Venezuela: Anavatanı ‘İnşa Etmek’: Üretken İşçiler Ordusundan Sergio Requena ile Söyleşi, Cira Pascual Marquina

WARNING: unbalanced footnote start tag short code found.

If this warning is irrelevant, please disable the syntax validation feature in the dashboard under General settings > Footnote start and end short codes > Check for balanced shortcodes.

Unbalanced start tag short code found before:

“ işçidir. Hem devlete ait hem de işçiler tarafından kontrol edilen endüstriyel tesislerin yeniden harekete geçmesindeki zorlukların üstesinden gelmek için oluşturulan “Üretken İşçiler Ordusu” isimli gönüllü inisiyatifinde kilit bir rol oynamaktadır. 2016’dan beri örgüt…”

Venezuel analysis’deki bu röportajda, hem devlete ait hem de işçiler tarafından kontrol edilen endüstriyel tesislerin yeniden harekete geçmesi için mücadele veren gönüllü işçiler inisiyatifinde merkez konumdaki bir kişi ile konuştuk.

Üretken İşçiler Ordusu’nda biz, politik ve sosyal özveriyi emekle bir araya getiren bir praksisle, örneklerle öğretiyoruz.

Üretken İşçiler Ordusundan Sergio Requena. (Ejército Productivo Obrero – Üretken Ordu İşçisi)

1974’te Puerto Ordaz’da, Venezuela’nın endüstriyel kalbinde dünyaya gelen Sergio Requena CVG CARBONORCA’da **CARBONORCA, anot üreten kamu mülkiyetindeki tesis, anot alüminyumu işlemek için gerekli bir parçadır… /** işçidir. Hem devlete ait hem de işçiler tarafından kontrol edilen endüstriyel tesislerin yeniden harekete geçmesindeki zorlukların üstesinden gelmek için oluşturulan “Üretken İşçiler Ordusu” isimli gönüllü inisiyatifinde kilit bir rol oynamaktadır. 2016’dan beri örgütün, “Üretken İşçiler Savaşımları” adı altında gerçekleştirilen kampanyası, kendilerini ülkenin endüstriyel kaslarının yeniden inşasına adayanlar için bir referans noktası haline gelmiştir. Proje yüzlerce işçiyi bir araya getirmiş ve yüksek bir sayıyı ifade eden 12 endüstriyel işletmeyi ayakları üzerine dikmiştir. Gönüllü bu ekip tarafından gerçekleştirilen İşçi Savaşımlarının 12’sinden sekizi Requena’nın, CORPIVENSA’nın **CORPIVENSA, görevi endüstriyel egemenliği ve üretkenliği cesaretlendirmek olan bir kamu kurumu. /** başkanı olduğu sırada gerçekleştirilmiş ve bazı devlet kaynaklarının girişime aktarılması mümkün olabilmiştir. Bugün bu destek kurusa da mücadele devam etmektedir. 

Venezuela’nın kamu mülkiyetindeki fabrikalarının durumuna ilişkin sizden özet bir bakış talep ederek başlamak istiyorum.

Venezuela’nın üretken işletmelerinin birçoğunda olduğu gibi kamu girişimleri kriz içindedir. Dahası bu girişimler parçalanmış ve ayrıştırılmıştır: her tesisin, her bir fabrikanın kendi özel amaçları, mantığı vardır. Bu, çok sayıda birbirinden izole edilmiş girişim olduğu anlamına gelmektedir. Her biri, onları bir araya getiren bir ağ olmaksızın tek başlarına varlıklarını sürdürmektedir, zira ulusal bir üretim planı olmadığı gibi bütün kamu sektörünü organize edecek bir plan dahi bulunmamaktadır.

İşin daha kötüsü, üretimi içeriden, işletmelerin üst yönetimlerinde durduran kasıtlı engeller de söz konusudur. Esasında ana problem merkezi bir üretim planının olmamasıdır, fakat buna ilaveten krizle birlikte (ve onunla beraber gelen kargaşayla) bazı şahsi çıkarlar su yüzüne çıktı ve gerçek tablo da belirdi.

Devlet şirketlerinin her biri, işletmenin üretip üretmeyeceğine, hangi koşullar altında üreteceğine, ürüne ne olacağına tek başına karar veren kendi küçük hükümdarlarıyla takımadalar biçimini almıştır. Buna ek olarak her biri hammadde ve hizmet elde etmek için kimlerle anlaşma yapacaklarına kendileri karar vermektedir. Genel olarak bir yönetici kamu girişimlerinin dışında anlaşmalar gerçekleştirmekte ve bunu da kişisel ekonomik çıkar elde etme amacıyla yapmaktadır.

