Park Geun-hye hükümetinin gerici iş reformu tasarısına karşı işçiler, köylüler, sendika üyeleri, genç işsizler ve öğrenciler 14 Kasım’da Seul’de sokağa çıkmış ve yoğun polis saldırısına rağmen direnişi yükseltecekleri mesajını vermişlerdi. Hükümetin reform paketi genç işsizlik sorununu çözme bahanesiyle işverenlere istedikleri zaman işçileri çıkartıp çalışma koşullarını değiştirme imkanı veren, tecrübeli işçilerin maaşını düşüren, geçici ve yarı zamanlı işçiliği yaygınlaştırıp iş güvencesizliğini pekiştiren, emeklilik yaşını yükseltip emeklilik haklarını gasp eden, şirketler lehine iş gücü piyasasındaki esnekliği ve kuralsızlığı derinleştiren emek karşıtı uygulamaları içeriyor.
Ülkedeki sivil toplum örgütleri, sendikalar ve demokratik güçler hükümetin yoğun saldırısı altında. 6 Kasım’da, Kore İşçi Sendikaları Konfederasyonu’nun gözünü korkutmak amacıyla 200 polis, konfederasyon üyesi Kore Kamu ve Ulaşım İşçileri Sendikası’nın merkez ofisini bastı. On iki sendika üyesi hakkında tutuklama kararı çıkarıldı. İşçi yanlısı Birleşik İlerici Parti uydurma suçlara dayanılarak yasa dışı ilan edildi. Polis defalarca sendika ofislerini bastı, kayıtlara el koydu ve sendika yetkililerini tutukladı. Şirketler greve çıkan işçileri ‘kar kaybı’ gerekçesiyle mahkemeye verdi ve işçiler tazminat ödemek zorunda bırakıldı. Kore İşçi Sendikaları Konfederasyonu (KCTU) Başkanı Han Sang-kyun hükümetin bu yaptırımlarını mücadele edenleri caydırmaya ve korku salmaya yönelik sistematik bir sindirme politikası olarak yorumluyor: ‘Mücadele edersen her şeyini kaybedebilirsin.’
Kore İşçi Sendikaları Konfederasyonu da dahil olmak üzere 120 sivil örgüt 5 Aralık’ta tekrar sokaklara çıkmaya hazırlandı. Protestoların hedefi sadece işçi düşmanı istihdam paketi değildi. Eylemciler giderek otoriterleşen hükümete karşı topyekün bir direnişi yükseltmeyi hedefliyorlar. Hükümetin eleştirilen bir diğer tasarısı ise okullarda okutulması planlanan resmi tarih kitabı. Eylemciler bu kitapta Güney Kore’nin diktatörlüklerle dolu geçmişinin örtbas edildiğini belirtiyor ki hükümetin başındaki Başkan Park’ın babası Park Chung-hee de askeri cunta döneminde, 1962-1979 yılları arasında başkanlık yapmıştı. Siyasi tarihi aklamaya ve unutturmaya yönelik bu girişim hükümetin baskı politikalarının devamı gibi yorumlanıyor.
5 Aralık’taki gösterilerde on binlerce eylemci sokaklara renkli maskeleriyle çıktı. Bunun sebebi hükümetin gösteriler sırasında eylemcilerin maske takmasını yasaklamak istemesiydi. Maskeleriyle Seul sokaklarını dolduran göstericiler yoğun korku politikalarına rağmen direnişin yükselmeye devam edeceği mesajını verdiler ve hükümetin istifasını talep ettiler. Yürüyüş güzergahı özellikle 14 Kasım’da yürüyüş sırasında polisin tazyikli su ile saldırısı sonucu düşüp başını çarpan ve komaya giren 69 yaşındaki eylemcinin tedavi edildiği hastanenin önünden geçirildi.
Eylemler sırasında 18 bin polis görevlendirildi. Hükümet gösterileri yasaklatmaya çalışsa da bu girişiminde başarılı olamadı. 14 Kasım’da gerçekleşen yoğun polis saldırısı 5 Aralık Cumartesi günü gerçekleşmemiş olsa da polis bir çok noktada yürüyüşü engellemeye çalıştı.
5 Aralık Cumartesi gerçekleşen kitlesel protestolar sırasında Kore İşçi Sendikaları Konfederasyonu (KCTU) Başkanı Han Sang-kyun ‘sadece kapitalistleri beslemeye yönelik iş yasaları’ karşısında ‘genel grev’ çağrısını yineledi.