Vijay Prashad: Hindistan’ın İsrail’le Dostluk Hareketi Gerçek İttifaklarına Zarar Veriyor

Hint siyasetinin sağ kanat mirasçısı Narendra Modi

Hint siyasetinin sağ kanat mirasçısı Narendra Modi

Yorum: Delhi’nin ana müttefikleri Filistin’e destek için birleşirken, Hindistan’ın sağcı Başbakanı İsrail ile daha yakın ilişkiler geliştirmek için bastırıyor. . Vijay Prashad, “buna izin verilemez” diyor.

Hindistan başbakanı Narendra Modi, yıl sonunda İsrail’e gideceğini duyurdu. Bunda şaşıracak bir yan yok. Modi, Hint siyaseti içinde sağcı eğilimin mirasçısı ve İsrail ile daha yakın ilişki kurulmasını isteyen Hindistan Halk Partisi’nden (BJP) geliyor.

Ama bu ABD ile silah anlaşmaları yapılması veya yakınlaşma ile ilgili değil. Böylesi bir yüzeysel çözümlemeden ziyade  BJP, anti-Müslüman bir gündem hareket ediyor. 2000 yılında, Modi’nin üst düzey lidelerinden LK Advani İsrail’e yaptığı ziyarette “Biz İsrail ile köktendinciliğide içeren terörizm tehdidi gibi ortak bir algıyı paylaşıyoruz” dedi.

Yazının son bölümündeki  “köktendincilik ile birleştiğinde” ifadesine bakalım. Bu, genellikle “İslami militanlık” ya da daha açıkça, “İslami köktencilik” ile eş anlamlıdır.

BJP’den Jaswant Singh Temmuz 2000’de savunma bakanı olarak İsrail’i ziyaret ettiğinde, iki ülke arasındaki ilişkilerin “iç politikalarındaki Müslüman oyları nedeniyle” aksadığını söyleyerek şikâyet etti.

Diğer bir deyişle, Hindistan hükümetinin bağ kurduğu doğal ortak İsrail, Sih inancında olan Hindistan’ın bir “Müslüman lobisi” oluşturma yeteneğinin zoraki olduğunu biliyor. 1982 yılında, Bombay’da ki İsrail Konsolosu Yossef Hassin, Hindistan’ın İsrail ile bağlarının güçsüzlüğünü “Müslüman Lobisini” bağlayan bir  yazı yazdıktan sonra ülkeden sınır dışı edildi. 1982’den 2000’e dek İsrail ile yapılan büyük anlaşma böylece bozuldu.

1982 yılında Hindistan sömürgeciliğin tasfiyesi ilkelerine bağlı kaldı. Bu yüzden Hindistan, Bağlantısızlar Hareketi’nin (Non-Aligned Movement / NAM) lideri olarak Filistin davasını destekledi. 1990’larda Sovyetler Birliği’nin çökmesiyle beraber Bağlantısızlar Hareketi daha da zayıfladı.

Sonuç olarak daha fazla sömürgeciliğin tasfiyesi politikası hâkim oldu. Eyalet içinde ki hareketler vakur ulusal ekonomileri oluşturmaktansa “küreselleşen dünyanın” bir parçası olmak için mücadele ettiler.

Güney Afrika’nın apartayd rejiminin 1994 yılında sona ermesine rağmen, küreselleşme İsrail aleyhinde bir anti-sömürge politikasına yol açmadı.

Aynı yıl, sömürgeciliğin tasfiyesinin çok gündemde olmadığı bir zamanda Filistin Kurtuluş Örgütü Oslo Barış anlaşmasını imzaladı. Sonuç olarak İsrail ile normal ilişkiler başlamış oldu. Hiçbir şey “Müslüman lobisi” ile yapılmadı. Onlar sadece dilde İslamofobik.

İsrail ile BJP’yi – özellikle Hindistan radikal sağı – bir araya getiren İslam karşıtlığıdır. BJP niçin hevesle İsrail ile yakın bağ kurmaya çalıştı ve neden BJP liderliğindeki hükümet BM İnsan Hakları Konseyi’nde İsrail’in Gazze’deki son savaşıyla ilgili Davis Raporu’nu Uluslararası Ceza Mahkemesi’ne göndermek için oy vermedi?

Washington yolu

Fakat BJP İsrail ile normal ilişkiler kurma arzusunda yalnız değildi. Kongre Partisi 1990’ların başında Washington ile yakınlaşmanın en kolay yolunun Tel Aviv’e gitmek olduğunu anladı.

İsrail’i tanımanın,  Kongre Partisi’ni Washington’a göstermek için bedel ödemeye istekli olmanın bir fiyatı vardı. Bu da Batı ile yeni bir ilişki konusunda ciddiyettir. Hindistan’ın 1992 yılında İsrail ile diplomatik bağları geliştirmesinin temel sebebidir. Bu Washington’a giden yolu da açtı.