Başkan Maduro Ekonomik Kurtuluş Planını başlattığında birçok şirketin çok az ürettiğini ya da hiçbir üretimde bulunmadığını söylemişti. Bizim görüşümüze göre problemin iki kökeni vardır: kamu girişimlerinde üretken bir plan yoktur. Kamu mülkiyetindeki işletmelerde kişisel amaçlar ve çıkarlar üretimi (ya da tam tersine üretimsizliği) belirlemektedir.

Bir başka darboğaz daha bulunmaktadır. Bu işletmelerin birçoğunda yöneticiler üretimin durduğunu zira işlerin yeniden rayına oturtulması için alınması gereken makina parçalarının gerekli fonlar olmadığı için alınamadığını ileri sürmektedirler. Fakat sonunda alınacak makina parçalarının yurtdışından elde edilmesi gerektiği ve bu alımların da ABD dolarıyla yapıldığı ortaya çıkmıştır.

Venezuela’da özellikle de kamu girişimlerinde makinalar ve makina parçaları tarihsel olarak yurtdışından gelmiştir ve dolarla satın alınmıştır. Bütün bunlar, ülke içinde ve özellikle de kamu girişimleri içinde ortak çözümler bulabilme yolları aranmadan yaşanmaktadır. Bugün yöneticiler karşılanması mümkün olmayan bir şekilde dolar talep etmeyi sürdürmektedirler. Ülke içinde çözümler aramak yerine fonlardaki sınırlılıklara gönderme yaparak üretimin durmasını haklı çıkarmaya çalışmaktadırlar.

Indorca’daki İşçiler Kurulu’ndan José Cedeño 12 Üretken İşçiler Savaşımlarının hepsine katılmıştır. Yukarıdaki resim Ocak 2018’deki Miranda Eyaleti Ambrosion Plaza Komünal Gaz işletmesindeki altıncı Üretken İşçiler Savaşımına aittir. (Ejército Productivo Obrero – Üretken Ordu İşçisi)

Siz, hem kamuya ait hem de işçilerin kontrolü altındaki işletmeler olmak üzere ülkenin üretici aygıtlarının canlandırılması için kolektif gönüllü bir projenin, “Üretken İşçiler Ordusu”nun bir parçasısınız. 2016 yılında Venezuela’nın Bolivar Eyaletinin endüstriyel kalbinden bir grup işçi “La Gaviota” isimli devlete ait bir balık işleme tesisini kurtarma çalışmalarına başladı. Bu inisiyatif hakkında bize bilgi verebilir misiniz?

2013 yılına dönerek başlamak istiyorum. Krizin başında üç özel fabrika, sahiplerinin işçilerin haklarını çiğnemelerinin ve üretimi sabote etmelerinin ardından işçiler tarafından işgal edildi. Bu fabrikalar Guyana’nın endüstriyel halkasındaki Indorca, Calderys ve Equipetrol’dü. Tesislerin canlandırılması süreci kolektif ve oldukça etkiliydi. İşgalin hemen ardından tesisler yeniden düzenli üretim programına döndü. Bu üç tesis işçilerin kontrolü altında faaliyetlerini yürütmeye devam etmektedir.

Üç yıl sonra, Şubat 2016’da Cumana’daki (Sucre Eyaleti) La Gaviota’dan, kamu mülkiyetindeki tesislerde çalışan insanlar balık unu tesislerinin endüstriyel fırınlarını harekete geçirmeleri için Indorca, Calderys ve Equipetrol’den ve başka yerlerden işçileri davet ettiler. Her bir işçinin bilgisinin ve birçok kolektif yaratıcılığın (ve fedakarlığın) üretimi yeniden harekete geçirmesi bizim için beş günlük bir yolculuktu. Aletlerimiz ve bilgimiz dışında önümüzde hiçbir kaynak olmadan bunu yaptık.

Bu beş gün boyunca uzun saatler çalıştık ve işletmede uyuduk. Çalışma gönüllüydü ve bütün kurtarma süreci yoğunlaştırılmış bir kurs hüviyetine büründü – hepimiz çok şey öğrendik ve çalışmalara katılan işçiler yeniden moral kazandılar. Her “Üretken İşçiler Savaşımı” gerçeği; bir işçinin diğerine öğrettiği, bilgiyi paylaştığımız ve kolektif olarak çözümler aradığımız bir okuldur.

