Ortadoğulu sosyalistler arasında bir ittifak oluşturan bizler, bütün uluslararası ve bölgesel emperyalist güçlere ve onların savaşlarına karşı çıkıyoruz -ister ABD, Rusya, Çin, ister, İsrail, Suudi Arabistan, ister İran ve Türkiye olsun. Ayrıca, Suriye’deki Esad rejimi ve Mısır’daki El Sisi rejimi gibi diğer otoriter rejimlere ve IŞİD, El Kaide, Hizbullah veya Müslüman Kardeşler gibi yapıların kökten dinciliğine de karşıyız. Her ne kadar Müslüman Kardeşler ve Hizbullah kendilerini aşamacı olarak görse de, ve El-Kaide ve IŞİD’in cihatçılığına karşı olsa da, bu örgütlerin hepsi şeriat temelinde bir devlet kurma ve mevcut kapitalist düzeni koruma hedefinde ortaklaşıyor.
Bizler kapitalizme, sınıf ayrımlarına, ataerkiye / cinsiyet ayrımcılığına, ırkçılığa, etnik ve dini önyargıya karşı çıkıyoruz; kadınlar, işçiler, Kürtler ve Filistinliler gibi ezilen milletler, baskı altındaki etnik ve dinsel azınlıklarla cinsel azınlıkların mücadelelerine yüzümüzü dönüyoruz. Hem İslamofobiye hem anti-Semitizme karşıyız.
Sosyalizmi insanın kurtuluşuna yönelik bir mefhum olarak görüyor, kendisine “komünist” diyen otoriter rejimlerden apayrı, müspet bir vizyon olarak savunuyoruz.
Ortadoğulu Sosyalistler İttifakı’nı oluşturma çabası, Mart 2016’da, “Öteki Ortadoğu”nun taleplerini ifade etmeye imkan sağlayacak üç dilli bir web sitesi (İngilizce / Arapça / Farsça) yayımlayan Suriyeli ve İranlı Sosyalistler İttifakı şeklinde başladı. Amaç, kritik meselelere dair analizler sunmak, otoriter rejimlere karşı mücadele eden Suriyeliler ile İranlılar arasında yeni diyaloglar ve dayanışma bağları oluşturmaktı.
İnsanların kaderleri sınırları aşan şekilde birbirine bağlı olduğu için, bölgedeki -bazıları dehşet bazıları umut veren- önemli gelişmeler daha geniş bir İttifak kurmayı gerekli kıldı.
*Suriye devriminden geriye kalanlar tamamen yok edildi. Esad rejimi, İran ve Rusya’nın da yardımıyla zaferini ilan etti; 500.000’den fazla masum insanın ölümünden ve 12 milyon -toplam nüfusun yarısından fazla- insanın içeride veya dışarıda yerinden edilmesinden sorumlu olmasına rağmen, “meşru” bir hükümet olarak kabul ediliyor. Bir milyon kişi halen bu rejimin kuşatması altında ve çoğu rejimin cezaevlerinde olmak üzere sayısı en az 100.000’i bulan siyasi tutsaklar, her gün işkenceye maruz kalıyor ve hayatını yitiriyor.
*Sol cenahtan pek çok kişinin iddialarının aksine, Kuzey Suriye’deki Kürt demokratik konfederalizm çabası Rojava’nın Esad rejimi ile birlikte var olmayı sürdürülebileceği fikri giderek dayanaksız görünüyor; zira Esad rejimi, Suriye devrimini ezdiğinden emin olduğundan bu yana, Kürt bölgelerine yönelik baskıyı artırıyor. Öte yandan, bölgesel ve uluslararası devletler, Suriye, Irak, Türkiye ve İran’daki Kürtlerin kendi kaderini tayin hakkını desteklemeyi reddediyor. Türkiye, Suriye’deki Kürt bölgelerine yönelik tehdit ve müdahalelerini artırdı ve Türkiye’deki Kürt bölgelerine operasyon düzenlemeye devam ediyor. İsrail hükümeti ise, fırsatçı bir tavırla, bölgede İran’a karşı yeni bir müttefik yaratmak amacıyla Irak Kürdistanı’nın bağımsızlığını destekliyor.
