Her ne kadar Hindistan küresel ilişkilerde yüksek bir yer edinme derdinde olsa da, Naxalbari’nin yaktığı ateş 50 yılın ardından hala yanmakta.
Naxalbari isyanı, Kuzey Bengal’de Naxalbari’nin yakınlarında bulunan 3 köydeki çiftçilerin protestolarıyla başlamıştı.
50 yılı aşan sosyoekonomik gelişmenin ardından, bu çiftçi protestolarına öncülük edenler, – veya Naksalit hareketi- günümüzde de Hindistan’ın bir ulus olarak başarısızlıklarını gözler önüne sermekte. Geçen sene, İçişleri Bakanlığı’nın (ki bu bakanlığın Radikal solla mücadele birimi var) raporlarına göre, Hindistan’da 9 eyaletin 106 farklı bölgesinde farklı yoğunluklarda süregelen (sol) isyanlar vardır. İsyan halindeki bölgeler bundan 7 yıl önceki raporlara göre tüm ülke çapında 14 eyalete yayılan 200 bölgeyi kapsamaktaydı ki bu sayı Hindistan’ın üçte birine denk düşmektedir.
Tüm bu isyanların kaynağı da Naxalbari’dir.
Bir zamanlar Hindistan Ordusu’nun Maharashtra’nın Vidarbha bölgesinde askerlik yapmış, görevden alınmasının ardından Naxalbari civarına yerleşmiş, devrimci bir köylü olan Rao, o günleri şöyle anlatıyor.
”1964 senesi, Mayıs’ın yirmi dördü. Bu evin hemen önündeki şu yolun yukarısında” diyerek eliyle arkasına doğru düşen yolu işaret etti. Yaşlanmış gözleri parıldadı, sesi keskindi. ”Topraksız köylülerin canına tak etmişti artık.”
Rao’nun derme çatma kulübesi Naxalbari yakınındaki yola birkaç metre uzaklıktaydı. Bu yol kuzeydoğuya, Nepal’in doğu sınırına doğru devam eder. Yolun bir diğer şeridi ise güneybatıya doğru ormanlardan, ekili alanlardan ve bölgenin ana geçim kaynağı çay bahçelerinden kıvrılarak Bihar’ı Kuzey Bengal’e bağlar. Bazı araziler halen dahi yoksul, çoğunlukla ortakçılar tarafından ekilmektedir. Adları devrimciler tarafından konulan Naxalbari köylerinin isimleri hep doğa ve tarihle ilişkilidir: Hatighisa köyünün ismi filden gelmektedir. Phansisewa, kelimesi kelimesine ”asılmış” demektir. New Jalpaiguri’nin demiryolu bağlantı merkezi ise ”zeytin yeri” olarak isimlendirilmiştir.
Rao’nun hatırladığına göre açlık, topraksızlık, ortakçılık ve borç esareti meseleleri 1967 Mayıs’ından bir yıl öncesine değin köylülerin öfkelerini körüklemekteydi. ”Devrim konuşuluyordu. Ama tek istedikleri haklarını elde etmekti. Toprakları ele geçirdiler. Sonra jotedarların* (zengin toprak sahiplerinin) çağırdığı polisler geldi.”
”Polislerin geldiğini öğrenir öğrenmez kılıç, yay, mızrak, çapa, neyimiz varsa onunla direndik. Bizimle olan insanlar, polis ve toprak ağalarını görür görmez üzerilerine ok yağdırdı. Oklardan biri bir toprak ağasını vurdu, bir diğeri de birinin bacağına isabet etti. Sonra polis kaçtı. Böyle başladı her şey.
Polis, ilk çatışmanın ertesi günü oldukça kalabalık bir güçle geldi. Evleri yıktılar, bulabildikleri her şeyi parçaladılar, tüm yemeğimizi talan ettiler. İsyanın kıvılcımı Naxalbari’nin hemen ötesindeki Bengaijote’ye sıçramıştı. Orada 11 protestocu polislerin açtığı ateşle öldürüldü.
Onlar Naxalbari’nin ilk şehitleriydiler,” dedi Rao. ”Ve Naxalbari hareketi doğdu.”
Her yıl, Bengaijote’de öldürülen on birler için bir zamanlar isyancılar için önemli bir gizlenme yeri sağlayan Tukruria Ormanı’nda bir anma yapılır.
Bengaijote köyü bir avuç tuğladan yapılma evden, etrafa dağılmış kulübelerden ve farklı etnik topluluklardan meydana geliyor. Yoksul Rajbongshi yerlileri ve çay bahçelerinde çalıştırılmak üzere bölgeye yerleştirilen Santhal yerlileri bölge sakinlerini oluşturuyor. Bir tarafta çalan Nepal pop müziğini duyabilirsiniz.
Ufak bir açık alana derme çatma bir bayrak direği dikilmiş, üstünde de küçük bir kızıl bayrak var. Ve dört de kan kızıla boyanmış büst: Marks, Lenin, Mao ve Mazumdar. Bu büstlerin yanında ise 25 Mayıs 1967’de öldürülen 11 silahsız protestocunun anıtı var: Dhaneshwari Devi, Seemaswari Mallick, Nayaneswari Mallick, Surubala Burman, Sonamati Singh, Phoolmati Devi, Samsari Saibani, Gaudrau Saibani, Kharsingh Mallick. Ve de iki çocuk.