MRTA uzun bin anti-sömürgeci mücadele geleneğinin bir parçasıdır. Kendilerini halkın bir örgütü olarak görüyorlar ve sendikalar, işçi grupları, öğrenciler ve köylüler gibi diğer örgütlerle birlikte çalışmanın önemini vurguluyorlar.
Bu işbirliğinin amacı sosyalist toplumu inşa edecek yeni bir temel üzerinde halk cephesi hareketinin yaratılmasıdır. MRTA, bu amacın sadece parlamenter yollarla başarılamayacağını hissetmektedir. Örgüt kurulduktan kısa bir süre sonra yeraltına indi ve silahlı birlikler oluşturmaya başladı. MRTA’nın ekonomik görüşü ortak bir planlama üzerinde temellenmiş karma ekonomidir. Bu belirli ölçülerde kendi mülkiyetine izin verebilir. Fakat vurgu kolektif mülkiyet üzerine yapılmaktadır.
KRONOLOJİ
1984: MRTA radikal sol örgütler olan MTA ve MIR-IV’nın birleşmesi ile kuruldu.
1985: MRTA’nın korsan radyo istasyonu halkı seçimleri boykot etmeye ve silahlı mücadeleyi desteklemeye çağırdı.
1987 Şubat: MRTA Lima’da 7 radyo istasyonunu işgal etti ve toplumun giderek artan ölçüde militarize edilmesine karşı bir bildiri okudu.
1988 Temmuz: MRTA savaşçıları emekli bir hava kuvvetleri generali ve bir iş adamı olan Garcia’yı kaçırdı.
1988 Ekim: MRTA savaşçıları tavuk yüklü bir kamyon ve yiyecekleri grevci madencilere dağıttılar.
1989 Şubat: Polis MRTA lideri Victor Polay’ı tutukladı ve Lima’daki Canto Grande cezaevine koydu.
1989, 28 Nisan: Ordu büyük bir MRTA birliğini kuşattı. Hava kuvvetlerinin bombalanmasını da kapsayan yoğun bir çatışmadan sonra, gerillalar aynı gün askeri görevlilerin emri ile infaz edildiler. Askerler 20’si sivil olmak üzere 62 kişiyi öldürdü.
1980’lerin sonu: MRTA Lima’daki merkezi hükümete karşı güçlü bir halk hareketinin biçimlenmiş olduğu San Martin kırsal bölgesinde artan ölçüde aktif olmaya başladı.
1990, 9 Ocak: MRTA savaşçıları 28 Nisan 1989’da tutuklu MRTA üyelerinin infaz emrini veren eski savunma bakanı E. Lopez Albujar’ı vurdu.
1990 Temmuz: Victor Polay ve 46 yoldaşı 315 metrelik uzunluğunda bir tünel kazarak Canto Granda Cezaevi’nden kaçtı.
1992 Nisan: MRTA’nın önderlerinden Peter Cardenas Schulte tutuklandı.
1992 Mayıs: Polis MRTA’nın bir bilgisayar üssünü bastı ve hareketin iç yapısı üzerine önemli bilgiler edindi.
1992, 10 Haziran: Victor Polay tekrar tutuklandı.
1995, 30 Kasım: Fujimori, MRTA’nın ölümü ve terörizm üzerine zafer kazandığını deklare ettikten sonra Peru Kongresini işgal etmeyi planlayan 30 Tupacamaro tutuklandı. Rehin karşılığında cezaevlerindeki MRTA militanlarını takas etmeyi planlıyorlardı fakat başaramadılar.
1996, 17 Aralık: MRTA savaşçıları Lima’daki Japon büyükelçiliğini “Sessizliğin kırılması, Halk onların özgürlüğünü istiyor” sloganı ile işgal etti. Japon imparatorunun onuruna düzenlenen bir resepsiyonda tüm misafirleri rehin aldı. Rehinelerin çoğu kısa zamanda serbest bırakıldı. Fakat içlerinde Başkan Alberto Fujimori’nin kardeşi, yedi general ve polis şefi, Peru Dışişleri bakanı, yüksek mahkeme yargıçları, kongre üyeleri, parti yöneticileri ve Bolivya ve Japon elçilerinin de bulunduğu 72 kişiyi rehin tutmayı sürdürdüler.
1997, 22 Nisan: Amerika’da eğitilmiş Peru özel kuvvetleri tarafından elçiliğe bir baskın düzenlendi. MRTA’nın “Edgar Sanchez Komando Birliğinin” 14 üyesi liderleri Nestor Cerpa da dahil olmak üzere infaz edildi. Cesetleri ailelerine ve halka hiçbir zaman gösterilmedi. “Liberal” terimi ilerici politikalara katıldığından beri bir çok insanın kafasını karıştırmaktadır. Fakat neo-liberalizm politikaları altındaki özgürlük halkın özgürlüğü değil sermayenin özgürlüğüdür. Devletin fonksiyonları, iç ve dış güvenliğin sağlanmasına indirgenmiştir. Toplumsal politikaların tüm biçimleri yitirilmiştir. Bölgenin aleyhine dünya pazarı ticaretini getirdiler ve sermaye için koşulları düzelttiler. Nüfus üzerindeki etkilerine dikkat etmeksizin bütçeleri hızla küçülttüler, kestiler ve egemenler lehine akıcılaştırdılar.
Bu günlerde, uluslararası sermaye çıkarları içinde devletler arasındaki rekabet artıyor. Hatta sanayileşmiş uluslar arasındaki “Refah Devletleri” hızla küçültülmüş toplumsal programlar ile rekabet gücünü artırmaya çalışıyorlar. Üçüncü Dünya olarak bilinen ülkelerde örneğin Latin Amerika’da bu politikalar tüm yıkıcı sonuçlarıyla emperyalist sömürünün bir biçimi olarak devam ediyor.
Pingback: Direnişteyiz! » Erdoğan’ın Latin Amerika’da Ne İşi Var? -Haber/Analiz
Pingback: Direnişteyiz! » Erdoğan’ın Latin Amerika’da Ne İşi Var? -Haber/Analiz