James Petras: Latin Amerika’daki Sınıf Mücadalelerini Karşılaştırmak (1)

Giriş

Latin Amerika’da sınıf mücadelesi her zaman mevcut ve bölgeye özgü.  Zamanla değişen ise sınıf mücadelesinin karakteri. “Karakter”den kastımız, mücadeleyi yönlendiren, politik gündemini belirleyen ve sosyoekonomik değişimlerin parametrelerini tanımlayan temel sınıflar ve önderlerdir.

Son 15 yılda Latin Amerika’daki sınıf mücadelesiyle ilgili asıl göze çarpan şey, onun değişen karakteridir. Sınıf mücadelesinin farklı formları çoğu zaman iç içe geçse de,  üç formdan biri ya da diğeri ağır basıyor. Latin Amerika’da yekvücut bir sınıf mücadelesi şablonu olmasa da, analitik amaçlarla farklı süreçlerde farklı formların baskın olduğunu söyleyebiliriz.

Sınıf mücadelelerinin çeşitliliğini, mücadeledeki değişimleri ve bu dönemdeki baskın eğilimleri en iyi şekilde sunacak dört ülkedeki sınıf mücadelesini inceleyeceğiz.

Sınıf mücadelesini incelemek için seçtiğimiz dört ülke Brezilya, Arjantin, Bolivya ve Ekvador’dur. Bu ülkelerin her biri sınıf mücadelesinin doğasındaki salınımları ve değişimleri yansıtıyor.

Analitik Kategoriler

Sınıf mücadelesi kavramını iki boyut üzerinden geliştirdik:

birincisi, öncü sınıfa ve baskın olduğu süreçlere göre

ikincisi, sınıf mücadelesinin kapsamına ve derinliğine (değişim derecesine) göre.

Sınıflandırmamıza göre sınıf mücadelesinin üç türü var:

  1. Aşağıdan halk sınıflarınca yönetilen gelişmiş sınıf mücadelesi (halk sınıflarına işçileri, köylüleri, esnaf ve zanaatkarları dahil ediyoruz)
  2. Orta sınıf tarafından yönetilen ılımlı sınıf mücadelesi (beyaz yakalılar, orta ve üst gelirli memurlar, yerel KOBİ’ler ve çiftçiler.)
  3. Üst sınıf ve zengin orta sınıf tarafından yönetilen geriletici sınıf mücadelesi (çok uluslu şirketler, bankerler, uluslararası finans kuruluşları, tarım-maden elitleri, emperyalist devletler ve ordu seçkinleri)

Son 15 yılda sınıf mücadelesinin türlerinden birinin baskın olduğu bir taslak şablon oluştu. 2000-2005 yılları arasında aşağıdan sınıf mücadelesi ağırlığını koydu. Halk sınıfları –halk ayaklanmalarını da içeren- militan yöntemlerle radikal yapısal değişim için mücadeleyi yönettiler.

Orta sınıf merkez-sol politikacılar yönetime geçip kitlesel mücadeleleri yapısal değişimler ekseninden maaş ve emeklilik, sosyal harcamaları ve özel tüketimi arttırma ve kamu-özel işbirliğini geliştirme eksenine kaydırarak sermaye ve emeğin talepleri arasında ara buluculuk yapınca 2006-2013 arasında ılımlı sınıf mücadeleleri baskın çıktı.

2013’ten bugüne üst sınıf mücadelesi tasarruf programları uygulayarak, çok uluslu şirketlere sübvansiyon ve teşvikleri arttırarak, aşağıdan sınıf mücadelesini bastırarak, ekonomiyi liberalleştirerek ve emperyalist ülkelerle serbest ticaret anlaşmalarına yönelerek ağırlığını koydu. Bu sınıflandırmayı dört vaka çalışmasına uygulayarak sürdüreceğiz.

Sınıf mücadelesinin daha yakın (15 yıllık) döngüsünü çerçeveleyen tarihsel kökleri (2000 öncesi) inceleyerek başlayacağız.