*Bölgedeki otoriter rejimler daha baskıcı hamlelere yöneliyor ve ezilen sınıfların çıkarlarına karşı iktidarlarını tahkim ediyor. Bu eğilim, Suudi Arabistan’ın Yemen’de yürüttüğü kanlı savaşta; Türk hükümetinin tüm muhalefet güçlerine yönelik kitlesel gözaltı ve tutuklamalarında; veya Mısır’daki askeri hükümetin, 2011 öncesi Mübarek rejimini bile aşan baskılarında görülebilir. Mısır örneğinde, bazı solcular Müslüman Kardeşler hükümetine yönelik 2013 askeri darbesini destekledi. Her türlü devlet ve devlet dışı baskıya karşı demokratik ve ilkeli bir muhalefet sergilemek yerine, yeni askeri yönetimin Müslüman Kardeşler’i bastırmasını savundular.
*Halihazırda, biri Suudi Arabistan ile müttefiklerinden oluşan ve İsrail’i de içeren, ötekisi İran, Türkiye, Katar ve müttefiklerinden oluşan iki yeni ittifak, bölgeyi ve sermaye kaynaklarını kontrol etmek için mücadele halinde. Suudi Arabistan ve müttefikleri, Donald Trump’ın son Ortadoğu ziyareti ve Suudi Arabistan’la imzaladığı 110 milyar dolarlık silah anlaşmasından güç alıyor. İran ve müttefikleri ise Rusya’nın desteğine güveniyor. Rusya ve Çin her iki tarafla da ilişkiler kurarak yarar sağlıyor.
*Yeni ABD başkanı Donald Trump ve İsrail başbakanı Benjamin Netanyahu, İran’a yönelik savaş tehditlerini yükseltiyor. Trump yönetimi Esad rejimine karşı olduğunu iddia etse de, ABD emperyalist müdahalesi aslında Esad rejimine yarıyor; Bush ve Obama yönetimleriyle başlayan, Suriye, Irak ve Afganistan’daki masum sivillere yönelik ABD bombardımanı iyice yoğunlaşıyor. Trump ve Netanyahu’nun İran’da “rejim değişikliği” çağrıları, yalnızca kendi emperyalist çıkarlarına hizmet ediyor. Onların bu tür bir hamlesi sadece savaşa ve İran’daki gerçek muhalif hareketlerin yıkımına yol açacaktır.
* İsrail’in sömürgecilik, militarizm, apartheid ve ırkçılığı, Batı Şeria, Gazze ve Doğu Kudüs’te, ayrıca Tarihi Filistin yani “1948 Filistin toprakları”ndaki Filistinlileri eziyor ve öldürüyor. İşgal ve militarizasyon, aynı zamanda İsrail’in içindeki artan sınıfsal eşitsizliği, cinsiyet ayrımı ve ırkçılığı da sıradanlaştırıyor. İsrail işgali, İsrail’in aşırı sağcı yönetimi ve de -Filistinlilerin kendi kaderini tayin hakkını yoketmeyi hedefleyen- İsrail, Suudi Arabistan ve ABD arasındaki ittifak sürdükçe, ne iki devletli çözüm ne de tek bir seküler devletli çözüm mümkün görünüyor.
