Güney Afrika: İşçi Hareketini Yeniden Örgütlemek; Thembi Luckett, Naadira Munshi

WARNING: unbalanced footnote start tag short code found.

If this warning is irrelevant, please disable the syntax validation feature in the dashboard under General settings > Footnote start and end short codes > Check for balanced shortcodes.

Unbalanced start tag short code found before:

“yaptığı ilk kongre ile Güney Afrika işçi hareketinde yeni bir dönem başladı. SAFTU  yaklaşık 700 bin işçiyi temsil eden 24 üye sendikadan oluşuyor. Temsil ettiği işçi sayısı itibariyle Güney Afrika Sendikalar Kongresi’nin (COSATU) ardından Güney Afrika’nın en büyük ik…”

2017 yılında yazılan bu yazı genel bir değerlendirme içerdiğinden güncel gelişmeleri bilgi notu olarak ekleyerek yayımlamayı uygun gördük.

Ülkenin yolsuzluğa batmış neoliberal hükümetine karşı mücadele edeceğine dair söz veren Güney Afrika’nın yeni işçi federasyonunu, çok zorlu bir mücadele beklemektedir.

Güney Afrika Sendikalar Federasyonu‘nun (SAFTU) geçtiğimiz Nisan ayında **Ç.N. 2017’nin Nisan ayı /** yaptığı ilk kongre ile Güney Afrika işçi hareketinde yeni bir dönem başladı.

SAFTU  yaklaşık 700 bin işçiyi temsil eden 24 üye sendikadan oluşuyor. Temsil ettiği işçi sayısı itibariyle Güney Afrika Sendikalar Kongresi’nin (COSATU) ardından Güney Afrika’nın en büyük ikinci işçi örgütüdür. SAFTU’nun üyelerinin yarısından fazlası Güney Afrika Ulusal Metal İşçileri Sendikası’nın (NUMSA) üyelerinden oluşmaktadır. Yeni federasyona yakınlıklarını açıklayan 16 sendika da kongreye gözlemci sıfatıyla katıldı.

Federasyon Güney Afrika kapitalist sınıfına ve her geçen gün daha da yolsuzluğa batan Afrika Ulusal Kongresi (ANC) hükümetine karşı sınıf mücadelesini sürdürecek, sosyalist eğilimli bir işçi örgütü olarak kuruldu. Kongrede Güney Afrika Sendikalar Federasyonu’na üye sendikalar bir taslak tüzüğü kabul ederek başkan, iki yardımcısı, bir genel sekreterle yardımcısı ve bir de mali işler sorumlusundan oluşan yönetim organını seçtiler.

Yeni federasyon “Güney Afrika işçi sınıfının yeni örgütünün, gerçek bir devrimci örgüt olacağı” iddiasında bulunarak “işçi sınıfının kapitalist zalimlerin zincirlerinden nihai kurtuluşu için mücadele edecek demokratik, işçilerin denetiminde, militan, sosyalist yönelimli, enternasyonalist ve Marksist açıdan Pan-Afrikacı” bir örgüt olma hedefini önüne koyuyor.

2014’de Güney Afrika İşçi Sendikaları Kongresi (COSATU)  kongre içerisindeki en büyük ve en radikal sendika olan  metal işçileri sendikası NUMSA’yı müttefiki Afrika Ulusal Kongresi’ne (ANC) seçim desteğini çekmesinin ardından üyelikten çıkarmıştı. Bir yıl sonrada COSATU genel sekreteri Zwelinzima Vavi’yi görevden almıştı. Bundan sonra başlayan 3 yıl süren çalışmalar sonucu, SAFTU kuruldu ve Vavi SAFTU’nun ilk genel sekreteri seçildi.

NUMSA ve Vavi, ANC’ye aynı eleştirileri yöneltiyorlardı. Her ikisi de partinin yoksullara yönelik ekonomik ve sosyal vaatlerini yerine getirmediğini söyleyerek, Lonmin Platin Madeni’nde 16 Ağustos 2012’de polisin 34 maden işçisini öldürdüğü, Marikana Katliamı’nın bardağı taşıran son damla olduğunu belirtiyorlardı. 2014 yılında NUMSA genel sekreter yardımcısı Karl Cloete, “COSATU içinde COSATU’yu  yeniden sınıf hareketinin bir mevzisine dönüştürmek için mücadeleye devam mı edeceğiz, yoksa dükkanı kapatıp geçmişe sünger çekerek bağımsız, militan, demokratik ve işçilerin denetiminde yeni bir federasyon mu kuracağız?” diye kendimize sorduk demişti.

