Afrika’nın Güneyi: Halk Örgütleri Şirketleri Daimi Halk Mahkemesi’nde Yargılıyor

WARNING: unbalanced footnote start tag short code found.

If this warning is irrelevant, please disable the syntax validation feature in the dashboard under General settings > Footnote start and end short codes > Check for balanced shortcodes.

Unbalanced start tag short code found before:

“Kuzey Mozambik için önerilen dev bir tarımsal işletme projesinin “yargı” önüne çıkarılacağını duyunca, projeye karşı verdikleri mücadelenin ivme kazandığına ikna olmuştu. Merkezi Zambezia eyaletinden Helena, Mozambik Köylü Birliği’nden (UNAC) dört köylü l…”

Helena Terra, Kuzey Afrika’daki Daimi Halk Mahkemesi’nde**Russel tarafından 1966’da kurulan Vietnem Mahkemesi ve 1973-76’da kurulan Latin Amerika Mahkemesi’nin devamı olarak İtalyan hukukçu Lelio Basso tarafından 1979’da kuruldu. Halkların Hakları Evrensel Beyannamesi’ni referans alarak halkların yaşadığı hak ihlallerini ele alan ve devletler hukuku açısından bir bağlayıcılığı olmayan devletler dışı bir mahkemedir/** Kuzey Mozambik için önerilen dev bir tarımsal işletme projesinin “yargı” önüne çıkarılacağını duyunca, projeye karşı verdikleri mücadelenin ivme kazandığına ikna olmuştu.

Merkezi Zambezia eyaletinden Helena, Mozambik Köylü Birliği’nden (UNAC) dört köylü liderden biri ve ProSavana’nın Nacala Koridor bölgesinde küçük ölçekli çiftçiler ve gıda egemenliği ile ilgili 8 jüri ve yaklaşık 200 katılımcının olduğu bir oturum düzenledi.

Şikayetçi köylülerden Costa Estevão  “Prosavana, geleneksel tarım sistemlerimize, yerel bilgilerimize ve toplumsal uyumumuza yönelik bir tehdit olduğu için durdurulmalı,” dedi. ProSavana gibi, Mozambik, Madagaskar, Malavi, Mauritius, Tanzanya ve Zambiya’da altı kurumsal suistimal vakası, 17-18 Ağustos tarihleri ​​arasında Eski Halk Mahkemesi’nde yapılan duruşmaların ikinci oturumu Daimi İnsan Halkları Mahkemesi’nde ele alınacak.

Bundan sonraki duruşmalar Güney Afrika’nın çalkantılı geçmişinin izlerini taşıyan eski bir hapishane kompleksi olan Anayasa Tepesi’ndeki Kadın Hapishanesi’nde  yapılacak. İlk oturum 2016 yılında Svaziland’daki Manzini’de gerçekleştirildi. Burada, Güney Afrika bölgesinden yedi topluluk ve hareket, insan haklarının, çevre haklarının ve hayır deme haklarının ihlal edildiğine yönelik ifadelerini verdi. İkinci oturumun ilk gününde görülen davalar arasında, Avustralyalı bir madencilik devi Dünya Titane Holdings’in çeşitli köylerin yerli halklarının geçim koşullarını ve Mikea antik ormanının geleceğini tehdit etmesi de vardı.  Tehdit altındaki topluluğun bir temsilcisi, ulusal hükümetlerin, yerel halkın zararına uluslararası şirketlerle ittifak kurduğunu belirtti. “Maden Bakanlığı, şirketi savunmak için, madenciliğin ne kadar önemli olduğunu bilmeyen insanlar olduğumuzu ve Madagaskar’ın gelişimi için bu şirketin ne kadar önemli olabileceği konusunda basına bilgi verdi,” dedi ve ekledi;  “Dünya Titane Holdings’in, Madagaskar’da vergi ödememek için Mauritius’daki bir vergi cennetinde kayıtlı olduğu biliniyor.”

Namibya Kırsal Kadınlar Meclisi’nden (RWA) ve Ulusal Küçük İşletme Çiftçileri Birliği’nden (NASFAM) gelen iki köylü kadın, Monsanto gibi şirketlerin Tarım Girdileri Yardımı Programı (FISP) adı altında bir yardım programına dahil olduğunu öne sürdü. Bu teşvik programları, köylüleri melez ve genetiği değiştirilmiş tohumları, kimyasal gübreleri kullanmaya zorladıkları için yerel gıda sistemlerini ve sürdürülebilirliği tehdit ediyor.

Malawi’den Ellen Matupi ve Alice Kachere, FISP’nin şirketlere daha fazla fayda sağladığını söyleyerek, “FISP şimdi siyasi bir araç gibi. Hükümetin Monsanto’dan pay sahibi olup olmadığını veya komisyon alıp almadıklarını bilmiyoruz,” dedi.

Mozambik’in maruz kaldığı başka bir örnek de, yaklaşık 1.400 aileyi yerinden edecek büyük bir hidroelektrik projesi olan Mphanda Nkuwa Barajı. Barajın su toplama alanında yaşayan yaklaşık 200 bin kişinin baraj işletim sisteminden olumsuz etkilenebileceği tahmin edilmektedir.

Justinta Ambietal’den Anabela Lemos, Mphanda Nkuwa Barajı’nın halk için büyük bir tehdit oluşturduğunu ve barajın kömür endüstrisine karşı bir çözüm önerisi olarak ortaya çıksa da, bunun da yanlış bir çözüm olduğunu söyledi. Gündemin, sermayenin ilerlemesine izin vermek ve mega projeleri teşvik etmek olduğunu söyledi. “Biz mega projeler üzerine inşa edilmiş bir ülkeyiz. Küçük olan her şey iyi değil, büyük olan her şey fantastik,” dedi.

Mahkemenin ilk gününde görülen davalar, örgütlü güçlerin geri kazanılması talebinin  direnişi inşa etmekten çok daha da önemli olan iktidar ilişkilerinin dönüşümü sürecinin bir parçası olduğunu anlamamızı sağlıyor.

Duruşmaların ikinci oturumunda, Güney Afrika halklarının gıda ve tohum egemenliğini yok edip, yasadışı mali akışlar ve vergi cennetleri vasıtasıyla Güney Afrika halklarının haklarını çalarak, yerli ormanlarını yok ederek  ve halkı ezmek için devletlerle birlikte çalışan uluslararası şirketler üzerinde duruluyor.

Kaynak: http://www.pambazuka.org/advocacy-campaigns/southern-africa-communities-and-activists-expose-corporate-abuse-permanent-people

Yorum Bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.