Ve bu bizi daha önce söylediğim şeye götürür: bugün işçilerin durmuş fabrikaları canlandırma kapasitesine sahip olduğuna ve üretimin sıfıra düştüğü yerlerde bile büyük yatırımların illa gerekli olmadığına dair elimizde yığınla kanıt var.

La Gaviota, kamu mülkiyetindeki ve işçilerin denetimi altındaki fabrikaların toparlanmasını amaçlayan uzun ve devam eden kampanyada bir ilkti.

Evet, La Gaviota’dan sonra Barinas Eyaleti’ndeki Maquinarias Barinas’a gittik ve orada ikinci savaşımı başlattık. Fabrikada makinanın önemli bir parçası çalışmıyordu. Aslında bir makina odası bulunmaktaydı ve buradaki yeni ekipmanların hiçbiri çalışır hale getirilmemiş, hiç kullanıma açılmamış ve tamir edilmesi gerekiyordu. Buradan ayrıldığımızda işletme üretim kapasitesinin yaklaşık %80’ine ulaşmıştı.

Tesisi kolektif bir şekilde ayaklarının üzerine geri dikme (aslında, ayakları üzerine ilk defa dikme) süreci bir kez daha fabrika çalışanlarına yeniden moral kazandırmıştı.

Bu savaşımda aynı zamanda şimdi her savaşım için anahtar rolü olan ve “Kolektif, Entegre ve Sabit Öz-İnşa” adını verdiğimiz paralel öğrenim süreci inisiyatifini yaşama geçirdik. Mekanik parçaların taslak çizimlerine dair bir atölye çalışması organize ettik.

Daha sonra, Mart 2017’de Portuguesa Eyaleti’nde, Planta Madre Wuanaguanare’de yiyecek işleme makinaları üreten bir fabrikada savaşım gerçekleştirdik.

Ufak ufak Üretken İşçiler Savaşımları dikkat çekmeye başladı. Bilinir olmaya başladı. Ülkede endüstriyel ve üretken egemenliği geliştirmeye çalışan bir kamu girişimi olan CORPİVENSA’nın başına geçmek için davet aldık. CORPİVENSA’daki 7 aylık varlığımız süresince sekiz “üretken savaş” başlatmaya muvaffak olduk. Kurumsal desteğe sahip olduğumuzdan ek kaslarımız vardı. Bu süreçte gerçekleştirdiğimiz sekiz üretken savaşımlardan dördü gaz silindir tesislerindeydi. Biri de Okul Beslenme Planı için pirinç bazlı içecekler üreten Nutrichicha tesisindeydi. Aynı zamanda La Gaviota’da bir başka savaşım ve son olarak da Falcon Eyaleti’ndeki Amuay Petrol rafinerisinde bir savaşım başlattık…

Toplamda 12 üretken savaşımımız oldu ve kendi kendimize “Üretken İşçiler Ordusu” demeye başladık. Bu savaşımlara yaklaşık 2.200 kişi katıldı. Biz de ardından bu ordunun herhangi bir eyaletin herhangi bir tesisinde üretkenliği artırmak için istihdam edilebileceğini hissine kapıldık.

Ordumuz çok değişkendir. İçinde aktif ve emekli işçiler bulunmaktadır, hem kamu sektöründen hem de özel sektörden. Kısacası çok değişik deneyimleri olan insanlar. Fakat ordumuz hakkında en önemlisi üyelerinin, mevcut krizin üstesinden gelmek isteyen devrimciler olduğudur.

Sucre Eyaletindeki La Gaviota, Cumana’da İlk Üretken İşçiler Savaşımı, Şubat 2016. (Ejército Productivo Obrero – Üretken Ordu İşçisi)

Bir fabrikaya gittiğinizde esas amacınız üretimi yeniden başlatmak, fakat eğitim süreci de aynı zamanda çok önemli. Bunun hakkında bize daha fazla bilgi verebilir misiniz?