İşçi hareketinin militan unsurları günlük mücadele içinde işçileri birleştirme ve onları sosyalizme yönlendirmek için SAFTU’yu kurdular.

Politik-ekonomik kriz

Yeni sendika federasyonu devam eden politik ve ekonomik krizin tam ortasında kuruldu. İlerici-sol hareket ülkede uygulanan siyasi ve ekonomik politikalara karşı mücadele etse de, kendisi de stratejik ve moral açıdan krizin içindeydi. Başkan Jacob Zuma ve onun ANC içindeki fraksiyonunun meşruiyeti artık ciddi ciddi tartışılmaya başlanmıştı. 31 Mart 2017 sabahı Başkan Zuma “etkinlik ve itibar” gerekçesiyle kabinede değişiklikler yaptı ve ülkenin mali işlerinden sorumlu Maliye Bakanı Pravin Gordhan’ı görevden aldı.

Maliye Bakanı ve Hazine, derecelendirme kuruluşlarını memnun etmek ve ülkenin yatırım statüsünün düşmesini engellemek amacıyla kemer sıkma politikalarını hayata geçiriyordu. Zuma Gordhan’ı bakanlıktan azlettiğinde Güney Afrika parası Rand tepe taklak aşağı yuvarlandı.

Başkan’ın son hamlesini devlet kaynaklarını kendisi ve yakınları için yeni bir talan girişimi olduğunu söyleyen muhalif çevreler “ZumaGitmeli” sloganı altında bir araya geldi. Politik partiler ve sivil toplum örgütleri başkana karşı yüzbinden fazla insanın katıldığı ortak bir yürüyüş düzenlediler. Ekonomik Özgürlük Savaşçıları’nın da **ÇN: kendini anti-kapitalist ve anti-emperyalist olara tanımlayan parti 2013 yılında ANC’den ihraç edilen Gençlik Birliği başkanı Julius Malema’nın liderliğinde kurulur. Parti madenlerin ve bankaların kamulaştırılmasının yanı sıra topraklara el koyularak yeniden dağıtılmasını savunur. Herkese kaliteli eğitim olanaklarının sunulması, sağlık hizmetlerinin iyileştirilmesi ve sosyal refah politiklarının uygulanmasının yanı sıra yolsuzluğa ve ayrımcılağa karşı da mücadele vaadinde bulunur. 2014’te katıldığı ilk seçimde % 6’nın üzerinde oy alarak mecliste 25 sandalye kazanır./** içinde olduğu  bütün  muhalif güçlerin sahneye çıkmaları ilk kez  Zuma karşıtı gösterilerin tipik banliyö orta sınıf hareketi olmasının ötesine geçti.

Bütün bunlar devlet işletmelerinin iyiden iyiye yolsuzluğa battığı ve  toplumdaki eşitsizliğin hızla arttığı ekonomik daralma döneminde gerçekleşti. Oxfam’ın **ÇN: Oxford Açlıkla Mücadele Komitesi, yoksulluğun yok edilmesi için faaliyet sürdüren 20 bağımsız yardım kuruluşunun katılımıyla  1942’de kurulur./** “Toplumun % 99’u için Ekonomi” başlıklı raporuna göre üç Güney Afrikalı milyarderin toplam zenginliği nüfusun % 50’sinin zenginliğine eşit ve nüfusun en zengin % 1’i ülkenin toplam zenginliğinin % 42’sini almaktadır.

Yirmiüç yıl önce yapılan ilk serbest seçimlerden bu yana ülkenin sanayisizleşmesi nedeniyle madencilik ve imalat sektöründe yüzbinlerce insan işini kaybetti. Halihazırda Güney Afrika’nın çalışabilir işgücünün üçte birinden fazlası işsiz ve oldukça zor koşullarda yaşamaya mahkumdur.

Sendikal hareketin krizi

Bu politik kriz, Latin Amerika ve Batı Avrupa’da olduğu gibi Güney Afrika’da da işçi hareketine sıçradı. Güney Afrika’nın bir zamanlar militan mücadele yürüten sendikaları artık eskisi gibi değiller. COSATU eski mücadeleci ruhunu yitirdi ve sadece gölgesi kaldı. Şu anda, kemer sıkma politikalarına karşı koyamayacağı gibi ne demokrasinin işlemesini ne de hesap sorulabilirlik ilkesinin yeniden uygulanmasını sağlayabilir.

