2004’te ağırlıklı olarak İşsiz İşçiler Hareketi içinde mücadele edenler olmak üzere, farklı ideolojik kesimlerden insanların anti-kapitalist, anti-emperyalist, halk iktidarının inşası, birlik sürecinin ortak pratik üzerinden şekillenmesi ihtiyacı düşüncelerinin paylaşılması ilkeleri ile bir araya gelmelerinden dolayı Cephe adını aldık.
Cephe’nin adının geldiği Dario Santallian, Cephe’nin bir parçası olan İşsiz İşçiler Hareketi Lanus ve Anibal Veron örgütünde çalışmaktaydı. Daro Santallian bir başka Piquetero olan Maximiliano Kosteki ile birlikte 2002 direnişleri sırasında öldürüldü. Yeni kuşağın önemli siyasal sembollerinden biri oldu.
FPDS bir harekettir. Çeşitli ideolojik eğilimler, bu eğilimlerin tanınması ve açık tartışmalar etrafında ortak bir kimlik etrafında sentezleniyor. Bu açık tartışmalar daha homojen eğilimlerin gelişmesinin önünü alacak biçimde yapılıyor. Politik sentez tartışmaları liberalizmden sakınılarak kolektif bir tarzla gerçekleştiriliyor. Tartışma konularımız kendi pratik ve mücadelelerimiz, ülke konjonktürü ve kendi politik inşa süreçlerimizden çıkıyor.
Toplumsal ve politik mücadelenin birbirinden ayrılamayacağını düşündüğümüz için kendimizi politik ve sosyal bir hareket olarak tanımlıyoruz. Her sosyal mücadele politik bir mücadeledir ve her politik mücadelenin sosyal bir kökü vardır. Bir süreç olarak politik ve sınıf bilincine değer veriyoruz.
Hareketimiz işsiz işçiler hareketinin, mahalle merkezli bölge örgütleri, işgal fabrikaları grupları, öğrenci örgütleri, kültür grupları, kadın ve gençlik grupları gibi sınıfın farklı kesimlerinden oluşmaktadır.
Hareketimiz devlet, siyasi partiler, kiliseler ve sendikalardan bağımsız bir organizasyondur. İşçi sınıfının politik bağımsızlığını sağlayacak olan taban komiteleri politik faaliyetimizi genel olarak tanımlamaktadır.
FPDS Ne Zaman Kuruldu
FPDS 1990’ların sonunda biçimlenen fakat 2001 ayaklanması sonucu toplumda görünür olmaya başlayan genç kuşağın kurduğu bir örgütlenmedir. Ortalama 30 yaş civarında olan, mücadele deneyimleri siyasal organizasyonların dışındaki toplumsal mücadelelerden gelen insanlardan oluşmaktadır.
Tarihsel Bağlamımız
Che’de sembolleşen 60’lar ve 70’lerin kuşağı, Afrikada’ki anti-sömürgeci mücadele, Vietnam Savaşı, Fransız Mayısı, Arjantin düzleminde 20.yy başlarındaki anarko-sendikalist deneyim, 17 Ekim 1945 ve 1955-1969 arası “peronist direniş”, 1969-1973 arası “Cordabazo” olarak bilinen ayaklanmalar, 1974-75 Fabrikalar Arası Koordinasyon, 1976-1983 Plaza de Mayo Anneleri’nde sembolleşen diktatörlüğe karşı mücadeleler yolumuzu bulmamızı sağlayacaktır.
Örgütlenmenin İlkeleri Nelerdir?
Taban demokrasisi, demokratik öğrenme (“formasyon”), mücadele ve öz-yönetim temel ilkelerimizdir.
Taban Demokrasisi karar almanın demokratik deneyimidir. Her taban örgütünün (öğrenci, mahalle ya da işgal fabrikası vs.) düzenli toplanan bir taban meclisi vardır. Genel politikalar bu taban meclislerinden gelen delegelerin katılımı ile yapılan ulusal toplantıda konsensüs ile belirlenir.
Demokratik Eğitim yani Formasyon, kendi pratiğimizin, mücadele deneyimlerimizin kolektif yansımasıdır. Bir Taban Meclisinde “halk eğitimi” yönteminin başlangıç düzeyi ile eğitime başlıyoruz.
Mücadele toplumsal dönüşümün sağlanması ve taleplerimizin büyük bir hızla gerçekleşmesi için en elverişli yoldur. Ayrıca politik eğitimimizin temel parçalarından biridir. Mücadelenin temel biçimi olarak doğrudan eylemi kullanıyoruz. Yolları, sokakları kesiyor, işgal ediyor, kitlesel hareketlilik örgütlüyor, kamuoyuna yönelik açıklamalar yapıyoruz.
Öz-yönetim kendi faaliyetlerimizi yaparken kullanacağımız kaynaklar için kendimizin özgürce karar vermesidir. Dayanışma, bağış, kapitalistlerden ve devletten kamulaştırma yöntemlerini kullanıyoruz. Ayrıca kapitalist sisteme karşı direnişin başka bir parçası olarak çiftlik, tekstil ve serigrafi atölyesi, fırın, meyve bahçesi gibi kendi üretim birimlerimizi geliştiriyor, takas pazarı gibi kendi tüketim ağlarımızı kuruyoruz.
Toplumsal Değişim, tasarladığımız toplumsal ilişkilerin bugün gerçekleşmesi için gündelik ihtiyaçlar üzerindeki bir kontrol pratiğidir. Yeni toplumun ön biçimi olarak politik ve sosyal yapılanmaların oluşturulmasıdır. Toplumsal değişim sürecini kontrol etme hedefi; yeni değerler, yeni sosyal ve çalışma ilişkileri, yeni mücadele ve politik eylem biçimleri, yeni kadın-erkek ve çocuk-baba ilişkileri, yeni kültürel etkinlikler ortaya koyarak sosyalizm olarak tanımladığımız, sömürücülerin olmadığı bir toplumun inşasıdır.
Uluslararası ilişkilerimiz hükümetlerle değil toplumsal ve politik hareketlerledir. Kuzey Amerika, Avrupa, Asya ve Afrika’daki hareketleri çok tanımıyoruz. Fakat kendimiz gibi olan hareketlerle ilişki kurmak istiyoruz.