Merkezi Washington’da bulunan Amerikan Devletler Örgütü (OAS) 2015 seçim sonuçlarını tanımamakla ve muhalefet partilerini bastırmakla itham ettiği Venezuela’nın üyeliğini askıya alacağını duyurdu. Muhalefet partileri, Venezuela’nın da taraf olduğu Amerika Kıtası Demokratik Sözleşmesine uymadıklarını iddia ettikleri hükümete yönelik yaptırımları memnuniyetle karşılarken hükümet, OAS ve muhalefet partilerini emperyalist dış müdahaleyi kışkırtmakla suçladı.
Aşağıdaki metin, “OAS yaptırımlarına ve devlete karşı anarşistlerin bildirisi” başlığı ile Gargantes Libertarias tarafından yayımlanmıştır:
Şu anda Venezuela tarihindeki en kötü krizlerden birini yaşarken, halk yine yaşamlarımızın iplerini ellerinde tutanlar tarafından kurban ediliyor. Bu noktada, Venezuelalı anarşistler olarak bizler sözümüzü söyleme ve kamuoyu ile paylaşma gereği duyduk.
1. OAS sözleşmesinin uygulanmasına karşıyız. Bu mekanizmanın insan haklarını ihlal eden baskıcı ve yozlaşmış diğer devletlere; Peña Nieto tarafından idare edilen, toplu mezarların çıktığı, Mapuçe halkının direnişinin vahşice bastırıldığı Meksika devletine, işçi haklarının gasp edildiği Arjantin Macri hükümetine, dahası ABD’ye yaptırım uygulamadığını vurguluyor ve bizim adımıza verilen kararların dayatılmasının mevcut devlet yapısının devamını sağlamaktan öteye geçmeyeceğini ifade ediyoruz.
Bize göre bu müdahale tarihi olarak, bir diktatörün bir başkası ile değiştirilmesinden başka bir şey değildir. Bu sözleşme ne baskıcı organları ne de merkezi devleti bertaraf etmekle ilgilidir ve sosyal sorunları göz ardı etmektedir. Bugüne kadar uluslararası kamuoyunun, biyolojik çeşitliliği ve tarihi ile benzersiz olan yerli topraklarının %12’sini kapsayan Orinoco Maden Kuşağının talan edilmesini kınadıklarına şahit olmadık. Dahası halk olarak, bu yaptırımların bize nelere mal olacağı ve uluslararası askeri müdahale konusunda endişeliyiz. Venezuela uluslararası düzeyde resmi olarak kınandığında bu halka yokluk, cezasızlık, hayat koşullarının kötüleşmesi, su kaynaklarının tükenmesi ve daha pek çok felaket olarak yansıyacaktır.
Venezuela devleti uzun zamandır insan haklarını ihlal ediyordu ancak bu hiçbir zaman ulusötesi şirketleri burada para kazanmaktan alıkoymadı. Maden ve petrol çıkarma faaliyetleri anayasayı ve hatta onların burjuva yasalarını ihlal ettiğinde dahi durmadılar. Buna dayanarak diyebiliriz ki; Demokrasi ve hukuk onlar için kandırmacadan ibaret. İşte bu tam da devlet ve kapitalizminin gizlendiği yer. Yaptırımlar hayata geçirilince, bu ulusötesi şirketlerin yeni hükümetle nasıl bir ilişkisi olacak? Çok eminiz ki akabinde şirket anlaşmaları yapılacak, bu tür “post-demokratik” ilişkilerin örneklerini Fujimorista diktatörlüğüne karşı Alejandro Toledo tarafından uygulanan politikalarda gördük. Alejandro Toledo (Peru) devlet başkanı olarak, Fujimori tarafından imzalanmış IIRSA (Güney Amerika bölgesel altyapı entegrasyonu için girişim) anlaşmasını devam ettirdi, vergi muafiyetleri tanıyarak ulusötesi şirketlerle yeni anlaşmalar imzaladı, bu şirketlere direnen köylüleri ise bastırdı.
2. OAS müdahalesine karşı durmamız mevcut hükümeti desteklediğimiz anlamına gelmez. Bizce MUD (Demokratik Birlik Masası) ve diğer partiler, ilerlemeden ve gelişmeden dem vursalar da aslında yanı mayanın türevleri; Hiçbirisi kapitalizme, maden ve petrol endüstrisine karşı gerçek bir alternatif sunmuyor ve hemen hepsi baskıyı, militarizmi, politik faydacılığı barındırıyor, çoğu halka boyun eğdiren dış borçların ödenmesine öncelik veriyor.
Anarşizm ilkesel olarak, istinasız her türlü devlet formunu reddeder. Ne tür iktidar yapılarının halka dayatıldığına göre ayrım yapmaz. Demokrasiyi kapitalizmin bir şekli olarak görür; En iyi ürünün pazarlanmasında olduğu gibi halk kendi isteği ile en iyi diktatörü seçer, ona oy verir ve maaşını öder.
3. Anarşistler olarak bizler, dayatmanın olmadığı, iktidar yapılarına karşı öz yönetim ile, bastırılmış ve ötelenmiş olanlar için verilen hak mücadelesi içerisinde gündelik hayatın örgütlendiği, hedefi yatay bir toplum olan Özerk Toplumlar Federasyonun kurulmasını savunuyoruz.