1998 yılında, BJP yönetiminde, Hindistan (ilki 1974 yılında idi) ikinci kez nükleer silah denemesi yaptı. ABD yasalarının nükleer silahların yayılmasına karşı çok katı olması nedeniyle, ABD silah üreticileri Hindistan’a silah satışlarını askıya almak zorunda kaldı.

Rus silah sanayi – 1980’lerin sonuna kadar Hindistan’a silah desteği sağladı – Sovyet yılları sonrasındaki kargaşadan henüz piyasaya açılmamıştı. Hindistan’ın batıdan silah alması göz ardı edildi.  Ancak 1998’den sonra, piyasada kolayca bulunan silahlara rağbet azaldı.

Batılı silah şirketleriyle ortak bir düzenlemeye giden İsrail, Hindistan’ın ihtiyaçlarını karşılayabileceklerini açıkladı. İsrail ve Hindistan’ın her ikiside Nükleleer Silahların Yayılmasının Önlenmesi Antlaşması’nı imzalamadılar. Aynı zamanda İsrail nükleer silahlanma açısından ABD’nin ahlaki ikiyüzlülüğünden de rahatsız değil.

İsrail’in Hindistan’a silah satışı astronomik bir oranda arttı. Hindistan İsrail’in başlıca silah alıcısı konumuna geldi. Hindistan’ın İsrail’in sağladığı silah güvencesi üzerine İsrail’e bağımlılığı arttı. Bu bağımlılık artık  ille de gerekli değil çünkü arka planda Rus silahları piyasası var. Bu bağımlılık durumu yarın bile bitebilir.

Hindistan’ın taahhütleri

BJP’nin yaslandığı İsrail, bölgesinde ki pek çok karışıklıktan şaşırmış durumda. Körfez Arap ülkeleri ise enerji kaynakları ve yaptıkları havalelerle Hindistan’ın ihtiyacı olan parayı sağlayacak, Hintli işçiler için iş imkânları sağlamasından dolayı önemlidir.

Körfez Arap ülkelerinin burunlarının büyümesinden dolayı bu Hindistan için hiç de kolay değil. BM’nin kabul ettiği İranla nükleer anlaşma oyununun arka planında İran ekonomik kazanç sağlayacak. Hindistan ise açgözlü İran ekonomisine Hint mallarını ihraç etmek ve uzun bir süre İran’dan alacağı petrole güvenmek istiyor.

Hindistan Körfez ülkelerinin İran ile  endişelerine kulak tıkayamaz. Körfez Arapları ve İran aralarındaki farklılıklara rağmen, Filistin sorunu konusunda İsrail’e karşı bir fikir birliği içindeler. İran ve Körfez Araplarının -özellikle Suudi Arabistan – taahhütleri, Hindistan’ın Filistinlilere yönelik politikasında değişiklik yaparak tek başına şövalye olamayacağı anlamına gelir.

Hindistan da dünya sahnesinde daha fazla güç kazanmak için BRICS (Brezilya, Rusya, Hindistan, Çin ve Güney Afrika) bloğundaki konumunu kaldıraç olarak kullanıyor. Hindistan egemen sınıfının batıyla yakın ilişkiler kurulmasını arzu etmesine rağmen, BRICS bloğu batı dışı uluslararası kurumlara Hindistan’ın girişine olanak tanıdı.

Diğer taraftan, IMF’ye karşı Hindistan’ı güçlendirecek olan BM Güvenlik Konseyine Hindistan’ın daimi üye olarak alınması konusunda olduğu gibi Batı hiç de cömert davranmadı. BRICS’in Filistinlilerin haklarının tanınması ve İsrail sömürgeciliğine son verilmesi konusunda ki destek taahhüdünde tutarlı olmasını umalım.

Çin, Uluslararası Ceza Mahkemesi üyesi olmamasına rağmen, BM İnsan Hakları Konseyi Davis Raporu’u lehine oy verdi. BRICS’in bu pozisyonu Hindistan’ın İsrail yönelimini biraz kolaylaştırır. Hindistan dış işleri bakanının Filistinlilere karşı Hindistan politikasında hiçbir değişiklik olmadığını söylemek zorunda kalmasının nedeni budur.

Körfez Arap ülkeleri, İran ve BRICS bloğunun Hindistan’a baskısı oldukça gecikti. Onların Hindistan’ın -Küresel Güney’de ki tüm prestijiyle – ABD ve İsrail yanlısı olmanın sicillerine işlemiş olan bir avuç ülkenin içinde olmayı kabul edeceğini düşünmeleri şaşırtıcıdır.

Modi’nin İsrail ziyareti, bu devletlerin BJP hükümeti için kırmızı çizgi çizmesi için güzel bir fırsat sağlar. Hindistan her iki yolda birden yürüyemez. Hindistan’ın aynı anda İsrail-ABD ile birlikte yürüyüp, BRICS-Körfez Arapları-İran ile konuşmasına izin verilmez.

Yazar: Vijay Prashad
Kaynak: http://www.alaraby.co.uk/english/comment/2015/7/22/indias-pal-act-with-israel-endangers-its-real-alliances

Yorum Bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.