Federasyonun gerilemesi ANC ile ittifaka girdiği zaman yaptığı uzlaşmalarla ve partinin en tartışmalı neoliberal politikası olan “Büyüme, İstihdam ve Yeniden Dağıtım” programını 1996 yılında kabul etmesiyle birlikte başladı.

Gillian Hart’ın Disabling Globalisation’da belirttiği gibi, Büyüme, İstihdam ve Yeniden Dağıtım programı ittfak içi ilişkilerde değişime yol açarak COSATU’yu güçsüzleştirdi ve zenginliğin yeniden dağıtımına yönelik sosyal değişim politikalarının önünü kesti. 1990’larda özelleştirmeler ve işçilerin geçici, gündelikçi istihdamı başladığında işsizlik oranları ikiye katlandı, sanayisizleşme arttı ve gerçek ücretler geriledi. Ama artık COSATU’nun tüm bunlara karşı koyacak gücü kalmamıştı.

Sendikal hareketin zayıflığı örgüt içi demokratik işleyişten izlenebilir. Liderlik tabandan koptu ve artık işçilerin sendika politikalarının belirlenmesinde bir rolü yok. Aksine sendika üyesi işçiler yalnızca politik ve ekonomik elitin politikasını izliyorlar.

COSATU aynı zamanda iş güvencesinden yoksun çalışanlarla, yerel mücadelerle ve işçi eylemleriyle de bağlantı kurmayı ve onları örgütlemeyi denedi. **BKZ: Vishwas Satgar ve Roger Sothall, COSATU in Crisis (Krizdeki COSATU) ve Sakhela Buhlungu ve Malehoko Tsoaedi COSATU’s Contested Legacy (COSATU’nun Tartışmalı mirası)/**

Sendika içi demokrasideki gerilemenin en bariz simgesi Ulusal Maden İşçileri Sendikası’nın (NUM) Marikana katliamındaki suç ortaklığıdır. Minimum 12.500 Rand asgari ücret talebiyle başlayan platin maden işçilerinin grevi, işçilerin üyesi oldukları sendikalardan bağımsız eylemlere girişebileceğini de göstermiştir. İşçiler NUM’a karşı çıkınca NUM grevin zorla bitirilmesi için polisi çağırdı. Sendikanın eski lideri Cyril Ramaphosa – şimdi Güney Afrika devlet başkan yardımcısı- katliamda rolü olan şirketin o zamanlar yönetim kurulu üyesiydi.

Güney Afrika’nın kendi özgünlüklerini bir kenara koyarsak yukarıda anlatılanlar işçi hareketinin uluslararası kriziyle de benzerlikler gösterir: Kurumsallaşmış ve bürokratlaşmış sendikalar işin örgütlenmesinin değişen yapısına ayak uyduramadı. Güney Afrika işçileri hala yasadışı grevlerde ve yerel protestolarda militan bir tavır göstermesine rağmen örgütlü işçi hareketi işçi sınıfı için maddi ve ideolojik kazanımlar sağlayacak bu inisiyatiflere gereken önemi göstermediği gibi bu inisiyatifleri birleştirme yönünde bir çabada harcamadı. Güney Afrika işçi sınıfının cesareti ve militanlığına rağmen halihazırda örgütlü sol bir hareketten de söz etmek pek mümkün değil.

Yeni bir işçi hareketi mi?               

İşçi hareketinin ülkenin politik ve ekonomik yönelimi üzerinde büyük etkisi olacaktır.  İşçi hareketlerinin emektar analisti Steven Friedman “COSATU’ya rakip olarak SAFTU’nun kurulmasının ülkeyi yönetenler üzerinde, doğrudan etkisi çok fazla olmayacaktır ama işçi hareketini,  sarıp sarmalayan ataletsizlikten kurtarıp kurtaramayacağı konusunda bize veri sunabilir. Yeni oluşum ANC’nin hegomanyasına karşı savaşımın yanı sıra demokrasi ve ekonomi alanında da olumlu bir rol oynayabilir” diyerek soruna somut bir bakış açısı ortaya koymuştur.

