Bir Kasım ayına daha gelmiş bulunurken televizyon ve basın aracılığıyla İngiliz Gelincik’i adına yürütülen kampanyalara şahit olmaktayız. Aynı bıkkın hikayeler tekrar ediliyor: ”McClean gelincikli forma giymeyi reddediyor” (İngiltere Premier Ligi’nde futbolcu olan Kuzey İrlanda’nın Derry şehrinde doğan James McClean, 2012 yılının Kasım ayındaki bir maçta gelincikli forma giymeyi reddetmişti). Bir kez daha, İngiltere’nin tabloid gazeteleri, ”Our Brave Boys”u (Cesur Oğullarımız) bir dua gibi okumakta, askerlerin yiğitlik hikayeleri ve ”vazife” aşkları, İngiltere devletinin üzerine yas tuttuğunu iddia ettiği savaşların gerçekliklerini gizlemek üzere kullanılmaktadır.
Aksine, ”gelincik” şovence bir duman perdesi yaratmakta. Onu takanlar devlete bağlı sayılırken takmayanlar ise Orwell romanlarını andıran bir şekilde faşizm tarafından yıldırılmaktadır.
1919 yılında, Britanya Kralı George 1. Dünya Savaşı’nı sona erdiren mütarekenin yıldönümünde kızıl bir gelincik takmıştı. Gelincik, bu savaşın en başından neden gerçekleştirildiğini gizlemek için savaşta ölenlere odaklanmanın ilk adımıydı. 18 milyon insan, özünde Avrupalı egemenlerin hükümranlık mücadelesi olan bir savaşta yok oldu. Emperyalizmin körüklediği ve de dayattığı bu çatışmanın sonucunda savaşan ülkelerin işçi sınıfları milyonlarca evladını kaybetti. Düzenin dünya savaşında iyice görünür hale gelen çelişkilerinin; Ekim Devrimi’nin gerçekleşmesinde kuşkusuz ki önemli etkileri olmuştur. Egemen sınıfın işçi sınıfına yönelik işlediği bu büyük suçu savaşta ölenleri öne çıkararak gizlemeye çalışmak, benzeri devrimlerin gerçekleşmesini önlemek adına zekice bir dalaveredir.
İrlanda da bu dönemde özel bir durum içerisindeydi. Redmond’un önderlik ettiği çok sayıda işçi İngiltere uğruna savaşarak İrlanda’nın bağımsızlığını elde edebileceklerini ummaktaydı. Flanders ve Gelibolu’da binlercesi İngiltere tarafından ölüme gönderildi. Bağımsızlık için mücadele veren diğerleri ise 1916 ayaklanmasında, savaş bayrağını Dublin’de dalgalandırdı ve İrlanda Cumhuriyeti için savaştı. 1916 Paskalya Ayaklanması’nda ölenler, şimdi hiçbir muhabirin taktığını göremeyeceğiniz zambakla anılmışlardır. O zaman ve sonrasında İrlanda’nın bağımsızlığı için mücadele verenler her zaman Calut’la savaşan Davut olduklarının farkındalardı. İdeolojik olarak da silahlanmışlardı ve neden savaştıklarının nedenlerini çok iyi biliyorlardı. İngiliz askeri ise devlet propagandasının ve basın organlarının yaydığı şovenizm dalgasıyla savaşa yollanmıştı, çok azı imparatorluk içerisindeki anlaşmazlık ve karışıklıkları algılayabiliyordu. Eğer neden dolayı savaşa yollandıklarını bilseler, bu savaş uğruna ölümü göze almaları çok da ihtimal dahilinde olmazdı.
Bugün İrlanda halen dahi İngiliz emperyalizminin egemenliği altındadır. Ve bugün, gelincik, Orta Doğu’da gerçekleştirilen gayrimeşru savaşların bir onayı niteliğindedir. Irak’ta, Afganistan’da, Suriye’de ve Libya’da öldürülen siviller, bu ülkelerin gaspedilen doğal kaynakları, mülteci krizi, Blair’ın, Cameron’un ve diğerlerinin yalanları, bugün bunların lafı edilmemektedir. Kanlı Pazar ve Ballymurphy’de öldürülen ailelerin yanısıra plastik mermilere, gözaltılara ve diğer saldırılara maruz kalan binlerce insan; sevdiklerini katleden makinayı kutlayan bu sembolle aşağılanmış ve hiçe sayılmış olacaktır. Ama gelincik faşizminin hüküm sürdüğü bu iklimde, vicdani bir eleştiri gerçekleştiren insanlar abartı dolu bir öfkeyle karşı karşıya kalmaktadır. FIFA’nın yakın zamanda gelincik sembolünün formalarda kullanılmasını yasaklaması, İngiliz emperyalizminin bu siyasi ve askeri dışavurumunun birçok insan için kabul edilemez olduğunun bir göstergesidir.