Hindistan’da önde gelen sol partiler bile sendelerken radikalizm hala revaçta.
25 Şubat 2014: Prakash Karat[1] kameralara gülümsüyordu.Hindistan Komünist Partisi (Marksist) ya da CPI (M)[2] genel sekreteri olarak biraz önce yaklaşan ulusal seçimler için 11 partinin katılımıyla “üçüncü cephe”nin[3] kurulduğunu açıklamıştı. Bu birlik, ülke çapında örgütlü iki güçlü partiye, Hindistan Ulusal Kongresi’ne[4] (INC) ve Hindistan Halk Partisi’ne[5] (BJP) bir alternatif olacaktı.
Yeni cephe dört sol parti ve irili ufaklı bölgesel partilerden oluşuyordu. Cephenin “seküler” olduğu sanılsa da yedi bölgesel partinin altısı geçmişte Hindu milliyetçi partisi BJP ile birlik yapmıştı. Bu partilerin büyük çoğunluğu için ulusal iktidarı ele geçirme fırsatını yakalamak sekülerizm, sosyal refah ve demokratik haklar gibi sorunlar üzerinde ideolojik bir birlik oluşturmaktan çok daha öncelikli bir hedeftir.
10 Mart 2014: Üçüncü cephe, bölgesel partiler böyle bir ittifakla seçeneklerini sınırlamamaya karar verdiklerinden kurulmasının ardından iki hafta içinde dağıldı. Karat, her zamanki gibi iyimser tavrıyla, seçim sonuçları belli olduktan sonra cephenin yeniden bir araya geleceğini savundu.
9 Nisan 2014: CPI (M) ittifaklarını yeniden bir araya getirmeye çalışırken Hindistan Komünist Partisi (Maoist) ((CPI (Maoist))[6] farklı bir yol izliyor. Orta Hindistan’ın ormanlık alanlarında yıllardır silahlı bir isyan örgütlemeye çalışan CPI (Maoist) denetimi altındaki bölgelerde seçimlerin boykot edilmesi çağrısında bulundu. Hükümet yetkilileri de isyancıların Chhattisgarh eyaletinde seçim görevlilerini koruyan üç askeri öldürdüklerini iddia etti.
24 Nisan 2014: Komşu eyalet Jharkhand’da güvenlik güçleri ve seçim görevlilerine başka bir saldırı düzenlendi. Oy verme merkezinden geri dönerken görevlilerin bulunduğu otobüsün geçişi sırasında el yapımı bir bomba patlaması sonucu sekiz kişi hayatını kaybetti. Hükümet bu saldırının da yine Maoistler tarafından yapıldığını iddia etti.
Bu olaylar Hindistan medyasında büyük yankı buldu. Hindistan solu ve seçim politikalarına yaklaşımı akılda kalıcı ama çarpık bir şekilde resmedildi. CPI (M) ve CPI (Maoist), isimlerinin benzerliğine ve aynı kökten gelmelerine rağmen, günümüz Hindistan solunun uç noktalarını temsil ediyorlar. CPI (M) kadro sayısı ve parlamento başarısı bağlamında bugüne kadar ki en büyük, en önemli sol partidir, ancak devrimci sosyalist bir dönüşüme bağlılığından uzun süredir iz kalmamıştır. CPI (Maoist) Hindistan’da bugüne kadar ki en güçlü, en köklü silahlı direniş grubudur, ancak giderek kitle hareketinin dışına düşmüş ve sol içinden gelen eleştirilere de kulaklarını tıkamıştır.
Aynı kökten gelen bu iki uç nokta arasında kitle hareketine kendini adamış, devlet ve sermayeye karşı sayısız küçük mücadelelerle göze çarpan bir çok parti ve parti dışı örgüt bulunmaktadır. Bu örgütlerin bazısının kökleri 1969’da kurulan ve devletin baskıları sonucunda kısa bir süre sonra hızla onlarca parçaya bölünen Hindistan Komünist Partisi (Marksist-Leninist)’e[7] ((CPI (ML)) kadar uzanır. Bu silsilenin dışında pek çok bağımsız örgütün yanı sıra devletin finanse ettiği ilkel birikim projeleri[8] ve yerinden edilmelere karşı mücadele eden başka güçler de vardır.
CPI (M) ve CPI (Maoist)’e haberlerde geniş yer verilse de Hindistan solunun çeşitliği, gücü ve birikimi gölgede kalmamalıdır. Her geçen gün daha da şiddetlenen neoliberal saldırı karşısında Hindistan solunun hem zafer anlarını ve ilham kaynaklarını tanımlamak hem de devasa engeller ve karmaşık zorluklar karşısında hareketin nerede sendelediğini görmek için geriye dönüp bakabileceği uzun bir tarihi var.