SAFTU kongresinde Güney Afrika işçi sınıfının üçte ikisinden daha fazlasının herhangi bir sendikaya üye olmadığının altı çizildi. Yeni federasyon, “işsizler, fabrikalarda, çiftliklerde, devlet kurumlarında, okullarda, hastanelerde ve kliniklerde çalışanlar, kadın ve erkek polisler, şehirlerimizin sokaklarındaki seyyar satıcılar ve evlerde hizmetçi olarak çalışan” bütün işçiler için bir mücadele mevzisi inşa etmeye çalışacağını belirtti.

Ayrıca, SAFTU işsizlikten, yoksulluğa, grev hakkına saldırıya kadar bir dizi sorunu ülke gündemine sokmak için kampanyalar düzenleyeceğini söylüyor. Aynı zamanda kamu sağlığı ve eğitim alanındaki sorunların çözümüne yönelik çalışmalar yürütme, toprağı hak sahiplerini iade etme ve ülkenin enerji krizinin çözümüne yönelik politikalar geliştirme vaadinde bulunuyor. SAFTU Rusya’yla imzalanan tartışmalı nükleer antlaşmaya karşı çıktığı gibi termik santrallerde binlerce işçinin işinden olmasına da muhalefet ediyor. Mülkiyeti topluma ait olmak üzere yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımı için de çağrıda bulunuyor.

Ancak sendikanın canlı ve militan bir işçi hareketi örgütleyebilmesi için bir dizi sorunu aşması gerekiyor.

İş örgütlenmesinin değişen yapısı

Güney Afrika’da geçici ve kayıt dışı işçileri örgütleme çalışmaları başarısızlıkla sonuçlandı. Benajamin Fogel’ın belirttiği gibi, Güney Afrika sendikaları “genellikle  Güney Afrikalı erkek sanayi proletaryası imajını eleştirmeden yeniden üretiyor.” SAFTU geçici, kiralık ve kayıt dışı işçilere ulaşabilmek için geleneksel, alışılmış, örgütlenme ve üye kazanma yöntemlerini terk ederek yeni yollar bulmalıdır.

Daha önemlisi, tüzük taslağı, kayıt dışı ve göçmen işçiler gibi işçi sınıfının farklı sektörlerinin temsilcilerden oluşan Ulusal İşçi Komitesi’nin kurulmasını öngörüyor. Bu komite, eğer yeterince güçlenir, söz hakkına sahip olursa, federasyonun geleneksel sendikal söylemin dışına çıkmasında önemli bir rol oynayabilir.

SAFTU yaratıcı stratejilerin geçmiş ve günümüzdeki örneklerini incelemelidir. Maden işçilerinin kadınlarını aynı çatı altında birleştiren Marikana İşçi Komiteleri ile “Okulücretleridüşürülmeli” sloganı altında sürdürülen öğrenci protestoları ve “Dışkaynakullanımıazaltılmalı” ve “Dışkaynakkullanımınason” **ÇN: Bazı mal ya da hizmetleri, bir sözleşme kapsamında organizasyonun dışındaki bir kaynaktan sağlama /**kampanyaları sırasında cisimleşen işçi-öğrenci birlikleri heyecan verici örnekler sunuyor. SAFTU aynı zamanda Western Cape’in kırsal alanlarında göçmen işçi forumları örgütleyen küçük ama militan tarım sendikasının (CSAAWU) çalışmalarını da incelemeli…

Güney Afrika Seyyar Satıcılar Derneği’nin (SAITA) bir temsilcisi “COSATU ve ANC insanların hayallerini yıktı… Bu yeni federasyon insanları hayal kırıklığına uğratmamalı” yönünde uyarıda bulundu.

İnsanların çoğu  gündelik yaşamları Apartheid dönemiyle önemli ölçüde aynı kaldığından ANC’nin sahte ve yerine getirilmeyen vaatlerle kendilerini kandırdığını düşünüyor. Emek hareketi işçi sınıfının taleplerini ANC ve Güney Afrika Komünist Partisi’nin (SACP) politik gündemine tabi kılan ve yıllardır süren sınıf işbirliğinin ardından acilen halkın güvenini yeniden kazanmalıdır.

SAFTU, COSATU deneyiminden ders çıkardıklarını ve örgütsel organlarının, devrimci kültürlerinin ve örgütlenme stratejilerinin COSATU’nun benzeri olmaması için gereken önlemlerin alınacağını söylüyor. Bunu gerçekleştirmek için ilk yapılması gereken, işyeriyle diğer mücadele biçimleri arasına bir set çekilmesine son verilmesidir.