Brezilya: Korporatizm ve Sınıf Mücadelesi

Son on yılda sınıf mücadelesinin iki türü Brezilya’da sosyal ilişkilere egemen oldu. 20 yıllık askeri diktatörlükler (1964-1984), hakim sınıfların işçiler üzerindeki ücretli savaşı, işçiler ve köylüler; devlet, sermayedarlar ve atanmış “sendika” liderleri arasındaki üçayaklı anlaşmalar. Gerçek sınıf temelli sendikaların yokluğu ve 1980’lerin ekonomik krizleri “yeni sendikacılık” akımını harekete geçirdi. Ağır endüstriye dayanan CUT ve kırsal bölgelerdeki topraksız kır işçileri hareketi MST sınıf mücadelesindeki öncü güçler olarak öne çıktı. Ordunun siyasal kontrolünün gerilemesi iki yönden muhalefete neden oldu; (1)neo-liberal ekonomik kalkınma stratejisi güden sivil-seçimlere dayalı bir rejimi hayata geçirmeye çalışan tarım-maden ve ihracat burjuvazisi, (2) üretim araçlarının kamusal mülkiyetini demokratikleştirmeye ve genişletmeye çalışan yeni sınıf temelli sendikacılık.

Sınıf temelli CUT liberal burjuvaziyle işbirliği yaptı ve sağın korporatist, asker destekli adaylarını yenilgiye uğrattı. Başka bir deyişle, aşağıdan ve yukarıdan birleştirilmiş sınıf mücadelesi seçimli demokrasiyi ve neo-liberal burjuvazinin egemenliğini güvence altına aldı.

Neo-liberal rejimde aşağıdan sınıf mücadelesine ortam sağlayacak üç değişiklik yer aldı.

  1. CUT yasallığını ve toplu sözleşme haklarını güvence altına aldı ve kurumsallaştı.
  2. CUT ve MST yeni kurulan seçim yoluyla gücü ele geçirmeye çalışan solcu orta sınıf beyaz yakalıların baskın olduğu İşçi Partisi’ne (PT) destek oldu
  3. CUT Çalışma Bakanlığı’nın parasal desteğine giderek daha fazla bağımlı oldu, öte yandan PT seçim kampanyasını karşılamak için daha fazla özel taşeron arar oldu.

Doksanların ortasından 2002’de Lula Da Silva’nın seçilmesine kadar, CUT ve MST doğrudan mücadele (grevler ve toprak işgalleri) yerine seçim politikalarına –PT’nin ılımlı sınıf çatışmaları için uğraşan adaylarına destek olmak- yöneldi. Aşağıdan sınıf mücadelesi neo-liberal başkan Collar’ın mahkemesi süresince yoğunlaştı. Ancak, görevden alınınca, CUT tabandan mücadeleyi ılımlılaştırdı.

1990’lardaki hiperenflasyonla beraber, CUT ve MST  esaslı neo-liberal Fernando Henrique Cardoso’nun seçilmesine yol açan savunmacı sınıf mücadelelerine girişti.

Başkanlığı süresince enflasyonu bitirmek için işçilerin aleyhine  acı bir “recete” ugulandı. Tarım-maden sektörünün stratejik alanları özelleştirildi. Karlı kamu petro ve maden işletmeleri özelleştirildi va bankalar yabancılaştırıldı; tarım işletmeleri merkeze alındı.

Cardoso sermaye için yukarıdan sınıf mücadelesini desteklerken, “aşağıdan”dan sınıf mücadelesi yoğunlaştı.

MST tarafından yönlendirilen toprak işgalleri şiddetle bastırılmaya çalışıldıkça yoğunlaştı; işçi grevleri ve kitlesel hoşnutsuzluk katlandı.

PT sınıf mücadelesini kendi seçim stratejisinde kullanarak karşılık verdi. PT özel taşeronlarla bağlarını güçlendirdi ve sosyal demokrat programını neo-liberalizmin müşteri odaklı versiyonuyla değiştirdi

Tabandan sınıf mücadelesinin yükselen gelgitleri ekonomik programı IMF anlaşmalarına dayanan ve hakim sınıflara bağlı PT’nin başkanlık zaferini sağladı.

PT yönetiminde, aşağıdan sınıf mücadelesi dağıldı. MST ve CUT kendi mücadelelerini sermayedar sınıfla müzakere edilmiş çözümler sunan PT’nin gerisine attılar. “Ilımlı sınıf mücadelesi” yapısal değişimleri tasfiye etti; ücretlerde ve tüketimde artışa ve daha fazla yoksulluk harcamasına indirgedi.

