Peru: Tupac Amaru II ve Micaela Bastidas’ın Çocuklarına

ÜLKENİN YOKSULLARINA,

İNSAFSIZLIĞA UĞRAYANLARINA, İŞKENCE GÖRENLERİNE, UNUTULANLARINA

TUPAC AMARU II VE MICAELA BASTIDAS’IN ÇOCUKLARINA

MÜCADELEYE DEVAM MESAJI

Arkadaşlar,

Kardeşler,

Yoldaşlar,

İçinde bulunduğumuz ulusal kuruluş yıl dönümünü umut şalıyla sarıp sarmalasalar da emekçi kitleler her gün kan ter içinde ekmeğini kazanmaya çalışıyor ama hayatlarında hiç çalışmamış olanlar bu seçim sirkinde halkın yasal temsilcileri olduklarını iddia ediyorlar. Karanlık hayallerinde yaratıyor, icat ediyor, olgunlaştırıyor ve artık onların verdikleri sözlere inanmayan bütün ülkeyi bunlara ikna etmeye çalışıyorlar.

Fuji Mori rejiminin yarattığı Ollanta Humala, karanlık ve sefil yalnızlığı içinde Casa de Pizarro sarayında güdük Sanço Panço ile birlikte balkon konuşması hazırlıyor, sahtekarlığını gizlemeye çalışıyor ve yalanlar söylüyor; aslında yapmaya çalıştığı devlet terörünün deneyimi ile vahşi neoliberal politikaların devam edeceği yeni  koşulların oluşturulmasıdır.

Bu bir devlet terörüdür ve  yabancı yatırımcılar için ülkeyi bir cennete çevirmiştir. Sürdürülebilir ekonomik büyüme içinde olmakla övünen bir ülkede 11 milyon yoksul halk günlük asgari ücretin üç kat altında çalışıyor ; emekçi kitleler için refah programları düşünmeye bile gerek olmadan tüketici kitleler yaratılıyor ve patronların piyasa ekonomisini yaygınlaştırılıyor.

Maden kaynaklarımızı, Amazon Ormanlarımızı, nehirlerimizi, stratejik önemi olan işletmelerimizi ele geçirmek isteyen yabancı yatırımcılara cennet gibi bir ortam sağlamak için teröre ihtiyaç duyuyorlar.  Francisco Pizarro’nun mirasçıları aynı politik dili kullanıyorlar.

Pizarro Sarayı’nda yaşayan Felipillo, vahşi yabancı şirketler lehine devlet şiddeti uyguluyor, (Southern, Doe Run Peru, Newmont Mining Corporation, Xstrata gibi) şirketlere verdiği taahhüdünü yerine getirmek için devlet terörünü demokratikleştiriyor.

Bu bir devlet terörüdür. Çünkü İspanyol Emperyalizminden kurtulduğumuz ortak bağımsızlık ruhumuzu, Peru’nun bağımsızlık savaşını kendi seçim kampanyalarında resmi açılışlar için kullanıyorlar. Bunların yeri mezarlıktır çünkü Ollanta Humala kendi direktifiyle yönettiği basın organlarının manipülasyonları ile yaklaşık 30 milyon Perulu yurttaşı yönlendiriyor : Seçim kampanyasında kıyamet senaryosu yazacak 3 adayı destekliyor : Keiko Sofia Fujimori, Alan Garcia ve Peru Kapitalist Partisi (PPK)