Bir çok Güney Afrikalı, sendikaların bürokratikleşmesi ve liderlerinin kendilerini zenginleştirmesi nedeniyle emek hareketine güvenini yitirmiş durumda. Bu sendika yönetimleriyle üyeler arasındaki bağların kopmasına yol açarak, sendikaları üyelerinin talep ve çıkarları temsil eden örgütler olmaktan çıkardı.

Steven Friedman’ın anahatlarıyla belirttiği gibi, üst düzey sendika yöneticileri sermaye ve devletle yapılan görüşmelerde işçi heyetlerinin üyesiydi ve sermayeyle yakın ilişki kurma olanaklarına sahip oldular. Bu güç ve kaynakların üst düzey sendika yöneticilerinin elinde toplanmasına yol açtı. Vavi yeni federasyonun örgütlenmenin temellerine geri döneceğini ve “canlı, yerel yapılar…” inşa edeceğini açıkladı. “Eğer yalnızca toplantı odalarına tıkılıp kalırsak bizden bir şey olmaz” dedi.

SAFTU kongresi iki noktada gözlemcilere umut verdi, İlki, taslak tüzük genel sekreter ve yardımcısının kalifiye bir işçiden daha fazla ücret alamayacağını belirtiyor, gerçi bu hesaplamanın nasıl yapılacağına dair henüz tam bir açıklama yok.

İkincisi, kongre 1994’te emek, sermaye ve devlet arasında ekonomi ve çalışma politikaları üzerine uzlaşma sağlamak amacıyla kurulan Ulusal Ekonomi ve Emek Konseyi’ne (NEDLAC) katılmayacağını açıklayarak federasyonu “sermayeyle anlaşma yapma tuzağına” düşürmeyeceğiz dedi. COSATU zaten 23 yıldır sermaye ile işbirliği yapmaktadır ve SAFTU belki bu sistemi kırabilir.

Politik kültür

Zorunlu birlik –kısmen Apartheid rejiminin baskısına karşı ortak mücadelenin gerekliliğinin bir mirası olarak – sendikal hareket içinde egemen politik kültür haline gelmişti. Dahası, Gavin Hartford’un, “Stalinist bir çizgi izleyen SACP, üyelerinden sadakat ve itaat istiyordu” diyor. SACP, ANC ve COSATU içinde kök salan eleştirel düşünce ve politik çoğulculuğa karşı bir politika izledi. Federasyon eğer bağımsız ve demokratik bir federasyon olmak istiyorsa bu gelenekten kesinlikle kopmalıdır.

Dahası, demokrasi ve bağımsız düşünme kültürü yaratabilmek için federasyon ülkeyi özgürleştiren insanların etrafında oluşmuş  “büyük adam” mitine karşı çıkmalıdır. Bu yıkıcı kültür,  sıradan işçiler arasında birlikte belirlenen ortak bir gündem oluşturmak yerine her zaman hegemonik ve erkek olan lidere boyun eğmeyi dayatmaktadır.

Emek hareketinin de muaf olmadığı büyük adam miti, insanların kendi güç ve yeteneklerine güvenini yıkarken, Güney Afrika’da derin kökleri bulunan katı ataerkilliği de güçlendirmektedir.

Kongre SAFTU’nun demokratik bir kültür inşa edeceği umudunu büyüttü. Taban tartışması büyük ve küçük sendikaların sosyalizm, enternasyonalizm ve Pan Afrikacılık da dahil olmak üzere farklı politik gelenekleri bir arada benimseyebileceğini gösterdi. Katılımcılar Marksist kavramların dogmatik uygulanması yerine yerele özgü politikalar belirlenmesini istediklerinden Pan Afrikacılığı tartışmaya açtılar.

Artan göçün gerilimleri artırdığı ve Güney Afrika Polis Teşkilatı ve İçişleri Bakanlığı gibi devlet kurum ve yetkililerinin yabancı düşmanı tutumlarının bariz biçimde görüldüğü böylesi bir dönemde, özellikle ekonomik ve politik kriz içindeki Güney Afrika ve kıta çapında Afrikalı işçileri örgütlenmesi bağlamında, Güney Afrika Kalkınma Topluluğu’na üye devletlerin oluşturduğu bölgede **ÇN: hükümetler arası bir kuruluştur, merkezi Botswana’da olup 16 Güney Afrika devleti arasında sosyo-ekonomik işbirliği ve bütünleşmeyi ilerletmenin yanı sıra politik ve güvenlik işbirliğini de sağlamaya yöneliktir. /** SAFTU’nun yerele özgü ve dayanışmacı politikalar izleyip izleyemeyeceğini bekleyip göreceğiz.