Ancak bazı umut verici gelişmeler, insanın kurtuluşu arzusunun bölgede yok edilemediğine işaret ediyor:
*İran’daki yeni ve dirençli işçi eylemleri, İran rejiminin, emperyalist müdahalesini Suriye, Irak, Lübnan ve Yemen’e genişletme çabası altında gizlemek istediği, artan yoksulluk ve korkunç çalışma koşullarına karşı çıkıyor. Mevcut emek mücadeleleri toplumun ezici kesimlerinin yoksulluğunu doğrudan İran’ın militarizmine ve bölgesel emperyalizmine bağlamasa da, bu mücadeleler toplumsal adalet amaçlı muhalif bir kitle hareketi yaratma potansiyeli barındırıyor.
* Artan baskılara rağmen, Mısır, Tunus ve Bahreyn’de emek mücadeleleri ve demokratik haklar mücadelesi devam ediyor.
*Feminist ve LGBT mücadeleleri, Türkiye’de, Temmuz 2016 darbe girişiminin ardından gerçek bir polis devleti kurmayı hedefleyen otoriter ve reaksiyoner rejime karşı kitlesel protesto gösterileri gerçekleştirdi. Mısır’da, Mahinur El-Masri gibi feminist / insan hakları savunucuları ve LGBT aktivistleri, tutuklamalara rağmen sosyal adalet için savaşıyor. Lübnan’da kadın hakları savunucuları, “tecavüzcüyle evlendirme” yasasını kaldırmak için bir kampanya gerçekleştirdi. Irak’ta kadınlar, aile hukukunda kadın haklarını ortadan kaldırmayı amaçlayan bir parlamento düzenlemesine karşı mücadele veriyor. İran’da, Nergis Mohammadi, Golroh Ebrahimi İrai ve Kürt kadın hakları aktivisti Zeyneb Celalyan gibi tutuklu feministler, insan hakları için sesini yükseltmeye devam ediyor.
* Fas’ın Rif bölgesindeki kitle seferberliği, güvenlik güçlerinin baskısına ve rejimin hareketi karalama çabasına rağmen, 2017 yılı boyunca devam etti ve ülkenin diğer kentlerine yayıldı.
* Kürtlerin kendi kaderini tayin mücadelesi devam ediyor ve savunulması gerekiyor. Bu mücadele; bağımsızlık, federalizm, konfederalizm talepleri veya Kürt halkının bir devlet içinde eşit haklara sahip bir varlık olarak tanınması talebi gibi çeşitli biçimler aldı. Bütün sosyalistler bağımsız bir Kürdistan fikrini kabul etmiyor ve bazı sosyalistler de kimi Kürt partilerine otoriter politikaları / uygulamaları ve çeşitli emperyalist ülkelerle işbirliği nedeniyle eleştiriler yöneltiyor. Bununla birlikte, kapitalizme / emperyalizme karşı çıkan ve kadın haklarını, sekülerizmi ve diğer ezilen azınlıkların haklarını savunan Kürt partileri ve örgütleriyle dayanışma acil bir ihtiyaç.
Bu gelişmeler karşısında, bizler aşağıdaki hedefler temelinde Ortadoğulu Sosyalistler İttifakı’nda bir araya geldik.
- Kapitalizm, militarizm, otoriterlik, emperyalizm, dini köktencilik, ataerki / cinsiyetçilik / heteroseksizm, ırkçılık, etnik ve dini önyargıya karşı çıkmak.
- Ortadoğu bölgesinde ve uluslararası düzlemde emek, feminizm, ırkçılık karşıtı, LGBT, öğrenci ve çevre mücadeleleri arasındaki bağlantıları ve aktif dayanışma biçimlerini geliştirmek.
- Ortadoğu sosyalistlerinin derin ve tarihsel sorunlarını ele almak. Bölgede “düşmanımın düşmanı dostumdur” politikasının öylesi bir yaygınlığı var ki, evrensel kavramlar ve hedefler etrafında, kapitalizme hümanist bir alternatif teşkil eden müspet bir vizyon geliştirmeye yönelik çabalar büyük ölçüde eksik. Sonuç olarak, ortaya çıkan devrimci ya da muhalif hareketler, en son olarak da 2011’de ortaya çıkanlar, otoriter kapitalist sistemler tarafından, dini aşırılıkçılık ve mezhepçilik tarafından, çeşitli bölgesel ve küresel emperyalist güçlerin yardımıyla yok edildi.