PT’nin seçim başarısı multi-milyonluk rüşvetler  karşılığı verilen milyar real değerinde kamu sözleşmelerinden faydalanan özel taşeronların daha da büyüyen parasal desteğine dayanıyordu. Alt sınıfın oyu milyar dolarlık bir yoksulluk karşıtı program ve oy getiren CUT ve MST kampanyalarıyla garanti altına alındı. Yükselen Asya pazarından kaynaklanan ihraç mallarının yüksek fiyatı devlet gelirlerinde sermaye kredilerini ve sosyal refah bütçesini finanse eden muazzam bir artış sağladı.

PT tarafından yönetilen “Ilımlı sınıf mücadelesi” yüksek mal ihracının iflas etmesiyle sona erdi. Dilma Rousseff’in ikinci kez seçilmesi (2014) sonrası, PT’nin içinde bulunduğu büyük bir yolsuzluğun ortaya çıkması krizleri derinleştirdi ve destekçi kitleleri kızdırdı.

Ekonomi durakladıkça, PT krizlere hakim sınıfın yapısal düzenlemelerine sarılarak ayak uydurdu. PT liderleri yukarıdan sınıf mücadelesine kaydıkça orta sınıfın tabanından, işçilerden ve hatta PT’nin kendi içinden protestoları körüklediler. Kitlesel gösteriler kamu hizmetlerinin azalmasını protesto ettiler.

2015’e kadar “orta” ya da “ılımlı” sınıf mücadelesi yukarıdan ve “aşağıdan” sınıf mücadelesi olarak ayrıştı.

Arjantin: Yüksek Yoğunluklu Sınıf Mücadelesi

Arjantin son yarım yüzyılda yukarıdan ve aşağıdan sınıf mücadelesinin merkezi oldu. Askeri diktatörlük destekli hakim sınıf 1966-73 yılları arasında sendikaları ve bunların politik partilerini (çoğunlukla sol Peronist oluşumlar) sert bir şekilde bastırdı. Buna karşılık endüstri işçileri bütün büyük şehirlerde (Cordoba ve Rosario dahil) askeri-militarist idarecilerin sonunda geri adım atmasını ve seçim çağrısı yapmasını sağlayan büyük ayaklanmalar yürüttüler.

1973-76 arası dönem sınıf ve gerilla mücadelesinin yükseldiği fırtınalı bir dönemdi, yüksek enflasyon, kapitalist temelli ölüm mangalarının ortaya çıkması ve başarılı genel grevler. Fabrika komiteleri ve görünürde Isabel Peron ve ölüm mangası lideri Jose Lopez Rega tarafından yönetilen yüksek derecede militarist devlet arasındaki “ikili iktidar” durumu 1976’daki ABD destekli askeri darbe tarafından kanlı bir şekilde sonlandırıldı.

1976-83 arasında 30.000’den fazla Arjantinli askeri-kapitalist rejim tarafından öldürüldü ya da kaybedildi. Büyük çoğunluğu fabrikalar ve civarındaki örgütlerde işçi sınıfı eylemcileriydi. Askeri-kapitalist sınıfın zaferi neoliberal politikaların uygulanmasına ve tüm işçi örgütlerinin ve grevlerinin yasaklanmasına sebep oldu. Yüksek yoğunluklu yukarıdan sınıf mücadelesi aşağıdan sınıf mücadelesine son verdi.

Esas fabrika ve halk temelli işçi liderlerinin kaybı onlarca yılı etkileyen tarihi bir yenilgiydi.

Malvinas Savaşı’nda Arjantin silahlı kuvvetlerinin İngilizler tarafından yenilmesi neo-liberal ekonomik yapıların ve askeri elitin dokunulmazlığını koruyan uzlaşmacı bir değişime neden oldu. Siyasal partiler ortaya çıktı ve yönetim için yarıştı ancak yasal sendikaları çok az destekledi.

1984-2001 arası radikal ve Peronist başkanlar hazineyi yağmaladı, ekonomiyi özelleştirdi ve yabancılaştırdı, bu sırada tekrar ortaya çıkan sağcı Peronist sendikalar tabandaki hoşnutsuzluğu etkisiz hale getirmek için göstermelik genel grevlere girişti ve devletle işbirliği yaptı.

2000-2001 ekonomik iflası binlerce fabrikanın kapanması ve işgücünün dörtte birinden fazlasının işsiz kalması nedeniyle sınıf mücadelesinin patlamasını sağladı.