Önümüzdeki yıllarda federasyon aynı zamanda politik partilerle de nasıl bir ilişki kuracağını belirlemek zorunda kalacaktır. Sendikaların bir kısmı NUMSA’nın bir işçi partisi kurma planını destekliyor.**ÇN: SAFTU’nun öncülük ettiği yeni işçi partisi, Sosyalis Devrimci İşçi Partisi’nin kuruluşuna öncülük yaptı. /** SAFTU parti ve sendikalar arasında tepe-taban ilişkisinin yeniden kurulmasından kaçınmalıdır.

İşçi sınıfının gücünü yeniden kazanması

SAFTU faaliyetlerine başladığında COSATU’nun ilk seçilmiş genel sekreteri Jay Naidoo “iktidarda olanlar yalnızca bir dilden anlar – güç” demişti. Günümüzün parçalanmış işçi hareketinde yeni federasyon hem örgütsel planda hem de mücadelede birleşik bir güç inşa etmek zorundadır.

SAFTU‘nun halihazırda ulusal ekonominin temeli sayılan madencilik sektöründe faaliyet yürüten üye sendikası yoktur. Marikana katliamının ardından pek çok maden işçisi NUM’dan ayrılarak daha sonra 2014’teki platin maden işçileri grevine önderlik edecek Maden ve Yapı işçileri Sendikası’na (AMCU) geçti. AMCU halen kararsız ve SAFTU’ya temkinli yaklaşıyor, ancak yeni federasyon onları tarafına çekmelidir.

Bu sendikayı saflarına çekmek ve aynı zamanda federasyon içinde politik çoğulculukla iç birliği sürdürmek oldukça önemli olacaktır. COSATU’nun “bir sektör, bir sendika” sloganından farklı olarak SAFTU  tedarik zincirlerinde ve aynı sektörlerde örgütlenen bir çok sendikadan oluşuyor. Bu “başkasının alanına izinsiz girme” sorununu gündeme getiriyor. Bu konunun dikkatlice müzakere edilmesi gerekiyor.

Yeni federasyonun önünde çok ciddi bir görev daha var. Marksist emek hareketleri sosyoloğu Eddie Webster “Federasyonu hala  işçilerin militanlığı değil, liderlik sürüklüyor” diyor. Yeni federasyon ANC ve SACP ile ittifaklar konusunda politik çatışmadan, yolsuzluk ve örgüt içi demokrasinin erozyona uğratılması sonucu COSATU  içi mücadeleden doğdu.

COSATU ve ittifakı içinde gerilimler artarken – Başkan Zuma’nın katılımının protesto edilerek yuhalanması ve mitingde çıkan kargaşanın ardından COSATU’nun eşi benzeri görülmedik bir biçimde 1 Mayıs mitingini iptal etmesiyle gözle görülür hale gelen- işçi sınıfı farklı düşman fraksiyonlara bölünebilir ve politik şiddetin kurbanı olabilir. Demokratik işçi merkezli bir federasyon kurmaya çalışırken bu gerilimler SAFTU’nun omuzlarına büyük bir yük bindirmektedir.

Yeni federasyonun liderleri iç tartışmalara sıcak bakacaklar mı? İşçiler örgütlerinin yönetimine gelebilecek mi? Sendikalı ve sendikasız işçileri yerel mücadelelerde bir araya getirerek odak, yeniden işçi sınıfı mücadelesi olacak mı? Federasyon yeni özgürleştirici bir rol oynayacak mı? Pek çok sorunun henüz cevabı olmamasına rağmen SAFTU’nun örgütlenmesi, alternatif sendikacılığın Güney Afrika’da yeniden filizlendiği anı temsil etmektedir.

 

Yazarlar Hakkında:

Tembhi Luckett, Witswatersrand Üniversitesi’nde sosyoloji alanında doktora yapmaktadır. Daha önceleri giyim ve tarım sektöründeki farklı sendikalarda çalıştı.

Naadira Munshi, Equal Education’s Gauteng Office’in eşbaşkanıdır. Yakın zamanlarda Witwatersand Üniversite’sinde sosyoloji alanında yüksek lisans tezini sundu.

Kaynak: https://jacobinmag.com/2017/05/south-africa-trade-unions-saftu-numsa-anc-zuma

Yorum Bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.