14.03.2017

Filistin Polisi, Basil el-A’rac Ve Yoldaşları İçin Yapılan Gösterilere Saldırdı

Filistin Yönetimi’ne bağlı polisler, Batı Şeria’da İsrail işgal güçleri tarafından katledilen Basil el-A’rac ile beş yoldaşının yargılanmasını protesto için yapılan gösterilere saldırdı. Polis saldırısında aralarında Basil’in babası Mahmud el-A’rac’ın da bulunduğunu çok sayıda kişi yaralandı ve gözaltına alındı.

Maan Haber Ajansı’nın haberine göre, Batı Şeria bölgesindeki Ramallah kentinde dün (12 Mart), İsrail işgal güçleri tarafından 7 Mart’ta katledilen Filistinli direnişçi Basil el-A’rac ile beş yoldaşının yargılanmasını protesto için yapılan gösterilere Filistin Yönetimi’ne bağlı polisler saldırdı.

Basil el-A’rac için Beytüllahim’deki Duheyşe mülteci kampında düzenlenen gösterilerin ardından da Filistin güvenlik güçleri ve göstericiler arasında çatışmalar yaşandı.

Ramallah’ta birçok gösterici gözaltına alınırken, aralarında Basil’in babası Mahmud el-A’rac’ın da bulunduğu en az 11 gösterici yaralandı. Polis olayı izleyen gazetecilere de saldırdı, bazılarının ekipmanlarına zarar verdi.

Hastaneye kaldırılan Mahmud el-A’rac, eylemler sırasında gözaltına alınan Filistinlilerin serbest bırakılmaması halinde açlık grevi yapacağını açıkladı. Bunun üzerine, İslami Cihad’ın liderlerinden Hıdır Adnan’ın da içlerinde bulunduğu, gözaltındaki altı eylemci serbest bırakıldı.

Mahmud el-A’rac, bu saldırının oğlunun hatırasına saygısızlık ve vatandaşlık haklarının ihlali olduğunu belirterek, “Göstericilere saldırı emrini verenlerin bu hareketlerinden sorumlu tutulmaları gerekir.” dedi.

Eylemi takip eden basına saldırı

Tanıkların anlatımına göre, Filistin Yönetimi polisinin biber gazı ve coplarla saldırdığı Filistinliler arasında, Filistin TV muhabiri Cihad Barkat, Ürdün Roya TV’den kameraman Muhammed Ebu Şuşa, muhabir Hafız Ebu Sabra, Ramallah’taki Vatan ajansı muhabiri Ahmed Milhem, avukat Ferid el-Atraş ve Ömer Asaf da bulunuyor.

Filistin Gazeteciler Sendikası, gazetecilere yönelik saldırıları kınayarak polis şiddetinin, “yeni bir dönemeç” anlamına geldiğini ifade etti.

Saldırı sırasında baygınlık geçiren avukat Ferid el-Atraş, yaşananların suç kapsamına girdiğine dikkat çekerek “Bugün (12 Mart) insan hakları için kara bir gün” dedi.

Öte yandan Filistin Yönetimi güvenlik güçleri sözcüsü Adnan el-Damiri, İsrail işgal güçlerinin dilini kullanarak yaptığı açıklamada, olayların “ucuz kışkırtma” olduğunu ve bu olayları başlatanların tutuklanması gerektiğini söyledi ve “paralı askerler”le “yabancı ajanlar”ın Filistin’in içinde ihtilaf yaratmak için çatışmalar çıkardığını iddia etti.

Filistin Yönetimi’nin iktidar partisi olan Fetih Hareketi ise ifade özgürlüğü ve barışçıl gösteri hakkına saygı gösterilmesi çağrısında bulunurken, bu hakların yasaların “sınırları içinde” kullanılması gerektiğini ekledi.

Bilindiği gibi, geçen yıl Nisan ayında Filistin güvenlik güçleri Basil el-A’rac, Muhammed Harb, Heysem Siyac, Muhammed el-Selamin, Seyf el-İdrisi ve Ali Dar el-Şeyh’i, ruhsatsız silah bulundurmak ve İsrail’e saldırı planlamak suçlamasıyla gözaltına alıp işkence etmişti. Gözaltına alınanların hepsi açlık grevine başlamış ve bu sayede altı ay sonra, Eylül ayında serbest bırakılmışlardı. Ancak Harb, Siyac, El-Selamin ve El-İdrisi serbest bırakılmalarının hemen ardından İsrail işgal güçleri tarafından gözaltına alınmış ve bu, Filistinliler arasında Filistin Yönetimi’ne karşı infial yaratmıştı.

El-A’rac bu süreçte saklanmış ve geçen hafta Ramallah yakınlarında bir evde yakalanarak infaz edilmişti. Eylemci Filistin gençliği, Ramallah bölge mahkemesinin el-A’rac’la birlikte gözaltına alınmış olanların dördü İsrail’de esir olmasına rağmen yargılanmalarına karşı sokaklara döküldü. Avukat Muhanned Karaca Harb, Siyac, El-Selamin ve El-İdrisi’nin davalarının düşürülmesini istemesi üzerine Ramallah sulh hâkiminin kendisinden dört kişinin İsrail’de tutuklu olduğunu kanıtlamasını istediğini, pazar günkü mahkemede istenen belgeyi getirmiş olmasına rağmen davayı 30 Nisan’a ertelediğini söyledi.

Hakim, ölüm belgesinin ibrazı üzerine sadece El-A’rac hakkındaki suçlamaları geri çekti. Hamas, davayla ilgili bir açıklama yayımlayarak, davanın tehlikeli bir noktaya geldiğini ve “Filistin direnişinin sistemli bir biçimde karalanması”nı temsil ettiğini söyledi.