Bankalar batınca orta sınıf tasarruflarını kaybetti. Başkanlık Sarayı’nın (Casa Rosado) önündeki büyük kitlesel bir gösteri 36 kişinin öldürülmesiyle bastırıldı. Bunun üzerine iki milyonun üzerinde Arjantinli genel grevlere ve ayaklanmalara katıldı, meclisi zapt etti ve bankaları işgal etti.

Nüfüsun %50’sini temsil eden işsiz ve yoksullaşmış milyonlarca işçi ve orta sınıf birlikleri sokaklara hakim oldu. Ancak ayrışma ve sekter çatışmalar aşağıdan yoğun bir sınıf mücadelesinin ortasında bile ciddi bir alternatif hükümet kurulmasına engel oldu.

Öte yandan aşağıdan yoğun sınıf mücadelesi iki yıldan kısa bir sürede (2001-2002) üç başkan devirdi; ancak kitlesel protesto liderlere ya da öncü bir partiye sahip olamadı.

2003’te merkez sol bir Peronist, Nestor Kirchner seçildi ve kitlesel hareketlerin baskısı altında, borçların ertelenmesini sağladı ve borç ödemelerinin yeniden yapılandırılmasını ve emtia fiyatlarının arttırılmasını temel alan bir ekonomik iyileşme paketini finanse etti. İşsizlik ve yoksulluk seviyeleriyle birlikte aşağıdan sınıf mücadelesi de bir anda azaldı.

2003-2013 arası, orta sınıfın yönettiği bir sınıf mücadelesi baskın olarak kendisini gösterdi. Sendikaların liderleri ve işsiz kalmış işçilerin liderleri işbirliği geliştirdi. Kirhner rejimi askeri dokunulmazlığa son verdi. Yüzlerce askeri personeli insan hakları suçlarıyla yargılayıp hapse atarak tüm insan hakları gruplarının desteğini aldı.

Orta sınıf mücadelesi çalışma reformlarını ve kapitalizmin iyileştirilmesini hızlandırarak kapitalist krizleri sonlandırdı ve işçi mücadelesini ılımlılaştırdı. Kirhner rejimleri (Nestor ve Cristina Fernandez) büyük emtia patlamasının sağladığı gelirleri, ücretleri, maaşları ve emeklilik ödentilerini arttırmak için kullandı. Ayrıca yerli ve yabancı tarım işletmelerini ve maden sermayedarlarını destekledi ve ülkeye çekti.

Dönemin (2003-2013) sonuna doğru sermayedar sınıf kendini güvende hissediyordu -tabandan gelen tehlikeler etkisizleştirilmişti. Yüksek büyüme yukarıdan sınıf mücadelesini arttırdı. Tarım işletmeleri vergileri azaltmak için boykotlar organize etti; Buenos Aires iş adamları ve profesyonelleri bir araya gelerek kitlesel protestolar organize ettiler. Sol partiler ve sendikalar işbirliğine girdi ya da parçalandı, iktisadi mücadelelere giriştiler. Hatta İşçi Partisi gibi bazı sekter sol gruplar sağcı gösterilere katıldılar.

2012’ye doğru emtia patlaması sona erdi. Sağ siyasal çizgiye egemen oldu. Kirchner- Fernandez rejimi madenci kapitalizmi bir ekonomik paradigma olarak benimseyerek sağa yöneldi.

2013-2015 arası merkez sağ ve sağ seçim siyasetine egemen oldu. Sendikalar bir kez daha sağcı Peronistlerin (Moyano, Barrionuevo vb.) yönetimine girdi. Kitlesel harekeler karşı çıktılar ancak kayda değer bir politik temsiliyet gösteremediler.

15 yıl sonra sınıf mücadelesi döngüsü tamamlandı. Aşağıdan örgütlenen yoğun sınıf mücadelesinden orta sınıfın ara bulucu sınıf mücadelesine; oradan da tekrar yukarıdan sınıf mücadelesinin ortaya çıkmasına.

devam edecek…

Yazan: James Petras
Kaynak: http://petras.lahaine.org/b2-img/Petras_Comparing.pdf

 

2 Yorum

  1. Pingback: James Petras: Latin Amerika’daki Sınıf Mücadalelerini Karşılaştırmak (3)

  2. Pingback: James Petras: Latin Amerika’daki Sınıf Mücadalelerini Karşılaştırmak (2)

Yorum Bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.