CPI (M), CPI (ML) ve CPI (Maoist) hepsi aynı ortak kökten gelmektedir: Hindistan Komünist Partisi (CPI)[9]. Bu parti hala varlığını sürdürmektedir ama oldukça hasarlanmış bir vaziyette. CPI’nin tarihöncesi genç eğitimli Hintlilerin Marksist fikirlerle ilk kez karşılaştıkları ve Bolşevik Devrim’in coşkusunu paylaştıkları 20. yüzyılın başlarına kadar uzanır. Parti ilkin gelişigüzel tarzda gelişir, Komintern ve Büyük Britanya Komünist Partisi’nin desteğini alır ve geniş alt kıtanın farklı kesimlerinde faaliyet yürüten küçük gruplar olarak örgütlenir.
CPI daha bağımsız olmaya ve Hindistan’da bir kitle temeli oluşturmaya çabalarken diğer politik hareketlerden farklılaşmasına yol açan zorluklarla karşılaştı. Dahası hem uluslararası komünist hareketi hem de özgün ulusal koşulları dikkate almak zorundaydı. Bu yükü Hindistan komünistleri hep omuzlarında hissetti ve kritik anlarda parti kendisini politik bilimci Sudipta Kaviraj’ın unutulmaz sözleriyle “kaybetmenin iki yolu” arasında imkansız bir seçim yapmak zorunda buldu.
Böyle bir an 1940’ların başında Sovyetler Birliği CPI’nden İngilizlerin uluslararası faşizme karşı savaşımına sürekli destek vermesini istediği zaman geldi.Gandi’nin yönetimindeki Kongre partisi, İngiliz hükümeti Hindistan’ın bağımsızlığını garanti edinceye kadar İngilizlerin savaş faaliyetlerine stratejik olarak karşı çıkma çağrısında bulunduğu “Hindistanı terk et” kampanyasını yeni başlattığından bu çağrının zamanlaması bundan daha kötü olamazdı. Komintern’in küçük ve görece bağımlı bir üyesi olarak CPI’nin Sovyetler Birliği’nin talebini geri çevirmesi çok zordu ve İngilizlere de tam destek vermeleri geniş kesimlerinin desteğini almış ulusal hareketten de dışlanmalarına yol açtı.[10]
Parti ancak savaştan sonra yeniden toparlanabildi. Değişik kitle eylemlerinde önder bir rol oynadı. Hindistan Kraliyet Donanması’na karşı büyük bir isyan başlatan Hintli denizcilerin desteğiyle 1946’da Bombay’da kitlesel bir genel grev örgütledi.Komünistler bu dönemde ayrıca Telangana ve Tebhaga bölgelerinde iki büyük köylü ayaklanmasına da öncülük ettiler. Ancak Hindistan’ın bağımsızlığını kazandığı 1947’de devrimci dalga geniş ölçüde geri çekildi, yerini parçalanmanın dehşet verici şiddeti aldı.[11]
Bağımsızlık sonrasında komünistler hala çözemedikleri bir sorunla karşı karşıya kaldılar: bir yandan halkın nezdinde meşruiyet kazanmış (zayıf da olsa) işleyen bir demokrasi ve diğer yandan silahlı ve silahsız radikal solu vahşice baskı altına alabilecek merkezi ve güçlü bir devlet aygıtı var. Bu koşullarda devrimci değişimi nasıl gerçekleştirecektiler? Genelde radikal solda yer alan birçok insanın yaptığı gibi Hindistan demokrasisini tümüyle düzmece diyerek bir kenara fırlatıp atmak, seçim sisteminin halk tarafından ne kadar benimsendiğini ve desteklendiğinin yanısıra sistemin son derece sınırlı da olsa somut reformlar yapabilme yeteneğini de küçümsemektir.
Parlamenter yolu benimsemek ise yavaş yavaş seçimleri kazanma mantığına teslim olmak, koalisyonlar kurarak taraftarlarını nemalandırmak ya da onlara bazı mevkileri vermek demekti. Bu yol, sosyalizm hedefiyle halkın bilincini değiştirme ve bir kitle temeli yaratmak için bazı zorluklara katlanmayı gerektirmiyordu. Hindistan solu birden fazla bu iki stratejiyi de denedi. Her durumda sol hareket affetmeyen devletin gazabıyla karşılaştı.