İlk önce bir şeyi açıklığa kavuşturmalıyım. Biz sadece makinalerı tamir etmiyoruz, aynı zamanda bilinçleri de tamir ediyoruz. Bütün sürece ilişkin mistik **İlerici Latin Amerika çevrelerinde, mistik (mística veya mystique) moral, umut ve güven gibi maddi olmayan değerler için kullanılır./** bir durum var. Üretken Ordu bir fabrikaya girdiğinde yeniden moral kazanma süreci başlar. Tesislerin işçileri fabrikanın yeniden canlandırılması işine katılırlar ve kendi gerçekliklerini değiştirirler. Bu yapma pratiği (praksis de diyebilirsiniz isterseniz) Che’nin yeni erkeğin ve yeni kadının yaratılması dediği yolu açar. Kendi ellerimizle üretimi yeniden başlatmak, sınırlı kaynaklarla fabrikayı ayakları üzerine dikmek, evet bütün bunlar önemli. Fakat bunu yaparken işçilere yeniden moral kazandırmada başarısızlığa uğrarsak, tesis önceki pinekleme haline geri döner.

Praksis aracılığıyla moralleri yükseltmek bizim için anahtar önemde, fakat biz aynı zamanda daha önce söylediğim gibi üstlendiğimiz, devam eden “Kolektif, Entegre ve Sabit Öz-İnşa” gibi paralel kolektif eğitim aktivitelerini de teşvik ediyoruz. Üretken Savaşımlar sırasında deneyimleri paylaşıyoruz –iş sırasında yetenekler elde ediliyor- ve aynı zamanda işin örgütlenmesine dair problemlerle de uğraşıyoruz.

Bunun sonucunda tesislerin işçileri işçi konseylerinde, feminist tugaylarda ve Üretken İşçiler Konseyleri’nde örgütleniyorlar. **İlerici İşçiler Konseyi (İspanyolca kısaltmasıyla CTP) Şubat 2018’de Anayasa Meclisi kanunu ile kurulmuş kurumsal bir yapı. CTP’ler kamuya ya da özel sektöre ait olsun, bir tesis ya da fabrikada üretimi teşvik etmeyi amaçlamaktadır./** İşçilerin örgütlenmesi bir tesisteki üretimi süreklileştirecek yegane garanti olduğundan, deneyimlerimizden çıkan bu tür örgütlenmeyi sağlamak temel önemdedir.

Öncelikli olarak esas hedefimiz bürokrasiyle birlikte ortaya çıkan ataleti ortadan kaldırmaktır: atalet üretimi bitirmektedir. Ayrıldığımızda işi sürdürmek için dahili koşullar (sadece maddi koşullar değil) mevcut bulunmalıdır ve örgütlenmeye vurgu yapmamızın nedeni budur.

“Çin Modeli” **Çin Modeli terimi Venezuela’da ekonominin yeniden organize edilmesinde Çin sermayesinin artan payını ifade etmek için kullanılmaktadır. Çin görevlileri “Özel Gelişme Bölgeleri” gibi ekonomik kalkınma girişimlerini cesaretlendirmek için Karayip halklarında danışman rolleri üstlenmektedirler: bu bölgelerde yabancı yatırımını cesaretlendirmek için belirli kanunlar uygulanmamaktadır. /** söylemi kamusal alana yayıldı. Diğer yandan sizin modeliniz işçilerin kontrolüne işaret eden, sorunlarımıza aşağıdan ve içeriden çözümler arayan ve getiren sosyalist bir model. Buna Guevarist ve yurtsever model demek de mümkün, değil mi?

Biz gayretlerimizi, kolektif epik mücadelemizi “Hayranlık Verici Kampanya” olarak adlandırıyoruz. Bu terim Bolivar’ın, Venezuela’nın Batı bölgelerini özgürleştirme kampanyasını anımsatıyor [1813]. Kimi komplo ve ekonomik savaş öğeleriyle birlikte bir kriz durumunun var olduğunu anlıyoruz.. Bununla birlikte üstüne üstlük kamu girişimlerinde ciddi yönetim problemleri, yolsuzluk ve çözüme hizmet etmeyen diğer çıkarlar var. Böyle bir karmaşık durumla karşı karşıya kaldığımız anda birçoğu çözümü başka yerlerde arıyor.

Kendi payımıza biz kaderimizi Venezuela halkıyla paylaştık. Venezuela’nın bakışları tarihsel olarak dışarıya yöneltilmiştir: biz problemlerimizi kendimizin çözemeyeceğini sanıyorduk. Chavez bu mantıktan uzaklaşmak için kısa bir soluk almamızı önerdi; onunla birlikte neye sahip olduğumuzu görebildik, kendimizi tanıdık. Sanırım başarabileceğimizi, yeteneklerimiz olduğunu yeniden doğrulamaya başlamamız gereken zamandayız. Üretken aparatımız pratik olarak tamamen durma noktasına gelmiş durumda. Fakat bu krizden çıkmaya kendini adamış binlerce kadın ve erkek var. Onlar kendilerini Üretken İşçiler Ordusu bünyesinde birleştirmiş durumdalar. Bu insanlar izleyici olmak istemiyor. Yeniden özne olmak, katılımcı ve öncü demokrasimizi tekrar aktive etmek istiyorlar.