Hiçbir şey tesadüf değil, Luis İberico’yu Peru Kongresi’nin yeni başkanı olarak belirlemek üzere vatan hainleri arasında anlaşma yapıldı; hiçbir karar tesadüfi değil, kimlerin egemen sınıfın çıkarlarına hizmet ettiklerini iyi biliyoruz.  Neo-liberal politikaların geçeceği yolu temizlemek için faşist Fuji Mori Politikaları uygulanması için Peru Sağcıları onu Kongre Başkanı olarak seçmekle amaçlarının hiçte hayırlı olmadığını ortaya koydu. Köpekleşmiş medya, insan haklarına karşı yapılan şiddet ve ihlallere ses çıkarmamak ve desteklemek, suçluları ve faşistleri korumak ve cezasız bırakmak, binlerce insanın gözaltında kaybedilmesi, işkenceye uğraması, sürgüne gönderilmesi, kadınların kendi istekleri dışında kısırlaştırılması yani : FUJI MORİ DİKTATÖRLÜĞÜ

FUJI MORİ’nin suç örgütü yağmaladıkları ganimetin ve kendilerine verilen üniformaların tadını çıkarıyor. “Büyük sahtekar” Luis İberico “İleriyi görecek kapasiteye sahibiz… Fujimoricilik derslerini geçmişten öğrendi.” diyerek bunu resmi olarakta ilan etti.

Luis İberico kendi nesli adına konuşuyor, Peru halkının kapitalist sistemin çökmesini engellemek ve partilerin iflasını önlemek için ardıç ağaçları gibi kararlı olduğunu iddia ediyor.

Solcuları ve yoksulları « terörist » olarak hedef gösteriyor ; bu dil, iktidarını korumak ve kurduğu şiddet hegemonyasını devam ettirmek için sömürgecilerin kullandığı eski dildir, işte bu yüzden böyle davranmalarına, kendilerini yırtmalarına, hep bir ağızdan ulumalarına ve Peru’nun devrimci geçmişini inkar etmelerine şaşırmamak gerekir. Birleşik Amerika Adalet Sistemi öncesinde Peru’da 63 devrimci ve halkçı başkaldırı gerçekleştirildi. Bu yüzden çığlıklar atıyorlar, umutsuzluk içindeler, insan haklarına karşı ihlal ve şiddeti devlet politikası olarak gösteriyorlar.

Hiç kuşku yok ki bu bir devlet terörüdür ve terörün devlet tarafından nasıl benimsendiğini göstermektedir. Bu durum sadece vatan haini Anayasal Politikalar ile sınırlı değildir aynı zamanda toplumsal hareketleri ezen askeri çizmeler ve mermi tehditleri altında hazırlanmıştır. İşte bu yüzden, büyük toprak sahipleri sınıfından gelen ve Peru Kapitalist Partisi’nin muhafazakar kanadını temsil eden eski Adalet Bakanı Francisco Eguiguren Amerika Kıtası İnsan Hakları Komisyonu’na temsilci olarak gönderildi. Bu şahsın, insan hakları ihlallerinin sorumlusu olarak devrimcileri göstermesinin siyasi saflık olduğunu hiç kimse iddia edemez, bu sağcı kanadın görevini yerine getirmesidir. Bunlar tarihsel körlükleri içinde, iç savaş döneminin iki toplumsal sınıf arasındaki gerilimin sonucu olduğunu kabul etmiyorlar, birbirini frenleyen iki lider sınıfın ideolojilerinin gücü onları karşı karşıya getirdi ve er ya da geç yine karşı karşıya getirecektir.

Tarihsel kardeşliğimiz olanlar, devrim yolunda yoldaşlık yaptıklarımız bugün 28 Temmuz. Binlerce Peru’lunun kalbinde özgürlüğün çiçekleri açıyor, Junin ve Ayacucho kamplarında gelişen yükselmeye devam eden özgürlük çiçekleri. Ülkemizin yoksul halkına diyoruz ki devlet başkanının verdiği mesajlarda umut edebileceğimiz hiçbir şey yoktur, biz devrimciler olarak biliyoruz ki onun söylemleri ve demeçleri neoliberal yanıltmacanın lanetli hilebazlıklarıdır; açlık sınırında ücret alan öğretmenlere « kapatın çenenizi » diyecek, okumayı bırakanların sayısı endişe verecek boyuta ulaştı, “Öğrenme Yolu” adı altında dayatılan eğitim sistemi her şeyi gizliyor, üstünü örtüyor, okullarda ülkeyi yönetecek yeni nesil yetiştirilmiyor, okullarda köle ordusuna nefer yetiştiriliyor.

