1978 grevleri yeni bir sendikal anlayışın temellerini atmış, mevcut sendikalardaki Sendikal Muhalefet (Oposicao Sindical) yaygın örgütlülük, kitlesel sokak gösterileri, grev gözcülüğü, büyük işyerlerinde işyeri delegeleri seçmek, fabrika komisyonları oluşturmak ve işyeri temeli dışında bir örgütlülüğü oluşturmak gibi birçok yeniliği gerçekleştirmiştir. Autentico denilen bu fabrika militanları devletten ve hükümetten bağımsız fabrika örgütlenmelerini oluşturmayı hedeflemiştir.
Diğer talepleri ise iş güvencesi, haftalık kırk saat çalışma süresi ve fabrikalarda seçilmiş delegelerin tanınmasıdır. Bu süreçte 80 bin işçi ailesi grev fonu oluşturmuş ve 32 bin işçi ailesinin masraflarını karşılamıştır. Böylesi mahalle örgütlenmelerinin hayata geçmesi grev kırıcılığını engellemiştir.
1979’da başlayan grev dalgası askeri darbeden sonra Brezilya’nın gördüğü en kitlesel eylemler olmuştur. Aynı yıl 1 Mayıs gösterilerine 150.000 işçi katılmıştır. Aynı yıl sürdürülen politik tutsakların serbest bırakılması kampanyası sonucu hükümet bütün politik tutsakları serbest bırakmıştır. 1980 yılında grevler dalgasının en büyük ve en iyi örgütlenmiş olanı, 350.000 işçinin katıldığı genel grevdir. 41 gün süren genel grev sonunda taleplerin tamamı karşılanmamış olsa bile işçi sınıfı özgüven kazanarak örgütlülüğünü kalıcı hale getirmiş ve faşist askeri yönetimin çözülmesini hızlandırmıştır.
Bu grev dalgası ve toplumsal mücadeleler sürecinde 1980 yılı başlarında Sao Poulo işçileri öncülüğünde Brezilya İşçi Partisi (Partido dos Trabalhadores-PT) kurulmuştur. Askeri darbeden sonra yapılan ilk seçimlerde çeşitli kentlerin belediye başkanlıkları ve eyalet valiliklerini 1978-80 grevlerine öncülük eden işçi liderleri kazanmışlardır.
1983 yılında da CUT kurulmuştur. CUT, sınıf bağımsızlığı ve ortak örgütlenme talebi ile işyeri ve mahallerdeki (Barrio) mücadeleyi birleştirmiştir. CUT örgütsel olarak bağımsız olmakla birlikte yan yana yürüyen sendika ve parti gibi iki ayrı örgütlenme olmuştur.
CUT işçi sınıfı çıkarlarından toprak reformuna ve mahalle taleplerine kadar geniş bir demokratik program oluşturmuştur. Bu noktada kent kampanyaları düzenlemiştir. Dar işyeri sorunlarına odaklanmak yerine bütün işçi sınıfının çıkarlarını savunan, devlet ve sermayeyle karşı karşıya gelen bir konum almıştır. Mahalle hareketleri de taleplerini sınıfsal bir dille ifade etmeye başlamış ve devletle karşı karşıya kaldıkları müddetçe sınıfsal bir karakter kazanmışlardır.
Bunlara ilaveten 2001’de Alman tekeli Daimler Chrysler’in greve çıkan Afrika’lı COSATU otomotiv işçilerini üretimi başka bir ülkeye taşımayla tehdit etmesine karşı, Sao Bernardo fabrikası işçi konseyi ve CUT’a bağlı metal işçileri sendikası uluslararası dayanışma grevine gitmişlerdir.