Devrimci Sol Hareket (MIR)’in yarım yüzyılılık varlığını selamlıyoruz. Bize çeşitli halk örgütlerinden katılan yoldaşlarımızla kapitalizme ve küreselleşmeye karşı halk ve gerilla direnişini sürdürüyoruz. Bu vesile ile kahraman savaşçı Fidel Castro’nun 89. yaş gününü kutluyoruz. Derin insani bilgeliğiyle çevreci, enternasyonalist ve anti-emperyalist olan efsane komutan, tüm dünya halklarının özgürlük mücadelesinde nesillere ilham kaynağı oldu.
Gerçek toplumsal adaleti ve halk iktidarını kurmak için ana eksen olmaya devam eden ve kıtadaki halkların bilinçlenmesi ve kökten değişimler için örgütlenme mücadelesinde öncü hareketlerin parçası olarak MIR 50. başkaldırı yılına ulaşmıştır.
Bu tarihi deneyimlerin gelişme sağladığını biliyoruz. Mücadelede geçen 50 yıl boyunca küçük grupların tikelliğinden çok daha ileriye giderek, başkaldıran kitlenin siyasal ve askeri örgütlenmesinde gelişmeler elde edilmiştir.
MIR- Yoksulların Gerilla Ordusu örgütü yoldaşlarımızla birlikte siperlerden direnişlerle ve direniş için yeniden silahlanmakla, baskıların, işkencelerin, ölümlerin, siyasi hapislerin, kopuşlar ve ihanetlerin tam ortasında devam etmekte olan direnişimizin tarihini, kendi tarihimizi yansıtıyoruz.
MIR-EGP ve FPMR-A ÖRGÜTLERİNİN BİRLEŞMESİ
Bir kez daha bir araya gelerek daha önce ele almadığımız görüşleri, ABD Emperyalizmine karşı verilen eşitsiz savaşta kaybettiğimiz kadın ver erkek yoldaşlarımızın yaşayan hatıralarını ve uğruna baş koyduğumuz amaçlarımızı görüştük. Geçen yüzyılda kökleri olan tarihsel nedenler ve ulusal bağımsızlık sorunu devrimci örgütlerin dünya için gerekli olduğunu kesinlikle ortaya koymuştur.
Bütün insanlık tarihinin en kararlı ve derin krizlerini yaşıyoruz: Enerji, Su, Besin Kaynakları, Doğal Kaynaklar, İklimsel, Çevresel ve Medeniyet krizleri yaşıyoruz.
Halkların ve atalarının kültürlerinin yok edilmesi, insan haklarının ve işçi haklarının küresel yağması, eğitimin, sağlığın ve barınma hakkının metalaştırılması, uluslararası şirketlerin ormanları vahşi biçimde yok etmesi, içme suyumuzun ve nehirlerin, denizlerin kirliliğinin en önemli sorumluları olan dev madencilik şirketleri, trol kullanarak balık türlerini yok eden balıkçılık holdingleri, salgın hastalıklar ve diğer çeşitli hastalıklar, çok uluslu ilaç ve biyoteknoloji laboratuvarlarında üretilen ilaçları ve gen teknolojilerinin dünyanın milyonlarca yoksul halkına zarar vermesi ile karşı karşıyayız.
Kıtamız özelinde kendi halklarımız ise: toplumsal baskılarla, açlık sınırında yaşamaya mahkum edilmekle, süregiden sosyal adaletsizlikle, topraklarını koruyan ve çalışan yerli halk ve çiftçilere yapılan katliamlarla, toplum liderlerine ve sokaktaki insanlara yapılan askeri ve politik infazlarla, gözaltında kaybetmelerle, işkencelerle, hücrelere kapatılmakla, göç etmeye zorlanmakla, insan kaçakçılığıyla, seks köleliği ve fuhuşla, çocuk fahişeliğiyle, şiddetle, uyuşturucu kaçakçılığıyla, terörle, açlıkla ve sefalet ile karşı karşıyayız.
Küresel kapitalizm ve her türden modernleşme saldırıları her bulduğu çatlaktan fışkıran delirmiş şekilleriyle karşımıza çıkmaktadır ve her seferinde küresel ölçekte yağma ve emperyalist savaşlar olarak kendini göstermektedir.
Halklarımızın çeşitli şekillerde verdiği bütün mücadeleleri ile dayanışma içindeyiz. Çok farklı coğrafyalarda tüm Dünya ve Güney Amerika’ya yapılan emperyalist saldırılara direnmek için konuşlanmaya devam ediyoruz. Emekçi kesimler, çiftçiler, öğrenciler, yoksullar, halklar ve toplumsal örgütler mücadele içindeler.
Ayrıca, Mapuche halkının uluslararası şirketlere, Şili Devleti’ne ve devletin silahlı işgallerine karşı göstermekte olduğu eylemler ve direnişi dayanışma duygularımızla saygı ile selamlıyoruz.
İnsanlığa ve insanlık savaşçılarına karşı işlenen suçların cezasız kalmaması mücadelesi hiç tereddütsüz mücadelemizin en önemli parçalarından biridir.
Bizimde içinde olduğumuz pek çok direniş örgütünün ortak düşüncesi “eşitsizlik, sömürü ve baskı altında yaşayan” yoksul halkların, yerlilerin ve dünyanın tüm emekçilerine karşı zengin-egemen sınıfın yönelttiği barbar saldırıları durdurmanın tek çaresi birlik olmaktır.”
İçinde yaşadığımız tarihsel koşullarda, kardeş örgütler olarak örgütlenmeyi güçlendirmek, ileriye taşımak ve tarihimizin yansımalarını devrimci hareketler olarak genelleştirmek oldu. Düşmanımızı ve onun baskıcı güçlerini daha iyi tanımayı başardık.
Hatalarımızı kabul ederek, düzelterek ve çareler üreterek devam ediyoruz: savaştığımız düşmanın boyutuna ve aldığı biçime göre gerekli ve uygun gizli yapılanmalar oluşturuyoruz. Halkların bu mücadele yoluna önemli bir destek getirmeyi umuyoruz.
Zengin egemen sınıfa ve onların uluslararası şirketlerine karşı, şirketlerinin yürüttüğü dev uluslararası sömürü projelerine karşı, işbirlikçi devlet ve devlet politikalarına karşı yürüttüğümüz antiemperyalist mücadele derinleşecek ve devam edecektir.
Biz halkların Mart için iyi bir katkı olmayı umuyoruz.
Kıtanın birliğini ve gücünü kuruyoruz, ya zafer ya ölüm!!
Sadece mücadele bizi özgür kılar!!
Manuel Rodrigez Yurtsever Cephe – Otonom
Şili, 15 Ağustos 2015