Yolsuzluk sessizce genelleştirildi çünkü yeni neslin rol modeli oldu : Özel sektör yatırımlarının “çıkarlarını” makyajlamak için Kapitalizm’den sosyal olana müdahil olmak şeklinde söz ediliyor, böylelikle toplumun haklı taleplerine karşı yapılan baskıcı politikalar ve işlenen suçlar aklanıyor, böylelikle Tia Maria Y Conga gibi « madencilik endüstrisi » adı verdikleri suç projelerine karşı tek silahı sözleri olan ve mücadele için gösteri yapan halka karşı askeri operasyonlar genişletiliyor.

İşçi sınıfı için, emekçi kesimler için, toplumsal mücadele verenler için, eylemciler için bunlar alışılmadık şeyler değil, “destek sağlamak” yalanları altında “silahlı kuvvetlerin işgali” devam ediyor. Peki ama kime destek sağlamak ? Kesinlikle halka destek sağlamak olmadığı açık. Onlar artık Southern, Xstrata gibi şirketlerin yeni sözcüleri, bu şirketler onların yeni patronlarından bazılarıdır.

Peki nerede aile destek sandığı? Geçtiğimiz Ocak ayında maaş ve ücretlerde verimlilik düzeyine göre artış yapacaklarından söz ettiler bunun için çalışma başlattıklarını açıkladılar. Neden yapılmadı ? Şirketlerin ne kadar semirdiğini, alıp götürdüğünü ve geriye ne kadar az bıraktıklarını göstermek istiyoruz.

“Kamu Güvenliği” aldatmacasının her geçen gün daha az inandırıcı olduğunu, bunun yapısal bir sorun olduğunu, 200 yıldan bu yana devam eden politik sistemden kaynaklandığını, Adalet Bakanı Gustavo Adrianzen’in hayal ettiği gibi ne kanunlarla ne de kararnamelerle asla çözülemez olduğunu göstermek istiyoruz. Biz devrimciler diyoruz ki : Bu sorun AMAUTA JOSE C.MARİATEGUİ tarafından ortaya koyulduğu gibi toplumsal devrim ile çözülecektir.

Sağcı kesimin yaptığı “Devlet Önderliğini” güçlendirelim çağrısı Neoliberal “Yol Haritası” devam etsin diye halka baskı yapan güçlü devlet politikasının sürdürülmesi anlamına gelmektedir. Bütün söylemlerinin ve demeçlerinin buna odaklanacağından eminiz. Buda halka dilenciye verir gibi sadaka dağıtmak anlamına gelmektedir. Yeni vaftiz edilmiş bu “Aile devleti”nden umut edilecek hiçbir şey yoktur, halkımızın yapacağı iş kendi toplumsal örgütlerini inşa etmektir.

Bugün, devrimci sol ile birlikte yapılan mücadele, Peru’yu yeniden kurmak için birliği güçlendirme mücadelesi dönüm noktasındadır. Yeni bir toplum, Jose Carlos Amauta ve onurlu kahraman komutanımız Nestor Cerpa Cartolini’nin gösterdiği gibi sosyalist bir toplumdur.

Savaşçı halkımızın 28 Temmuz’u için

Mücadele için birlik, zafer için birlik

Kitleler ve silahlarla, ya özgür vatan ya ölüm, kazanacağız !

Yaşasın Tupac Amaru, geri dönecek, galip gelecek !

Peru, Amazon Ormanları 28 Temmuz 2015

Camilo REYES

Devrimci Silahlı Güçler

Tupacamarista Halk Ordusu

Kaynak: http://cedema.org/ver.php?id=6850

Yorum Bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.