1951’de sokak mücadelelerinde yaşanan bir dizi yenilginin ardından CPI seçim politikalarında odaklanmaya karar verdi. Parti 1951’deki Hindistan’ın ilk genel seçimlerinde şaşırtıcı biçimde iyi sonuç aldı ve daha sonra 1957’de Kerala’da eyalet seçimlerini kazandı. Bu, burjuva demokrasisinde komünist bir parti için eşi görülmemiş bir başarıydı. Parlamenter yolun savunucuları için bu başarı politik çizgilerinin doğrulanmasının ve halk tarafından benimsendiğinin bir kanıtıydı.
Seçim başarısının tuzağına ihtiyatlı yaklaşanlara da Kerala öğrenilecek dersler sundu. Eyalet hükümeti, Hindistan’da o zaman kadar görülmemiş düzeyde bir toprak reformunu hayata geçirirken ezilen kast gruplarının desteğini aldı. Hemen sonra da parti üyeleri arasında huzursuzluğa yol açacak uzlaşmalara girdi. Ancak merkezi hükümet CPI’nin yasalaştırdığı ılımlı reformlara bile tahammül edemedi. Kerala hükümetini lağvetti ve yetkilerini geçici olarak merkezi hükümete devretti.
devam edecek…
Dipnotlar:
[1] Prakash Karat (1948 -) : 2005-2015 yılları arasında Hindistan Komünist Partisi (Marksist) genel sekreterliğini yaptı.
[2] Hindistan Komünist Partisi (Marksist) ((CPI (M)) 1964 yılında Hindistan Komünist Partisi’nden (CPI) ayrılan bir grup tarafından kuruldu. CPI (M) ideolojik olarak Çin’e yakındı. Parti Kerala, Batı Bengal ve Tripura eyaletlerinde ciddi kitle desteğine sahip. 2017 itibariyle Tripura ve Kerala eyelet hükümetlerini hala elinde tutuyor. Tripura’da parti parlamentoda çoğunluğa sahip olmakla birlikte Demokratik Sol Cephe’deki ortaklarıyla yönetiyor. Ayrıca Batı Bengal Sol Cephesi’ne de önderlik ediyor.
1967 yılında Batı Bengal’in kuzeyinde yer alan Naxalbari’de bir köylü ayaklanması patlak verdi. Ayaklanmaya CPI (M)’nin bölgesel düzeydeki radikal liderleri Chari Majumdar ve Kanu Sanyal önderlik etti. CPI (M) içindeki radikaller Naxalbari ayaklanmasını Hindistan devrimini ateşleyecek bir kıvılcım olarak gördüler. Çin Komünist Partisi de Naxalbari hareketini selamladı. Bu da CPI (M) ile ÇKP arasındaki ilişkilerde ani bir kopuşa yol açtı. Naxalbari ayaklanması CPI (M)’in de hükümetin büyük ortağı olduğu Batı Bengal hükümetince çok sert bir şekilde bastırıldı.
Çok sayıda parti CPI (M)’den kopmalar sonucunda kurulmuştur: Hindistan Komünist Partisi (Marksist-Leninist), Hindistan Marksist Komünist Partisi, Marksist Koordinasyon Komitesi, Janathipathiya Samrakshana Samithy (demokrasiyi Savunma partisi), Komünist Marksist Party, BTR-EMS-AKG Janakeeya Vedi (BTR-EMS-AKG Halk Forumu), Demokratik Sosyalizm Partisi, Janganotantrik Morcha (Demokratik Halk Cephesi), Odisha Komünist Partisi vb.
[3] Üçüncü cephe Hindistan politik yaşamında ulusal genel seçimler öncesinde BJP ve Kongre Partisi’ne muhalif ama kendi aralarında da politik birliği olmayan bölge ve eyalet partilerinin belli bir hedef temelinde seçim ittifakı oluşturmasıdır.
[4] Ya da Kongre partisi. 1885’de kuruldu. İngiliz imparatorluğunun hakimiyetine karşı Asya ve Afrika’da kurulan ilk modern ulusal harekettir. Mahatma Gandi’nin liderliği altında parti 1920’lerden itibaren Hindistan bağımsızlık mücadelesinin başlıca aktörü haline geldi. Hindistan politik sahnesinde merkez sol olarak tanımlanan seküler bir partidir.
[5] BJP 1980’de kurulmuş sağcı-milliyetçi bir partidir. 2014 seçimleri kazanmıştır ve halen iktidardadır.
