ülkenin tüm emekçilerinin talepleri için mücadele etmektedirler.
2004 yılından beri Şili’nin, yabancı şirketlerin madencilik faaliyetinden tek ‘kazancı’, maden işçilerinin ülkenin diğer emekçilerinden biraz daha iyi ücret ve ikramiye almaları oldu. Tek ‘kazanç’ çünkü 2004’e kadar yabancı maden şirketleri, Escondida dışında, kârları üzerinden Şili’ye vergi ödemiyorlardı. Maden faaliyetleri için tek peso vergi vermediler ve Escondida’da da büyük zarar yaşadıklarını iddia ederek ödedikleri çok küçük miktarı da bıraktılar. Yani, 2004 yılına kadar Şili devleti yabancı madencilerden tek peso almadı, bu durum molibden, altın, gümüş gibi diğer ürünler dışında 170 milyar dolar değerinde 30 milyon ton bakır çıkarmaya başlayana kadar böyleydi.
Neden vergi ödemediler? Vergi kaçırdılar, zarar ettikleri iddiasıyla sahtecilik yaptılar. “Verimsiz” Codelco sayılamayacak kadar çok kâr sağladı, fakat “çok daha verimli” özel madenler vergi ödememek için zarar açıklıyorlardı.
DARBE VE YENİDEN ÖZELLEŞTİRME
Şili tarihinde, 1990’da geri dönen, madencilikteki yabancı istilası kadar korkunç başka bir şey yoktur. Zenginliğimiz tam olarak yağmalanmıştır. Bu yağmaya, hükümetlerin izin vermiş ve yasallaştırmış olması ise ancak yolsuzlukla açıklanabilir.
(Escondida’nın 1971 yılındaki) ulusallaştırılması kararıyla birlikte, madencilerin tüm hakları yasayla devletin üzerine geçirildi. Bakır şirketi devlet varlığı haline geldi ve ulusallaştırılmış 5 şirketi kapsıyordu.
(1973’teki askeri) darbenin temel nedenleri arasında bakır madenciliğinin ulusallaştırılması kararının olduğu biliniyor. ABD’deki şirketler de, “Chicago Boys” da (1970-80 arasında Şili diktatörlüğüne ekonomik danışmanlık yapan ekonomistler) askeri darbenin parçasıydılar, ulusallaştırılan şirketlerin eski sahiplerine dönmesini istiyorlardı. 1974’ten itibaren özelleştirme projesini yürürlüğe soktular. İlk adım Aralık 1974’te DL 600 no’lu yabancı yatırımları kolaylaştıran yasanın çıkması oldu
1975-1976 yılları arasında Şili’nin ve dünyanın en önemli bakır yatağı, ve devlet varlığı olan Escondida, gece yarısı karanlığında yabancı ellere geçirildi. Aynı şekilde 1979 yılında, 1971 yılına kadar Escondida’ya ait olan Los Pelambres yatağı da, yine karanlıklar ardında ABD şirketi Anaconda’nın eline geçti. Bu soygunların hepsi birer film senaryosunu andırıyor.
Bunları bilmek, Escondida’nın cesur işçilerini hangi güçlerin yenilgiye uğratmak istediğini anlamak için gerekli. Ülkede hâlâ varolan tüm yurtseverler, işçileri desteklemelidirler.