Sonuçta bizim önerimiz yurtseverdir. Başarabileceğimize inanıyoruz ve kaderimiz olmayan olumsuzlukların hakkından gelebiliriz. İnsanlarla, işçilerle, çalışan sınıfla hep birlikte, endüstriyel sektörde ve diğer alanlarda mevcut krizden çıkabileceğimize dair güçlü bir inancımız var. Bizler egemen ve özgürleştirilmiş Patria’yı (Anayurdu) inşa edecek olanlarız. Halkın öncü katılımıyla bunun yaratılmasının peşinden Chavez koşmuştu. Bunu yapabileceğimizi, yurtsever Venezuelalıların bunu başarabileceğini biliyoruz. Tabii kollarımız diğer ülkelerden gelen yoldaşlara, sosyalizme adanmış insanlara sonuna kadar açıktır. Fakat bu bizim girmemiz ve kazanmamız gereken bir savaştır. Sadece Venezuela halkı Venezuela’nın problemlerini çözebilir ve bu bizim bakış açımıza göre Chavez’e ve katılımcı ve öncü demokrasiye bağlı kalarak yapılabilir.

Amuay Rafinerisinde 11. Üretken İşçiler Savaşımı Falcon Eyaleti, Haziran 2018. (Ejército Productivo Obrero – Üretken Ordu İşçisi)

Şu anda Chavizm tartışmaları içinde en yoğun olanı “etik değini” ve projeyi şu anda karşı karşıya olduğumuz durağanlıktan çekip çıkaracak emsal deneyimlere olan (Chavez’in ölümünden beri) ihtiyaç. El Maizal Komünü ve Büyük Köylü Yürüyüşü etrafında mistik bir hava dönüyor, fakat işçi sınıfında, endüstriyel sektörde Üretken İşçiler Ordusu bir referans noktası olmuş durumda. Bununla ilgili neler söylemek istersiniz?

Etik değinilerden konuştuğumuzda devrimci bütünlükten konuşmalıyız. Devrimci bütünlük bizim praksisimize yön veren bir çeşit kutup yıldızıdır. Amacımız ulusun üretken aparatının yeniden toparlanmasına yardımcı olmaktır. Bunun olması için, daha önce söylediğim gibi, yeniden moral kazanmamız ve örgütlenmemiz gerekiyor. Bunlar bizim girişimimizin başarıya ulaşması için anahtar önemdedir.

Üretken İşçiler Ordusu’nda biz politik ve sosyal özveriyi emekle bir araya getiren bir praksisle, örneklerle öğretiyoruz. Bu nedenle Üretken Savaşımlar içinde kol kola, birlikte çalıştığımız işçiler için bir okul olacağımızı umut ediyoruz.

Fedakarlık, beğenin beğenmeyin, bizim kahramanca mücadelemizin bir parçasıdır. Bazen bir fabrikaya ulaşmak için binlerce kilometre seyahat ediyoruz; ailemizi arkamızda bırakıyoruz; çok az uyuyoruz, tesislerde yatıyoruz… Bütün bunlar işletmelerin dinamiklerinin değişmesine neden oluyor. Gerçekten söyleyebiliriz ki bizler –Ordunun yüzlerce kadın ve erkeği- örneklerle öğretiyoruz. Bir Savaşımın zorunlu olarak içerdiği fedakarlık, devrimci bir ortama yönelimin anahtarıdır.

Bütün bunlar, tabii ki, Başkan Chavez’in Yol Gösteren ışığıyla birlikte gerçekleşiyor. Onun örneği bizim içimizi her gün güçle dolduruyor. O bize örneklerle öğretti ve kendini bizim için feda etti. Karşılık olarak biz de kendimizi ülkemize adayacağız.

 

Altıncı Üretken İşçiler Savaşımı, Ambrosio Plaza Komünal Gaz Tesisleri, Miranda Eyaleti, Ocak 2018. (Ejército Productivo Obrero – Üretken Ordu İşçisi)

Kaynak: https://venezuelanalysis.com/analysis/14149

Yorum Bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.