[6] Hindistan Komünist Partisi (Maoist) uzun süreli halk savaşıyla emperyalistlerin işbirlikçisi komprador burjuvazi ve toprak ağalarının yönettiği Hindistan devletini yıkarak yerine halk iktidarını kurmayı hedeflemektedir. Parti Hindistan Komünist Partisi (Marksist-Leninist) Halk Savaşı grubuyla Hindistan Maoist Komünist Merkez’in birleşmesi sonucu 21 Eylül 2004’te kuruldu. 1 Mayıs 2014’te CPI (ML) Naxalbari grubu da partiyle birleşti.
Partinin silahlı kanadı Halk Kurtuluş Gerilla Ordusu’dur ve devletin tahminlerine göre 9-10 bin civarında gerillanın yanı sıra 30 binin üzerinde de halk milisi vardır. Hem partide hem de gerilla ordusunda kadınların ciddi ağırlığı vardır.
Parti faaliyetlerini orta Hindistan’da yer alan Chattisgharh, Odisha, Bihar, Jharkhand, Maharashtra ve Batı Bengal eyaletlerinde yoğunlaştırmıştır. Bu bölgede kurulacak kurtarılmış bölgelerden hareketle adım adım bütün Hindistan’ı kurtaracaktır.
Partinin kuruluşu ilan edildikten hemen sonra bazı eyaletler partiyi yasadışı ilan etti. 2009 yılında da Hindistan merkezi hükümeti Yasadışı Faaliyetleri Önleme Yasası uyarınca ülke çapında partinin faaliyetlerini yasaklandı. Hali hazırda partinin yoğun faaliyet gösterdiği alanlara 200 bini aşkın asker ve polis konuşlandırılmış durumda.
[7] Hindistan Komünist Partisi (Marksist-Leninist) Bütün Hindistan Komünist Devrimciler Koordinasyon Komitesi (AICCCR) tarafından 1969’da kuruldu.
CPI (ML) silahlı devrim çizgisini savunarak parlamenter yola karşı çıktı. Kurucuları esas olarak Naxalbari ayaklanmasını örgütleyen ve önderlik eden CPI (M) içindeki alt kademe kadrolardı. Parti gerilla grupları kurdu ve bu girişimleri Çin tarafından da etkin biçimde desteklendi.
Naxalbari ayaklanmasının önderlerinden ve partinin kurucularından biri olan Charu Majumdar’ın 1972 yılında gözaltındayken hastalıktan ölmesinin ardından zaten parçalanmaya başlamış olan parti hızla çok sayıda gruba bölündü.
[8] Hindistan’da ilkel birikim projelerinden kastedilen insanların, özellikle yerlilerin, topraklarına devlet tarafından Özel Ekonomik Bölgeler kurulması amacıyla (adı kamulaştırma da olsa) zorla el konması sonucunda halkın üretim araçlarından yoksun duruma düşmesinin yanı sıra yerinden edilmesi ve nehirler, ormanlar gibi ortak kullanılan kaynakların metalaşlaştırılmasıyla kaynakların kapitalistler yararına yeniden dağıtımıdır.
[9] Hindistan Komünist Partisi’nin ne zaman kurulduğuna dair farklı partiler farklı tarihler vermektedir. CPI’ye göre 26 Aralık 1925’te Kanpur’da kurulmuştur. CPI (M)’ye göre ise 17 Ekim 1920’de Taşkent’te kurulmuştur.
CPI halen Hindistan’ın Kerala, Tripura ve Batı Bengal eyaletlerinde kitle desteğine sahiptir. Hindistan bağımsızlığını kazanıncaya kadar Komintern’in belirlediği çizgide yürümüştür. Bağımsızlık sonrasında gerilla grupları oluşturarak yerel hakim sınıflara karşı kimi eyaletlerde ayaklanmalara önderlik etmiş ancak ayaklanmaların şiddetle bastırılmasının ardından silahlı mücadele anlayışını terk etmiştir. 1952 seçimlerine yasaklandığından girememiş ama 1957 seçimlerinden başarıyla çıkmıştır.
Hindistan’la Çin arasında 1962’de yaşanan sınır savaşı sırasında Hindistan komünistlerinin bir kısmı Hindistan hükümetini desteklerken bir kısmı da çatışmanın sosyalist bir ülkeyle kapitalist bir ülke arasında yaşandığını iddia eder. Bu ayrılıklar giderek keskinleşir ve 1964’te iki kongre toplanır. Çin’i destekleyenler CPI’den ayrılarak Hindistan Komünist Partisi (Marksist) olarak yollarına devam eder.
[10] CPI’nin İngilizlerin savaş faaliyetlerine destek vermesi 1942’de yasallaşmasının da yolunu açtı.
[11] Pakistan’ın Hindistan’dan ayrılması oldukça kanlı oldu. 300.000 fazla insanın hayatına mal oldu.