Bizler bu meseleleri ortak bir web sitesinde, ortak konferanslar ve başka olası faaliyetlerle kolektif bir şekilde ele almak için bir araya geldik. Bu İttifak’ı, kapitalist zihniyet içinde hapsolmamış gerçek çözümler bulma amacına yönelik bir tartışmanın zemini olarak görüyoruz. Bize katılmak isteyenler, info@allianceofmesocialists.org adresinden bize ulaşabilir.
24 Kasım 2017
İmzacılar:
Omar Abbas, Suriyeli öğrenci, ABD
Frieda Afary, Iranian Progressives in Translation‘ın yürütücüsü, ABD
Said Afshar, İranlı gazeteci, Avrupa
Masud Amiri, Hollanda
Leila Asadi, öğrenci, ABD
Roya Assadpour, İsveç Sol Partisi’nin İranlı üyesi, Avrupa
Joey Ayoub, Lübnanlı akademisyen ve yazar, Avrupa/Lübnan
Bibi, Suriyeli sanatçı ve yazar, Occupied Tongva, Kuzey Amerika
Sara Dehkordi, Siyaset billimi öğretim görevlisi ve Manjanigh‘ta aktivist, Avrupa
Joseph Daher, İsviçreli-Suriyeli akademisyen & aktivist, Syria Freedom Forever sitesinin kurucusu, Avrupa
Walid Daou, Lübnan
Mahtab Dehqan, İranlı sosyolog ve gazeteci, Avrupa
Amin Doroudgar, İranlı akademisyen, çevirmen ve gazeteci, Avrupa
Razan Ghazzawi, Suriyeli Filistinli akademisyen ve aktivist, Avrupa
Hushang Golab, İranlı sosyoloji mezunu, yazar ve şair,
İranlı bir hukukçu
Latith Itmaiz, yazar ve Gazeteci, Ramallah, Filistin
Hamid Jahanbakhsh, İranlı gazeteci, Avrupa
Idrees al-Jeddah, Lübnan
Marwan El Khazen, Sosyalist Forum, Lübnan
Amir Kianpour, İranlı felsefe öğretim görevlisi ve gazeteci, Avrupa
Farah Koubaissy, araştırmacı, Sosyalist Forum, Lübnan
Rima Majed, sosyoloji profesörü, Lübnan
Ghassan Makarem, Sosyalist Forum, Lübnan
Nisreen Mazzawi, antropolog ve eko-feminist aktivist, Filistin
Fatemeh Mostufi, İranlı tarih öğretim görevlisi, Avrupa
Nahid Misaghi, İranlı psikolog, ABD
Yasser Munif, Suriyeli sosyoloji profesörü, ABD
Peshraw Mohammed, sosyalist aktivist, Irak Kürdistanı’ndaki Sosyalist Merkez Dergisi ve Almanya
Hossayn Nedavash, emek aktivisti, Iran
Ahmad R., Suriyeli öğrenci, Avrupa
Abdul Rahman Rasul, Kürt yazar ve gazeteci, Fransa,
Fouad Roueiha, Suriyeli İtalyan gazeteci, Avrupa
Tareq Samman, Suriyeli aktivist
Azadeh Shurmand, İranlı kadın araştırmaları öğretim görevlisi, Avrupa
Sosyalist Forum, Lübnan
Sina Zekavat, Anti War Committees in Solidarity with Struggles for Self-Determination (Kendi Kaderini Tayin Mücadeleleriyle Dayanışma için Savaş Karşıtı Komite),ABD,
Bir kadın hakları aktivisti, İran
İngilizcesi:
https://www.allianceofmesocialists.org/alliance-middle-eastern-socialists-founding-statement-principles/